GÜNDEM - 19 Eylül 2013 Perşembe 18:55

İşte 'Azınlık Okulları' raporu

A
A
A
İşte 'Azınlık Okulları' raporu

Tarih Vakfı’nın hazırladığı “Geçmişten Günümüze Azınlık Okulları” raporunda, azınlık okullarıyla ilgili çarpıcı veriler açıklandı.

Tarih Vakfı’nın hazırladığı “Geçmişten Günümüze Azınlık Okulları” raporunda, azınlık okullarıyla ilgili çarpıcı veriler açıklandı. Raporda, Osmanlı döneminde sayıları 6 bin 437 olan gayrimüslüm okullarının, Cumhuriyet döneminde 23’e kadar düştüğü ifade edildi.Tarih Vakfı son dönemlerde sıkça tartışılan azınlık okullarıyla ilgili çarpıcı bir rapor sundu. Tarih Vakfı Başkanı Gürel Tüzün, Uluslararası Azınlık Hakları Grubu Üyesi Nurcan Kaya, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Selçuk Akşin Somel, Gazeteci Mihail Vasiliadis, Yeşilköy Ermeni İlköğretim Okulu yöneticisi Garo Paylan hazırladıkları “Geçmişten Günümüze Azınlık Okulları” raporunu açıkladı. Raporda, Osmanlı Devleti’nde gayrimüslüm okullarının bir hayli çok olduğunu gösterirken, Cumhuriyet döneminde bunların azınlık durumuna düşürüldüğünü ve sayılarının yok denecek kadar azaltıldığı belirtildi.

“TARİH, OSMANLI’DAKİ GAYRİMÜSLİM EĞİTİMİNİ DOĞRU GÖSTERMİYOR”

“Gayrimüslim okulları nasıl azınlık okulu haline geldi” konulu bir rapor hazırlayan Sabancı Üniversitesi Öğretim üyesi Selçuk Akşin Somel, şunları kaydetti: “Türkiye’deki eğitim tarihinin yazımında bazı sorunlar var. Hiçbir şekilde gayrimüslim eğitimi Osmanlı eğitiminin bir parçası olarak ele alınmıyor. Gayrimüslim eğitimi bir yabancı eğitimin parçası gibi görülüyor. Osmanlı imparatorluğu boyunca Müslümanlarla gayrimüslimler arasında gerçekleşen sosyoekonomik, siyasi etkileşimler herhangi bir şekilde dikkate alınmıyor. Osmanlı devletinin parçalanması sonucunda adeta gayrimüslim okulları düşmanların beşinci bir kolu muamelesi görülerek anlatılıyor. Osmanlı son döneminde gayrimüslim okulların gerek Rum, gerek Ermeni eğitimi Osmanlı’nın sosyoekonomik gelişmesinde çok önemli rolleri olmuş birer eğitim ağı. 1876 yılında 93 harbi öncesinde Osmanlı imparatorluğunun nüfusunun yüzde 40’ı gayrimüslimdi. İmparatorluğun ayrılmaz bir parçası olduğundan bahsediyoruz.”

Uluslararası Azınlık Hakları Grubu Nurcan Kaya ise azınlık sorunlarının sorunları ve çözüm yollarını ele aldığı raporu açıkladı.

Raporun İngilizce, Türkçe, Rumca, Ermenice hazırlandığını belirten Nurcan Kaya, “Raporun ikinci cildin girişinde cumhuriyetin kuruluş ideolojinin, yani tekçi, tek ulus yaratma ideolojisinin azınlıklara nasıl baktığı bu bakışla birlikte azınlık okullarının da nereye koyduğunu araştırdım. Azınlıkların kendi topraklarında nasıl şüpheliler ve yabancılar olarak görüldüklerini anlatıyor” dedi.

“OSMANLI DEVLETİ’NDE 6 BİN 437 GAYRİMÜSLİM OKULU FAALİYET GÖSTERİYORDU”

Kaya, raporun 6-7 Eylül gibi siyasi olayları da ele aldığını belirterek, “Osmanlı’daki gayrimüslim okul sayılarına baktığımızda çok çarpıcı rakamlarla karşılaşırız. Örneğin 1894 yılı verilerine göre imparatorluk bünyesinde 6 bin 437 gayrimüslim okulu vardı ve bunların arasında pek çok sayıda etnik dini topluluk vardı. İstanbul’da sadece aynı dönemde 302 okul vardı. O okullar bu günkü şartlara kıyasen çok kapsamlı bir özerklikten yararlanabiliyorlardı. 1913-1914 döneminde imparatorluk çok daha küçülmüş olmasına rağmen 2 bin 580 gayrimüslim okulunun varlığından söz ediliyor. Osmanlı’nın son dönemlerinde aslında gayrimüslim okullar biraz şeytani varlıklar olarak görülüyorlar. Bu, 1920’li yıllarda çok güçlü bir hal alıyor” diye konuştu.

“ANADİLDE EĞİTİM SAĞLAMAK DEVLETİN YÜKÜMLÜLÜĞÜDÜR”

Kaya, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun gayrimüslimleri toplumdan ayrıştırıcı bir rol olduğunu ifade ederek, Şunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın web sitesinde Tevhidi Tedrisat kanunundan söz edilirken, imparatorluk zamanındaki azınlık okullarından söz ederken bunların milli kültürün gelişmesinin önünde engel oldukları ifadesi hala yer alıyor. Cumhuriyet dönemine geldiğimizde azınlık okulları aslında güvenceye alındı. 1923 yılında kabul edilen Lozan Anlaşması azınlıkların kendi eğitim ve öğretim kurumlarını kurma, bunları yönetmeyi güvenceye aldı. Azınlıkların yoğun olarak yaşadığı yerlerde ilkokullarda azınlık dilinde eğitim vermenin de devletin görevi olduğunu söyledi ki, bu Türkiye’de hiçbir zaman gerçekleşmedi. Devlet eliyle azınlık dilinde eğitim verilmedi” dedi.

“Anadilde eğitim sağlamak devletin yükümlülüğüdür” diyen Kaya, bugün Türkiye’de 23 azınlık okulunun olduğunu belirtirken, hükümetin azınlık okullarıyla ilgili attığı adımların kendileri için umut verici olduğunu söyledi.

DEVLET, AZINLIK OKULLARI İÇİN ÖĞRETMEN YETİŞTİRMELİ

Garo Paylan ise anadilde eğitimin insanın en doğal hakkı olduğunu belirterek, “Anadilde eğitim yüzyıllardır bu ülke var. Bugünlerde baktığınızda sanki bu halk ilk kez verilecekmiş gibi gösteriliyor. 3-4 dilin bir arada yaşadığı iklimler yüzyıllardır bu topaklarda var” diye konuştu.

“Öğrenci kaybımız var” diyen Payla azınlık okulları için öğretmen de yetiştirilmesi gerektiğini belirterek, “Son yıllarda öğrenci ayımızı koruyoruz ama eğitim öğrencisiz olmaz, öğretmensiz hiç olmaz. Fakat Türkiye Cumhuriyeti tarihine baktığımızda Ermeni öğretmen yetiştirecek bir kurumumuz yok. Ermenice derslerine öğretmenler var fakat bunlar eğitim fakültelerinde Ermenice ders öğretmeni olarak yetiştirilmiyorlar. Bu yöndeki talebimiz Ermenice ders öğretmenlerinin yetiştirileceği bölümlerin açılması” şeklinde konuştu.

“TEVHİD-İ TEDRİSAT’LA AZINLIK HAKLARI YOK OLDU”

Gazeteci Mihail Vasiliadis de, Tevhid’i Tedrisat kanununu eleştirerek, “Azınlık sorunları Lozan’da ele alındı. Lozan’da kendilerine anadilde eğitim hakkı tanıdılar. Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla bu hak buharlaştı yok oldu” dedi.

Azınlık okullarında Türk müdür yardımcısı kavramını eleştiren Vasiliadis, Gökçeada’da yeniden açılan Ruhban okulunun kendilerini sevindirdiğini söyledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Masalsı yolculuğun son durağı: Turistik Doğu Ekspresi Kars’ta coşkuyla karşılandı Türkiye’nin en prestijli demiryolu rotalarından biri olan ve Ankara’dan yola çıkan Turistik Doğu Ekspresi, kış sezonunun en yoğun seferlerinden birini tamamlayarak son durağı olan Kars’a ulaştı. Yaklaşık bin 300 kilometrelik etkileyici bir parkuru geride bırakan tren, Kars Garı’nda büyük bir coşkuyla karşılandı. Yolcuları Kars Garı’nda karşılayan Vali Ziya Polat, yolculara hoş geldin dileklerini ileterek karanfil takdim etti. Kars’a Ankara’da geldiğini ifade eden İrem Büğrü, "Ankara’da Kars’a turistik tren ile geldik. Her şey çok güzeldi. Çok güzel karşılandık. Kars halkına teşekkür ediyorum" dedi. "Sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik" Turistik Doğu Ekspresi ile Kars’a gelen TCDD Taşımacılık Genel Müdür Yardımcısı Şems Çakıroğlu, "Biz Kars’a trenimizi dün Ankara’dan 13.55’de yola çıkardık. Yüzlerce kişiyle beraber inanılmaz keyifli, neşeli bir yolculukla buraya kadar geldik. Öncesinde Erzincan’a uğradık. Erzurum’a uğradık. Kars’a geldik, inanılmaz sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik. Çok teşekkür ediyorum" diye konuştu. Kars’ın marka şehir olduğunu dikkat çeken Vali Ziya Polat, "Kars’ın soğuk gecesinde sıcak bir karşılama ile Turistik Doğu Ekspresi Kars’a, Kars’ta Turistik Doğu Ekspresi’ne kavuştu. Tabi Kars’ın en önemli turizm markalarından biri olan Turistik Doğu Ekspresi buraya yolcu edenlere teşekkür ediyoruz. Gazi Kars’ımız Ani, Çıldır, Sarıkamış, Şehitler diyarı Baltık mimarisi ile bu bölgenin, ülkemizin en önemli turizm destinasyonlarından biri artık, bu turizm merkezi olma yolunda tabi ki Turistik Doğu Ekspresi başlangıç noktası, buraya çok büyük bir marka kattığını hepimiz biliyoruz. Kars’a gelen misafirlerimize hoş geldiniz diyoruz" şeklinde konuştu. Daha sonra gar binasına geçen yolcuları burada aşıklar türküleriyle karşıladı. Yolcular son olarak çıkıştı ateşle yakılan Kars yazısıyla otellerine uğurlandı. Öte yandan, Turistik Doğu Ekspresi’nin şehre gelişiyle birlikte Kars’taki otellerde doluluk oranları yüzde 100 seviyesine ulaştı. Geceyi Kars’ta geçirecek olan yolcular sabahın ışıklarıyla sırasıyla UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki tarihi şehir Ani Ören Yerini gezecek. Donmuş Çıldır Gölü üzerinde atlı kızak keyfi yapacak. Kars Mutfağının olmazsa olmazı Kaz eti ve gibi yöresel lezzetlerin tadına bakacak.
İstanbul Vaclav Cerny: "Goller attığım için mutluyum ama önemli olan takımın kazanması" Fenerbahçe karşısında attığı 2 golle Beşiktaş’a galibiyeti getiren Vaclav Cerny, kendisinin gol atmasından ziyade takımın kazanmasının daha önemli olduğunu belirtti. Ziraat Türkiye Kupası C Grubu ilk maçında Beşiktaş, deplasmanda karşılaştığı Fenerbahçe’yi 2-1 mağlup etti. Siyah-beyazlıların gollerini kaydeden Vaclav Cerny, mücadelenin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. "Yılı bu şekilde bitirdiğimiz için çok mutluyuz" Çok önemli bir maçı kazandıklarına değinerek sözlerine başlayan Çekyalı futbolcu, "Kazanmayı çok istedik ve sonucunda da maçı kazanan taraf olduk. Yılı bu şekilde bitirdiğimiz için çok mutluyuz. Önümüzdeki sene de bu şekilde devam etmek istiyoruz" ifadelerini kullandı. "2 gol attığım için mutluyum" Cerny, 2 gol attığı için mutlu olduğunu da belirterek, "Ama daha çok mutlu olduğum şey galip gelmemiz. Önemli olan galibiyetti. En önemlisi de bu. Tehlikeli olmayı, gol katkısı vermeyi, gol atmayı, asist yapmayı zaten insanlar benden bekliyor. Benden beklenen bu. Ben bu sorumluluğu seviyorum. Bunun karşılığını verebilmiş olmayı da seviyorum" şeklinde konuştu. "Hızlı bir dinlenme sürecine gireceğiz, toparlanacağız" Ligin ikinci yarısı için hedeflerini hangi yönde belirlediklerinin sorulması üzerine başarılı futbolcu, "Bunu konuşmak için şu an henüz erken. Hızlı bir dinlenme sürecine gireceğiz, toparlanacağız. Önümüzdeki sene sezonun geri kalanında her maçı kazanmak istiyoruz ki hedefimiz de zaten bu olmalı. Her maçı kazanırsak şu anki durumdan daha iyi durumda olacağız" diye konuştu.