GÜNDEM - 28 Nisan 2019 Pazar 06:32

'İstanbul ve Ankara’da kaybetmedik, kazandık'

A
A
A
'İstanbul ve Ankara’da kaybetmedik, kazandık'

“İstanbul’da 39 ilçenin 24’ünü, Belediye Meclisi’ndeki toplam 312 üyeden de 176’sını biz aldık. Ankara’da da durum farklı değil, 25 ilçenin 19’u bizim.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul seçimlerinin iptaline yönelik itirazlarıyla ilgili, “Şöyle bir şey konuşuluyor: ‘AK Parti umudunu kesti.’ Şunu çok açık net söyleyeyim. Son ana kadar biz hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Kızılcahamam’da düzenlenen 28’inci İstişare ve Değerlendirme toplantısında gündemdeki konulara ilişkin önemli mesajlar verdi. Erdoğan, yaklaşık 1 saat 40 dakika süren konuşmasında özetle şunları söyledi:

ALNIMIZIN AKIYLA ÇIKTIK
 “31 Mart seçimlerinde bu imtihanı büyük oranda başarı ile verdik. Bu mücadeleden alnımızın akıyla çıktık. AK Parti olarak yüzde 44.4’lük bir oy oranına ulaştık. Bundan önceki yerel seçimlerde böyle bir oyu yakalayamamıştık… İstanbul ve Ankara’da biz kaybetmedik, tam tersine kazandık. ‘Genel Başkan ne diyor?’ diyenleriniz olabilir. İstanbul’da 39 ilçenin 24’ünde AK Parti, birinde MHP; 25 ilçeyi Cumhur İttifakı olarak almış bulunuyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki toplam 312 üyeden 176’sı AK Parti’ye, 4’ü MHP’ye 132’si ise diğer partilere mensuptur. Ankara’da da durum farklı değildir. 25 ilçe belediyesinden 19’unu AK Parti, 3’ünü MHP aldı. İlçelerinde ve belediye meclisinde ezici çoğunluk elde ettik. Nasıl kaybettiğimizi elbette sorguluyoruz. Gereken tedbirleri alacağız.

ÖRGÜTLÜ BİR ORGANİZASYON
CHP’liler, seçimlere gölge düşürmeye çalışıyor. CHP’nin seçim kanunumuzda yeri olan itiraz yollarını kullandığımız için bizi hedef alması tam anlamıyla trajikomik bir durumdur. İstanbul’da verdiğimiz mücadele sayesinde 15 bin oyu gasp edilmekten kurtarmamız dahi itirazlarımızın ne kadar yerinde olduğumuzu göstermiştir. Fark 13 bin küsura kadar düştü, daha da düşecek. Burada çok ciddi bir örgütlü organizasyon söz konusu. Elimizdeki belgeler bunu gösteriyor.

‘MİLLET İÇİME SİNMEDİ’ DİYOR
‘Şeriatın kestiği parmak acımaz’ diyerek, içimize sinse de sinmese de YSK’nın kararını kabul edeceğiz. Şöyle bir şey konuşuluyor; ‘AK Parti umudunu kesti’. Net söyleyeyim. Biz, ‘Artık bu iş bitti, kaybettik’ noktasında değiliz. Son ana kadar biz hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz. Zira öyle bir şey burada var ki, milletimiz diyor ki ‘bu İstanbul benim içime sinmedi, burada bir şaibe olduğu kesin ve bu şaibenin giderilmesi şart ki rahatlayalım.’

HESAP SORMAYI BİLİRİZ
Ne yazık ki, biz dışarıyla bir mücadele verirken, içimizde de bize yanlış yapanların olduğunu burada ifade etmeden geçemeyeceğim. Maalesef içimizde belli seviyelere gelen, belli noktalara gelenlerin yaptığı çalışmalar yenilir yutulur cinsten değil. Bilesiniz ki bu teşkilat sadece Ankara’da kabuğuna çekilmiş olan bir teşkilat değildir. Hangi ilde neler oluyor, hangi ilçelerde neler döndüğünü bunların hepsini de biliyoruz. Gün ola harman ola. Zamanı geldiğinde tabii ki bizler bu teşkilatın geleceği için de bunların hesabını sormasını biliriz. Bunları biz sırtımızda taşıyacak değiliz. 10 ay önceki seçimlerde yüzde 60, yüzde 70 oy aldığımız kimi ilçelerde belediye başkanlıklarını kaybettik. Bu mesajı da göz ardı etmiyoruz. Kırşehir, Bayburt, Bolu, Karaman gibi yerlerde; Yozgat gibi, Erzurum gibi yerlerde ilçe düzeyinde pek çok örnekte bu sıkıntıyı yaşadık. Bu konularda da derinlemesine çalışıyor, hazırlıklarımızı yapıyoruz. Değişimleri adım adım geçekleştireceğiz.”,

TEMİZ ELİMİ KİRLETMEM
Cumhurbaşkanı Erdoğan, isim vermeden SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun son dönemdeki açıklamalarına tepki gösterdi. Erdoğan şunları söyledi: “Bizi CHP’nin, HDP’nin yaptıklarından ziyade 2002 yılına kadar beraber yol yürüdüğümüz birilerinin sözleri, duruşları, izlediği politikaları üzüyor. Seçimlerde aldıkları oy oranı ne olursa olsun mirasçısı olduklarını iddia ettikleri misyonun hatırı sebebiyle bu kişileri görmezden gelemiyoruz. Malum partinin başındaki zat çıkıyor, bu hizmetleri kötülemek için olmadık sözler söyleyebiliyor. Mesela çıkıp ‘Ardahan’da, Iğdır’da, Şırnak’ta üniversite kurmanın hangi mantığı var? Hocası var, talebesi yok’ diyor. Adama sormazlar mı ‘Tabelası var, binası yok’. Mesela çıkıp ‘Hangi akıllının başına İstanbul’da Çamlıca’nın tepesine 60 bin kişilik cami yapmak gelir? Bir kere doldursunlar ellerini öperim’ gibi bir hezeyanı dile getirebiliyor. Ben öptürmem çünkü temiz elimi kirletmem. Büyük Çamlıca Camii’ni ramazan öncesi cuma günü resmî olarak hizmete açacağız.”

Köylüye terörist diyemezsin!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Ankara’nın Çubuk ilçesinde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıyı da değerlendirdi. Erdoğan, “Seçim sürecinde kendini PKK’nın güdümünden kurtaramamış, PKK ile iş birliği yapmış olanların daha dikkatli olmak, daha özenli hareket etmek zorunda olmaları gerekir. Acaba buraya gitmek ne getirir ne götürür? Çünkü bu şehit nereden geliyor? Yani şimdi bunu söylemeyelim mi? Dağ ile anlaşacaksın, dağ ile el tutacaksın, dağ sana talimat verecek, bunları hep televizyonlarda izledik. İşte HDP Ankara, İstanbul, Antalya, buralarda seçime girmeyecek. Ve sen onlarla dayanışma içinde olacaksın, iş birliği halinde olacaksın, ondan sonra da kalkıp Çubuk’a gideceksin, şehidimin cenazesine. Benim Çubuk’taki köylümü, o kardeşlerimi hiç düşünmüyor musun ya, ‘Onlar acaba benim oraya gidişimi nasıl karşılayacak’ diye? Ben bir Cumhurbaşkanı olarak bir şehit evine gittiğim zaman önce soruyorum, sorduruyorum acaba gidişim rahatsız eder mi etmez mi diye. ‘Memnun oluruz’ derlerse gidiyorum. ‘Bir sıkıntı var’ derlerse gitmiyorum. Sen siyasi istismar için oraya gidiyorsun, şehit için değil. Ve kalkıyorsun o köyü terörist olarak ilan ediyorsun dolaylı yollardan. Şehidin ailesi Kılıçdaroğlu’nun cenazeye gelmesini istememiş. Buna rağmen oraya gidiyorsunuz. Hiç kimsenin şiddete maruz kalmasını tasvip etmedik, etmeyiz. Geçmişte kendi arkadaşlarımızın başına gelenleri, benzer hadiseleri ve bu CHP yöneticilerinin verdiği tepkileri gayet iyi biliyoruz. Bekir Bozdağ’a gerçekleştirilen saldırı sonrasında ‘geçmiş olsun’ dileğinde bulunmadınız. Aynı şekilde Enerji Bakanımız Taner Bey’e CHP’liler tarafından yapılan saldırı ve sizin besleme medyanızın nasıl başlıklar attığı, bunların hepsi bizim gündemimizde var. “İstanbul’da zafer sarhoşluğu içinde Şişli’de belediyenin hemen 100 metre ötesinde bir kız yurduna saldıracak kadar gözü dönen CHP’lilerin, şehit cenazesinde tepki gösteren Çubuk halkını ‘teröristler’ gibi çirkin bir ifadeyle yaftalamaya hakkı yoktur” diye konuştu.

Encümen ataması başkanın yetkisinde
İstanbul ve Ankara’da belediye meclislerinde çoğunluğun Cumhur İttifakı’nda olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediyelerdeki encümen yapısını da eleştirdi. Erdoğan, “Encümenin 5 tanesi seçilmiş, 5 tanesi atanmış artı bir de belediye başkanı. Bunu demokrasiye uygun bulmuyorum. Çünkü demokrasi seçilmişlerin egemen olduğu bir yerdir, atanmışların değil. Atanmışları seçilmişlerin üzerine egemen kılmanın bir anlamı yok. Demek ki şimdi yapılacak olan yerel seçimlerle ilgili bir düzenlemenin parlamentoda gözden geçirilişinde bunu bir defa ele almamız şart” dedi.
Mevcut Belediye Kanununa göre, belediye encümeni, il belediyelerinde 7, büyükşehir belediyelerinde ise 10 kişiden oluşuyor. Büyükşehirlerde 5’i belediye meclislerinde yapılan seçimle, 5’i ise bizzat başkan tarafından yapılan atama ile belirleniyor. Büyükşehir belediyelerinde toplam 10 üyeden oluşan belediye encümenin birçok görev ve yetkisi bulunuyor. Buna göre, belediye encümeninin stratejik plan yapmak, yıllık bütçe hakkında görüş bildirmek, kamulaştırma kararı almak, öngörülmeyen giderler ödeneğinin harcama yerlerini belirlemek, taşınmaz mal satımına ve tahsisine ilişkin kararları uygulamak, umuma açık yerlerin açılış ve kapanış saatlerini belirlemek gibi görev ve yetkileri var. Belediye encümeni toplantıları belediye başkanlarının başkanlığında yapılıyor. İstanbul büyükşehir belediye meclisinde AK Parti’nin çoğunluğu bulunmasına rağmen, belediye encümeninde bu çoğunluk başkan ve atayacağı encümenler lehine olacak.

SEÇİMLE İŞBAŞINA GELECEK
Cumhurbaşkanın, ‘Atanmışların seçilmişlerin üzerinde hakimiyet kurmasının önüne geçilmesine’ yönelik açıklamasından sonra AK Parti’nin bu konudaki yasal düzenlemeyi kısa süre içinde Meclis gündemine getirmesi bekleniyor. AK Parti, yaklaşık bir yıl önce yerel yönetimlerde ilgili mevzuatta yapılacak değişiklikleri hazırlamaya başlamıştı. Yapılacak değişikliklerle, yerel yönetimlerle ilgili birçok yetkisi bulunan encümenlerin tamamının belediye meclisi üyeleri arasından seçilmesi hedefleniyor. Bu değişiklikle, belediye başkanının encümen atama yetkisinin ortadan kaldırılacağı belirtiliyor. 

Türkiye Gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya "İyilik Elçisi" Projesi gençlere yardımlaşma ve tarih bilinci aşılıyor Yeşilyurt Belediyesi Sosyal Hizmetler Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen ‘İyilik Elçisi’ Projesi kapsamında Beydağı Anadolu Lisesi öğrencilerine yönelik anlamlı ve farkındalık dolu bir program düzenlendi. Programda gençlere yardımlaşma, paylaşma ve toplumsal dayanışmanın önemi anlatılırken, sosyal sorumluluk bilincinin küçük yaşlarda kazanılmasının gerekliliğine vurgu yapıldı. Yeşilyurt Belediyesi, "iyiliğin izinde, bilinçle büyüyen gençler" yetiştirmek amacıyla sosyal, kültürel ve eğitici projelerini kararlılıkla sürdürmeye devam ediyor. ‘İyilik Elçisi’ Projesi kapsamında gerçekleşen gezi ve inceleme ziyaretine katılan Beydağı Anadolu Lisesi öğrencileri, Yeşilyurt Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren Hayır Çarşısını ziyaret etti. Burada yürütülen yardım faaliyetleri hakkında detaylı bilgiler alan öğrenciler, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılan desteklerin nasıl organize edildiğini yerinde görme fırsatı buldu. Emanet Çarşı’nın, dayanışma kültürünü güçlendiren ve iyiliği çoğaltan bir sosyal hizmet modeli olduğuna dikkat çekildi. Programın devamında öğrenciler için Savaş Müzesi, Tekstil Müzesi ve Cezaevi Müzesi gezileri düzenlendi. Gerçekleştirilen müze ziyaretleriyle gençler, Malatya’nın ve ülkemizin yakın tarihine, kültürel ve sosyal mirasına yakından tanıklık etti. Savaş Müzesi’nde milli mücadele ruhu ve fedakârlık duygusu ön plana çıkarken, Tekstil Müzesi’nde kentin üretim kültürü ve emeğin değeri anlatıldı. Cezaevi Müzesi gezisinde ise geçmişten günümüze toplumsal hafıza ve insan hikâyeleri üzerinden önemli mesajlar paylaşıldı. ‘İyilik Elçisi’ Projesi ile öğrencilerin hem sosyal sorumluluk bilinci kazanması hem de tarih ve kültürle bağ kurarak bilinçli bireyler olarak yetişmeleri hedefleniyor. Program sonunda öğrenciler, yardımlaşmanın ve paylaşmanın toplumsal birlikteliğin temel taşlarından biri olduğunu bir kez daha idrak ederken, tarih bilinciyle geleceğe daha güçlü adımlarla yürümenin önemini kavradı.
Diyarbakır DTSO Başkanı Kaya: "2026’da en büyük beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması" Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılının hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istedikleri düzeyde geçmediğini ifade ederek, 2026’ya yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu belirtti. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılını değerlendirdi. Kaya, "Doğrusu 2025 yılı, hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istediğimiz düzeyde geçti diyemeyiz. Bu süreci olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri, banka faiz oranlarının oldukça yüksek olmasıdır. Yüksek faiz oranları, işletmelerin büyümesini neredeyse imkansız hale getirmiştir. Burada iki durumu birlikte değerlendirmek gerekir. Birincisi, kredi kullanmış olan işletmeler, faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle büyüme hedeflerinden vazgeçerek kredilerini kapatma yoluna gitmişlerdir. Bu durum, işletmelerin öz kaynaklarını nakde çevirmelerine ve dolayısıyla faaliyetlerini yavaşlatmalarına, hatta durma noktasına getirmelerine neden olmuştur. İkinci olarak ise büyümeyi hedefleyen işletmelerin, yalnızca öz kaynaklarıyla büyümelerinin mümkün olmaması ve krediye erişimde yaşanan zorluklar öne çıkmaktadır. Krediye ulaşabilen işletmeler ise yüksek faiz oranları ve düşük karlılık nedeniyle bu yoldan vazgeçmiş, bu da büyümeyi engellemiştir. Bu sürecin sonucu olarak özellikle istihdam kaybı yaşanmıştır. Diyarbakır için istihdam açısından büyük önem taşıyan, yoğun bir sektör olan hazır giyim ve tekstil sektöründe yaklaşık yüzde 30’a varan istihdam kaybı meydana gelmiştir. Bununla birlikte yalnızca istihdam değil, işletmelerin yaklaşık yüzde 30’unun faaliyetlerini durdurması gibi ciddi sonuçlar da ortaya çıkmıştır" dedi. 2026’da beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye kolay erişim 2026 yılına yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu ifade eden Kaya, şu ifadeleri kullandı: "Kredi oranlarının düşmesi, bölgede sektörlerin hızlı bir şekilde gelişmesini sağlayacaktır. İlimizin sanayi altyapısı bu açıdan güçlüdür. Her türlü sanayi ürününü üretebilecek kapasitemiz, alanlarımız, altyapımız, beşeri sermayemiz ve genç nüfusumuz bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliklerinden biri, komşularıyla yaptıkları ticaretin yüksekliğidir. Barış süreci de tam olarak bunu etkileyecek bir unsurdur. Türkiye’nin güney komşularıyla yakalayacağı bir barış ortamı, en fazla sınır ve komşu illerin ticaretini ve ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. İhracat rakamlarına baktığımızda Irak’ın bu anlamda önemli bir örnek olduğunu görüyoruz. Irak, en çok ticaret yaptığımız ülkeler arasında hızla üst sıralara çıkmıştır. Aynı süreci Suriye için de yakalayabiliriz. Suriye’nin yeniden imarı ve kalkınmasında itici güç Türkiye, özellikle de bölge illeri olacaktır. Bu nedenle barış sürecinin en olumlu etkileyeceği alan ekonomidir. Bu süreç, hem Türkiye hem de güney komşularımız için önemli bir kalkınma modeli oluşturacaktır." 2026 yılı özellikle tüccarların, sanayicilerin ve imalatçıların arzu ettiği performansın yakalandığı bir yıl olmasını dileyen Kaya, "Barış sürecinin gelişmesi ve güney komşularımızla ilişkilerin güçlenmesi, hem ekonomimizin gelişmesine hem de yaşam kalitemizin artmasına katkı sağlayacaktır. Bu vesileyle hem üyelerimizin hem de halkımızın yeni yıla barış, huzur ve mutluluk içinde girmesini temenni ediyorum" diye konuştu.
Gaziantep Baba-oğul kalaycılık mesleğini yaşatmaya çalışıyor Gaziantep’te kalaycılık mesleğinin son temsilcilerinden Ömer Çetinkaya, oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte mesleğini yaşatmaya çalışıyor. Kentte yaşayan 59 yaşındaki Ömer Çetinkaya, son yıllarda az sayıda ustanın ayakta tutmaya çalıştığı kalaycılık mesleğini 23 yaşındaki oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte sürdürüyor. Çelik mutfak eşyalarının kullanımının yaygınlaşması ve teknolojik yenilikler karşısında çok az kişinin yaptığı meslekler arasında yer alan kalaycılığa çocuk yaşında 45 yıl önce Şahinbey ilçesindeki tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda çırak olarak adım atan Ömer Çetinkaya, kalfalık ve ustalık sürecinin ardından kendi iş yerini açtı. Mesleğini oğlu Halil İbrahim Çetinkaya’ya öğreten Ömer Çetinkaya, oğlu ile birlikte kale altındaki iş yerinde mesleğini yaşatmaya çalışıyor. İlkokul öğrencisi olduğu dönemden bu yana babasına destek olan ve okuldan arta kalan zamanlarda da iş yerinde çıraklık yapan Halil İbrahim Çetinkaya, babasından mesleğin tüm inceliklerini öğrendi. Oğluna mesleği yaşatmaları için nasihatler veren ve aynı zamanda da mesleği her yönüyle uygulamalı olarak öğreten Çetinkaya, oğlu ile birlikte müşterilerden gelen bakır eşyaları kalaylıyor. Unutulmaya yüz tutmuş mesleklerini yaşatmaya çalışan baba-oğul, birlikte hem ekmek paralarını kazanıyor hem de mesleklerini ayakta tutup gelecek nesillere aktarmanın mücadelesini veriyor. Yıllardır aynı çatı altında omuz omuza ocak başında bakır eşyaları kalaylayan baba-oğul, mesleklerini geleceğe taşımak için adeta bir köprü görevi görüyor. 45 yıldır mesleğini severek yapan Çetinkaya, çocuğuna adeta miras olarak bıraktığı mesleğini 15 yıldır oğluyla beraber devam ettiriyor. Mesleğinde çırak bulamazken oğluyla aynı işi yapıyor olmanın mutluluğunu yaşadığını belirten Ömer Çetinkaya, başkalarının çocuklarına miras olarak para bıraktığı bir devirde kendisinin oğluna meslek bıraktığını söyledi. 45 yıl önce kendi iş yerini açtığı mesleğe aralıksız devam ettiğini belirten Ömer Çetinkaya, "1980’de bu mesleğe başladım. Bu meslekte çok değerli bir ustam vardı, mesleğimi ustamdan öğrendim. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın. Ustamın benim üzerimde büyük emeği var. Mesleğimiz kalaycılık ve bakır eşyaları kalaylıyoruz. Meslekte 40-45 yıl geride kaldı. İlkokulu bitirdim, 1980 yılında başladığım mesleğimi yıllardır severek yapıyorum. 1980 yılından beri Allah’a çok şükür başka bir meslek yapmadım. Bu meslekte bir çırağın yetişmesi için 15-20 yıl geçmesi lazım. Eleman sıkıntısı olduğundan dolayı ben de oğlumu getiriyordum. Yıllardan beri oğlumla beri beraber çalışıp mesleğimize devam ediyoruz" dedi. Babasının yetiştirdiği Halil İbrahim Çetinkaya da ilkokul öğrencisi olduğu dönemden beri babasının yanında çalıştığını belirterek, "Ben 8-9 yaşından beri bu meslekteyim. Okuldan sonra gelir babamın yanında çalışırdım. Tatillerde babamın yanında çalışırdım. Mesleği babamdan öğrendim. Babamın bana öğrettiği mesleği devam ettiriyorum. Eleman yoktu. Bende babamı yalnız bırakmak istemedim. Liseye kadar okudum. Lisedeyken okulu bıraktım. Babamla birlikte mesleğimize devam ediyoruz. Çok şükür bir ekmeğimizi yiyoruz. Kalay yapıyoruz. Çaydanlık, sürahi ve eski bakırları kalaylıyoruz. Baba mesleğini yapmak güzel. Babama yardımcı olduğum için çok mutluyum. Babamla birlikte güzel bir şekilde çalışıyoruz. Mesleğimiz çok güzel" diye konuştu.