GÜNDEM - 06 Kasım 2013 Çarşamba 12:02

İlker Başbuğ, Ağlama Duvarı’nda Fatiha Suresi’ni okumuş

A
A
A
İlker Başbuğ, Ağlama Duvarı’nda Fatiha Suresi’ni okumuş

Ergenekon davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, avukatı aracılığıyla yazılı açıklama yayınladı.

Ergenekon davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Kudüs’teki Ağlama Duvarı’nda Fatiha Suresi’ni okuduğunu ifade etti. Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ yaptığı yazılı açıklamada, Ergenekon davası ve 23 iddianamenin birleştirilmesinin, ‘devlet içinde devlet’ tavırlarının sergilenmesinin hukuk cinayetleri işlenerek hiçbir zaman karanlık olayları aydınlatma gayesinde olmadığını ifade ederek, “Gerek yargılama sürecinde, gerekse 5 Ağustos 2013 günü açıklanan kararlar gösterdi. Danıştay Başkanlığı’nda görevi başında Sayın Mustafa Yücel Özbilgin’in şehit edilmesinde azmettirici olduğu Ankara’daki Özel Yetkili Mahkemece karara bağlanan kişi beraat ettirildi, değerli aydın ve askerlere ise ceza yağdırıldı. 9 Ekim 2013 günü de, Yargıtay 9. Ceza Dairesi Balyoz Davası’na ilişkin kararını açıkladı. Daha önce de belirttiğim gibi; Balyoz adı verilen dava kullanılarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bugünün ve yarının komuta kademelerinde yer alabilecek niteliklere sahip personel ordudan uzaklaştırılmış oldu. Sorunun özünü teşkil eden bu noktayı ve emeklilik hakkını kazanamayan genç rütbeli personelin ve özellikle ailelerinin karşı karşıya kalacağı trajik durumu gözardı ederek yapılan değerlendirmelerin de doğru ve yerinde olmadığını düşünmekteyim. Bu noktada, Avrupa Birliği’nce geçtiğimiz günlerde yayımlanan İlerleme Raporu’na değinmekte fayda var. Rapora göre; savcılar tarafından hazırlanan iddianamelerin kalitesi düşüktür ve iddianameler gerekçelerden yoksundur. Rapor, Ergenekon olarak adlandırılan davada mahkemenin mahkumiyet kararlarını aktardıktan hemen sonra da şu saptamayı yapıyor; ‘Türk adalet sisteminde yukarıda bahsi geçen defolar, kararın Türk toplumunun bütün kesimleri tarafından kabul görmesini güçleştirmiş ve karar siyasi hesaplaşma iddialarıyla lekelenmiştir.’ Yapılan bu tespitler, Türkiye’de adil yargılama yapılmadığını göstermektedir. Buna rağmen, Türkiye’de bu mahkemelerde adil yargılama yapıldığını söylemek veya düşünmek sadece ve sadece gülünçtür” dedi.

"TOPLUM 26. GENELKURMAY BAŞKANI’NI TANIYOR"

AB raporunda Ergenekon ve Balyoz gibi davalara ilişkin kararların toplumun büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmediğini belirten Başbuğ “Yapılan bir anket de Türk halkının yüzde 70’inin 26. Genelkurmay Başkanı’na terör örgütü yöneticisi ve darbeci suçlamasını vicdanen ve aklen kabul etmediğini gösteriyor. Çünkü, toplum 26. Genelkurmay Başkanı’nı tanıyor ve hukuk yönünden de, internet sitelerini kapattıran kişilerin ’kara propaganda’ yaptıkları suçlamasıyla cezalandırılmalarına insanların gönülleri hiç razı olmuyor. Her şeyden önemlisi de, bir genelkurmay başkanına savcıların ’terörist, terör örgütü yöneticisi’ iddiasında bulunması, hakimlerin de bu iddiayı kabul etmesi, iddia konusu cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçlamasının; doğrudan muhatabının hayret, şaşkınlık ve hatta öfkeyle karşıladığı bu durumu, dış kamuoyu da gülünç ve akıldışı bulmaktadır. Kamuoyunda bu açıdan büyük bir öfke ve isyan vardır. Bu durumdan rahatsızlık duyanlar, kamuoyunu aksi yönde etkilemeye çalışmaktadırlar. Onlar, 26. Genelkurmay Başkanı’na terörist denilmesinin nedeni olarak TMK’nın 2. maddesini gösterdiler. Oysa, bu söylem gerçeği tam olarak yansıtmamaktadır. Çünkü, 26. Genelkurmay Başkanı hakkında açılan davada, TCK’nın ’silahlı örgüt’ başlığı altındaki 314. maddesinden de suçlama bulunmaktadır. Dolayısıyla onların dediği gibi TMK’da yeni bir düzenleme yapılsa bile, 314. maddeden de dava açılmış olması nedeniyle 26. Genelkurmay Başkanı’na ’terör örgütü yöneticisi’ söyleminde bir değişiklik olmaz. Hakikatler ve halkın tepkisi karşısında çaresiz kalan bazı çevreler, ’kara propaganda’ yapmakla suçlanan şahsıma karşı insafsızca ’kara propaganda’ yapmaya devam etmektedirler’’ ifadelerini kullandı.

"FATİHA SURESİ’Nİ OKUYARAK DUA ETTİK"

Belirtmiş olduğu kara propagandalara örnek göstermek amacıyla hakkında ileri sürülen ’Ağlama Duvarı’, ’Paksüt görüşmesi’, ’boş lavlar’, ’kağıt parçası’, ’28 Şubat’ ve ’Lice’ konularında açıklama yapan Başbuğ, Kudüs’teki Ağlama Duvarı’nda çekilip gazetede yayınlanan fotoğrafta Fatiha Suresi’ni okuduğunu ifade etti.

2004 yılında, Genelkurmay 2. Başkanı iken İsrail’e resmi bir ziyaret yaptığını vurgulayan Başbuğ "Resmi programda Kudüs’teki Ağlama Duvarı ile Mescid-i Aksa’yı ziyaret de yer almaktaydı. Ev sahibinin yaptığı tekliflere uymak ve özellikle inançlarına karşı saygılı davranmak her şeyden önce bir nezaket ve insanlık kuralıdır. 12 Haziran 2008 günü, Kudüs’teki Ağlama Duvarı’nda çekilen fotoğraflar bir gazetede yayımlandı. Osmanlı İmparatorluğu’nun zamanında tamir ettirerek koruduğu Ağlama Duvarı’nı ziyaret esnasında, Fatiha Suresi’ni okuyarak dua ettik. Daha sonra da Mescid-i Aksa’yı ziyaret ettik. Biz Müslümanlar için ayrı bir önemi olan bu camide dua ederken çekilmiş fotoğraflarımız da var. Ancak kendilerinde insanların inançlarını, imanını sorgulama hakkını görenler, bu fotoğrafları görmediler. Ağlama Duvarı’nda çekilmiş fotoğrafları, kara propaganda amaçları için kullananlar, her sıkıştıklarında o fotoğraflara dört elle sarıldılar. İftiralarına, hakaretlerine devam ettiler. Hakaret ettikleri kişinin, belki de ilk defa, Türk ordusunun en yaygın adlarından birinin de ’Peygamber Ocağı’ olduğunu dile getirmiş olmasına da kulaklarını tıkadılar. Çünkü onlar, kör ve sağırdırlar. Bu iftiracıları Allah’a havale etmenin yanında, yasal zeminde de mücadelemiz devam etmektedir ve edecektir. Bu kapsamda, Silivri 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 2 Ekim 2013 günü, Ağlama Duvarı’nda çekilen fotoğraf üzerinden facebook isimli sitede yapılan hakaret içeren beyanlar nedeniyle yargılanmakta olan üç kişinin TCK’nın 125. maddesi gereğince ’hakaret suçunu’ işlediklerinden dolayı cezalandırılmalarına karar verdi. Her şeye rağmen, Türkiye’de adalet dağıtan yargıçlar da var" dedi.

Poyrazköy’de yapılan kazılarda gömülü olarak bulunan beş adet boş kullanılmış lava tarafından “boru” denildiğini ifade eden Başbuğ, şöyle devam etti: "Bu söylem insanların aklına o kadar yerleştirildi ki, ben bile ’boru’ tabirini kullandığımı sanıyordum; ta ki daha sonra yapılan bir araştırma sonucunda, ’boru’ tabirini benim değil bir siyasi liderin kullanmış olduğunu öğreninceye kadar. Daha sonra, basın toplantısında benim ’boru’ demediğim, Hürriyet gazetesinin 16.01.2013 tarihli nüshasında haber oldu. Boru denmesi suç mudur? Hayır. O zaman, rahatsızlığın asıl nedeni nedir? Askerler boş, kullanılmış lavların bir daha kullanılmayacağını bilir. İşe yaramayacak boş lavları toprak altına gömmenin anlamsızlığını bilir. O zaman bu boş lavları oraya kimler gömmüş olabilir? Bu sorunun cevabını aramak yerine, benim ’boru’ demediğimi bilerek, hala bu konu üzerinden polemik yapmak, en hafif deyimiyle ahlaksızlıktır."

"BİZLERE NE KADAR İFTİRA ATSALAR DA YIKAMAYACAKLAR"

Ayrıca Başbuğ, açıklamasında şu ifadelere de yer verdi:

"Bütün bu haksız itham ve iftiralar yetmiyormuş gibi, son günlerde bazıları, 28 Şubat sürecinde, yurtdışında görevde olduğum halde, benim o süreçte, MGK Genel Sekreteri Başyardımcısı olduğumu utanmadan ileri sürdüler. Bu iddialarının da boş çıkması üzerine, daha sonraki yıllarda bulunduğum bu görevde iken, MGK Genel Sekreterliği’ne, istihbarat birimlerinden gelen istihbaratı, MGK Genel Sekreteri adına, incelenmesi amacıyla ilgili makamlara gönderilmiş olan yazıları, karalama amaçlı olarak kullanmaya çalışmaktadırlar. En son olarak da, bir gazetenin asılsız haberine dayanarak 22 Ekim 1993 günü Tuğg. Bahtiyar Aydın’a ’Lice’ye git’ emrinin tarafımdan verildiği yalanına dört elle sarıldılar. Tuğg. Aydın beraberindekilerle, Lice’nin güneyinde planlanan bir operasyonu yönetmek üzere Lice’ye saat 06.30-07.30 arasında hava yoluyla intikal etmiş idi. Lice güneyine planlanan operasyon başladıktan sonra, 09.30 civarında Lice olayları başladı. Tuğg. Aydın saat 11.45’de yaralandı ve maalesef kurtarılamayarak şehit oldu. Bizlere ne kadar yapmadığımız şeyleri yaptınız deseler de, ilgimizin olmadığı ve olamayacağı hususlardan sorumlu tutmaya çalışsalar da, bir fotoğraf veya bir görüşme üzerinden iftira atsalar da, haksızlık ve eziyet etseler de, bizleri yıkamayacaklar. Çünkü, bir şeyi unutuyorlar. Bizler ’ebedi başkomutanımız’ Mustafa Kemal Atatürk’e gerçekten yürekten inanan ve bağlı olan generalleriz, amiralleriz, subaylarız, astsubaylarız."

ZAFER HALATÇI
İSTANBUL

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Yenişehir’de doğa yürüyüşü büyük ilgi gördü Yenişehir Belediye Başkanı Ercan Özel, 140 doğaseverle birlikte 12 kilometrelik doğa yürüyüşü gerçekleştirdi. Doğa tutkunlarına çağrıda bulunan Başkan Ercan Özel, Yenişehir’de keşfedilecek çok yer olduğuna dikkat çekerek, "Yenişehir’i doğa sporları ve alternatif turizm alanında daha güçlü bir noktaya taşımak için çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz" dedi. Yenişehir’in doğal güzelliklerini tanıtmak, doğa turizmini canlandırmak ve ilçeyi yeni yürüyüş rotalarıyla daha cazip hale getirmek amacıyla organize edilen etkinlik, Bilecik’in Osmaneli ilçesine bağlı Avdan Köyü’nden başladı. Yürüyüş, Gölcük Yaylası’nda verilen mola ile devam ederken, katılımcılara burada ateş başında öğle yemeği ikram edildi. Doğanın eşsiz manzaraları eşliğinde gerçekleştirilen yürüyüş, Kızılhisar Mahallesi’nde sona erdi. 12 kilometrelik parkur boyunca katılımcılar hem temiz havanın tadını çıkardı hem de birlik ve beraberlik duygusunu pekiştirdi. Etkinliğe Yenişehir Belediye Başkanı Ercan Özel ve Garnizon Komutanı Albay İbrahim Feyzi Büğdüz’ün yanı sıra YENDAK, ANDA ve YAK ekipleri ile İbrahim Orhan Meslek Yüksekokulu öğrencileri, öğretmenler ve çok sayıda doğa tutkunu katılım sağladı. Etkinlik sonrası değerlendirmelerde bulunan Başkan Ercan Özel, Yenişehir’in doğal yapısının bu tür organizasyonlar için önemli bir avantaj sunduğunu belirterek, "Doğayla iç içe etkinlikler sayesinde hem sağlıklı yaşamı teşvik ediyor hem de ilçemizin sahip olduğu değerleri daha geniş kitlelere tanıtıyoruz. Bu çalışmalarımızı önümüzdeki süreçte artırarak sürdürmeyi hedefliyoruz" dedi. Yenişehir’in keşfedilmeyi bekleyen pek çok doğal alana sahip olduğunun altını çizen Başkan Özel, "Yaylaları, ormanları ve yürüyüş rotalarıyla ilçemiz adeta açık hava parkuru niteliğinde. Bu zenginliği sürdürülebilir turizm anlayışıyla değerlendirmek istiyoruz. Yenişehir’i doğa sporları ve alternatif turizmde güçlü bir marka haline getirmek için çalışmalarımıza aralıksız devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Konya NEÜ Diş Hekimliği Fakültesi’nin yeni birimleri açıldı Konya’da Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Dijital Simülasyon Merkezi, Mikroskop Destekli Eğitim Salonu Genel Anestezi Ünitesi Açılış Töreni düzenlendi. NEÜ Diş Hekimliği Fakültesinde düzenlenen törende konuşan Necmettin Erbakan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Rıza Tunçdemir, "Bugün açılışımızı yapacağımız mikroskop destekli eğitim salonunda gerek öğrencilerimize gerek asistanlarımıza gerek dışarıda özelde muayenehanesi olan meslektaşlarımıza buraya davet ederek burada nitelikli güzel eğitimler vermeyi hedefliyoruz. Alanında uzman hocalarımızı eğitim salonuna davet ederek burada yine nitelikli eğitimler vermeyi hedefliyoruz. Bu anlamda zaten biliyorsunuz ki çok küçük bir alanda çalışıyoruz. Ağız ortamı çok küçük bir alanda çalışıyoruz. Bu mikroskoplar yaklaşık 12,5 kat dokuyu büyüterek çok daha başarılı çok daha uzun soluklu restorasyonlar yapmamıza vesile kılıyor. Yine birinci katta yapacağımız simülasyon laboratuvarında üçüncü sınıf öğrencilerimizle birebir hastayı simüle eden cihazlarımızla eğitim verdikten sonra dördüncü sınıfta kliniğe alarak bizzat dokuları simüle eden eğitim laboratuvarında eğitim aldıkları için daha özgüvenli daha başarılı bir şekilde kliniğe çıkıyorlar ve orada uygulamaların yapıyorlar" dedi. Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cem Zorlu da, "Simülasyon merkezi öğrencilerimizin bizzat hastayla karşılaşmadan önce pratiğini daha hazır hale getirmesi bakımından önemli. Çünkü hastayla karşılaştığındaki heyecanını o esnada daha temkinli ve tecrübeli olarak rahatlıkla kontrol edebilecek, daha faydalı sonuçlar elde edebilecek. İkincisi piyasada para kazanacak. Bu da çok önemli. Üçüncüsü belki manevi açıdan çok daha önemli. Çünkü özel hastalarımıza hizmet edecek. Bu Türkiye’de çok az. Simülasyon merkezi Türkiye’de ilk. Bu açıdan da önem arz ediyor. Bu üç tane ünitemizin de fakültemize, üniversitemize, Konya’mıza, memleketimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum" diye konuştu.