DÜNYA - 17 Eylül 2019 Salı 15:28

İngiltere’deki Türklere sevindirici haber

A
A
A
İngiltere’deki Türklere sevindirici haber

İngiltere Yüksek Mahkemesi, İngiltere’de yaşayan Türkler için Ankara Anlaşması koşullarında yapılan değişikliğe ilişkin açılan davanın temyize götürülmesine onay verdi.

İngiltere Yüksek Mahkemesi, geçtiğimiz Mart ayında duruşması yapılan Ankara Anlaşması’nda karar değişikliklerinin tekrardan incelenmesi için görülen davayı temyize götürme izni verdi. Türkiye’den İngiltere’ye iş kurmak ve burada oturum hakkına sahip olmak isteyen Türk vatandaşlarının yapmış olduğu başvurular Ankara Anlaşması (ECAA) kapsamında değerlendirilirken, İngiliz hükümeti vermiş olduğu kararla 4 yılda alınan oturum iznini 5 yıla çıkartmış, ücretsiz olarak yapılan başvurudan 2 bin 389 sterlin başvuru ücreti alınması ve mecburi İngilizce sınavı şartı getirecek uygulamayı başlatmıştı. Yapılan itirazlar sonucunda “Türk İş İnsanları Birliği” yapılan değişiklikleri yargıya taşırken, Yüksek Mahkeme Mart ayında verdiği kararla açılan davayı reddetmişti. Türk İş İnsanları Birliği temyiz için başvuruda bulunurken, İngiliz hükümetinden temyiz başvurusu için onay alındığı bugün açıklandı.

“Hukuka adil bir karar bekliyoruz”

İngiltere’nin başkenti Londra’da Kraliyet Adalet Mahkemesinde görülen davada Türk İş İnsanları Birliğinin avukatı Yaşar Doğan, verilen bu adaletsiz kararın yerini adil ve hukuka uygun bir karar olarak tekrardan düzeltilmesi gerektiğini belirtti. Doğan, alınan temyiz kararı sonrası yaptığı açıklamada ise, “Mart 2019’da verilen Yüksek Mahkeme kararına karşı temyiz için yapmış olduğumuz başvuru nihayet karara bağlandı. İngiltere Yargıtay Mahkemesi temyiz için müsaade vererek davanın yeniden esastan incelenmesinin önünü açmış oldu. Müsaade kararını veren yargıç Nour Justice Underhill, davanın Yargıtay Mahkemesi tarafından yeniden incelenmeye değer bulduğunu ve İçişleri Bakanlığına bağlı genel merkezin yapmış olduğu kural değişikliğinin çok sayıda Türk iş insanı üzerinde olumsuz etkilerinin olduğunu kaydetti” ifadelerini kullandı.

Ankara Anlaşması nedir?

Ankara Antlaşması, 1963 yılında dönemin ortak pazarına mensup Almanya, Fransa ve Benelüks ülkeleri ile Türkiye arasında Ankara'da imzalanan ve taraf ülkelere imza tarihinde var olan kanun, yönetmelik ve uygulamaların ilerleyen yıllarda anlaşmaya imza atan ülkelerin vatandaşları için geçerli olmasını öngören antlaşmadır. Bu antlaşma çerçevesinde şekillenen ECAA ya da Ankara Anlaşması Vizesi, Avrupa Birliği ile işbirliği anlaşması bulunan ülkelerin vatandaşlarına İngiltere Birleşik Krallığı’nda kendi işini kurma ve İngiltere’de yerleşik yaşama hakkı sağlayan vize tipidir.

Yunus Dalgıç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de “Bizim ev” buluşması Nilüfer Belediyesi Bizim Ev Engelliler Sosyal Yaşam Destek Merkezi katılımcıları, Engelliler Haftası çerçevesinde düzenlenen açık hava etkinliğinde hünerlerini sergiledi. Çeşitli atölyelerin gerçekleştirildiği günde eşit, adil ve erişilebilir bir dünyanın önemine de dikkat çekildi. Nilüfer Belediyesi, engelli bireylerin yaşadığı sorunlara dikkat çekmek, eşit, adil ve erişilebilir bir dünya için farkındalık oluşturmak amacıyla 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’nda bir dizi etkinlik düzenliyor. Bu etkinliklerden birinde de Bizim Ev Engelliler Sosyal Yaşam Destek Merkezi (Bizim Ev) katılımcıları, yıl boyunca öğrendiklerini sergiledi. ATA Park’ta gerçekleştirilen açık hava etkinliğine Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ile eşi Nuray Özdemir, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Okan Şahin, ebeveynler ve çevredeki vatandaşlar katıldı. Çeşitli atölyelerin gerçekleştirildiği günde “Hataları Bul” oyunu da, engelli bireylerin sosyal yaşamda karşılaştığı sorunları gözler önüne serdi. Katılımcıların, yıl boyunca Bizim Ev’de yaptıkları filografi çalışmalarının sergilendiği etkinlikte, ritim ve halk dansları gösterisi de bu anlamlı güne renk kattı. Etkinlikte konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Engelliler Haftası’nın bir kutlama değil, farkındalık haftası olduğuna dikkat çekti. Engelsiz bir kent oluşturmak için büyük çaba sarf edeceklerini vurgulayan Başkan Şadi Özdemir, “Nilüfer, bu konuda örnek çalışmalar yaptı. Biz de bu dönemde güzel işler yapacağız. Engelli bireyleri sanatın, sporun, hayatın ve iş yaşamının içinde tutmamız gerekiyor. Biz de Nilüfer Belediyesi olarak engelli bireylere yönelik verilen eğitimlerin yanı sıra onları iş yaşamına kazandırmayı, değer üretmelerini hedefliyoruz. Nilüfer Belediyesi için en kıymetli projelerden biri budur. Her konuda sizlerin yanınızda olduğumuzu bilmenizi isterim” diye konuştu. Başkan Şadi Özdemir, Bizim Ev’i daha da büyüterek, daha fazla kişinin faydalanması için çalışacaklarını söyledi. Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, konuşmasının ardından alanda kurulan stantları tek tek gezdi. Bizim Ev katılımcılarının ritim ve halk dansları gösterisi ile koro performansını hayranlıkla izleyen Başkan Şadi Özdemir, Bizim Ev katılımcılarını kutladı.
Bursa İnegöl Belediyesi çiftcisinin yanında İnegöl’ün iyi bir sanayi şehri olduğu kadar aynı zamanda iyi bir tarım şehri olduğuna vurgu yapan İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününde şehre özgü bir tarım modelini ilmek ilmek işleyerek hayata geçirdiklerini ifade etti. Taban, teknolojinin tarıma entegre edilmesi, güç birliği, yenilikçi proje ve uygulamalar ile İnegöl Belediyesi’nin İnegöl Tarım Modeliyle çiftçisinin yanında olduğunu söyledi. İnegöl’de tarım sektörü de son yıllarda yakaladığı ivmeyle adından sıkça söz ettirir hale geldi. Şehrin bereketli topraklarında yetişen pek çok ürün hem yurt içi hem yurt dışında damakları tatlandırırken, İnegöl Belediyesi de tarıma sağladığı katkı ve desteklerle bu alanda ivmenin yükselmesinde önemli bir rol oynadı. İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününde tarımda güç birliğini sağlayan ve tüm çiftçileri tek çatı altında toplayan Üreten Çiftçiler Kooperatifi, bu kooperatif çevresinde farklı alanlarda yapılan yenilikler ve çalışmalarla, İnegöl Tarım Modelini anlattı. “14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü kutlu olsun” İnsanlık için üretimin önemli, tarımsal üretimin ise hayati olduğuna dikkat çeken Başkan Taban, “Özellikle pandemi sürecinde gördük bunu, kısıtlamalar başladığında herkes gıda stoğu için marketlere koştu. İnegöl olarak bizim elimizde de bu anlamda bir güç var, bereketli topraklarımız. Bu topraklar bizlere bir lütuf. Bizler de elimizden geldiğince en iyi şekilde toprağı işleyip tarımsal üretimi güçlendirmek zorundayız. İnegöl Belediyesi olarak bu düşünceyle üreticimizin, çiftçimizin her an yanında olduk ve olmaya devam ediyoruz. Bu vesileyle 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününü de kutluyorum” dedi. “İnegöl tarım modelini ilmek ilmek işliyoruz” Teknolojinin de entegre edildiği İnegöl Tarım Modeli hakkında da açıklamalarda bulunan Başkan Alper Taban, “Bizler yerel yönetim olarak şehrimizin bu değerine katkı sağlamak, tarımı daha yüksek sesle konuşmak, başkaca şehirlere ve hatta ülke sathında tarım politikalarına örnek olacak İnegöl Tarım Modelini ortaya çıkarmak adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İnegöl Tarım Modelini adeta ilmek ilmek işliyoruz. Bu çerçevede ilk iş olarak şehirdeki çiftçiler arasında güç birliğini sağlayacak Üreten çiftçiler Kooperatifini kurduk. Böylece İnegöl Mobilyası markasında olduğu gibi tarımda da marka olmayı hedefliyoruz. Kooperatifimizin ilk faaliyeti olarak da bereketli topraklarımızda yetişen ürünlerin depolanması adına yeni bir soğuk hava deposunu şehrimize kazandırdık. Akabinde Özündenkuru ismiyle oluşturduğumuz meyve ve sebze kurutma tesisini hizmete açtık. Bu tesislerle çiftçimiz ürününü işleyip daha katma değerli hale getiriyor. Kazancını arttırıyor. Aynı zamanda bir markaya da sahip olmuş olduk. Şimdi sırada yeni hedefler, yeni tesisler var. Yekvücut halde tüm çiftçilerimizle özgün bir İnegöl Tarım Modelini ortaya koyarak bu modelle tüm Türkiye’ye örnek olmak istiyoruz. Çiftçilerimizi aynı çatı altında toplayan kooperatifimiz aracılığıyla İnegöl’de ürettiğimiz ürünleri şehrimizde daha nitelikli hale getirerek bu tesislerimizde depolayacağız, kurutma ve paketleme tesislerinde işleyip kendi pazarlama ağımızı da oluşturarak doğrudan nitelikli alıcıya ulaştıracağız. Bu sayede çiftçimizin tarlada toplayıp aracılarla ucuza sattığı ürünü biz kendi bünyemizde işleyip daha iyi kârlarla satmayı, çiftçimizin kazancını arttırmayı hedefliyoruz. Üreten Çiftçiler Kooperatifini teknoloji ile donatarak hem üreticilerimizin maliyetini düşürmeyi hem de enerji tasarrufu sağlamayı hedefliyoruz. Bu yönde adımlar atıyoruz. Bu çerçevede Deydinler Mahallesinde kurulan Üreten Çiftçiler Kooperatifi soğuk hava deposunda Güneş Enerji Sistemi kurulumu 2023 yılı ilk çeyreğinde tamamlanmıştı. En büyük gider kalemi olan elektriği karşılamak adına TKDK’nın yüzde 65 desteği ile soğuk hava deposunun çatısında 558 adet güneş enerji paneli kuruldu. Enerjisini kendi üreten tesisimiz, böylece üreticimizin maliyetlerini de düşürmüş oldu.” Üreticiye her alanda tam destek Çiftçinin ülkedeki ve dünyadaki teknolojik yenilikleri takip etmesininin önemini belirten Taban, "Bu nedenle yurt içi ve yurt dışı fuarlara geziler düzenliyoruz. İstiyoruz ki şehrimizin üreticisi en iyisini görsün, hedefini en yukarıya koysun. Tarım ve hayvancılıkta çiftçimize makina ve ekipman desteklerimiz de oluyor. İlçemizde yetiştiriciliği yapılan 60 bin dolayında küçükbaş hayvanımız için küçükbaş hayvan dezenfekte havuzu projesini hayata geçirdik. Bu proje üreticilerimizi mali ve tıbbi açıdan, hayvanlarımızı da parazit ve kene gibi haşerelerden korumakla birlikte yavru atımlarını önlemekte ve insanlara bulaşmasını da engellemektedir. Küçükbaş hayvan yıkama havuzumuz hayvancılığın olduğu tüm kırsal mahallelerimizde ücretsiz olarak hizmet veriyor. Aynı zamanda şehrimizde Küçükbaş Hayvancılık Festivalleri ile hem sektöre yön veriyoruz hem de İnegöl’e has kıvırcık ırkını dünyaya tanıtıyoruz. Bu festivalde küçükbaş hayvancılığın kalbi adeta İnegöl’de atıyor. Yurt içi ve yurt dışından katılımlar oluyor. Sektör profesyonellerinin buluştuğu bir organizasyon. Tarım ve hayvancılığın her alanında varız ve her alanda üreticimizi desteklemeye gayret ediyoruz. Çiftçilerimizin talebi üzerine taş toplama makinesi alımı yaptık. Kırsal mahallelerimizde ücretsiz olarak kullanıma sunduğumuz aracımızla kısa sürede pek çok arazimiz taştan temizlendi. Özellikle ekipman desteğini önemsiyoruz. Bu alanda yaptığımız çalışmalara bakarsak; örnek kestane eğitim bahçesi, ceviz soyma makinesi, zirai ilaç dolum merkezi, yaban mersini, çilek, şeftali ve cerrah kuru fasulyesi gibi ürünleri tanıtmak adına festivaller, arı kovanı dağıtımları, tohum ve fidan dağıtımları, en doğru üretimi yapmak adına ücretsiz toprak analizi hizmeti ve eğitim seminerleri gibi pek çok alanda üreticimizi destekliyoruz" dedi. Tarımda bilim ve teknoloji dönemi Tarımda bilim ve teknolojiyi kullanmak istediğini belirten Alper Taban, "Bunun için iki kırsal mahallemizde geleneksel yöntemlerin yanı sıra yeni yöntemler ve tarıma yönelik bilimsel gelişmelerin de takip edileceği Tarım Kitaphaneleri oluşturduk. Aynı zamanda ülkemizde son dönemde insansız hava araçları ve drone teknolojisi her alanda kullanılıyor. Biz de bunu TARNET aracılığıyla yapılan iş birliği neticesinde şehrimizde tarımda uygulamaya başladık. Drone ile bahçe ilaçlama denemeleri yapıldı, güzel sonuçlar da aldık. Üreticilerimizi buna yönlendirmeye, teknolojik gelişmeleri şehrimize entegre etmeye devam edeceğiz. Her imkanı şehrimizde kullanarak gelişen teknolojilerle birlikte biz de gelişeceğiz” diye konuştu.
Eskişehir Kırsal Kalkınma Yatırımları Hibe Programından Eskişehir’e aslan payı bekleniyor Eskişehir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı (KKYDP) 2023-2024 yılı başvuruları düzenlenen toplantıda değerlendirildi. Söz konusu KKYDP 15. Etap Yatırım Başvuruları Değerlendirme Toplantısı Vali Yardımcısı Ali Çetin başkanlığında gerçekleştirildi. Düzenlenen toplantıya İl Tarım ve Orman Müdürü Ender Muhammed Gümüş, Ticaret İl Müdürü Cemil Kürkçü, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdür Yardımcısı Yunus Deniz, İl Tarım ve Orman Müdür Yardımcısı Murat Eren katıldı. Tarıma dayalı ekonomik ve altyapı yatırımlarına yüzde 50 hibe desteği sunan ilgili yatırım programı kırsal alanda ekonomik, sosyal ve altyapısal gelişmeyi sağlamak, tarım ve tarım dışı istihdamı geliştirmek, kırsal bölgelerde gelir seviyesini artırarak refah düzeyini yükseltmek ve bu vesileyle kırsal alanda yaşamı sürdürülebilir kılmayı hedeflendiği aktarıldı. Beşer yıllık 4 dönem halinde 16 etapta uygulanan yatırım programı kapsamında Eskişehir’de 2006-2023 yılları arasında proje tutarı toplamda 264 Milyon TL olan bin 70 proje uygulanırken ve 124 milyon TL tutarında hibe ödemesi yapıldığı bilgisi paylaşıldı. Gerçekleştirilen bu ekonomik yatırım projeleri ile Eskişehir’de 2 bin 810 kişiye istihdam sağlandı. Eskişehir’de 2023-2024 Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında ise 190 altyapı projesi, 11 ekonomik yatırım projesi olmak üzere toplamda hibe tutarının 159 milyon TL olacağı öngörülen 201 başvuru yapıldığı aktarıldı. Eskişehir yapılan bu hibe başvuruları ile Türkiye genelinde programa başvuran yatırımcı sayısı bakımından 6. sırada, alt yapı yatırımları kapsamında başvuran yatırımcı sayısında 5. sırada, alt yapı yatırımları bütçe tutarı miktarında ise 3. sırada yer aldı. Eskişehir’de bu sonuçla yakın tarihte açıklanması beklenen 15. Etap yatırım programından sağlanacak hibe miktarından yine aslan payını alacağı öngörüldü.
Gaziantep “Geçmişten Günümüze Hemşirelikte Değerler III” sempozyumu SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi (SBF) Hemşirelik Bölümü tarafından “12-18 Mayıs Dünya Hemşirelik Haftası” etkinlikleri kapsamında “Geçmişten Günümüze Hemşirelikte Değerler-III” konulu sempozyum düzenlendi. SANKO Üniversitesi SBF Dekanı Prof. Dr. Türkan Pasinlioğlu, sempozyumda yaptığı konuşmada meslek etiğinin ayrılmaz parçası olan mesleki değerlerin, bireylerin görevlerini yerine getirirken uyması gereken rehber ilkeler olduğuna vurgu yaptı. Her meslekte olduğu gibi hemşirelerin de mesleki değerleri, akademik eğitim ve mesleki tecrübeleriyle kazandığına dikkat çeken Prof. Dr. Pasinlioğlu, değerlerin, mesleki davranışlarla ilgili standartları ve beklenenleri yansıttığını hatırlattı. Prof. Dr. Pasinlioğlu, “Meslektaşlarımın ve öğrencilerimizin Hemşireler Haftasını kutluyor, sempozyuma katkı sunan herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu. Sempozyumun başkanlığını üstlenen SANKO Üniversitesi SBF Hemşirelik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nimet Ovayolu ise toplumsal bilincin artırılmasına, edinilen bilgi ve tecrübenin paylaşılmasına yönelik düzenlenen programların yararına değindi. Bu sempozyumun anlamının kendileri için büyük olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ovayolu, “Hemşireliğin sürekli değişen dünyaya hem bugün hem de gelecekte ayak uydurması, var olan statüsünü geliştirmesi, bakımın kalitesini artırmasında profesyonellik ve mesleki değerler yol gösterici bir araçtır” dedi. Erciyes Üniversitesi SBF Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sultan Taşcı da “Kaostan Karmaşıklığa Şefkat” konulu sunumunda, hasta bakım süreçlerinin hastanede yatış süresi, komplikasyon ve malpraktis (öngörülmeyen tıbbi hatalar) gibi tıbbi ve yönetsel sonuçları, uygulamada sıklıkla öngörülmeyen şekilde karşılarına çıktığını ifade etti. Yeni teknoloji, çoklu tedavi protokolleri, çok sayıda hizmet sağlayıcının olması, mevzuat kısıtlamaları, bir hastanın tedaviye verdiği yanıtın doğasında var olan belirsizlik / muğlaklık, değişkenlik gibi durumların sağlık hizmetlerindeki karmaşıklığın artmasına neden olduğunun altını çizen Prof. Dr. Taşçı, 21. yüzyıla giriş ile karmaşık sistem kavramının, sağlık hizmetleri süreçlerinin davranışlarını anlamak için bir çerçeve olarak gösterildiğini anlattı. “Araştırmacılar hemşirelik mesleğinin bir tam bir karmaşık adaptif sistem (KAS) özelliği gösterdiğini belirtmektedirler” diyen Prof. Dr. Taşçı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hemşireliğe KAS modeli merceğinden bakıldığında, sistem içerisindeki temel bileşenleri ve ilişkileri görselleştirmek ve ardından hemşirelik bilimi, uygulaması, liderliği, araştırma ve eğitimine yeni yaklaşımlar geliştirmek mümkün olabilecektir. Hemşirelik bakımı uygulama ve araştırma alanlarında KAS’ların temel özelliklerinin dikkate alınması önemlidir. Kaotik ve karmaşık olan sistemler bize çeşitlilik, farklı bakma, sadelik, esnek olabilme, istişare etme, yararlı olma ve mevcut konfor alanından çıkma cesaretini öğretmektedir. Kendini tanıma yolundaki cesaret bizi ölçülü görüş, sezgi, farkındalık, bilgelik ve nihayetinde merhamet ve şefkate doğru ulaştırır.” Koç Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülcan Bağçivan ise “Hemşirelikte Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık” başlıklı sunum yaptı. Prof. Dr. Bağçivan çeşitlilik, adalet ve kapsayıcılık kavramlarını, bireylerin kendilerini ifade edebildikleri, değerli hissettikleri, desteklendikleri ve geçmişleri ile eğilimlerinden bağımsız olarak fırsat eşitliğine ulaşabildikleri ve gelişebildikleri kültür olarak tanımladı. Sağlık hizmetlerinin sürekli gelişen ortamında, çeşitlilik, adalet ve kapsayıcılığın ele alınması ve desteklenmesinin kaliteli hasta bakımının iyileştirilmesi için önemli etkiye sahip olduğuna işaret eden Prof. Dr. Bağçivan, şunları kaydetti: “Sağlık hizmeti sunumunun omurgası olan hemşireler, bu değerlerin savunulmasında benzersiz ve önemli bir konuma sahiptir. Hemşireler bakım, savunuculuk, eğitim ve araştırma rolleri sayesinde sağlık bakım ortamlarında çeşitliliği, adaleti ve katılımı teşvik etmede çok önemli bir konumdadır.” Oturum başkanlığını SANKO Üniversitesi SBF Hemşirelik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sibel Polat Olca’nın yaptığı ikinci oturumda ise SANKO Üniversitesi Hastanesi Klinik Hemşiresi Hemşire Aslı Yaşar “2024 ICN Teması: Hemşirelerimiz Geleceğimiz. Bakımın Ekonomik Gücü”, SANKO Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Hemşirelik Ana Bilim Dalı öğrencisi Gül Kırıcı “Bakımın Kalitesinin Artırılmasında Lisansüstü Eğitimin Önemi”, SANKO Üniversitesi SBF Hemşirelik Bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi İrem Nur Tepe “Çocukların Gözünden Hemşire” başlıklı sunum yaptı. SANKO Üniversitesi Hastanesi Anadolu Toplantı Salonu’nda düzenlenen sempozyuma SANKO Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Güner Dağlı ve Genel Sekreteri Dr. Yusuf Ziya Yıldırım da katıldı. Sunuculuğunu SANKO Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Hemşirelik Ana Bilim Dalı öğrencisi Ebru Ballı’nın yaptığı sempozyum hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.