ASAYİŞ - 21 Şubat 2017 Salı 21:31

'Islak imzada kumpas' davasında Adli Tıp Kurumu Başkanı ifade verdi

A
A
A
'Islak imzada kumpas' davasında Adli Tıp Kurumu Başkanı ifade verdi

CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek'in Ergenekon Davası'na delil kabul edilen "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" belgesinde ıslak imzası bulunduğu iddia edilerek kumpas kurulduğuna ilişkin davada dönemin Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce ifade verdi. Belgenin aslını Zekeriya Öz’ün Adli Tıp Kurumu’na getirdiğini belirten İnce, “Zekeriya Öz ile biri makamımda olmak üzere iki kez görüştüm. Kendisi İltica ile Mücadele Eylem Planı olarak bilinen belgenin aslının incelenmesini istedi” dedi.

Ergenekon Davası'na delil kabul edilen "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" belgesinde CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek'in ıslak imzası bulunduğu iddia edilerek kumpas kurulduğu iddiasına ilişkin davada ifade verme işlemi devam etti. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde öğleden sonra görülen celsede, dönemin Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bülent Üner savunmasını yaptı. Prof. Dr. Üner ifadesinde, “25 yıldır yüksek lisan ve doktora dersleri vermekteyim. Derslerimde öğrencilerime her zaman 'Önünüze gelen materyal ne ise onu inceleyin, objektif karar verin' derim. 25 yıldır öğrencilerime bunu anlatmaktayım. 68 kuşağıyım. 6’ıncı filoya hayır mitingine katılan bir insanım. Sonradan çakma Atatürkçü değilim, onu da söyleyeyim. O kısa dönem içerisinde 60 bin rapora imza attım. Haluk İnce ile aramızda özel bir diyalog yaşanmadı" dedi.

“Zekeriya Öz Adli Tıp Kurumu’na gelmiş olabilir”

Belgelerin rapora dönüştürülmesi sürecinde Ali Fuat Yılmazer ile Zekeriya Öz'ün kuruma gelip gelmediklerine ilişkin soru üzerime sanık Üner, “Ali Fuat Yılmazer’in raporlaştırma sürecinde Adli Tıp Kurumu’na geldiğini iddianameden öğrendim. Zekeriya Öz bir savcıdır. Adli Tıp Kurumu’na gelmiş olabilir. Adli Tıp Kurumu’na gelip giden savcının haddi hesabı yoktur" diye cevap verdi.
Prof. Dr. Üner’in ardından dönemin Adli Tıp Kurumu Başkanı Cengiz Haluk İnce mahkeme heyeti karşısında savunma yaptı. Üniversitede ki kadrosunu bırakarak geleceğini düşünmeden Adli Tıp Kurumu’na geçtiğini söyleyen sanık İnce, “O günleri ben tek başıma yaşamadım, ailemle yaşadım. Göreve başlar başlamaz kimseyi odama kabul etmeden her birimi gezdim. Kozmik, süper, akıllı binanın ne kadar 5 para etmez bir yer olduğunu, insanların motivasyonunun yerlerde süründüğünü, insanların kurumu hem medya da hem akademik çevreler de topa tuttuğu günlerde biz bu ateşten gömleği giydik” dedi.

“Fiziki dairesini hiçbir tanık hatırlamıyor ama yerlerinde gidip ziyaret ettim” diyen İnce, “Orada arkadaşların dertlerini dinledim. 7 tane uzman bir odadaydı, dosyaların tozuna nefes alamıyoruz, havalandırma yetmiyor diye şikayette bulundular. Benden mekan istediklerini söylediler. Eğitim ister misiniz dedim, ‘ihtiyacımız yok’ dediler. Bu 7 kişinin içinde aklı başında sadece Tuncay Çınar görünüyordu. Çetin Seçkin ile çalışmayı 2007-2008 yılları arasındaki performansından dolayı baştan beri hiç düşünmüyordum” ifadelerini kullandı.

“Askeri savcı belge konusunda bilimsel hassasiyet ve sürat rica etti”

Genelkurmay’dan kendisini askeri bir savcının aradığını ifade eden Haluk İnce, “Bana, ‘Başkanım şuan da makamınızda kurye bekliyor, bu kuryenin elinde ki mühürlü ve kapalı zarfta çok önemli bir belge var. Bu belge konusunda bilimsel hassasiyet ve sürat rica ediyoruz’ dedi. Kuryeyi sekretaryaya çıkınca gördüm, astsubay bir kuryeydi. Belgeye dokunmadan zarfı alarak Genel Evrak Birim sorumlusu Kerem Yolcu’ya teslimat işlemlerini hazırlamalarını söyledim. Çetin Seçkin’e de bilimselliğine en güvendiğin uzmanla beraber gel dedim. Odamın yanındaki salona Çetin Seçkin, Tuncay Çınar, Lokman Başer uzman olarak geldiler. Bizde ilk gelen raporlar 3 kişiye çıkar. Yapılan işlemin ismi de huzurdur. Oda da zarfı aldılar açtılar, tutanağını yazdılar. Sahibi Lokman olarak tespit edildi. Burada kura çekildi mi Lokman Başer nasıl tespit edildi, bunların hiçbirini bilmiyorum. Çünkü bizde uzmanın belirlenmesi için kura çekilmez” şeklinde konuştu.

“Birileri Türkiye Cumhuriyeti devletiyle dalga geçiyor”

“Belge açıldığında fotokopi olduğunu gördüm” diyen sanık İnce, “Raporları 1-2 gün içinde yazdılar ve rapor askeri kuryeye kapalı zarf içinde mühürlü olarak verildi. 2. kez rapor İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’ndan geldi. Bu da kurye ile gelen belgeye de diğerinden farklı olmayacak şekilde işlem yapıldı. Kurye sivil giyimli biriyle geldi. Temmuz ayını hatırlamıyorum ama Ekim ayında Zekeriya Öz yanında kuryeyle birlikte belgeyi getirdi. Bu belge geldiği zaman aynı işlemler yapıldı. Huzur dediğimiz olay yaşanması gerekirken Tuncay Çınar, yaptığı hareketle benim onunla ilgili olan düşünceleri mi iyi niyetimi yerle yeksan etti, hem de bilirkişinin hakkını halel getirdi. Tuncay Çınar, Lokman Başer oturdular, zarfı Çınar açtı. Sonra da, ‘Birileri Türkiye Cumhuriyeti devletiyle dalga geçiyor. Bu kağıt parçasıdır, böyle bir belge olmaz. Polis buna nasıl rapor verdi’ dedi. Bunu belgeyi açtıktan 1 buçuk dakikada sonra söyledi. Dosyayı gören bilirkişi ye belgeye ayaküstü 1 buçuk dakikada şu şöyledir diyen birine ne yapardınız? Dosyayı verir miydiniz? Bu kesin transferdir, bakım pikselasyon farkları var” dedi.

“Belgenin aslını Zekeriya Öz Adli Tıp Kurumu’na getirdi”

Belgenin Adli Tıp Kurumuna nasıl ve ne zaman geldiğini anlatan sanık İnce, “Belgenin gelişi Ekim ayında, Cuma günü öğleden sonra mesai bitmeye yakın, Zekeriya Öz’ün geldiği kapıdan sekreterlerime bildirilmiş. Ben o esnada Emin Akbaşoğlu ve Yüksel Aydın ile odada oturuyorum. Öz’ü içeriye buyur ettim, kendisi İltica ile Mücadele Eylem Planı olarak bilinen belgenin aslının incelenmesini istedi. Bu amaçla kuryesiyle beraber bu belgeyi getirdiğini ve bırakacağını söyledi. Belgeyi Yüksel Aydın Yazıcı aldı. Belge kapalıydı açmadık. Sadece Kerem Yolcu ile savcılıktan kuruma girişi yapıldı. Savcı Öz, kurumdan ayrıldı” dedi.

"Zekeriya Öz ile biri makamımda olmak üzere iki kez görüştüm"

Sanık İnce, "Sonrasında Yüksel Aydın Yazıcı hocaya, Bülent Üner hocayı çağırmasını ve belgeyi ona vermesi talimatını verdim. Bundan sonraki sürece ben şahit olmadım ama Yüksel Yazıcı, her aşamada bana ne yaptığını aktardı. Her şey kurumun yönetmeliğine uygun şekilde olarak yapıldı. Rapor tamamen bilgimin dışında, yönlendirmemin olmadığı süreçte kurumdan çıkmıştır. Raporda imzamın olması Adli Tıp Kurumu Başkanı olduğum içindir. Zekeriya Öz ile biri makamında olmak üzere iki kez görüştüm" diye konuştu.
Haluk İnce’nin ifadesinin ardından mahkeme duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verdi.

Doğan Can Cesur 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Öğrencilerden Tarım Okulu ziyareti Bodrum Belediyesi tarafından 2019 yılında projelendirilerek hayata geçirilen Bodrum Belediyesi Etrim Garaova Tarım Park, öğrencilerden yoğun talep görüyor. Bodrum’da yapılan doğal üretim faaliyetlerini incelemek üzere öğrencilere kapılarını açan Bodrum Belediyesi Etrim Garaova Tarım Park’ı, bir haftada Bodrum Yarımadasında eğitim gören 540 öğrenci ziyaret etti. 13-17 Mayıs tarihleri arasında ilçedeki 5 okulun öğrencileri, Etrim Garaova Tarım Park’ı gezdi. Merkezde öğrenciler, İsmail Hakkı Tonguç Tarım Okulu ve Müzesini de gezerek tarım malzemeleri hakkında bilgiler aldı. Öğrencileri misafir eden Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü yetkilileri, öğrencilere lavanta yetiştiriciliği, arıcılık, bölgenin geçmiş yıllarda tarımdaki yeri ve önemi, köylülerin tarım okuluna bağışlamış oldukları tarımsal malzemeler ve müzedeki faaliyetler hakkında bilgiler verdi. Tarım Okulu ve Müzesini gezerek bilgi alan öğrenciler, doğal üretim faaliyetlerini de inceleme fırsatı buldu. Ziyaretler, lavanta bahçesi ve yörük çadırı gezisi ile son buldu. Bodrum’un tarımsal tarihine tanıklık edilebilecek olan Tarım Okulu ve Müzesi, vatandaşların ve gezi gruplarının ziyaretine açık. Okul ziyaretlerinin güvenli ve sistemli yürütülmesi için Tarımsal Hizmetler Müdürlüğüne resmi yazı ile talep bildirimi yapılması gerekiyor. Garaova Tarım Park’ta gerçekleştirilen faaliyetler sosyal medya hesaplarından takip edilebilir. İsmail Hakkı Tonguç Tarım Okulu ve Müzesi hafta içi her gün 09.00-17.00 saatleri arasında ziyarete açık.
Ankara ‘Sincan Park’ açıldı İçerisinde 185 bin metrekare yeşil alan bulunduran 300 bin metrekarelik ‘Sincan Park’ın açılışı gerçekleştirildi. Sincan Belediyesi tarafından 300 bin metrekarelik alana inşa edilen ‘Sincan Park’ düzenlenen törenle açıldı. Açılış törenine Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan’ın yanı sıra Sincan Kaymakamı Levent Kılıç, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer İleri, AK Parti Ankara İl Başkanı Hakan Han Özcan, MHP Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım, AK Parti Ankara Milletvekili Murat Alparslan, ilçe başkanları ve çok sayıda vatandaş katıldı. Tören, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. “Hayallerimiz bizi bu bataklığı cennet bahçesine dönüştürmeye itti” Açılış konuşmasını gerçekleştiren Sincan Belediye Başkanı Ercan, “Bu uzun hikayesi olan bir iş, son ürün ortaya çıkıyor ama bu ürün ortaya çıkması yıllar alabiliyor. 3-4 yıla uzanan bir geçmişi var burasının. Bu civarda oturanlar bilir burası bataklıktı. Burası sineğin vektörün üreme mekanıydı. Burası çevre sakinlerin kokudan adeta oturamadığı bir yerdi. Şimdi biz burayı bu devasa alanı nasıl yaparız da ıslah ederiz diye yola çıktık ama hayallerimiz bizi bu bataklığı cennet bahçesine dönüştürmeye itti. Hamdolsun Rabbime işte bugünkü sonuç ortaya çıktı. Ne demek akıllı park biliyor musunuz? Bir kişi, bir düğmeye basarak buradaki tüm sulama sistemlerini, tüm aydınlatma ve diğer sistemleri harekete geçirebiliyor ve o düğmeye tekrar bastığı zaman da durdurabiliyor. Bu koskoca parkta bir kişi bunu yapabiliyor. Bu park normalde çok büyük devasa park olduğu için aylık bir kullandığın sudan dolayı 1 ile 1,5 milyon lira su parası gelmesi gereken bir yer. Ama biz buraya öyle bir sistem yaptık ki, akıllı sulama sistemiyle, yeraltı sularını devirdaim usulüyle heba etmeden tekrar tekrar kullanan bir sistemle suya bir kuruş para ödemiyoruz” şeklinde konuştu. “300 bin metrekarenin 185 bin metrekaresi yeşil alandan oluşuyor” Sincan Belediye Başkanı Ercan, parkta 700 adet akıllı aydınlatma direği olduğunun bilgisini vererek, “Gecesi ayrı bir panorama, gündüzü ayrı bir güzellik. Akıllı aydınlatma sistemiyle tamamen güneşe endeksli bir sistemle normalde gelmesi gerekeni yüzde 30’u kadar enerji maliyeti geliyor buraya. Böylesine bir akıllı parktan bahsediyorum bir ucundan bir ucu yaklaşık iki kilometre. Etrafını bir kez dolanmak yaklaşık 5 kilometre. Yani günde iki kere bu şu parkın etrafını göreyim deseniz 10 kilometre yani. Bu bütün günlük yürüyüşünüzü halletmiş oluyorsunuz. 20 bin civarında 7 bini büyük olmak üzere ağaç diktik. 600 tane tane sadece meyve ağacı diktik ki özellikle çocuklara, gençlere cazip gelsin onun meyvesinden faydalanmayı düşünerek buraya gelmelerini temin ederim diye. 5 bin metrekare içerisinde oyun alanı var. Türkiye’nin en büyük çocuk oyun alanı. 70’e yakın farklı oyun grubu var. Sadece o beş bin metrekarelik alanda ve içinde bisiklet yolu var, yürüyüş yolu var. İşte fayton yolu var biz ona elektrikli fayton, elektrikli tren şeklinde inşallah bunu kuruyoruz. Basketbol sahaları, voleybol sahaları, halı sahalar ve tenis kortu. Yani sporun da merkezi, 300 bin metrekarenin 185 bin metrekaresi yeşil alandan oluşuyor, diğer alanlar otopark, yol vesaire. Etkinlik alanı 8 bin metrekare. Spor alanlarının daha üstünde böyle alanla hafif böyle yalıtılmış bir yer var. Orayı barbekü alanı olarak tasarladık. Şimdi barbekülerle işte orası mangal yakmak için kullanılabilecek. Mutfakta bir yemek yaparsınız da herkes yediği yemeği bilir ama o yemeğin hikayesi vardır. O malzemelerin alınmasından başlar. İşte mutfakta onun doğranması, haşlanması bilmem nesi bazen bir gün bekleyen iş vardır değil mi ama yerken beş dakikada yenir biter. Bu da böyle bir iş. Çok büyük bir iş, çok külfetli bir iş dolayısıyla emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. “Çocuklar keyifli vakit geçirdiler “ Kızını gezdirmek ve etkinliklere katılmak için Sincan Park’a gelen Duygu Halal, parkın Sincanlılar için iyi olduğunu belirterek, “Büyükler, çocuklar ve etkinlik yapmak için güzel oldu. Etkinliklere katılacağız akşam da ‘Manga’ konseri var. Kısmet olursa ona da bir uğrayacağız” dedi. Ailesiyle hafta sonunu değerlendirmek için Sincan Park’ı ziyaret eden Buket Ayhan, “Çok güzel bir yer, çok hoşumuza gitti beğendik. Çocuklar keyifli vakit geçirdiler. Bir sürü aktiviteler vardı çocuklar çok memnun kaldılar. Belediye başkanımız Murat Ercan’a çok teşekkür ederiz” ifadelerini kullandı.
İstanbul CHP Genel Başkanı Özel: "Müfredat yapmak anayasa yapmak gibidir" CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Saraçhane’deki Büyük Eğitim Mitingi’nde yaptığı konuşmada, "Müfredat yapmak anayasa yapmak gibidir. Müfredat yaparken herkesi duymalı, dinlemeli en doğrusunu tam bir mutabakatla yaparsınız” dedi. CHP ve eğitim sendikaları tarafından Fatih Saraçhane’de ‘Büyük Eğitim Mitingi’ düzenlendi. Mitinge CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Milletvekilleri, sendika üyeleri, öğretmenler ve vatandaşlar katıldı. Eğitim emekçilerinin haklarını savunmak için toplandıklarını söyleyen CHP Genel Başkanı Özel, "Bu meydanda yok sayılanlar var, hor görülenler var. Bu meydanda haykırsa da sesini duyuramayanlar var. İşte biz onların sesine ses, mücadelelerine destek olmaya geldik. Atanmayan öğretmenin, mülakat mağdurunun yanında duracağımıza dair irademizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bunu ilan etmek için Saraçhane Meydanı’ndayız. Gerekirse masada müzakere ederek, hakkınızı arayarak, derdinizi anlatarak, dinlerlerse ne ala. Dinlemezlerse sizlere bir meydanlara çıkarak, sokaklara dökülerek hakkınızı arayacağız” dedi. “Mevcut öğretmenlerin göreve gelmesi için tam 65 yıla ihtiyaç var” "Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum; madem atamayacaktın bu 1 milyonun günahsızı niye okuttun, niye umut verdin, niye diploma verdin hala daha niye onlara sırtını dönüyorsun?" ifadelerini kullanan Özel, "Bugün 114 bin öğretmeni atadığınızda, 1 tane öğretmen fazlası olmuyor kamuda. Ama ne yapıyorsunuz? Diyorsunuz ki emekli kadar atarız. 23 bin emekli var, 20 binini atıyorlar. Diyorlar ki 3 yıl boyunca tasarruf tedbirleri yapacağız ve emekli kadar öğretmen atayacağız. Bu hesapla mevcut öğretmenlerin göreve gelmesi için tam 65 yıla ihtiyaç var” şeklinde konuştu. Müfredatta yapılan yeniliği eleştiren Özel, "Siz bir partinin seçim sloganını Milli Eğitim müfredatının başlığı yaparsanız ilk düğmeyi de son düğmeyi de yanlış iliklediniz demektir. Maarif modeli diye isim koyduğunuz yüz yıl öncesinin adını taşımakta, 200 yıl öncesinin ruhunu taşımaktadır” ifadelerini kullandı. "Müfredat yapmak anayasa yapmak gibidir” Özel konuşmasının devamında, "Eğitimde şiddet tek başına çıkarılacak bir kanun değildir. Sendikaların, örgütlerin sesi duyulmalı, öğretmenlere, işin uzmanlarına kulak verilmelidir. Müfredat yapmak anayasa yapmak gibidir. Müfredat yaparken herkesi duymalı, dinlemeli en doğrusunu tam bir mutabakatla yapmalısınız. İşte önümüzde size güzel bir sınav. Anayasa yapacağım, katılımcı olacağım, Türkiye’nin yüzde 96’sını temsil edecek anayasa diye. Hadi bakalım müfredat burada, eğitimin anayasası burada. Çağır bakalım yüzde 96’yı, çağır sendikaları. Bundan sonra sesimizi duymayanlara karşı, sesi duyulmayanlar için, kimsesizler için, sesini yükseltse de sesini duyuramayanlar için meydanlarda olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.