SPOR - 25 Eylül 2015 Cuma 13:55

Jose Rodriguez ve eşi İstanbul'a aşık oldu

A
A
A
Jose Rodriguez ve eşi İstanbul'a aşık oldu

Galatasaraylı futbolcu Jose Rodriguez, "Türkiye'de eşim ve ben kendimizi çok iyi hissediyoruz. Hatta eşim, 'İspanya'dan çağırırlarsa buradan gitmeyelim' diyor" açıklamasını yaptı.

İspanyol futbolcu Jose Rodriguez, Galatasaray Dergisi'ne açıklamalarda bulundu. Sarı-kırmızılı genç futbolcu kariyerinin başlangıç noktasından gelecek planlarına kadar birçok konuda kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.
"Nasıl bir çocukluk geçirdin" şeklindeki soruya İspanyol futbolcu, "Çok zengin ve refah içinde bir ailede büyümedim. Hem annem hem de babam yaşamları boyunca çalışarak beni ve kardeşlerimi en iyi şekilde yetiştirmeye çalıştılar. Ben ve her iki ağabeyim de futbol oynuyorduk. Küçük kardeşimde kariyerinin başlangıcında. Real Madrid altyapısına transfer olduğumda kazandığım parayla ailemi biraz da olsa rahatlatma fırsatı buldum" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE BÜYÜK BİR POTANSİYELE SAHİP"
Galatasaray’a gelişi ve transfer süreci hakkında da konuşan Rodriguez, "Real Madrid’de beklentiler çok yüksekti. 2014- 2015 sezonunu Deportivo La Coruna’da kiralık olarak geçirdim. Benim için iyi bir sezondu. Önemli süreler aldım. Sezon sonunda birçok takımdan teklif aldım. Galatasaray’ın teklifi en cazip olanıydı. Galatasaray, tıpkı Real Madrid gibi sürekli kazanmaya oynayan bir kulüp ve büyük bir camia. Real Madrid’in kontratıma geri alma opsiyonu koyması benden halen beklentisi olduğunun da bir göstergesi aslında. Ancak ben Galatasaray’a geldiğim ve Galatasaray’da olduğum için çok mutluyum. Her iki kulüp de her zaman zirvede olmak istiyor. İkisi de milyonlarca ateşli taraftara, çok köklü bir geçmişe ve büyük hedeflere sahip. Dolayısıyla kıyaslamak çok zor. Antrenman seviyesi olarak çok büyük bir fark olmadığını düşünüyorum. La Liga, Premier Lig, Bundesliga ve Serie A Avrupa’nın en başta yer alan ligleri olsa da Spor Toto Süper Lig’in söz konusu liglerden çok farklı olduğunu düşünmüyorum. Antrenmanlar hep sert geçiyor. Türkiye’deki futbol kalitesi de büyük bir potansiyele sahip" diye konuştu.

"MOURİNHO GENÇ OYUNCULARIN YÜKSELMESİNİ İSTEYEN BİRİ"
"Jose Mourinho size çok güveniyordu" sorusuna ise Jose Rodriguez, "Mourinho’nun altyapıda şöyle bir mantığı vardır; altyapıda kazanılan maçlar ve şampiyonluklar onun için önemli değildir. Altyapıdaki hocalarımızla da hep bunu konuşurdu. 'Şampiyon olmanız hiç önemli değil, yeter ki altyapıdan oyuncu çıksın. Gerekirse küme düşmeme mücadelesi verin ama bana mutlaka oyuncu kazandırın' derdi. Genç oyuncuların yükselmesini isteyen bir hoca. Antrenmanlarda benden bu yönde bir enerji aldı ve benim için çok mücadele etti.

16 yaşında bir çocuğa A takım antrenmanlarında şans tanımasını basında eleştiriyordu. Onun için bir risk ve sorumluluktu bu. Fakat ben onun yüzünü hiç kara çıkarmadığımı düşünüyorum. Önce 2012 yılında Alcoyano’ya karşı oynadığımız İspanya Kupası maçının ikinci devresinde beni oyuna aldı. O maçta bir gol attım. Ondan sonra da Şampiyonlar Ligi’nde Ajax’a karşı oynadığımız maçta oyuna girerek, Real Madrid’in bu turnuvada forma giyen en genç oyuncusu olma onurunu yaşadım. Jose Mourinho kariyerimde bu noktaya gelmemin ardında yatan en büyük sebeplerden biridir. Chelsea’ye geçtiğinde benimle ilgilenmeyi sürdürmüştü. Galatasaray’a gelirken onun ya da bir başkasının fikrini almama ise gerek yoktu. Galatasaray’ı zaten çok iyi tanıyordum" dedi.

"Tüm samimiyetimle söyleyeyim şu anda gerçekten inanılmaz derecede mutluyum" diyerek Türkiye'yi sevdiğini söyleyen İspanyol futbolcu, "Galatasaray’ı iyi tanıyordum ancak söylediğiniz gibi transfer sürecimde kafamda soru işaretleri vardı. Tanımadığım bir ülkeye, tanımadığım bir kültüre alışmam gerekecekti. Ancak buraya gelince kaygılarımın tamamen yersiz olduğunu gördüm. Takım arkadaşlarım bana hep yardımcı oluyor. Hepsine ve özellikle de hocam Hamza Hamzaoğlu’na çok teşekkür ediyorum. Çünkü geldiğim ilk günden bu yana bana hep güven aşılıyor. Beni ilk 11’e almaktan çekinmedi. Takımda yer bulmak beni mutlu ediyor. Tüm bunların bir araya gelmesi adaptasyon sürecinin çok kısa sürmesinde etkili oldu. Beni mutlu eden bir diğer konu eşim Tamara’nın da çok mutlu olması. Eğer yalnızca ben mutlu olsaydım ve Tamara mutsuz olsaydı Galatasaray’daki kariyerim çok sağlıklı geçmeyebilirdi. Tanrı’ya şükürler olsun ki ikimiz de kendimizi çok iyi hissediyoruz. Hatta eşim “İspanya’dan çağırırlarsa kesinlikle gitmeyelim” diyor bana.

"MELO GİBİ DEFANSİF YÖNDEN AGRESİF BİR ROL ÜSTLENEBİLİRİM"
"Galatasaray orta sahasından Felipe Melo gibi son dört sezonda o pozisyonla özdeşleşmiş bir oyuncu ayrıldı. Onun ayrılmasından sonra orta sahada defansif bir zafiyet olabileceğine dair yorumlar da yer aldı futbol çevrelerinde. Performansınızı bu boşluğu doldurma açısından değerlendirebilir misiniz?" şeklideki soruyu Rodriguez, şöyle yanıtladı:
"Çok kaliteli oyunculara sahip bir takımız ve bizi sonuca götürecek usta ayaklarımız var. Yanında oynadığım kaptanımız Selçuk İnan da bu oyunculardan bir tanesi. Takıma hücum yönünden de büyük katkı sağlıyor. Sistemin verimliliği açısından yanında savunma yönü kuvvetli bir oyuncu olması gerekiyor. Daha önce bu görevi Melo üstleniyordu, şimdi ise ben varım. Zamanla savunma açısından aynı agresif performansı gösterebileceğimi düşünüyorum. Özellikle Avrupa mücadelemizde o bölgeyi biraz daha güvenli tutmamız gerekebilir. Benim görevim de dörtlü defans önünde bir sigorta rolünü oynamak olacak. Gerek Türkiye’deki gerekse Avrupa’daki maçlarımızda bunu tıpkı Melo gibi yapabileceğime inanıyorum."

"DUYGUSAL ANLAR YAŞADIM"
Galatasaraylı futbolcu Jose Rodriguez'e, transfer olur olmaz eski kulübü Real Madrid ile oynanan maçta neler hissettiğinin sorulması üzerine, "Aslında çok duygusal anlar yaşadım. Real Madrid’de çok uzun süre kaldım. Beni en çok etkileyen Santiago Bernabeu’da misafir takım soyunma odasında olmaktı. Sahaya açılan koridorda soyunma odalarını ayıran bir tel vardır. Ben hep telin ev sahibi tarafında olurdum. Sahaya çıktığımda Real Madrid taraftarının beni tribünlere çağırması ve alkışlaması da gözlerimi doldurdu açıkçası. Yeni takımımdaki ilk maçı oynayacak olmanın heyecanı da eklenince hislerim daha da karmaşık hale getirdi. Sahaya çıkıp görevimi en iyi şekilde yaptığımı düşünüyorum" dedi.

"TT ARENA'NIN ATMOSFERİNİ YAŞAMAK İNANILMAZDI"
"Türk Telekom Arena’daki maç sizin için nasıl bir atmosferde geçti?" sorusuna ise İspanyol futbolcu, "Arenada oynadığım ilk maç benim için şöyle iyi geçmedi; biliyorsunuz mağlubiyetle başladık. Ama diğer taraftan taraftarları görmek, ambiyansı, o atmosferi yaşamak inanılmazdı. Gerçekten Real Madrid’de bulamayacağınız bir atmosfer vardı. Real Madrid’in tabii ki inanılmaz bir atmosferi var, taraftarları takımın yanında ve hep destekliyorlar. Ama gerçekten Galatasaray taraftarı bambaşka. Onların takıma verdiği destek, itici gücü kesinlikle karşılaştırılamaz. Özellikle rakip takım pas yaparken ıslıklamaları, etkilemeleri gerçekten insanı ister istemez zor duruma düşürür diye düşünüyorum. En önemli amacım Galatasaray formasıyla başarılar yakalamak. Futbolun meyvesi şampiyonluk ve kupadır. Ne kadar iyi oynarsanız oynayın o meyveye ulaşmazsanız hep bir şeyler eksik kalıyor. Buraya kupalar almaya, şampiyonluklar yaşamaya geldim. Kendi kişisel hedeflerim arasında bir futbolcu olarak gelişimimi sürdürmek var. Henüz 20 yaşındayım ve burada yaşayacağım çok güzel maçlar olduğunu düşünüyorum. Bir futbolcu ve insan olarak kendimi burada geliştireceğim" diyerek sözlerini sonlandırdı. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Lisede teknolojik dönüşüm Oltu MTAL’de teknolojik dönüşüm başladı, atölyeler yeni nesil makinelerle donatıldı. Erzurum’un Oltu ilçesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Metal Teknolojisi ile Mobilya ve İç Mekân Tasarımı alanlarında yaptığı büyük teknolojik yatırımla dikkat çekti. Okul bünyesindeki atölyeler, yeni nesil makinelerle yenilenerek öğrencilerin sektör standartlarında eğitim almasına imkân sağladı. "Çelik gibi irade, teknolojiyle buluştu" anlayışıyla hareket eden okul yönetimi, öğrencilerin hem teorik hem de uygulamalı eğitimlerini güçlendirdi. Toplam 13 yeni nesil makinenin kazandırıldığı atölyelerde artık ahşap ve metal alanlarında her türlü üretim yapılabiliyor. Okulda gerçekleştirilen yenileme çalışmalarını yerinde incelemek amacıyla Oltu Kaymakamı Mustafa Çelik, İlçe Milli Eğitim Müdürü İlhami Şahin ve Okul Müdürü Anıl Demircan atölyeleri ziyaret etti. Ziyaret sırasında meslek öğretmenlerinden makinelerin teknik özellikleri ve eğitimdeki kullanım alanları hakkında bilgi alındı. Yetkililer, yapılan yatırımlar sayesinde öğrencilerin iş hayatına daha donanımlı şekilde hazırlandığını belirterek, okulun üretken, geliştiren ve geleceği inşa eden bireyler yetiştirmeye devam edeceğini vurguladı. Öte yandan Bilişim Teknolojileri Alanı atölyesi de yenilenerek 10 adet yeni nesil bilgisayar okul bünyesine kazandırıldı. Oltu MTAL geleceğin yükselen değeri Atölyelerin modern makinelerle donatılmasında emeği geçenlere teşekkür edilirken, Metal Teknolojisi Alanı için alınan makineler şu şekilde sıralandı: Lazer Kaynak Makinesi, Argon (TIG) Kaynak Makinesi, Plazma Kesme Makinesi, Punta Kaynak Makinesi, Mobilya ve İç Mekân Tasarımı Alanı için alınan makineler ise şöyle: Kenar Yapıştırma Makinesi, Planya Makinesi, Şerit Testere Makinesi, Yatay Delik Makinesi, Kalınlık Makinesi, Freze Makinesi, Sütunlu Dikey Matkap, Çoklu Delik Makinesi, Ahşap Lazer Kesim Makinesi, Okul Müdürü Anıl Demircan yapılan 4,5 milyona alınan ve Yapılan yatırımlarla Oltu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, bölgenin mesleki eğitimdeki önemli merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
İzmir Gazeteci Yazar Gökhan Çelik’ten yeni roman: ’Hilal Birliği’ Gazeteci ve yazar Gökhan Çelik, aynı zamanda Türkiye Atıcılık Federasyonu As Başkanı olarak görev yaparken, edebiyat alanındaki üretkenliğini de yeni romanıyla sürdürüyor. Çelik’in dokuzuncu romanı olan "Hilal Birliği" okurla buluşarak raflardaki yerini aldı. 42. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı ile birlikte satışa çıkan Hilal Birliği, tarihin gölgelerinde kurulmuş, varlığı hiçbir zaman kayıtlara geçmemiş gizli bir teşkilatın izini sürüyor. Roman, bir milletin hafızasında saklı kalmış, susarak hükmeden ve her dönemde varlığını koruyan bir aklın hikâyesini merkezine alıyor. 1990’lı yılların karanlık sokaklarında bir müzisyenin cebine bırakılan gizemli bir mektupla başlayan hikâye; geçmiş ile geleceği, birey ile devleti, hakikat ile sırrı iç içe geçirerek ilerliyor. Alparslan Türkeş’ten Turgut Özal’a, Muhsin Batur’dan Adil Erdem Bayazıt’a, Barış Manço’dan Necip Hoca’ya uzanan gerçek isimler, romanda tarih sahnesinin perde arkasındaki taşıyıcılar olarak yer alıyor. Yeni eserini okuyucularının beğenisine sunmanın heyecenını yaşadığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti: "Hilal Birliği, hayal ile gerçeğin arasındaki en ince çizgide yürürken, okuru yalnızca bir hikâyeye değil bir sorgulamanın içine davet ediyor. İlk satırdan itibaren okur, sanki kendi cebine bırakılmış bir mektubun çağrısıyla baş başa kalıyor ve şu soruyla yüzleşiyor: ’Ben gitmeli miyim?’ " Yeni romanıyla tarihsel derinliği, politik arka planı ve güçlü kurgusuyla, okuru hem düşünmeye hem de hatırlamaya çağıran Çelik, bunu "Çünkü bazı sırlar anlatılmaz; ancak hak edenin kulağına fısıldanır." şeklinde ifade ediyor. Önceki romanları Gökhan Çelik, daha önce "Türk Mülkünün Nizamı: Nizamülmülk", "Ahi Evran", "Denizlerin Tufanı: Piri Reis", "Çaka Bey - Beni Denizlere Gömün", "Fatih Zamanı: Veladet", "Şahzade - Hükümdarlık Satracı", "Kurt Gecesi: İmparatoryum" ve "Kıbrıs Baskını" adlı romanlara imza atmıştı.