GÜNDEM - 07 Ağustos 2019 Çarşamba 07:08

İşte Kaz Dağları gerçeği

A
A
A
İşte Kaz Dağları gerçeği

Maden ocağı Kaz Dağlarının 40 kilometre uzağında bulunuyor. Sahada 195 bin değil, 13 bin 400 ağaç kesildi. Ruhsatı veren de hükûmet değil, CHP... Ovacık’ta da eylemler yapılmış, altından Almanlar çıkmıştı. Çanakkale Belediyesinin Alman vakıflarla içli dışlı olması soru işaretleri doğurdu.

Her şey, CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in sosyal medya hesabından Çanakkale’de altın arayan Kanadalı Alamas Gold’un CEO’su John Mccluskey’in geçen yıl yaptığı açıklamayı yeniden paylaşmasıyla başladı. “Yabancı işçi çalıştırmıyoruz. Türkler taş taşımakta çok iyiler” ifadesi kullanılan paylaşım, gözlerin Çanakkale’ye çevrilmesine yol açtı. Ardından maden sahasında kesilen ağaçların fotoğrafları eşliğinde “Kaz Dağlarında tabiat katliamı yapılıyor” yaygarası koparıldı. Sonrasında ormanlar talan edilerek kurulan sitelerde oturan birtakım sanatçıların da aralarında bulunduğu ünlüler ağaç kesimine tepki gösterdi. Açıklamalarda 195 bin ağacın kesildiği söylendi. Sonra birbiri ardına açıklamalar yapıldı, kendilerine çevreci diyen bir grup Kirazlı’da eylem yaptı. Peki işin aslı ne? Kanadalı Alamas Gold ne zaman faaliyete başladı? Bölgenin SİT alanından çıkarılmasında hangi CHP’lilerin imzası bulunuyor? Kesilen ağaç miktarı, denildiği gibi mi? Protestoların altında Alman vakıflarının yönlendirdiği kişiler mi var? Türkiye, bu maden sahalarıyla ne kazanıyor ne kaybediyor? İşte on soruda Kaz Dağları gerçeği...

ALMANLAR VAR MI?

Dünya Altın Konseyi verilerine göre dünyada en büyük altın rezervi 8 bin 407 ton ile ABD’de bulunuyor. Bu ülkeyi 3 bin 483 ton ile Almanya takip ediyor. Türkiye ise 506 ton altın rezervi ile 11. sırada yer alıyor. Almanlar, kendi ülkeleri dışındaki altın üretimini engellemeye çalışıyor. Bergama’daki protestolarda da Almanların parmağı çıkmıştı. Çanakkale’deki eylemlerden maksadın yatırımcıyı engellemek olduğu düşünülüyor.

Geçtiğimiz ay LGBT paylaşımıyla çirkin kampanyaya öncülük eden Çanakkale Belediyesi, bu sefer ağaç bahanesiyle ortalığı karıştırdı. Adına “Su ve Vicdan Nöbeti” denilen protesto, CHP’li Çanakkale Belediyesi’nin çağrısıyla yapıldı. Başkan Ülgür Gökhan, protestolarda ön sıralarda yer aldı. Gökhan Alman Konrad Adaneauer Stiftung Derneği ile birçok defa ortak seminerler düzenledi. Almanları şehirde ağırladı. CHP’li Gökhan’ın Almanlarla sıkı ilişkileri Çanakkale’de tartışma konusu oldu. Çanakkale, Almanya’nın Osnabrück şehri ile kardeş şehir.

RUHSATI KİM VERDİ?

AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Kaz Dağlarındaki maden sahasının, tartışmalara konu olan Kaz Dağları’nda değil, 40 kilometre uzaklıktaki Kirazlı Balaban Tepesi’nde olduğunu hatırlatarak “Maden sahası ile ilgili ilk ruhsat 12 Mart 2001 tarihli. (AK Parti daha kurulmamış bile). Tüm kurumlar süreci hassasiyetle takip ediyor. ÇED raporuna aykırı bir adıma asla izin verilemez” dedi.
Turan “Bugün Çanakkale’mizde çoğu CHP üyesi iş adamlarımızca 8 bölgede maden arama, 11 farklı bölgede kömür, 40’ın üzerinde ise mermer ocağı çalıştırılmakta” ifadesini kullandı.

NİYE KARŞI ÇIKIYORLAR?

Projeye karşı çıkanlar ormanların talan edildiğini, Atikhisar Barajı’na zarar verme riski bulunduğunu söylüyor. Şirket 14 kilometre uzaktaki barajın kirlenmesinin mümkün olmadığını ifade ediyor. Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Hasan Türkyılmaz da “Atikhisar Barajı ile ilgili bir olumsuzluk söz konusu değildir. Ormanda bir katliam yoktur. Kanun ve mevzuata aykırı bir durum mevcut değildir” dedi.

O YER KAZ DAĞLARINDA MI?

Hayır, Kaz Dağlarına 40 kilometre uzaklıkta bulunuyor.

195 BİN AĞAÇ KESİLDİ Mİ?

 Bazı çevre örgütleri tarafından özellikle sosyal medyada yapılan paylaşımlarda “Kaz Dağlarında 195 bin ağacın kesildiği” iddia edilmişti. Bakanlık, yaptığı açıklamada kesilen ağaç sayısının 13 bin 400 olduğu duyurdu. Bölgedeki maden faaliyetlerinin sonlanmasının ardından ‘Maden Sahaları Rehabilitasyon Eylem Planı’yla bütün sahanın yeniden ağaçlandırılarak eski hâline kavuşturulacağı vurgulandı.

SİYANÜR KULLANILIYOR MU?

Maden arama faaliyetini yürütecek şirketin proje müdürü Çağın Şen “Kirazlı projemiz kapsamında siyanürün kullanılacağı herhangi bir alan kesinlikle su havzası içinde değildir. Sızdırmazlığı sağlanmış, bütün dünya standartlarında tedbirlerin alınmış olduğu bu alan, Atikhisar Barajı havzası sınırlarının dışında kalacak şekilde konumlandırılmıştır” dedi.

MADENİN SÜRESİ NE KADAR?

Maden işletilmeye başladıktan altı sene sonra kapatılacak.

NE KADAR ALTIN VAR?

Doğu Biga Madencilik sitesinde bölgede 16 ton altın, 108 ton gümüş üretimi planlandığı ifade ediliyor. Yatırım maliyeti ise 168 milyon dolar... Türkiye’nin kazanacağı muhtemel para da 170 milyon dolar civarında.
Alamas Gold’un CEO’su John Mccluskey ise daha ilk kazılarda 93 ton altın rezervine ulaştıklarını söylüyor. Bunun piyasa değeri 4 milyar doların üzerinde...

ÇEVRE HESAP EDİLMİYOR MU?

Devlet, planlamasını madenin zenginlik durumuna göre değerlendiriyor. Yerin üstü ile yerin altındakini karşılaştırıyor. Hangisi daha kazançlı ise ona göre hareket ediliyor.

İKİNCİ OVACIK VAKASI MI?

Gazeteci Zafer Şahin, Türkiye’nin çok ciddi bir altın rezervine sahip olduğunu belirterek, “Dünyadaki belli başlı altın üreticileri bu piyasaya yön veren devletler, Türkiye’nin bu madenleri çıkartmasını istemiyor. Sözde çevreci duyarlılıkları kaşıyarak buna engel oluyorlar” dedi.

Bergama’da da benzer şeylerin yaşandığını hatırlatan Şahin, şunları kaydetti: “Bergamalı köylülerden oluşan bir grup, Boğaziçi Köprüsü’nü trafiğe kapatarak eylem yapmıştı. Sonra anlaşıldı ki o köylüleri o bölgede faaliyet gösteren Alman vakıfları finanse ediyormuş. Necip Hablemitoğlu da ‘Türkiye’de çok ciddi bir altın rezervi var ve Almanya bunun çıkartılmasını istemiyor. Bunu engellemek için de Türkiye’de sözde çevreci hareketleri finanse ediyor’ demişti. Bu çok somuttur. Aralarında bir avukatın da olduğu HDP’lilerin Alman vakıflarından aldığı paralarla orada sözde çevreci bir bilinç oluşturmaya çalıştığı söyleniyor.
FETÖ’nün 1 numaralı finansörü Akın İpek, 2005’te 44.5 milyon dolar gibi komik bir bedelle yıllık 8.3 milyar dolar gelir getiren Ovacık madenlerini satın aldı. Bergama’daki çevre eylemleri ne hikmetse Akın İpek o madenleri aldıktan sonra bıçak gibi kesildi.”

CHP’LİLER YİNE ÖN SAFTA

Maden önündeki sözde çevre eylemine CHP’li vekiller Muharrem Erkek, Orhan Sarıbal, Veli Ağbaba, Özgür Ceylan, Gamze Taşcıer ile Çanakkale Belediye Başkanı CHP’li Ülgür Gökhan da destek verdi. Oysa bölgeyi SİT alanından çıkaran belgeyi Mimarlar Odası Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İclal Sema Dinçer ile Seniz Atik imzalamıştı. Atik, CHP’den milletvekili adayı olmuştu.

BİLEREK TANSİYONU YÜKSELTMEYE ÇALIŞIYORLAR

Çanakkale’nin Kirazlı bölgesinde yapılan altın madeninin etrafında yaklaşık 20 köy bulunuyor. Bu köylerin yedisi ise doğrudan maden sahasıyla ortak çalışıyor. Bölgedeki köylülerin birçoğu ekmeğini bu maden sahasından kazanıyor. Tepkilerin aksine yapılan işin doğru olduğunu söyleyen muhtarlar farklı bir elin devrede olduğunu iddia ediyor. Tartışmaların odağındaki bölge olan Kirazlı’nın muhtarı Orhan Can ile konuştuk. Muhtar Can “Bölgenin bir numaralı ismi benim ama kimse bize danışmadan madeni eleştiriyor. Bize ulaşan ilk siz oldunuz. Bilerek tansiyonu yükseltiyorlar. Köyümden 20 kişi madende çalışıyor. Firma yetkilileriyle her ay düzenli toplantılar yapıyoruz, bizi bilgilendiriyorlar. Köye tersine bir göç bile yaşandı. Maden sahası birçok haneye ekmek kapısı oldu. ‘Para alıp sustuk’ diye bir durum mevzubahis değil. Takipçisiyiz, yanlış bir durum olursa gereken tepkiyi önce biz gösteririz” dedi.

KARŞI DEĞİLİZ

Maden sahasının yanında bulunan bir diğer köy ise Serçiler... Muhtarı Mehmet Ali Uzun da benzer şeyleri söylüyor. Muhtar Uzun “Köyümden 15 kişi madende çalışıyor. Hadise, 20 yıllık bir mevzu... Ortaya atılan asılsız iddialar ve çarpık ifadelerle milletin aklı karıştırılıyor. Bölge insanı, yapılana karşı değil. Yöre halkı bunu istemezse zaten çalışmalar durdurulur. Devlet, vatandaşına niçin kötülük etsin? Memleketimiz kazanacaksa çalışmaların arkalarındayız. Gidip bölgede gördük, aksi bir durum olmadığında hemfikir olduk. Provokasyonlara gelinmemeli” diye konuştu.

18 YILDA 302 TON ALTIN ÜRETİLDİ

Türkiye 506 ton altın rezerviyle dünyada 11’inci. Birçok ilde yatak var. Ancak 13 madende üretim yapılıyor. Yıllık çıkarılan miktar 27 ton. 2019 yılında da bu üretimin yaklaşık 33 ton olması hedefleniyor. Kesintisiz 2001 yılından 2018 yılına kadarki 18 yıllık süreçte ise Türkiye’de 302 tonluk altın üretimi yapıldı.

İşte Türkiye’nin altın yatakları

KÜÇÜK YATAKLAR: Altıntepe (Ordu), Akarca (Bursa), Bakırtepe (Sivas), Bolkardağı (Niğde), Çoraklıtepe (Balıkesir), Gediktepe (Balıkesir), İnlice (Konya), Kestanelik (Çanakkale), Kirazlı (Çanakkale), Kubaşlar (Kubaşlar), Mastra (Gümüşhane), Sart (Manisa) ve Sisorta (Sivas).

ORTA BÜYÜKLÜKTE YATAKLAR: İvrindi (Balıkesir), Karadere (Balıkesir), Kaymaz (Eskişehir), Kızıltepe (Balıkesir), Midi (Gümüşhane), Mollakara (Ağrı), Ovacık (İzmir), Öksüt (Kayseri), Salınbaş (Artvin), Söğüt (Bilecik), Taç-Çorak (Artvin), TV Tower (Çanakkale), Hot (Artvin), Eymir (Balıkesir), Efemçukuru (İzmir), Çukuralan (İzmir), Cerrattepe (Artvin) ve Ağı Dağı (Çanakkale).

DÜNYA KLASMANINDAKİ YATAKLAR: Kışladağ (Uşak) ve Çöpler (Erzincan).

(Türkiye Gazetesi)

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Bitlis Eren Üniversitesi, 201 üniversite arasında ilk 10’da yer aldı Bitlis Eren Üniversitesi, YÖK tarafından yayımlanan 2025 İzleme ve Değerlendirme Raporu’na göre 201 üniversite arasından ilk 10’da yer aldı. Yükseköğretim Kurulu tarafından, 67 farklı gösterge doğrultusunda Türkiye’deki 201 üniversiteye ait analizleri içeren "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" yayımlandı. Yükseköğretim ekosisteminin en kapsamlı analiz belgelerinden biri olan rapor, eğitim ve öğretim, araştırma-geliştirme, proje ve yayın, uluslararasılaşma, sürdürülebilirlik ve topluma hizmet ve sosyal sorumluluk olmak üzere 5 ana kategori altında toplam 67 göstergeye dayanmaktadır. Rapor kapsamında Bitlis Eren Üniversitesi, akademik başarılarına bir yenisini daha ekleyerek, Türkiye genelinde değerlendirilen 201 üniversite arasında, TR Dizin tarafından taranan dergilerde öğretim üyesi başına düşen yayın sayısı göstergesinde 9. sırada yer alarak ilk 10 üniversite arasına girdi. Bu başarı, Bitlis Eren Üniversitesi’nin akademik alanda gösterdiği istikrarlı yükselişi ve bilimsel üretkenliğini ortaya koyuyor. Üniversite öğretim üyeleri, bilimsel çalışmalarını ulusal ve uluslararası saygın dergilerde yayımlayarak hem akademik görünürlüğü hem de bilimsel etki gücünü artırıyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, elde edilen başarının üniversitenin akademik vizyonunun ve kalite odaklı yönetim anlayışının bir sonucu olduğunu belirterek, "YÖK tarafından yayımlanan 2025 İzleme ve Değerlendirme Raporu’nda üniversitemizin, TR Dizin kapsamındaki yayın performansında Türkiye genelinde ilk 10 üniversite arasında yer alması bizler için büyük bir gurur kaynağıdır. Bu başarı, akademik kadromuzun özverili çalışmaları ve bilimsel üretime verdiğimiz önemin somut bir göstergesidir. Bitlis Eren Üniversitesi olarak nitelikli araştırma, yayın ve topluma katkı odaklı çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz" dedi. Bitlis Eren Üniversitesi, önümüzdeki dönemde de araştırma, yayın ve proje faaliyetlerini güçlendirerek ulusal ve uluslararası düzeyde akademik başarısını artırmayı hedefliyor.
Samsun Samsun Balkan Türkleri’nden geleneksel dayanışma gecesi Samsun Balkan Türkleri Derneği’nce kuruluşunun 38’inci yıl dönümü vesilesiyle Geleneksel Dayanışma Gecesi gerçekleştirildi. İlkadım Belediyesi Derebahçe Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen geceye protokol üyeleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı. Samsun Balkan Türkleri Kültür Haberleşme ve Dayanışma Derneği Başkanı Adem Tuğral, derneğin 38 yıldır kültür alanında misyonuna uygun faaliyetler yürüttüğünü belirtti. ’Asırlık Mübadil Lezzetler’ üçüncü baskıya hazırlanıyor Başkan Adem Tuğral, 7 yıldır sürdürülen Asırlık Mübadil Lezzetler projesi kapsamında hazırlanan yemek kitabının ikinci baskısının dağıtıma başladığını ve üçüncü baskı için çalışmaların sürdüğünü ifade etti. Halk oyunları başarısı Adem Tuğral, "Türkiye Halk Oyunları Federasyonu ve Gençlik Spor Bakanlığı’yla yaptığımız çalışmada artık halk oyunları yarışmalarında Balkan Türkleri oyunları olarak yarışmaya girme hakkı kazandık. Bu çalışmayı da kendilerine ilettik, onlar da onayladılar. Önümüzdeki yıldan itibaren halk oyunları yarışmalarında kendi oyunlarımızı sahneleyebileceğiz" dedi. Dayanışma artacak Başkan Tuğral, bu gecede masalara yerleştirilen karekodlar aracılığıyla üyelerin bilgi, istek ve önerilerini toplayacaklarını, ayrıca yapılacak çalışma ile Balkan Türklerinin mesleki bilgilerin toplanarak bir iletişim ve dayanışma ajandası oluşturulacağını belirtti. Ata toprakları ziyareti Tuğral her yıl Temmuz ayında düzenlenen ata toprakları seyahatiyle ilgili bir müjde de paylaşarak, "Bu sene de inşallah Temmuz ayında üçüncüsünü yapacağız ve dedelerimizin geldiği köyleri, toprakları tekrardan ziyaret edeceğiz" diye konuştu. CHP Samsun Milletvekili Murat Çan, geçmiş dönem Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cevat Öncü, Tekkeköy Belediye Başkan Yardımcısı Halil İnci, Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel’i vekaleten katılan Nakif Yılmaz ve İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz da yaptıkları konuşmada Balkan Türkleri ve kültürünün Samsun için önemine vurgu yaptı. "Bunun sırrı buradaymış" Başkan Kurnaz, "Mübadil kazan pilavı niye bu kadar lezzetli diye merak etmiştim. Derecik’te bir bayram münasebetiyle program yapılmıştı ve o akşam ikram edilecek kazan pilavının bir tanesini demlemek bize nasip oldu. Ve gerçekten birkaç saatte pişen bir pilavmış bu. Bunun sırrı buradaymış. Dolayısıyla mübadil hemşehrilerimizin yemekleri gerçekten çok lezzetli ve herkes tarafından sevilen yemekler. Bizzat bir tanesini de ben yaparak bunu öğrenmiş oldum" dedi. Eğlenceli dakikalar Protokol üyelerinin katılımıyla kesilen pastanın ardından Samsun Devlet Klasik Türk Müziği Korusu Ses Sanatçısı Bahar Çalık Yener ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Devlet Konservatuarı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Yener Balkan ezgileriyle sahne aldı. Balkan Türkleri arasındaki birlik, beraberlik ve dayanışmayı güçlendiren gece katılımcılara eğlenceli dakikalar yaşattı.