EKONOMİ - 13 Ekim 2016 Perşembe 14:58

İkitelli OSB ile İZU ‘üniversite-sanayi’ iş birliği protokolü imzaladı

A
A
A
İkitelli OSB ile İZU ‘üniversite-sanayi’ iş birliği protokolü imzaladı

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, İkitelli Organize Sanayi Bölgesi(OSB) ziyareti sırasında İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut ile OSB arasında üniversite-sanayi iş birliği protokolü imzalandı.

OSB Müteşebbis Heyet ve Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İkitelli OSB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Şaban Gülbahar ev sahipliğinde gerçekleştirilen ziyarette Özlü, 300 bin kişinin istihdam edildiği OSB’de çalışmaları yerinde görerek sorunları da dinledi.

“Sanayici ülkenin kahramanıdır”

Ziyarette sanayicilere seslenen Özlü, sanayicilerin yaptığı işin bu ülke için büyük önem taşıdığını, sanayicilerin bu ülkenin kahramanları olduğunu söyledi. 15 Temmuz darbe girişimine de değinen Özlü, Türkiye, o gecenin etkilerinden çok hızlı bir şekilde sıyrıldı. Pazartesi günü, Ağustos ayına ait sanayi üretim verileri açıklandı. Biliyorsunuz, Temmuz ayında, o alçak darbe girişiminin de etkisiyle sanayi üretimimiz düşmüştü. Ancak Ağustos ayında, sanayicilerimize adeta bir destan yazdılar, Temmuz’daki kayıplarını süratle telafi ettiler. Ağustos’ta sanayi üretimi, temmuz ayına göre yüzde 9,4 oranında arttı. Geçen yılın aynı ayına göre ise, sanayi üretimindeki artış yüzde 2,2 oldu. Bu başarıya imza atan tüm sanayicilerimizi yürekten tebrik ediyorum. Başarılarınızın devamını diliyorum” diye konuştu.

“Güçlü sanayinin olmazsa olmaz şartı ekonomik ve siyasi istikrardır”

“Türkiye’nin büyümesi ihracata, ihracatın artması da sanayi üretimine bağlıdır” diyen Özlü, “Bu ülke için yatırım, üretim ve ihracat yapıyorsunuz. Kazandığınız parayla, mevcut yatırımlarınızı büyütmenin veya yeni yatırımlar yapmanın derdini taşıyorsunuz. Türkiye’nin büyümesi ihracata, ihracatın artması da sanayi üretimine bağlıdır. İhracatımızın yüzde 95’ini sanayi ürünleri oluşturuyor. Bu nedenle, sanayimizin rekabet gücünü artırmak, daha fazla ve daha nitelikli üretim yapmak, Türkiye için büyük önem taşıyor. Bunu biliyoruz ve sizlerin her anlamda önünüzü açmak için büyük bir gayret gösteriyoruz. Güçlü sanayinin olmazsa olmaz şartı ekonomik ve siyasi istikrardır. Ekonomik ve siyasi istikrarı, adeta gözbebeğimiz gibi koruyoruz. Güçlü yapımız sayesinde, çok kuvvetli fırtınalar karşısında bile dimdik ayakta kalabiliyoruz. 15 Temmuz süreci, bunun en iyi örneklerinden birisidir. Dünya, inanın bizim o gece yaşadıklarımızın binde birini yaşasa, yerle bir olacak olan ekonomilerle dolu” dedi.

“Bizim için yeni bir başlangıç çok heyecanlıyız”

İHA’ya imzalan protokolün önemi hakkında açıklama yapan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Mehmet BULUT, “Bugün bizim için çok heyecan verici bir gün üniversitemiz ile İkitelli Organize Sanayi Bölgesi arasında işbirliği protokolü imzaladık. Türkiye’de en önemli eksikliklerden biri üniversite-sanayi işbirliği eksikliğidir. Türkiye’de üniversiteler daha çok teorik bilgide kalıyorlar. Bu teorik bilginin pratiğe yansıması ülke kalkınmasına dönüşebilmesi için üniversite- sanayi işbirliği son derece önemli. Bizim ülkemizde çok eksik. Biz üniversite olarak bunun hızlı bir şekilde telafisi için bütün fakültelerimizde, öğretim üyelerimizi teorik bilgi ile pratiği hayata geçirecek, ülke kalkınmasına büyümesine katkı sağlayacak bir sürece adım atmış oluyoruz. Öğrencilerimizin staj yapma imkânları da olacak. İnşallah hayırlı güzel bir başlangıç olur” açıklamasında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Milyonlarca liralık vurgun yapan şebekenin çökertildiği operasyonda 7 tutuklama Araç satmak isteyen 55 vatandaşı "senet hilesiyle" milyonlarca liralık dolandıran şahıslara yönelik Çorum merkezli 5 ilde düzenlenen operasyonda gözaltına alınan şüphelilerden 7’si tutuklandı. Edinilen bilgiye göre, Çorum il Emniyet Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri tarafından, internet üzerinden araçlarını satmak için ilan veren vatandaşları ağına düşüren ve satın almak istedikleri araçların ücretinin bir kısmını güvenli ödeme ya da elden ödeyip, geri kalan tutarı ise senet düzenleyip ödeme yapmayan şebekeye yönelik çalışma başlattı. Ekipler tarafından yürütülen çalışmalar neticesinde, şüphelilerin devri alınan araçların kaydını kendi aralarında ya da üçüncü şahıslara devrettiği, bu yöntemle elde ettikleri gelirleri kendilerine ait şirketler üzerinden akladıkları tespit edildi. Şebekenin yöntemiyle toplam 55 araç sahibini dolandırdığını belirleyen ekipler, MASAK’tan temin edilen raporlarda şüphelilerin banka hesaplarında 2025 yılı içerisinde tam 45 milyon TL’lik işlem hacmi bulunduğu ve bu paranın 15 milyon TL’lik kısmının şirketler üzerinden aklandığını belirledi. Düğmeye basan ekipler, Çorum merkezli Kırıkkale, Kırşehir, Yozgat ve Ankara’da belirlenen adreslere eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyon kapsamında 14 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerin suçtan elde ettikleri değerlendirilen ve piyasa değeri yaklaşık 46 milyon 500 bin TL olan 58 araca ve 2 taşınmaza da el konuldu. Gözaltına alınan 14 şüpheli, emniyetteki işlemlerin ardından Çorum Adliyesi’ne sevk edildi. Hakim karşısına çıkartılan şüphelilerden 7’si tutuklanırken, 7’si ise adli kontrol adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Karabük Bakan Tunç: "Adaleti sadece köhne binalardan kurtarmadık, darbecilerin ve vesayetçilerin kontrolünden kurtardık" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Karabük Adalet Sarayı’nın temel atma töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye genelinde 395 müstakil adalet binası inşa ettiklerini belirterek, adaletin sadece fiziki mekanlarla değil vesayetçi ve darbeci anlayışlardan arındırılarak milletin yargısı haline getirildiğini söyledi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Karabük’te yapımı gerçekleştirilecek Adalet Sarayı’nın temel atma törenine katıldı. Törende konuşan Tunç, AK Parti iktidarları döneminde Karabük’ün önemli yatırımlar aldığını belirtti. Bakan Tunç, Karabük’ün eğitimden sağlığa, ulaşımdan kamu hizmet binalarına, sanayi tesislerinden altyapı projelerine kadar birçok önemli esere kavuştuğunu ifade ederek, "AK Parti iktidarlarıyla Karabük’ümüz çok önemli yatırımlar aldı, birçok esere sahne oldu. Türkiye genelinde olduğu gibi eğitimden sağlığa, ulaşımdan kamu binalarına, kamu hizmet yapılarından sanayi tesislerine varıncaya kadar Karabük’ümüz çok büyük eserlere kavuştu. Bugün de bunun devamını sağlamış oluyoruz" dedi. Adalet sarayının Karabük için önemli bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Tunç, göreve geldikleri ilk günden itibaren çalışmaların başlatıldığını belirterek, "Kamu hizmet binalarımızdan bir eksiğimiz vardı. Adalet binamızın bir an önce yapılması noktasında valimiz ve milletvekillerimiz, Bakanlığımızın ilk günlerinde ‘hayırlı olsun’ ziyaretine gelir gelmez, memleketimize bir adalet binası kazandıralım dediler. Biz de ilk günden itibaren hemen proje çalışmalarına başladık" ifadelerini kullandı. Bakan Tunç, adalet sarayının yapım sürecine ilişkin ise şu bilgileri paylaştı: "Saraylı binamızın temelini attıktan sonra, inşallah 600 gün süresi olan bu projeyi müteahhit firma 2 yıldan önce bitirerek Karabük’ümüze bu güzel eseri kazandıracak. Böylece adalet hizmetlerinin daha uygun bir mekânda, adaletin makamına yakışır bir şekilde yürütülmesini sağlamış olacağız." Türkiye genelinde adalet altyapısına yönelik yatırımlara da değinen Tunç, "Biz bugüne kadar Türkiye genelinde 395 müstakil adalet binası yaptık. 78 olan sayı, üç yüz doksan beşe yükseldi" dedi. Sadece bina yapmakla yetinmediklerini dile getiren Tunç, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Tabii bunu söylediğimizde ‘Sadece bina mı yaptınız? Bina yapmakla adalet gerçekleşir mi?’ deniliyor. Hayır, biz sadece adalet binaları yapmakla kalmadık. Eğitimden sağlığa, üniversitelerden tünellere, limanlardan altyapı ve üstyapı projelerine kadar Türkiye’nin fiziki kalkınmasını sağlarken, ekonomik ilerlemesini de destekledik. Kamu binalarımızı da yeniledik, adaleti köhne binalardan kurtardık." Adaletin vesayetçi anlayıştan kurtarıldığını vurgulayan Tunç, "Ama biz adaleti sadece köhne binalardan ya da merdiven altı duruşma salonlarından kurtarmadık. Adaleti birilerinin arka bahçesi olmaktan, darbecilerin ve vesayetçilerin kontrolünden kurtardık ve milletin yargısı haline getirdik" şeklinde konuştu. Anayasal reformlara değinen Tunç, "Anayasada ‘darbeciler yargılanamaz’ anlayışı vardı. Sizin oylarınızla bunlar değişti. 30-40 yıl sonra 12 Eylül darbecileri ve 28 Şubat postmodern darbecileri yargı huzuruna çıkarıldı ve millet önünde hesap vermeleri sağlandı" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin demokratikleşme sürecine dikkat çeken Tunç, terörle mücadele konusunda da kararlı olduklarını belirterek, "İnşallah terörsüz bir Türkiye’yi de hep birlikte inşa edeceğiz. Terörden kurtulacağız ve bu noktada kararlı bir çalışmamız var" dedi. Terörün sona erdirilmesine yönelik yürütülen sürece de değinen Tunç, "İnşallah terörün sona erdirilmesi ve terör örgütünün tasfiyesiyle ilgili süreci şu anda yürütüyoruz. Terör örgütü silah bırakma kararı aldı" ifadelerini kullandı. Sürecin Meclis ve devlet kurumlarının koordinasyonu içinde sürdüğünü vurgulayan Tunç, Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarına da değinerek, terörün kalıcı olarak Türkiye gündeminden çıkarılması için kararlılıkla çalışmaya devam edeceklerini söyledi. Konuşmaların ardından protokol üyelerinin katılımıyla butonlara basılarak adalet sarayının temeli atıldı.
Kastamonu Kastamonu’da vatandaşlar Filistin için ses yükseltti Kastamonu’da cuma namazı çıkışında bir araya gelen vatandaşlar, Gazze’deki insanlık dramı için İsrail’i protesto etti. İnsanlık İttifakı ve Milli İrade Platformu tarafından Kastamonu’da cuma namazı çıkışında basın açıklaması düzenlendi. Nasrullah Meydanı’nda bir araya gelen grup Filistin’de devam eden İsrail saldırılarını kınadıklarını belirterek ’barışçıl şahitlik’ çağrısını yeniledi. Grup adına konuşan TÜGVA Kastamonu İl Temsilcisi Selim Önen, "Gazze’de yaşam, ‘normalleşme’ değil, hayatta kalma mücadelesi üzerinden sürmektedir. Uluslararası hukuk, güçlüye kalkan, zayıfa verilen sus payı olmamalıdır. İnsan hakları söylemi yalnızca rahat coğrafyaların dekoru olarak görülmemelidir. Bugün Gazze’de sivillerin korunması, sağlık sisteminin ayakta tutulması, gıda ve suya erişim gibi en temel başlıklar hala tartışma konusuysa burada yalnızca bir ‘kriz’ değil, aynı zamanda uluslararası düzenin ‘itibar kaybı’ yaşanmaktadır. Bugün yaşadığımız iletişim çağında, bir çocuğun soğukta can verdiği haberini ‘akış’ içinde tüketebiliyorsak, burada bir sorun vardır. Bir toplumun ihtiyaç duyduğu ‘insani yardım’ kavramı bile süslenerek tartışmalı hale getiren ‘prosedürler’ var ise burada bir sorun vardır. Bu çağrımız bir ülkeye, bir halka, bir kuruma karşı önyargı değil; insan hayatını merkeze alan evrensel bir tutarlılık talebi içermektedir. Milli İrade Platformu ve İnsanlık İttifakı çatısı altında 400’ü aşkın paydaş sivil toplum kuruluşuyla birlikte, kamu vicdanını diri tutmak ve insanlık onurunu savunmak amacıyla barışçıl ‘şahitlik’ çağrımızı yineliyoruz" dedi.