EĞİTİM - 27 Ocak 2016 Çarşamba 18:43

İşte Türkiye'de eğitim alan Suriyeli çocukların sayısı

A
A
A
İşte Türkiye'de eğitim alan Suriyeli çocukların sayısı

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, bugün itibariyle Türkiye'de 310 bin Suriyeli çocuğun eğitime alındığını vurgulayarak, "Aslında 620 bin civarında Suriyeli çocuğun eğitime ihtiyacı var. Bu rakamlar daha da artabilir. 2017 yılına kadar 620 bin kişiden 450 bin çocuğumuzu eğitime almayı hedefliyoruz." dedi.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Londra'da 4 Şubat'ta yapılacak Suriye Konferansı öncesinde Suriyeli sığınmacıların durumuyla ilgili bilgi alışverişinde bulunmak üzere gelen İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Richard Moore'u kabul etti.

Bakan Avcı, bugün itibariyle Türkiye'de 310 bin Suriyeli çocuğun eğitime alındığını vurgulayarak, "Aslında 620 bin civarında Suriyeli çocuğun eğitime ihtiyacı var. Bu rakamlar daha da artabilir. 2017 yılına kadar 620 bin kişiden 450 bin çocuğumuzu eğitime almayı hedefliyoruz. Bu sayının daha gerçekçi bir hedef olduğunu düşünüyoruz" dedi.

"KAĞIT ÜZERİNDE GÖRÜLMEYEN EĞİTİM VERDİĞİMİZ BAŞKA ÇOCUKLARIMIZ DA VAR"
Bakan Avcı, Türkiye'de sadece Suriyeli sığınmacılara değil başka ülkelerden gelen ailelerin çocuklarına da eğitim verdiklerini işaret ederek, "Suriye'den gelen ancak Filistinli olan bir çocuk yarıyıl tatilinde karnesini alamamıştı. Filistinli o çocuğu biz eğitime almışız ama yönetmelikte sadece Suriyeli öğrenciye karne veriliyor. Kayseri'de Milli Eğitim Müdürü gitti, çocuğumuza evinde verdi karnesini. Dolayısıyla böyle kağıt üzerinde görülmeyen başka çocuklarımız da var eğitim verdiğimiz" diye konuştu.
4 Şubat'ta Londra'da yapılacak Suriye Konferansı'na ilişkin memnuniyetini ifade eden Bakan Avcı, "Uluslararası kamuoyunun bu düzeyde bilgilendirilmesine ve ilgilendirilmesine çok ihtiyacımız var. Uluslararası topluluk iyi bir sınav vermedi. Bizim bölgedeki okullarımızı, verdiğimiz sağlık hizmetlerini gezip gören komşularımız ve uluslararası camiadan temsilciler bizi çok güzel alkışlıyorlar. Biz artık alkışlandık, alkışlanmak istemiyoruz. Biz de başkalarını alkışlamak istiyoruz. İnşallah bu konferans iyi sonuçlara vesile olur" ifadelerini kullandı.

Bakan Avcı, Suriyeli sığınmacılar için Avrupa Birliği'nden Türkiye'ye vaat edilen fonun aktarılması için İngiltere'nin yaptığı girişimlerden duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.

YARDIMLAR KONUSUNDA ULUSLARARASI CAMİANIN GECİKMESİ
İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Richard Moore ise İngiltere ile Türkiye arasındaki ilişkinin, özellikle eğitim alanında çok geniş bir yelpazeye sahip olduğunu belirterek şunları söyledi:
"4 Şubat'ta Londra'da yapılacak Suriye Konferansı öncesinde Suriyeli gençlerin eğitimi konusunda uluslararası camianın bir katkısı olarak İngiltere ne yapabilir, bunun gayreti içindeyiz? Geç uyanmış olsak da yardımlar konusunda uluslararası camianın çabaları Türkiye'nin çabalarını destekleyen nitelikte olacak diye ümit ediyorum. Bu çabanın kaliteli ve nitelikli bir çaba olmasını istiyoruz. Londra’da yapılacak konferansın çok önemli bir konferans olduğunu düşünüyoruz."
Suriye Konferansı'nın İngiltere, Almanya, Norveç, Kuveyt ve Birleşmiş Milletler eş ev sahipliğinde gerçekleştirileceğini belirten Büyükelçi Moore, "Bu bağlamda Türkiye'nin çok önemli bir ülke olduğunu düşünüyoruz. Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu'nun konferansa katılacak olması büyük bir onur kaynağıdır. Türkiye'nin bu alanda son dönemde yaptığı çabaları, uluslararası camiaya tanıtıp aktarabilmesi için çok önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE'NİN BAŞARISI İNANILMAZ"
Türkiye'de 310 bin Suriyeli öğrencinin okullarda eğitim gördüğünü hatırlatan Büyükelçi Moore, bunun inanılmaz bir başarı olduğunu vurguladı. Moore şunları söyledi:

"Bu bakımdan bu konferansın anlık sorunları çözmek için değil, daha uzun vadeli sorunları çözüme kavuşturmak amacıyla stratejik planlar geliştirecek bir girişim olmasını istedik. Bu konferansta özellikle istihdam ve eğitim konuları üzerinde odaklanmak istiyoruz. İstihdam konusunda zaten Türkiye alanında ilk ülke olarak Suriyelileri direkt iş gücüne dahil edecek bir ülke. Konferansın ana başlıklarından bir tanesi de eğitim olacak. Eğitimde uluslararası camianın Suriyeli çocukların eğitime dahil edilmesi konusundaki çabalarını oluşturacak. Biz tabi ki bu alanda Türkiye'nin bu yükü direkt omuzladığını biliyoruz."

"BUNA RAĞMEN TÜRKİYE'YE BİR AVRO BİLE GELMEDİĞİNİ BİLİYORUM"
Avrupa Birliği tarafından Suriyeli sığınmacılar için ayrılan fon konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İngiltere Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşmede, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da Başbakan David Cameron'a bizzat hatırlatmada bulunduğunu belirten Moore, "Buna rağmen hala Türkiye'ye bir avro bile daha gelmediğini biliyorum. İngiltere olarak bu fona ilk katkı sözü veren biziz. Türkiye'ye verdiğimiz destek kapsamında, AB'deki mekanizmalara söz konusu fonun en kısa zamanda Türkiye'ye aktarılması için baskı yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.