GÜNDEM - 18 Haziran 2015 Perşembe 10:31

İstanbul’da toplu taşımanın 144 yıllık öyküsü

A
A
A
İstanbul’da toplu taşımanın 144 yıllık öyküsü

İstanbul’da 1871 yılında atlı tramvayla başlayan toplu ulaşımın 144 yıllık öyküsü “Fotoğraflarla İstanbul’da Ulaşım” adıyla kitaplaştırıldı.

144’üncü yaşını kutlayan İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri (İETT), kentteki toplu ulaşım tarihini “Fotoğraflarla İstanbul’da Ulaşım” adlı iki ciltlik kitapla okuyucularla buluşturdu.

Kitapta İstanbul’da toplu ulaşımı 1871 yılında Azapkapı-Beşiktaş hattında açılan ilk atlı tramvayla başlatan, daha sonra elektrikli tramvay işletmeciliğine geçen, şehri 1927 yılında ilk otobüslerle tanıştıran, 1961 yılında troleybüsleri devreye alan, 2007 yılında açılan metrobüsle İETT’nin toplu taşımadaki 144 yıllık serüveni anlatılıyor. İstanbul Kent İçi Ulaşım Tarihçisi Akın Kurtoğlu tarafından hazırlanan ve İETT Fotoğraf Arşivi’nden seçilen fotoğraflardan oluşan iki ciltlik eserde İstanbul’un otobüslü yılları konu ediliyor. Kitap, İstanbul’un kent ve ulaşım tarihi üzerine çalışan araştırmacılar için kaynak niteliği taşıyor.

“BİR ALBÜM OLMANIN ÖTESİNDE”

İETT’nin çok köklü bir şirket olduğunu ve bu yıl 144’üncü yaşını kutladıklarını dile getiren İETT Kurumsal İletişim Daire Başkanı Cevdet Güngör, “İETT, son dönemde özellikle kent içi toplu ulaşımda otorite bir firmadır. Kuruluşundan itibaren toplu ulaşımda kullanılan araçlar ve o günkü kültürel şartlar, fiziki şartlar, kent kültürü ile alakalı bir kitap hazırladık. Yaklaşık bir yıldan fazla sürdü bu kitabın hazırlığı. Hem İETT arşivinden hem özel koleksiyondaki bir takım fotoğraflardan, bizim arkadaşlarımızın da üstün gayretleri ile beraber ortaya böyle bir eser çıkartmış olduk. İstanbul’da fotoğraflarla toplu ulaşım kitabımızın adı iki ciltten oluşuyor. Kitapta sadece araçları, durakları veya şehre ait görüntüleri değil onarla ait bir takım hikayeleri de buluyorsunuz. Bu bir albüm olmanın ötesinde, o günkü tarihlerde yaşanmış hikayeler, anekdotlar, o güne ait izleri de bu kitapta bulmak mümkün” dedi.

“YOLCULARIMIZLA DUYGUSAL BAĞDA KURMAK İSTİYORUZ”

Kitapların amacın geçmişe dair bir takım izleri gün yüzüne çıkarmak olduğunu söyleyen Güngör, “Hem araştırmacılar için bir kaynak oluşturmak hem de biz sadece toplu taşıma yapan bir firma olmanın ötesinde yolcularımızla bir duygusal bağda kurmak istiyoruz. Dolayıyla bu kitaplarımızı herhangi bir vatandaşımız, yolcumuz veya bir yöneticimiz bakıp incelediği zaman geçmişe dair kendi hatıraları hafızasında canlanıyor ve gözünde binmiş olduğu troleybüsler, o günkü şartlarda İstanbul’da hangi araçlar çalışıyorsa o araçlar, duraklar, orda geçen diyaloglar bunlar gözünde canlanıyor. Böyle sosyal bir fayda da üretmiş oluyoruz” şeklinde konuştu.

Cevdet Güngör, kent içi toplu ulaşım hizmeti sağlayan bir firma olduklarını dile getirerek, “ Son dönemde 1927 yılında kullanılan ilk otobüsü, sonra Türk mühendislerinin yapmış olduğu ‘Tosun’ diye adlandırdığımız otobüsü bunlardan 4 ya da 5 tanesini tekrardan yenilemek suretiyle İstanbul’un tarihi mekanlarında hizmete sunduk. Bu kitapta bu anlamda geçmişe dair hatıralarımızı, belgelerde kalan şeyleri gün ışığına çıkarmak. Hem müşterilerimize hem de araştırmacılara bir kaynak temin etmek asıl amacımız bu. İETT olarak biz halka toplu taşıma hizmeti vermenin yanında onların gündelik hayatına bir takım kültür ve sanat anlamında değer katmayı da hedefliyoruz. Bu anlamda Büyükşehir Belediye Başkanımız Kadir Topbaş’ın ve Genel Müdürümüz Mümin Kahveci’nin son derece anlamlı ve cesaretlendirici destekleri var. Bu anlamda bu tarz kitapların ve eserlerin ortaya çıkmasında elbette ki Sayın Başkanımızın ve Genel Müdürümüzün emeği, katkısı vardır bundan dolayı kendilerine minnet ve şükranla anıyoruz. İstanbulluların hayatına geçmişe ait izlerini bir nebze de olsa hatırlatma anlamında bir katkımız olduysa kendimizi bahtiyar addediyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Amasya Naci Görür’den deprem molozları için uyarı: “Belediyeler şimdiden düşünmeli. Deprem olduğu zaman çok geç” Yer Bilimci ve Deprem Uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, “Deprem molozları ya geri kazanılmalı. Veyahut da uluslararası yöntemlerle bertaraf edilmeli. Havayla, suyla ilişkileri kesilmeli. Bunu belediyeler şimdiden düşünmeli. Deprem olduğu zaman çok geç” dedi. Birinci derece deprem kuşağı üzerinde bulunan Amasya’nın Merzifon ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldiği programda deprem molozlarının içerisinde asbest, demir, çimento, kağıt, kimyevi madde, parlayıcı madde, toksik maddelerin bulunduğuna işaret eden Prof. Dr. Naci Görür, “Eğer herkesin yaptığı gibi. İstanbul’da onu yaptılar. Arabalara doldurup götürüp denize, etrafa dökerseniz kendinizi yok edersiniz. Uzun dönemde depremin öldüremediği insanları da siz çevreyi kirleterek ölümüne neden olursunuz” diye konuştu. Belediyelerin sorumluluk alanlarında yapıları depreme karşı dayanıklı olmaya hazırlarken muhtemel bir depremde yıkılan binaların molozlarının bertaraf edilip geri kazanımının sağlanmasını da planlaması gerektiğinin altını çizen Naci Görür, “Bunu belediye şimdide düşünmeli. Deprem olduğu zaman çok geç. O kargaşa, gürültüde ne yapacaklarını şaşırabilirler” şeklinde konuştu. Programa evsahipliği yapan Merzifon Belediye Başkanı Alp Kargı da, depreme karşı dirençli Merzifon’u inşa etme çabası içerisinde olduklarını vurguladı.
Bursa Eski Bulgaristan Başbakanı Denkov: “Vatandaşlık başvurularının bir an önce değerlendirilmesi hususunda çalışmaya hazırız” Eski Bulgaristan başbakanları Nikolay Denkov ve Kiril Petkov, Bursa’daki Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği’ni (BAL-GÖÇ) ziyaret etti. İki ülke arasındaki ilişkilerin ele alındığı toplantıda vatandaşlık başvuru süreci ve geçmişte yaşanan asimilasyon politikaları sorunu konuşuldu. Eski Bulgaristan başbakanları Nikolay Denkov ve Kiril Petkov, bir dizi ziyaret için Bursa’ya geldi. Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği yönetimini ziyaret eden Denkov ve Petkov, yapılan görüşmede iki ülke arasındaki ilişkileri ele aldı. BAL-GÖÇ Genel Başkanı Prof. Dr. Emin Balkan, Bulgaristan göçmeni Türklerin sıkıntılarını dile getirirken en çok şikayetlerden birinin Bulgaristan vatandaşlığı başvurusunda yaşanılan zorlu süreç olduğunu söyledi. Bu konu hakkında çalışma yapılmasını dilediklerini belirten Balkan, geçmişte Türklere asimilasyon uygulayanların yıllardır ceza almadığını da ifade etti. "Başvuru sürecinin zorluğu dijitalleşmemekten kaynaklanıyor" Bulgaristan vatandaşlığındaki başvuru sürecinin sadece Türklere yönelik bir sorun olmadığını, tüm dünyadan benzer şikayetler aldıklarını aktaran eski Bulgaristan Başbakanı Nikolay Denkov, “İnsanların yapmış olduğu vatandaşlık başvurularının bir an önce değerlendirilmesi hususunda çalışmaya hazırız. Fakat bunun sadece Türkiye’ye yönelik bir durum olduğunu düşünmeyin. Biz aslında Bulgaristan’ın bütün dünyadaki konsolosluklarında benzer şikâyetleri alıyoruz. Bütün dünyadaki Bulgar vatandaşları, özellikle vatandaşlık şikayetlerini bizlere iletmekteler. Bu problemin dijitalleşme sıkıntısından kaynaklı olduğunu düşünüyoruz ve bu hizmetleri gerçekleştirme sürecinin gereksiz bazı konularla uzatıldığı gibi bir inanış oluşuyor. Bu konuda çalışıp bir an evvel dijitalleşme ve süreçlerle ilgili belirli bir süre içerisine alınarak halledilmesi gerektiğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu. “Benim ailem de bu sıkıntıları yaşadı” 80’lerde Türklerin yaşadığı sıkıntıları kendi ailesinin de yaşadığını belirten Kiril Petkov ise, “Yaşanan olaylardan sonra neden hala ceza alan yok diye sordunuz. Bu insanlar benim aileme de bu sıkıntıları yaşattığı için beni de kişisel olarak incitmekte ve hala ben de bunu sorguluyorum. Bu süreçte aslında yapmak istediğimiz şey insanların belirli bir siyasi oluşum tarafından kullanılmasını engellemek. Çünkü onlar siyasi faaliyetlerini insanlara yardım için kullanmaktan ziyade kendi çıkarları için kullanıyorlar. Biz buradaki kurumlarla beraber, siyasi oluşumlarla beraber yolsuzluk zincirinin sona erdirilmesi için mücadele ediyoruz. Bunun değiştirilmesini istiyoruz. Bu şekilde kapsamlı bir demokratikleşme süreci sağlayabiliriz. Bunlar geleneksel yöntemlerle gerçekleştirilebilecek bir şey değil. Biz bunları yenilikçi bir yolla yapmak istiyoruz” dedi.