TEKNOLOJİ - 24 Ağustos 2020 Pazartesi 12:25

İnternet kullanıcılarının yüzde 54’ü Covid-19’un çıkış nedeniyle ilgili yanlış bilgiye maruz kaldığını düşünüyor

A
A
A
İnternet kullanıcılarının yüzde 54’ü Covid-19’un çıkış nedeniyle ilgili yanlış bilgiye maruz kaldığını düşünüyor

Koronavirüs salgınıyla birlikte toplumda yanlış bilgi yayılımı da hızlandı. Bu süreçte Türkiye’deki bilgi ekosistemine yönelik araştırmalar yapan Teyit’in, Tandans Veri Bilim Danışmanlığı ile birlikte yürüttüğü çalışmaya göre, katılımcıların yarısından fazlası, yani yüzde 54’lük kesimi en çok virüsün çıkış nedeniyle ilgili yanlış bilgiye maruz kaldığını düşünüyor.

Koronavirüs salgınının Türkiye’de görülmesinden bu yana, ilk kez karşılaşılan bir virüs olmasının getirdiği belirsizliklerle yanlış bilginin yayılımı hızlandı. Bu süreçte “Virüs neden ortaya çıktı? Virüsten nasıl korunabiliriz? Bu salgın ne zaman sona erecek?” gibi soruların yanıtları aranırken medyada bilgi kirliliğinin de arttığı görüldü. Bağımsız doğrulama platformu Teyit, Türkiye’de bilgi ekosisteminin pandemiden nasıl etkilendiğini Tandans Veri Bilim Danışmanlığı ile ‘Pandemi Sürecinde Yanlış Bilgi Sorunu: Yanlış Bilgi, Haber Tüketimi ve Teyit Etme Davranışları’ başlıklı araştırmasında inceledi. Türkiye genelini temsil edecek şekilde tesadüfi örneklem yöntemi kullanılarak seçilen bin 25 internet kullanıcısı ile yapılan araştırmada katılımcılar, virüs Türkiye’ye girmeden önce de Covid-19 ile ilgili yanlış bilgiye rastladıklarını belirtti. Ayrıca katılımcılara yanlış bilgiye en çok hangi haber kaynağında rastladıkları sorulduğunda yüzde 49’un televizyondaki haber programlarını belirtmesi dikkat çekti.

Ankette en çok inanılan komplo teorisi, virüsün laboratuvar ortamında geliştirildiği iddiası oldu
Teyit’in açıkladığı araştırma sonuçlarına göre yanlış bilgilerin içeriğini salgına yönelik komplo teorileri ve yeni koronavirüsü önlemede etkili olduğu öne sürülen tedavi yöntemleri oluşturdu. Anket içerisinde en çok inanılan yanlış önerme, katılımcıların yüzde 47,4 oranla “İnanıyorum” yanıtını verdiği “Virüs laboratuvar ortamında geliştirildi” önermesi oldu. Bunu yüzde 37,4 ile “Virüsü bir devlet kasıtlı olarak yaymıştır” önermesi izlerken “Sıcak suyla gargara yapmak boğazda kalan virüsün hastalığa yol açmasını engeller” önermesi yüzde 28,5 ile üçüncü sırada yer aldı. Ayrıca eğitim düzeyindeki artışın, yanlış önermelere inanç seviyesindeki düşüşle ilişkili olduğu saptandı. Yalnızca “Virüs laboratuvar ortamında geliştirildi” önermesine duyulan inancın, eğitim seviyesiyle ilişkili olmadığı ortaya çıktı.

Yanlış bilgiye en çok salgının ilk haftalarında maruz kalındığı düşünülüyor
Söz konusu araştırma, katılımcılara yanlış bilgiye en çok hangi dönemde rastladıklarına dair de sorular yöneltti. Araştırmaya göre, Covid-19 ile ilgili yanlış bilgiye yüzde 26,5 oranla en çok salgının ilk haftalarında rastlandı. Bunu yüzde 26,2 ile salgının ilerleyen süreçleri, yüzde 24,6 ile virüs Türkiye’ye girmeden önceki dönem ve yüzde 13,7 ile normale dönüşün resmi olarak açıklanmasından sonraki süreç izledi. Yüzde 9’luk kesim ise şüpheli veya yanlış bilgiyle karşılaşmadığını belirtti.

Yanlış bilginin baş sorumlusu haber programları
Araştırmada katılımcılara, Covid-19 ile ilgili yanlış bilgilere hangi kaynaklarda rastladıkları da soruldu. Yüzde 49’la en çok televizyondaki haber programlarında yanlış bilgiye rastlanıldığı belirtilirken, bunu yüzde 41,2 ile internetteki haber siteleri takip etti. Katılımcılar Facebook’ta yüzde 37,7, televizyondaki tartışma programlarında yüzde 30,2, WhatsApp gibi kapalı mesajlaşma uygulamalarında yüzde 30, Instagram’da yüzde 28,5, Twitter’da yüzde 27,7, televizyondaki sabah programlarında yüzde 13,4, gazetedeki haberlerde yüzde 12,4, gazetedeki köşe yazılarında yüzde 12 ve radyoda ise yüzde 7 oranında yanlış bilgiye maruz kaldıklarını belirtti.

Yüzde 48’lik kesim aile bireylerinden gelen bilgilere güveniyor
Salgın sürecinde WhatsApp gibi aile bireyleri ve yakın çevre ile iletişimin sürdürüldüğü kapalı mesajlaşma uygulamalarında Covid-19’a ilişkin ses kayıtlarının dolaştığına ve çeşitli iddiaların paylaşıldığına sıkça rastlandı. Araştırmada bu uygulamaların kullanım sıklığı ile aile bireyleri ve arkadaşlardan gelen bilgiye duyulan güven arasında da ilişki olduğu saptandı. Bu kapsamda aile bireyleri ve arkadaşlarından gelen bilgileri güvenilir bulduğunu belirtenlerin oranının yüzde 48 olduğu görülürken katılımcıların yüzde 78’i bu süreçte bilim insanları ve sağlık uzmanlarını güvenilir bulduklarını, yüzde 72’si de hastalığı geçirmiş kişilere güvendiklerini ifade etti.

İki katılımcıdan biri haber kaynağına güvenmediğinde içeriği teyit ettiğini söylüyor
Çalışmada insanların bir haberi paylaşmadan önce ne zaman teyit etme ihtiyacı hissettiklerine de ışık tutuldu. Katılımcıların hangi durumlarda teyit reflekslerini aktifleştirdikleri sorulduğunda ilk sırada yüzde 54,7 ile “haber kaynağına güvenmediğim durumlarda” seçeneği yer aldı. “Daha önce bildiklerimle çelişkili bir içeriğe sahipse” seçeneği yüzde 39,4 ile ikinci olurken onu yüzde 37,6 ile “haberin tartışmaya açık olduğunu düşünüyorsam” ve yüzde 32,3 ile “haber hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsam” seçeneği takip etti. Son iki ay içinde okuduğu her haberi teyit ettiğini söyleyenlerin oranı ise yüzde 24,5 olarak kaydedildi.

Pandemiye dair 200’ün üzerinde şüpheli içerik incelendi
Araştırmanın ortaya koyduğu tabloya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Teyit Şef Editörü Gülin Çavuş, Ağustos 2020 itibarı ile koronavirüse dair 200’ün üzerinde şüpheli içerik incelediklerini belirterek ''Raporda, doğrulama platformunda pandemi sürecine ilişkin edindiğimiz izlenimlerin bireylerin tutumları ile ne denli örtüştüğünü anlamaya çalıştık. Belirsizliğin yoğun olduğu bu tip kriz anlarında yanlış bilginin yayılım hızı artabiliyor. Hele ki halk sağlığını yakından ilgilendiren salgın sırasında bu tip paylaşımların yoğunluğu toplum için büyük bir tehdit halini alabiliyor. Bu yüzden araştırmada cevabını aradığımız sorular katılımcıların konuya yaklaşımını anlamak için de fırsat sunuyor. Kişilerin haber tüketimi ve bilgiyi teyit etme davranışında pandemi sürecinde herhangi bir değişim olup olmadığını yakalamak bizim için bu yüzden değerli bir deneyimdi. Bu tip araştırmaları sürdürmeye devam edeceğiz'' dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Nakipoğlu Mahallesi’ndeki evlerin restorasyonu tamamlanıyor Konya’nın merkez Karatay ilçesinin geçmişini yansıtan ve ilçenin çeşitli noktalarında bulunan 100 yılı aşkın tarihe sahip yapılar, Karatay Belediyesi’nin çalışmalarıyla bir bir yeniden ayağa kaldırılıyor. Söz konusu yapıların korunup geleceğe taşınması amacıyla Nakipoğlu Mahallesi’nde devam eden restore çalışmalarını yerinde inceleyen Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca; “Tarihimizi korumaya ve yaşatmaya devam ediyoruz” dedi. Konya’ya özgü mimari özellikleri yansıtan; kerpiç, ahşap ve taş kullanılarak inşa edilen tarihi yapılar, Karatay Belediyesi’nin yürüttüğü restorasyon çalışmalarıyla eski günlerine yeniden döndürülüyor. Bu çerçevede Nakipoğlu Mahallesi’nde 125 yıllık geçmişe sahip iki tarihi ev, Karatay Belediyesi ekipleri tarafından restore ediliyor. Söz konusu yapıların restorasyon çalışmalarında artık sona gelinirken; Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, çalışmaları yerinde inceledi. “Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz” Konya ve Karatay’ın yüzlerce yıllık geçmişini yansıtan tarihi evleri gelecek kuşaklara aktarmak için yürüttükleri restorasyon çalışmalarının başarılı bir şekilde sürdüğünü söyleyen Başkan Kılca, “Konya’mızın tarihi mimari özelliklerini taşıyan ve zaman içinde tahribata uğrayan evlerimizi tek tek tespit ederek önce korumaya alıyoruz. Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz. Şu anda tarihi bir Konya evindeyiz. Bu tür evlerimizi kamulaştırarak, restore ediyoruz. Nakipoğlu Mahallemizde tarihi bir evimizin restoresini tamamlamak üzereyiz. Burada eski yüklüklerimiz, aynalıklarımız ve sahanlıklarımız var. Ahşaptan ve hepsi el emeği ürünler. Bunları gelecek nesillerimize taşımış oluyoruz. Eski evlerimizde kerpiç ve ahşap malzemeler ve hasır tavanlardan oluşan bu yapıyı gelecek kuşaklara aktarmamız önemli. Bu tür yapılara sahip çıkacağız. Evde detaylar çok etkileyici. 125 yıl öncesine ait bir aynalığımız var ve bunu koruma kurulunun da görüşünü alarak eski haline uygun restore ediyoruz. Karatay Belediyesi olarak bu tür projelerimize sahip çıkarak Konya’mızın ve Karatay’ımızın kadim geçmişini yüzyıllar ötesine aktarmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Diyarbakır Uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle göz sağlığını tehdit eden güneş gözlüğüne dikkat çekti Diyarbakır’da uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle gözlük tercihi ve kullanımında dikkat edilmediğinde göz sağlığını tehdit eden sağlık sorunlarına dikkat çekti. Güneş gözlüğü, genellikle havaların ısınmasıyla birlikte yaz aylarında ağırlıklı olarak kullanımı tercih ediliyor. Uzmanlar ise, güneş gözlüğünün her mevsim göz sağlığı için önemli olduğuna dikkat çekerken, gözlük tercihinde standartlara uyulmadığı taktirde göz sağlığında ciddi sağlık sorunları ile karşılaşacağını vurguluyor. Diyarbakır’da Memorial Hastanesi’nde Op. Dr. Belgin Ekmekçiler, güneş gözlüklerinin çoğunlukla aksesuar amaçlı düşünüldüğünü ve bunun tam tam tersi bir şey olduğunu söyledi. Güneş gözlüklerini koruyucu bir tedavi olarak uyguladıklarını belirten Dr. Ekmekçiler, çünkü güneş ışınlarında göze zarar ultraviyole dedikleri gözle görülmeyen ışıkların olduğunu kaydetti. Bu ışıkların gözün birçok yapısına hasar verdiğinin altını çizen Dr. Ekmekçiler, şöyle konuştu: "Ciltten başlayıp retinaya kadar. Örneğin cildimizde kırışıklıkları artırıyor, et büyümesi yaparak görmemizi etkiliyor. Yine lensimiz dediğimiz gözümüzün merceğinde proteinleri de denature ederek katarak oluşmasını hızlandırıyor. Ve en önemlisi de gözümüzün arkasındaki fotoğraf filmi dediğimiz retinada sarı nokta oluşmasına sebep olarak da geri dönüşümü olmayan ciddi görme kayıplarına sebep oluyor. Biz de bu sebepten dolayı hastalarımızı ışıklardan korumak için güneş gözlükleri öneriyoruz." Güneş gözlüklerinin birçok yerde aksesuar olarak alınabildiğine dikkat çeken Dr. Ekmekçiler, “Ama güneş gözlüğünün asıl özelliği ultraviyole blokajının olması gerekiyor. Bu blokaj olmadan sadece renkli olmasında hiçbir anlamı olmuyor. Hatta siyah camlar göz bebeğimizi büyüterek gözümüze ultraviyole ışınlarının daha çok girmesine sebep olarak hasarı daha da katlayarak artırabiliyor. Bu sebepten güneş gözlüğü alacağımızda bunun aksesuardan çok koruyucu bir tedavi olduğunu bilmemiz gerekiyor. Ve aldığımızın camları hangi özellikte olduğunu, daha iyi bilmemizi gerektiriyor dedi. "Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları" “Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları” diyen Dr. Ekmekçiler, “Bunu da ancak nasıl anlayabiliriz? Gözle anlayabileceğimiz bir özellik değil. Ancak aldığımız gözlüklerin garanti belgelerinde ultraviyole yüzde 100 koruma şeklinde yazar. Ya da güneş gözlüklerinin CE belgesi dediğimiz denetlenmiş, kurumlar tarafından verilen özellikleri vardır. Bunun mutlaka olması gerektiğini kontrol etmemiz gerekiyor ki gözümüzü bu yüksek doz ultraviyoleden koruyabilelim” şeklinde konuştu. 21. Bölge Güneydoğu Optisyenler Gözlükçüler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Erdoğan ise, güneş gözlüğü mevsimsel olarak kullanılabilecek bir gözlük olmadığını, ultraviyole denilen olayın her ne kadar yaz aylarında özelikle bölge itibariyle güneş ışınlarının dik geldiği dönemlerde daha çok gözde ve ciltte hasara sebebiyet verse de, yılın geri kalan periyodlarında da ultraviyole yoğunluğu olduğu dönemler olduğunu söyledi. Güneş ışınların en dik geldiği baharın sonları ve yaz aylarının başlangıcına denk gelen mevsimde ultraviyole özellikli güneş gözlüğü takılması göz ve görme sağlığı adına ciddi bir önem arz ettiğini kaydeden Erdoğan, “Tüketicilerimizin dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan biri her koyu renkli gözlük korucuyu bir güneş gözlüğü değildir. Bunu kesinlikle bilmemiz lazım. Hatta güneş gözlüğü camları ultraviyoleden değil de, boyadan elde edildiği takdirde daha koyu bir hal alır. Bu koyu cam rengi gözbebeğinin olağandan daha çok büyümesi, dolayısı ile ultraviyole dediğimiz sarı nokta görme alanlarına daha çok gelmesi, daha çok zarar vermesine sebebiyet verir. Bir güneş gözlüğü muhakkak suretle Sağlık Bakanlığının denetimi altında olan optisyenlik müesseselerinden temin edilmesi gerekir. Çünkü rutin olarak bakanlık ve sağlık müdürlüğü denetimi altında. Buna bağlı olarak ultraviyoleden elde edilen Avrupa standartlarına uyumlu güneş gözlükleri satışı mevcut” ifadelerine yer verdi. Müşterilerden Çağrı Eren, yaz aylarında genelde Diyarbakır çok sıcak olduğu için maalesef takmak zorunda olduklarını söyleyerek, “Gözlerimizi de güneş ışınlarından korumamız gerekiyor. O yüzden gözlüğümü tamire getirmiştim ve yenisini de almayı düşünüyorum” dedi.
Konya Konyaspor, ligin son 4 haftasında küme düşmemeye oynayacak Trendyol Süper Lig’de sezonun 4. haftasını 4. sırada tamamlayan, sezon başından bugüne 4 hoca değiştiren, son 4 haftaya da küme düşecek 4 takımın bir sıra üstünde giren Konyaspor, oynayacağı son 4 maçta küme düşmeme mücadelesi verecek. Trendyol Süper Lig ekiplerinden Konyaspor, 2023-2024 sezonunda Sırp Teknik Direktör Aleksandar Stanojevic yönetiminde ilk 4 hafta çıktığı maçlarda 2 galibiyet, 2 beraberlik alarak 8 puan topladı. Konyaspor, bu maçların sonunda ligde 4. sıraya yükseldi. Yeşil-beyazlılar, Sırp teknik direktör ile çıktığı diğer 5 maçta ise 1 beraberlik, 4 yenilgi alarak 1 puan topladı. Ligin ilk 9 haftasını 9 puanla 15. sırada tamamlayan Konyaspor’da, Aleksandar Stanojevic görevinden istifa ederken, teknik direktörlük görevine Hakan Keleş getirildi. Hakan Keleş ile 10 maça çıkan Konya ekibi, 2 galibiyet, 5 mağlubiyet ve 3 beraberlik alarak 9 puan topladı. Kötü gidişata engel olmayan Hakan Keleş ile deplasmanda Fenerbahçe’ye 7-1 mağlup olan Konyaspor, bu maçın ardından düşme hattında 18. sırada yer alırken, Keleş’le yollarını ayırdı. Yeşil-beyazlı ekip Hakan Keleş ile yolların ayrılmasından sonra 62 yaşındaki Bosna-Hersekli çalıştırıcı Fahrudin Omerovic ile mukavele imzaladı. Fahrudin Omerovic, yeşil-beyazlı takımın başında çıktığı 14 lig maçında 4 galibiyet, 5 mağlubiyet ve 5 beraberlik alarak 17 puan elde etti. Bu maçlarda 16 gol atan yeşil-beyazlılar, kalesinde 15 gol gördü. Ligin 34. haftasında deplasmanda oynanan Sivasspor maçında alınan 1-0’lik mağlubiyetin ardından Fahrudin Omerovic ile yollarını ayıran Konya ekibi, teknik direktörlük görevine Sportif Direktör Ali Çamdalı’yı getirdi. Ali Çamdalı yönetiminde Fenerbahçe karşısında zorlu bir mücadeleye çıkacak olan Konyaspor, küme düşme hattının bir sıra üzerinde yer alıyor. Trendyol Süper Lig’de sezona iyi bir başlangıç yaparak 4. haftada 4. sıraya yükselen Konyaspor, daha sonra o başarılı günleri bir daha bulamadı. Yeşil-beyazlılar ligin son 4 haftasına girilirken küme düşme potasının 1 sıra üstünde 16. sırada yer alıyor. Konyaspor, yarın ligin 35. haftasında kendi evinde Fenerbahçe ile karşılaşacak. Fenerbahçe ile Süper Lig tarihinde bugüne kadar 45 kez karşı karşıya gelen Konyaspor, söz konusu maçlarda sarı-lacivertli ekibe 34 defa mağlup olurken, 8 maçı kazandı, 3 karşılaşma ise beraberlikle sonuçlandı.
Konya Sille Kapalı Otopark, Karma Yapılar ve Meydan Düzenlemesi Projesi yapımı devam ediyor Konya’nın merkez Selçuklu İlçe Belediyesi tarafından Sille Mahallesi’ne kazandırılacak olan “Kapalı Otopark, Karma Yapılar ve Meydan Düzenlemesi” projesinin yapımı devam ediyor. Selçuklu Belediyesi tarafından, Sille Mahallesi’nde tarihe vefa kapsamında bölgenin tarihi yapısını koruyarak hayata geçirilecek olan “Kapalı Otopark, Karma Yapılar ve Meydan Düzenlemesi” projesinin yapım çalışmaları devam ediyor. 2024 yılı içerisinde tamamlanması planlanan proje, 35 adet konut, 24 adet ticari donatı, 9 adet sosyal ve kültürel donatı, 1 adet belediye hizmet binası, 1 adet sağlık tesisi, 1 adet trafo, 200 araç kapasiteli kapalı otopark ve 4 bin 734 metrekare yeşil alan çalışmasından oluşuyor. “Sille, Konya’nın cazibe merkezi haline geldi” Selçuklu Belediyesi’nin binlerce yıllık tarihi mirası yeniden canlandırmak ve Sille’yi Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden biri haline getirmek için uzun yıllardır geniş kapsamlı çalışmalar yürüttüğünü ifade eden Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, “İlçemize değer katacak yatırımları bir bir hayata geçirmeye devam ediyoruz. Çalışma alanımız içerisinde tarihi ve kültürel değerleriyle Sille önemli yer tutuyor. Çünkü Sille bizim gözbebeğimiz ve buradaki turizmin gelişmesi noktasında hassasiyetimizi sürdüreceğiz. Kapalı Otopark, Karma Yapılar ve Meydan Düzenlemesi projesi ile bölgemizde bulunan tarihi ve kültürel değerlerimizi korumak ve en güzel şekilde geleceğe taşımak için çalışıyoruz. Bugüne kadar yaptığımız yoğun çalışmalar neticesinde Sille, Konya’nın cazibe merkezi haline geldi ve gelmeye devam edecek. Sille başta olmak üzere ilçemizin her noktasında bulunan kültürel ve tarihi mirasımızı yeniden canlandırıp gelecek nesillere aktarmak adına çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.