EĞİTİM - 14 Ağustos 2020 Cuma 15:22

İngiltere’den master fırsatı geliyor

A
A
A
İngiltere’den master fırsatı geliyor

Bahçeşehir Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü ve MLA College UK’nın yapmış olduğu işbirliği ile artık yüksek lisans eğitimi almak isteyen öğrenciler, uzaktan eğitim fırsatıyla tezli MBA derecesi ve iki ayrı diploma sahibi olabilecekler.

BAU yüksek lisans programlarında eğitim alan öğrencilerin, dünyaca tanınırlığı olan MBA programı MLA College’dan tezli MBA derecesi ile iki ayrı diploma alma fırsatı olacak. Bahçeşehir Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimi almak isteyen öğrencilere ve sektör profesyonellerine açık olacak programda, Bahçeşehir Üniversitesi’nde tamamlanan yüksek lisans programı ile diploma derecesini tamamlayan öğrenciler, MLA College’den online olarak tamamlanacak tez çalışması ile Plymouth Üniversitesi’nden akredite MBA derecesi ve iki ayrı diploma sahibi de olabilecek. Bunun yanı sıra, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğrencileri, lisans eğitimleri boyunca MLA College’den hem sertifika alabilecek hem de aldıkları dersleri BAU’da saydırabilecekler. BAU Hukuk öğrencileri de aynı şekilde MLA College’den alacakları derslerle mezun olduklarında Türkiye’den Hukuk Fakültesi diploması ve İngiltere’den Sürdürülebilir Denizcilik Operasyonları lisans diploması ile ‘Deniz Ticareti Hukukçusu’ olarak çalışabilecekler.

BAU Kuzey Kampüsünde düzenlenen lansman ile birlikte hayata geçirilen program hakkında detaylı bilgilendirmenin ardından BAU Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz ve MLA College Rektörü John Chudley tarafından da imzalar atıldı.

“Sınırların ötesinde bir eğitim”

Lansmanda konuşan ve sınırların ötesinde bir eğitim verilecek olmasından dolayı herkesin çok heyecanlı olduğunu söyleyen MLA College Rektörü John Chudley, BAU Global ağının sadece 12 aydır üyesiyiz. Fakat yine de çok fazla yol kat ettik. Burada yapmış olduğumuz şey sınır aslında “tanımayan eğitim”. Küresel eğitimi sağlamamız lazım. Bu sınır tanımayan eğitim kulağa kolay geliyor fakat gerçekten bunu yapması o kadar güç ki. MLA olarak özellikle Birleşmiş Milletlerin sürdürebilirlik hedeflerini yakalama konusunda oldukça gayretliyiz ve programlarımızı ve müfredatımızı hedeflere bağlı kalarak gerçekleştiriyoruz. Kaliteli eğitim verme konusunda ısrarlıyız. Eğitimimizin kesinlikle en iyisi olmasını ve bireyin hayatını iyi bir şekilde değiştirmek ve onlara fırsat vererek istedikleri her şeyi başarmalarını istiyoruz. Bu anlamda BAU-MLA MBA programı, bizlere öğrencilere mümkün olan en iyi eğitimi sağlamak için nasıl çalışıldığının ve bu güzel çalışmanın merkezine onları yerleştirmenin heyecan verici bir örneğidir. Bahçeşehir Üniversitesi'nde tam zamanlı bir Diploma programı tamamlamak ve İngiltere'deki MLA College ile uzaktan öğrenim yoluyla bir tez yazarak küresel MBA'i tamamlamak gerçekten sınırların ötesinde bir eğitimdir… Bu model ile öğrenciler, dünyanın dört bir yanından özel dersler alarak uzaktan eğitim aşamasına başlamadan önce sınıf temelli dersler aracılığıyla master düzeyinde eğitim deneyimi kazanacaklar” dedi.

“Kendi Erasmus’umuzu oluşturuyoruz”

BAU Global Başkanı Enver Yücel ise global olma yolunda eğitim sektöründe önde olduklarını dile getirerek şu şekilde konuştu;

“BAU Gloabal olarak biz kendi Erasmus’umuzu oluşturuyoruz. Erasmus Avrupa Birliği’nin öğrenci dolaşım hareketi. 23 yıl önce, ‘Biz global olacağız’ dedik. Global olmak durumundayız, dünya vatandaşlığı artık önemlidir ve ilk yıllarda gazetelerdeki manşetimizde de ‘Kampüsüm dünyam’ dedik. İstanbul’un kalbinde bir üniversite. Kampüs nerede, kampüs bütün dünya ve bugün bunlar çok daha iyi anlaşılabiliyor. Bu yolda ilerliyoruz. Altı noktadaki üniversitemiz bu ağı genişlettiğimizi gösteriyor. Tabi, bütün amacımız iyi insan yetiştirmek, dünyanın önünü açmak, dünyanın gelişimine katkıda bulunmak, dünyanın sorunlarını çözmek ki en başta yoksulluk ve gelir adaletsizliği geliyor. Bunların çözümü de bizim insan olarak daha fazla üretmemizden geçiyor. Bu anlamda tüketmeden üretmek ve dünya çapında bir eğitim anlayışı için çalışmalarımız ve büyümelerimiz devam edecek.”

“Amacımız gençlerimizin dünya vatandaşı olması”

BAU Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz de konuşmasında bu tarz işbirlikleri ve gelişmelerle aslında gençlerin eğitim konusunda istedikleri takdirde global bir ağdan faydalanmalarını ve onların dünya vatandaşı olma yolunda yardımcı olmak istediklerini dile getirerek, “Üniversitemiz kurulduğu ilk günden itibaren uluslararası olma konusunda bir vizyonu var ve bu vizyon o günden bugüne kadar artarak devam etmekte. Mezun olduktan sonra da gençlerimizin hepsi BAU ailesinin bir parçasıdır ve tüm yaşamları boyunca da kariyerlerini geliştirmek için eğitime başvurdukları her noktada da BAU Global ağından fırsatlar sunmaya çalışıyoruz. Derdimiz, öğrencilerimiz, mezunlarımız, birer dünya vatandaşı olsunlar, kendi kariyerlerini yapılandırırken sektörü ve değişen dünyayı çok çok iyi anlasınlar ve işlerini dünyanın herhangi bir yerinde yapabilsinler. Global dünyada üreten, değer veren ve katkı sağlayan bireyler olsunlar. Yapmış olduğumuz bu işbirliği gibi tüm çalışmalarımız da bu hedefler doğrultusunda gerçekleşiyor. Emeği geçen herkese teşekkür ederim” diye konuştu.

“Kendi ilgi alanlarına göre tercih edebilecekler”

BAU Lisanüstü Eğitim Enstitüsü, Yurtdışı Programlar Direktörü Dr. Öğr. Üyesi İrem Şanal ise yapılan işbirliği hakkında bilgilendirmelerde bulunarak, “Bahçeşehir Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü olarak, MLA College UK ile yapmış olduğumuz iş birliği ile BAU-MLA iş birliğinde MBA ile iki ayrı diploma programımızı başlatmış bulunmaktayız. Yeni programımız, öğrencilerimize Bahçeşehir Üniversitesi'nde ilgilendikleri disiplinde yüksek lisans eğitimlerini tamamlayıp diploma sahibi olma ve uzaktan eğitim ile İngiltere MLA College'dan, Plymouth Üniversitesi tarafından akredite edilen MBA derecesi ile iki ayrı diploma alma fırsatı vermektedir. Böylelikle öğrencilerimiz, iki farklı disiplinde uzmanlık kazanacak ve işletme yüksek lisans derecelerini, kendi ilgi alanlarına göre tercih edebilecekleri çeşitli lisansüstü program alternatifleriyle zenginleştirme imkanına sahip olacaklardır. BAU-MLA iş birliğinde MBA programımız, öğrencilerimizin yanı sıra sektör profesyonellerine de hitap etmekte olup, hem iki ayrı diploma sahibi olma fırsatı, hem de iş tecrübelerini farklı bir ilgi alanına uygulama imkanı sunacaktır” şeklinde konuştu.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Giresun Pembe kimlikle 38 yıl yaşayan Kumral Bodur’un hayatı film oluyor Giresun’da nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı pembe kimlik verilen ve 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalışan 52 yaşındaki Kumral Bodur’un hayatı beyaz perdeye ilham kaynağı oldu. Yazar Aziz Nesin’in filmlere de konu olan “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanının ardından, nüfus müdürünün hatası nedeniyle nüfusa kadın olarak kaydedilen Kumral Bodur’un 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalıştığı hayat hikayesi de filme konu oluyor. Filim yapımcılarının kendisini aradığını anlatan Kumral Bodur, “Trajikomik bir film hikayesi için hayatımın bir film senaryosuna ilham kaynağı olmuş. Bununla ilgili filmin yönetmenliğini yapacak olan Abbas Karatekin ve Yapımcısı Ulaş Karadeniz beni aradılar ve projelerinden bahsettiler. Ben de olumlu yaklaştım. Önümüzdeki günlerde Giresun’a gelip senaryo yazımı için detaylı görüşmeler yapacağız” dedi. 15 hakim, 19 savcı değişmiş, kimliği değişmemişti Giresun’un Bulancak ilçesinde yaşayan 52 yaşındaki Kumral Bodur nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı nüfusa kadın olarak yazılmış ve pembe kimlik verilmişti. Ancak yapılan hatanın düzeltilmesi ise tam 38 yıl sürmüş bu süre içerisinde evlenip çocuk sahibi olmasına rağmen ne resmi evlilik yapabilmiş ne de çocuklarını nüfusuna yazdırabilmişti. Çocuklarını kardeşlerinin nüfusuna yazdıran Kumral Bodur, sigortalı bir işe girip çalışamamış ve askerlik görevini de yapamamıştı. 15 hakim, 19 savcının değiştiği hukuk mücadelesi ise tam 38 yıl sürmüştü. Kumral, mahkeme sürecinde yaşadığı psikoloji sorunlar nedeniyle aldığı hapis cezasını da, kadın kimliğiyle, erkek cezaevine girdiğinde ise yanlışlığın fark edilmesi sonucu cezaevinden dışarı çıkartılmıştı.
Amasya Amasyalı öğrenciler okulda ata tohumu ekip fide yetiştirdi Amasya’nın Taşova ilçesinde Emine Bursalı İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri ve öğretmenleri okulda ektikleri ata tohumlarından fide yetiştirdi. Çileklerin ve diğer sebzelerin hasadı yapılırken ata tohumu domates fideleri de okul bahçesinde oluşturulan seraya dikildi. "Ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz" Fen ve teknoloji laboratuvarında yetiştirilen ata tohumları, ‘Eğitimde Rehberlik ve Destekleme Modeli (ERDEM) Destek 2022 Programı’ çerçevesinde sağlanan 25 bin liralık destekle okul bahçesinde oluşturulan 25 metrekarelik seraya taşınarak öğrencilerin elinde toprakla buluştu. Çok heyecanlandıklarını belirten 7. sınıf öğrencisi Abdullah Ensar Sarıbaş, “Getirdiğimiz ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz. Burada çilek, marul, maydanoz gibi bir sürü çeşit bitki bulunuyor” dedi. Arkadaşı Tuğçe Naz Aşık da, “Köyümüz uzak olduğu için git, gel yapamıyoruz. Okulumuzda bunun gibi sera olduğu için tarımdan da yararlanabiliyoruz. Laboratuvarda üretiyoruz. Sonra gelip buraya dikiyoruz” diye konuştu. "Amacımız akademik başarının yanı sıra evlatlarımızı hayata da hazırlamak" Çalışmanın öğrencilerinin gelişimi için fırsat olduğuna işaret eden Fen Bilimleri Öğretmeni Bayram Atalay, “3 sene önce kurulan serada çilek, domates, salatalık, karnabahar, roka yetiştiriyoruz. Çocuklara eğitim, öğretim faaliyetinin haricinde yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi de öğretiyoruz” şeklinde konuştu. Amaçlarının akademik başarının yanı sıra evlatlarını hayata da hazırlamak olduğunu vurgulayan Okul Müdürü Ali Buğalı ise, “Son yıllarda küresel ısınmayla beraber gıdaya erişim konusundaki sıkıntıları göz önüne aldığımızda toplumumuzun üreten, kendi kendine yeten bir toplum olması açısından tarım faaliyetlerine yönelip her türlü sebze ve meyveyi yetiştirmeye çalışıyoruz. Onlara da örnek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin sadece yasal bir zorunluluk değil insanın en temel haklarından biri olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli adımlar atılmakla birlikte hala iyileştirilmesi gereken alanlar bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “ILO verilerine göre 2023 yılında Türkiye, ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından dünyada 11. sırada, ölümlü iş kazası sayısı bakımından ise 15. sırada yer alıyor. İş kazaları üzerine veriler toplayan ve paylaşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre 2023 yılında en az bin 929 işçi hayatını kaybetti. Bir ülkede meydana gelen iş kazalarının sayısının azalması, o ülkenin iş sağlığı ve güvenliği açısından ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönetiminin uygulanabilirliği ile iş kazalarının önceden engellenmesi oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki her iş kazası önlenebilir nitelikte bir risktir ve bu konuda alınacak önlemler hayati önem taşır. Herkesin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamına sahip olması, daha verimli ve mutlu bir işgücü oluşturmaya yardımcı olur” ifadelerini kullandı. İş sağlığı ve güvenliği konusunun seçenek değil zorunluluk olduğunu belirten Palandöken, “Çalışanların daha güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, hem işverenlerin hem de çalışanların ortak sorumluluğudur. İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinçlenmeleri, uygun ekipmanların kullanımı, risklerin değerlendirilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması önemlidir. Sağlıklı çalışma ortamları oluşturarak, çalışanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha verimli olmalarını sağlamak hem işletmelerin hem de toplumun yararınadır. Esnaf ve sanatkarlar için iş sağlığı ve güvenliği konularına uyum sağlamak, yasal sorunlardan kaçınmak ve işletmelerini güvende tutmak açısından hayati öneme sahiptir. İşletmelerin itibarını korumak için düzenli olarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı ve çalışanlara gerekli eğitimler verilmelidir. Bu vesile ile 4-10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda tüm işletmelere kazasız bir çalışma hayatı dilerken, bu konuda daha bilinçli, duyarlı ve sorumlu olmamız gerektiğinin altını çiziyorum” dedi.