DÜNYA - 28 Kasım 2025 Cuma 00:52 | Son Güncelleme : 28 Kasım 2025 Cuma 00:55

İsrail güçleri teslim olan 2 Filistinliyi infaz etti

A
A
A

Filistin'in Batı Şeria bölgesinde yer alan Cenin kentinde İsrail güçlerinin ellerini havaya kaldırarak teslim olan 2 Filistinliyi infaz etti.

İsrail, Filistinlileri katletmeye devam ediyor. Filistin'in Batı Şeria bölgesinde yer alan Cenin kentinde 26 yaşındaki Mahmoud Qassem Abdallah ve 37 yaşındaki Youssef Asasa'nın bulunduğu binaya İsrail güçleri tarafından iş makinası ile baskın düzenlendi. Baskın sırasında binanın dışındaki kepengin iş makinası ile yıkılması ile Abdallah ve Asasa, ellerini havaya kaldırarak İsrail güçlerine teslim oldu. Kıyafetlerini yukarı doğru kaldırarak üzerlerinde herhangi bir silah bulunmadığını gösteren Abdallah ve Asasa, daha sonra yere yatırılarak İsrail güçleri tarafından tekmelendi. Saniyeler sonra ise çıktıkları binanın girişine doğru giden Abdallah ve Asasa, İsrail güçleri tarafından teslim olmalarına rağmen yakın mesafeden üzerlerine ateş açıldı. Abdallah ve Asasa'nın infaz edildiği anlar ise anbean kayıt altına alındı.

İsrail cenazelere el koydu

Filistin basını, İsrail'in infaz ettiği Abdallah ve Asasa'nın cenazelerine el koyulduğunu ve ailelerine teslim edilmediğini aktardı.

Filistin Dışişleri Bakanlığı, infazın belgelendiğini ve tam teşekküllü bir savaş suçu olduğunu belirterek, olayı tüm uluslararası hukuk, sözleşme, norm ve insani değerlerin açık bir ihlali olarak nitelendirdi. Bakanlık, başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere uluslararası topluma İsrail'e karşı harekete geçmesi için çağrıda bulundu.

İsrail infazı doğruladı

İsrail ordusu ve polisi, Abdallah ve Asasa'nın infaz edildiğini doğrulayarak, Abdallah ve Asasa'nın bulundukları binanın kuşatılmasının ardından birkaç saat sonra teslim olarak dışarı çıktıkları ve üzerlerine ateş açıldığını belirtti. Olayla ilgili soruşturma başlatıldığı açıklandı.

Aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir ise küstah bir paylaşım yaparak, Abdallah ve Asasa'nın infaz eden İsrail güçlerine destek verdi. İsrail Sınır Polisi, Abdallah ve Asasa'nın talimatlara uymadığını iddia ederek, infazı meşru göstermeye çalıştı.

Muhammed Rabah

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.