SPOR - 13 Ocak 2020 Pazartesi 14:03

Jose Sosa: 'Adınız Trabzonspor ise hedefiniz zirvedir'

A
A
A
Jose Sosa: 'Adınız Trabzonspor ise hedefiniz zirvedir'

Trabzonspor takım kaptanı Jose Sosa, bu sezon mücadele ettikleri her iki kulvarı da en üst noktada tamamlamak istediklerini belirterek, "Adınız Trabzonspor ise hedefiniz doğal olarak her zaman zirvedir" dedi.

Futbol yolculuğuna doğduğu ülke olan Arjantin’de, sokak aralarında başlayan, 14 yaşında Estudiantes seçmelerini kazanan ve çok geçmeden de efsane futbolculardan Enzo Francescoli’ye benzetilen tarzı nedeniyle 'Küçük Prens' anlamına gelen 'El Principito' lakabını alan, kariyeri boyunca yer aldığı her organizasyonlarda planların ana parçası olan ve saygı uyandıran bordo-mavililerin takım kaptanı Jose Ernesto Sosa, Trabzonspor Dergisi'ne röportaj verdi.

Jose Sosa: 'Adınız Trabzonspor ise hedefiniz zirvedir'Sezon başında çok iyi bir hazırlık kampı dönemi geçirdiklerini belirten Sosa, "Özellikle takıma yeni katılan arkadaşlarımızla tanışma ve çalışma evresini geçirmiş olduk. Geçen sezon çok önemli ve değerli bir iş ortaya koymuştuk. Bu işin devamını ve daha iyisini yapabileceğimizi göstermemiz gerekiyordu. Sonuç olarak hem sıkı bir çalışma süreci geçirdik, hem de yeni gelen arkadaşlarımızla birbirimize alışmaya çalıştık. Oyun ve hayat tarzlarımızı ifade ettik. Zor ama bir o kadar da güzel bir sezon başı kampı oldu" açıklamasını yaptı.

"Yusuf Yazıcı ve Rodallega önemli katkılar verdiler"
Yusuf Yazıcı ve Rodallega'nın takımdan ayrılmasıyla ilgili olarak Arjantinli oyuncu, "Yusuf Yazıcı geçtiğimiz sezon yeteneğiyle bize çok büyük katkıda bulunmuştu. Gelecek vaat eden bir oyuncu olduğunu hepimiz görebiliyorduk. Ayrılmasını istemesek de ayrılabileceğini hissediyorduk. Böyle yetenekler kolay bulunmaz. Bu yeteneğini önemli kulüplerde göstermeye devam ediyor. Hugo Rodallega da attığı goller ve tecrübesiyle takımımıza önemli katkılar yapmıştı. Böyle önemli oyuncuları kaybetmek dünyanın her takımını etkiler. Ancak yeni gelen arkadaşlarımız da en az onlar kadar katkı verdiler, en az onlar kadar takımımızı sahiplendiler. Tüm bunların yanında adaptasyon için gerekli zamanı en kısa seviyeye çektiler. Sonucunda çok kaliteli ve geçen sezon ki başarının üstüne çıkabilecek bir kadro olduğumuzu ortaya koyduk. Bu konuda şanslıydık çünkü bu süreç çok daha sancılı olabilirdi" diye konuştu.

"Sorumluluktan hiç bir zaman kaçmadım"
Hiç bir zaman sorumluluktan kaçan biri olmadığını belirten bordo-mavililerin kaptanı Jose Sosa, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben hiçbir zaman sorumluluktan kaçan bir kişi, oyuncu olmadım. Aksine maçın en önemli anlarında sorumluluk almayı hep istedim. Sorumluluk almayı da seviyorum. Bir maçta topun yakıcı olduğu anlarda sorumluluk almak benim için büyük bir keyif. Geriye dönüp baktığımda çok önemli takımlarda çok önemli tecrübeler elde ettiğimi söyleyebilirim. Arkadaşlarıma tecrübelerimi aktarabileceğim bir ortam oluştu. Bu sorumluluğu üstlenmekten dolayı çok memnunum. Eğer saha içinde ve dışında arkadaşlarıma katkı sağlıyorsam bu beni daha fazla mutlu eder. Dışarıdaki insanların da bu duruma tanık olması çok güzel."

"Sakatlık kabusu üzerimize çoktu"
Bu sezon takım olarak yaşadıkları sakatlıklarına vurgu yapan Arjantinli yıldız, "Özellikle bu sezon sakatlıklar kabus gibi üzerimize çöktü. Tüm arkadaşlarımla birlikte özellikle Abdülkadir Ömür’ün yaşadığı sakatlık beni derinden etkiledi. Çünkü Abdülkadir hem kendi yeteneği, hem de takım için önemli bir oyuncu ve dahası genç oyuncularımız için bir rol modeldi. Diğer takım arkadaşlarım da onun bu sakatlığına çok üzüldü. Ancak genç bir oyuncu olması sebebiyle eskisinden daha güçlü geri döneceğine eminiz. Tüm oyuncularımızın sahaya sağlıklı bir şekilde çıkabilmesi hem takımımız, hem de lig yarışı için çok önemli. Umuyoruz ki ligin ikinci yarısında talihsizlikler yaşamayız" şeklinde konuştu.

"Adınız Trabzonspor ise hedefiniz doğal olarak zirve olur"
"Adınız Trabzonspor ise hedefiniz doğal olarak zirvedir" diyen Sosa, iki kulvarda da en üst noktada ligi tamamlamak istediklerini söyleyerek, "Özellikle ligin çok iyi analiz edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben analizin gücüne inanan biriyimdir. Lige baktığınızda isimleri büyük olan takımların diğerleriyle yaptığı maçlarda sürpriz puan kayıpları yaşadığını görüyoruz. Buna biz de dahiliz. Dolayısıyla üst tarafla alt taraf arasında çok büyük fark yok. Bunun sonucunda yakalayacağınız bir galibiyet serisi sizi yukarıya taşıyabilir ya da olumsuzluk durumunda aşağılara inebilirsiniz. Ligin her duruma açık olduğunu düşünüyorum. Kupada da zorlu bir sürecin yaşanacağını düşünüyorum. Her takım bu başarıyı elde etmek isteyecektir. Biz her iki kulvarı da en üst noktada tamamlamak istiyoruz. İsminiz Trabzonspor ise hedefiniz doğal olarak zirve olur" ifadelerini kullandı.

Sezonu mutlu sonla tamamlamak istiyoruz"
Sezon sonu hedeflerinden de bahseden Arjantinli oyuncu, "Takımın ortamını ve uyumunu çok iyi buluyorum. Tüm oyuncular aynı hedefler doğrultusunda ve aynı iyi niyetle hareket ediyor. Dostluk da üst düzeyde. Bu tarz ortamlar kolay kolay bulunmaz. Ligin ilk yarısı itibarıyla bu değerler neticesinde tabii ki daha iyi olabilirdi ama yine de zirvenin içerisinde yer alıyoruz. Şimdi iyi bir devre arası kampının ardından ikinci yarıya iyi bir başlangıç yapmak ve sezonu mutlu sonla tamamlamak istiyoruz" dedi.

"UEFA Avrupa Lig'nde bitirdiğimiz konumu hak etmemiştik"
Sosa, açıklamalarında UEFA Avrupa Ligi'ndeki performanslarını da değerlendirerek, şunları söyledi:
"Öncelikle şunu söylemem gerekir ki UEFA Avrupa Ligi'nde grubumuzu bitirdiğimiz konum bizde buruk bir tat bıraktı. Çünkü biz bunu hak etmemiştik. Özellikle Ekuban ve Abdülkadir Ömür'ün yaşadığı sakatlıklar gerçekten bizi derinden etkiledi. Her ikisi de takım için çok önemli oyunculardı. Onlara en çok ihtiyacımız olduğu dönemde ikisini de çok uzun süreli olarak kaybettik. Dolayısıyla onların yokluğuna alışmak gerçekten bizim için zaman aldı. Zorlayıcı bir süreçti. Şunu da bilmek gerekir ki Trabzonspor gibi bir kulübün her zaman Avrupa Kupalarında olması gerekir ve her yıl üzerine koyarak, tecrübeler kazanarak, genç oyuncularına tecrübeler kazandırarak bu yolda daha da iyi bir şekilde ilerlemelidir. Çünkü çok genç arkadaşlarımız var. Bu genç arkadaşlarımızın tecrübe kazanmaya ihtiyaçları var.Bu sezon hem ligde hem de Avrupa Ligi’nde oynamak zorunda kaldılar. Dolayısıyla iki lig arasındaki farkı çok iyi anlayamadılar. Bu farkı anlamak için tecrübe sahibi olmanız gerekir. Belki o genç arkadaşlarımızda tecrübe eksikliği yaşandı. Ancak gruptaki rakiplerimize baktığımızda hiçbiri bizden daha iyi değildi. Grubu zirvede tamamlamak için önümüzde hiçbir engel yoktu. İsmiyle, geçmişiyle bu takım her zaman Avrupa'da olmak zorunda. Dolayısıyla tecrübe kazanarak çok daha iyi bir yola girebileceğimizi düşünüyorum."

"Takımdaki gençlere baktığım zaman kendi gençliğimi hatırlıyorum"
Trabzonspor'daki genç oyunculara baktığı zaman kendi gençliğini hatırladığını ifade eden tecrübeli oyuncu, şöyle devam etti:

"Henüz 16-17 yaşlarındayken yetiştiğim kulüpte aynı buradaki gibi genç oyunculara gereken şanslar veriliyordu. Bahsettiğim yaşlarda A takımda benden çok daha yaşlı, çok daha tecrübeli futbolcularla oynama fırsatı buldum. Hayatım boyunca unutamayacağım bir tecrübe oldu benim için. Genç arkadaşlarımın burada olmaları, büyük bir isme sahip takımın içerisinde olmaları onlar adına büyük bir şans. Sadece maça çıkmak için maça çıkmamalılar. Kazanmak için maça çıkmalılar. Ancak bu sayede kendilerini geliştirebilirler. Burada başarılı olur, yeteneklerini gösterebilir ve üstüne çalışarak yeteneklerini geliştirebilirseler geleceklerinin çok parlak olduğunu düşünüyorum. Ama şu hataya kesinlikle düşmemeliler 'Ben oynuyorum, dolayısıyla artık rahat davranabilirim' düşüncesine kapılmasınlar. Çünkü futbol acımasız bir spor dalı. Hemen kaybolabilme gibi bir durum söz konusu olabilir. Asla rahatlamadan, disiplinden taviz vermeden çalışmalara devam etmeliler. Aynı zamanda tabii ki oynamalılar, oynayarak kendilerini geliştirmeliler. Bu arkadaşlarımız kendilerine verilen şansları asla harcamamalılar. Her seferinde üstüne koyarak devam etmeliler."

"Böyle bir şehirde ve böyle takımda kaptanlık yapıyor olmak gerçekten büyük bir gurur"
Sosa, saha içinde ve dışında bir kaptan olmanın sorumluluğuna vurgu yaparak, "Kaptanlığın sadece insanlarla konuşarak, ya da insanlara bir şeyler anlatarak, kısaca kelimelerle yapılacak kadar kolay bir şey olduğunu düşünmüyorum. İnsanlara ancak saha içinde duruşunuzla, yaptığınız işinizle ve işinize gösterdiğiniz saygı ile örnek olabilirsiniz. İnsanları ancak örnek olarak etkileyebilirsiniz. Belki dünyanın en güzel kelimelerini, en güzel sözlerini seçip onlara güzel bir şeyler söyleyebilirsiniz, ancak bunu eğer eyleme dökmezseniz, bunu eğer onlara sizin de yaptığınızı göstermezseniz söylediklerinizin hepsi boşa gidecektir ve dolayısıyla hiçbir anlamı olmayacaktır. Ben kendimi bu şekilde bir kaptan olarak değerlendiriyorum. Bu şekilde örnek olmaya çalışıyorum. Özellikle genç oyunculara saha içerisinde neler yapmaları ve nerde durmaları gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Daha önce öğrendiğim bilgileri onlarla paylaşıyorum. Belki onlara ufak bir katkım olur. Saha dışında da bütün arkadaşlarımızla konuşmaya, hepsinin fikirlerini öğrenmeye, neler düşündüklerini, ya da onların ne istediklerini öğrenebilme adına hepsiyle konuşabilmek istiyorum. Hepsiyle konuşmak hoşuma gidiyor. Çünkü aynı zamanda fikirlerinizi değiş tokuş etmiş oluyorsunuz. “Ben bunu düşünüyorum ama senin bu konudaki fikrin ne?” yaklaşımıyla karşılıklı olarak yeni fikirler öğreniyoruz. Bu fikirlerin gelişerek belki daha da iyi fikirler haline gelmesini sağlayabiliyorsunuz. Sonuç olarak ben sözden ziyade işi eyleme döken ve bunu yaparak gösteren bir kaptan olmaya çalışıyorum. Umuyorum bunda da başarılıyımdır. Çünkü böyle bir şehirde ve böyle takımda kaptanlık yapıyor olmak gerçekten büyük bir gurur. Aynı zamanda çok büyük bir sorumluluk. Bu gururu yaşamak için ilk önce bu sorumluluğun altından kalkmanız gerekiyor. İnsanların sizlerden beklentilerine karşılık vermeniz gerekiyor. Bende bunu yapmaya çalışıyorum" diyerek kaptanlığın nasıl olması gerektiğini tarif etti.

"İçinde bulunduğum takımla büyük hayallerimiz var"
Hayatı boyunca çalışmanın gücüne inandığını belirten başarılı oyuncu, "Futbolun içinde olduğum, oynadığım sürece her zaman hayallerim ve hedeflerim oldu. Genelde önüme büyük hedefler koydum. Artık kariyerimin son dönemine giriyorum ve bu gerçekle de yüzleşmek durumundayım. Dolayısıyla son zamanların tadını çıkarmaya çalışıyorum. Çok şanslıyım ki içinde bulunduğum takımla büyük hayallerimiz var ve bu hayallerimizi gerçekleştirebilecek güçteyiz. Bu nedenle ayrıca kendimi heyecanlı hissediyorum. Cesaret korkunun olmayışı değil, korkunun üstesinden gelebilmektir. Bunu vücuduma dövme yaptırdım. Ayrıca hayattaki hiçbir şeyin imkansız olmadığını düşünüyorum. Ben hayatımı bu düşünce üzerinden kurguluyorum" diye konuştu.

"Trabzon'da düşündüklerimden daha fazlasını gördüm"
Yaşadığı şehir olan Trabzon'la ilgili de değerlendirmelerde bulunan Arjantinli yıldız, "İnsanların sevgi ve saygısını gördükçe burada zaman geçirmekten zevk almaya başlıyorsunuz. İlk zamanlar sadece kızlarım için anaokulu bulmakta zorluk yaşadım. Sonrasında şansıma tam evimin karşısına bir anaokulu açıldı. Trabzon’da bazen kızlarımla birlikte şehirde geziyorum ve insanların hem bana, hem de çocuklarıma karşı gösterdikleri ilgiye şahit oluyorum. Aynı durum başka yerde olsa bundan rahatsızlık duyabilirsiniz ancak burada insanların iyi niyetine tam anlamıyla tanık olabiliyorsunuz. Sorunun Trabzonspor kısmıyla ilgili de yorum yapmak istiyorum. Ben bu burayı yarışmacı ve hedefleri olan bir kulüp olmasından dolayı tercih etmiştim. Kulübe girdiğim andan bu zamana kadar yaşadıklarım bana doğru tercih yaptığımı göstermiş oldu. Hatta düşündüklerimden daha fazlası olduğunu gördüm" dedi.

"Çocuklarım Türkçe kullanıyor"
Kızlarının ve ailesinin Trabzon'la uyumunu örnek vererek anlatan Sosa, "Kızlarım buraya çok iyi bir şekilde adapte olmuş durumdalar. Bazen okuldan geldiklerinde evde oyun oynarken Türkçe kelimeler kullandıklarını hatta özellikle rakamları Türkçe söylediklerine şahit oldum. Bu çok güzel. Bende bazı temel şeyleri anlayabiliyorum. Ancak Türkçe tamamıyla çalışarak öğrendiğim bir dil değil. Konuşma anlamında sıkıntılarım var. Antrenman dışındaki zamanımı genelde evde ailemle geçirdiğim için Türkçe konuşmaya çok zaman olmuyor. Yalnız olsaydım çoktan öğrenebilirdim diye düşünüyorum. Dil olarak İspanyolca ana dilim. Bunun dışındaki hiçbir dili ders alarak öğrenmedim ama İngilizce ve Almanca ve İtalyanca konusunda günlük konuşmaları yapacak bir durumdayım. Rusça ve Türkçeyi de tam konuşamasam da anlayabiliyorum" şeklinde konuştu.

"Futbolun içinde kalmak istiyorum"
Futbolu bıraktıktan sonra da futbolun içinde kalmayı planladığını belirten Jose Sosa, sözlerini şöyle tamamladı:

"Belki menajerlik olabilir. Genç yaştan itibaren bir oyuncunun yanında yer alıp, gelişimine katkı sağlayabilirim. Bazen sportif direktör, bazen de teknik adam olmayı istiyorum. İlk zamanlar teknik adamlık yapmayı aklımdan bile geçirmedim ama şimdilerde bunun olabileceğini de hissediyorum. Hala tam olarak kararımı vermedim. Tek bildiğim; bir şekilde futbolun içerisinde yer alacağımdır."

Gökmen Şahin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Kuşadası’nda patili can dostlar artık hafta sonları da ziyaret edilebilecek Kuşadası Belediyesi tarafından yürütülen yenileme çalışmaları ile can dostlar ve ziyaretçiler için huzurlu bir yaşam alanına dönüştürülen Kuşadası Evcil Hayvan Rehabilitasyon Merkezi, bundan böyle hafta sonlarında da ziyaret edilebilecek. Hayvansever Belediye Başkanı Ömer Günel’in girişimleri ile alt ve üstyapısı bütünüyle yenilenerek tedavileri ve nekahet evreleri süren hayvanların sağlıklı ve huzurlu bir ortamda konuk edilebilmeleri için gerekli tüm düzenlemelerin büyük bir özen ve estetik anlayışı ile yapıldığı Kuşadası Evcil Hayvan Rehabilitasyon Merkezi, hafta sonlarında da ziyarete açıldı. Başta çocuklu aileler olmak üzere hayvansever kent sakinleri tarafından sıklıkla ziyaret edilen merkez, bundan böyle Cumartesi ve Pazar günleri de dahil olmak üzere haftanın 7 günü 11.00-16.00 saatleri arasında kapılarını ziyaretçilerine açmaya başladı. Yürütülen yenileme, çevre düzenleme ve peyzaj çalışmaları ile estetik bir görünüme kavuşturulan merkez, keyifli ve renkli atmosferi ile de hayvan severlerin haftanın 7 günü rehabilite edilen kedi ve köpeklerle dilediğince vakit geçirmesine imkan sağlıyor. Kuşadası Belediyesi’nin resmi internet sitesinden 7/24 canlı olarak izlenebilen merkezin hafta sonlarında da ziyarete açılması hayvansever kent sakinleri tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandı.
Denizli Denizli’den çıkıp 15 günde Balkanları motosikletle dolaşacaklar Denizli’de yaşayan iki arkadaş, motosikletleriyle balkan ülkeleri turuna çıktı. İki motosiklet tutkunu, 15 günde 7 bin kilometrelik rotayı takip ederek 10 Balkan ülkesini gezecek. Denizli’de yaşayan motosiklet tutkunları Gürcan Ekici ve Yalçın Ekin, 15 günlük Balkan ülkeleri turuna çıktı. Ekici ve Ekin, belirlenen 7 bin kilometrelik gezi parkurunda motosikletleriyle 10 Balkan ülkesini gezecek. İkili gece konaklamalarını da yanlarında götürdükleri çadırda yapacak. Sabah saatlerinde Denizli’den motosikletleriyle hareket eden Ekici ve Ekin, akşam saatlerinde Çanakkale’ye ulaşacak. Geceyi Çanakkale’de çadırda geçirecek olan iki motosiklet tutkunu Balkan turuna yarın başlayacak. Daha öncede ‘Sakin Motorcular’ olarak 10 motosiklet tutkunu ile Yunanistan turu yaptıklarını, yurt içinde de birçok bölgeye motosiklet turu düzenlediklerini anlatan Gürcan Ekici, "Her hafta sonu motorlarımız ile geziler düzenleyip farklı kültürler öğreniyoruz. Ege Bölgesi’nde gitmediğimiz şehir kalmadı. Bölge dışında da geziler yapıyoruz. Gittiğimiz bölgelerde çadırda kalıyoruz. Bugün başladığımız Güney Avrupa turumuzu iki motosikletle 15 gün olarak belirledik. Yaklaşık 7 bin kilometrelik belirlediğimiz güzergâhta Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk, Bosna Hersek, Karadağ, Slovenya, İtalya, Hırvatistan, Sırbistan ve Bulgaristan’ı ziyaret edeceğiz, tarihi ve turistlik bölgeleri gezeceğiz. Motosikletlerle yapılan turlarda her zaman olduğu gibi kurallara mutlaka uyulması gerekiyor. Çok dikkatli olmamız şart" dedi.
Denizli Motosiklet kazasında hayatını kaybeden iki arkadaştan son bakış Denizli’de seyir halindeki motosikletin sollama yaptığı esnada önüne çıkan otomobile çarpması sonucu meydana gelen kazada hayatını kaybeden iki gençten geriye anıları kaldı. Son yolculuklarına yan yana uğurlanan iki arkadaşın ‘son bakış’ notuyla paylaşılan videosu duygusal anlar yaşattı. Pamukkale ilçesi Zeytinköy Mahallesi Acıpayam Bulvarı’nda meydana gelen kazada; Zekeriya Akhan (21) yönetimindeki 34 VG 8057 motosiklet, bulvar üzerinde ilerlerken aynı yöne seyir halinde olan midibüsü geçmek istedi. Sollama yapan genç sürücünün kullandığı motosiklet, önüne çıkan otomobile arkadan çarptı. Çarpmanın etkisiyle motosiklet sürücüsü ve yanında yolcu konumunda bulunan arkadaşı Rahman Çabuk yola savruldu. Sağlık ekiplerinin ilk müdahalede bulunduğu iki genç, ambulansla Pamukkale Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edildi. Durumları ağır olan Zekeriya Akhan ve Rahman Çabuk, hastanede doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılmadı. Gezinti için çıktıkları motosiklet kazasında hayatlarını kaybeden Zekeriya Akhan ve Rahman Çabuk’un cenazeleri, Güzelyurt Mahalle Mezarlığında yan yana kazılan kabirlerde dualarla son yolculuklarına uğurlandı. Çok iyi arkadaş olan Zekeriya Akhan ve Rahman Çabuk’un arkadaşları tarafından sosyal medyada ‘son bakış’ notuyla paylaşılan videosu duygusal anlar yaşanmasına neden oldu. Kaza yaptıkları motosikletle Çameli ilçesine giderlerken başka bir sürücü tarafından cep telefonu kamerasıyla kayda alınan görüntülerde, iki arkadaşın kendilerini çeken sürücüyü fark ettikleri ve ona doğru bakarak selamlaştıkları anlar yer aldı.
Ordu 70 kişilik otobüsün Ayşegül kaptanı Ordu’da, Büyükşehir Belediyesi özel halk otobüsünde dolmuş şoförlüğü yapan Ayşegül Kurt, bu meslekte ildeki tek kadın olarak görev yapıyor. 8,5 metre uzunluğunda ve 70 kişi kapasiteli otobüsü kullanan Ayşegül Kurt, yolcular ve meslektaşlarından da tam destek alıyor. Geçen yıllarda İstanbul’da memleketi Ordu’da servis şoförlüğü yapan evli ve 3 çocuk annesi Ayşegül Kurt (47), bir arkadaşının tavsiyesi üzerine dolmuş şoförü olmaya karar verdi. Geçen yıllardan da gelen tecrübesi ile direksiyonun başına geçen Kurt, 8,5 metre uzunluğunda ve 70 yolcu kapasitesine sahip Ordu Büyükşehir Belediyesi Özel Halk otobüsü 1. etapta şoför olarak göreve başladı. Yaklaşık 2 haftadır 52 numaralı otobüsü kullanan kadın kaptan, meslektaşları ile yolcuların kendisine destek verdiğini belirtiyor. “Çocukluktan bu yana hevesti” Büyük araç kullanmayı çok sevdiğini, geçmişte de farklı araçlar kullandığını söyleyen Ayşegül Kurt, “Çocukluktan gelen bir heves. 15 gün önce bu mesleğe başladım, ilk defa görenler şaşırıyor ve tebrik ediyorlar. Genel olarak iyi gidiyor, ilk kez bu meslekte Ordu’da kadın görüldüğü için tebrik ediyorlar. Şoför arkadaşlar da gayet yardımcı oluyor, şu an için iyi gidiyor” diye konuştu. “Büyük sorumluluk üstleniyoruz” Trafikte bu araçları kullanmanın zor olduğuna, bir de yolcu sayısı fazla olunca daha çok dikkatli olunması gerektiğine değinen Kurt, “Ayakta, çocuk, yaşlı ve engelli yolcu oluyor, tüm bunları takip ederek araç kullanmak gerekiyor. Ayakta oldukları için ani fren gibi davranışları yapmamak gerekiyor, büyük bir sorumluluk alıyoruz” ifadelerine yer verdi. "Diğer sürücüler trafikte bizi sıkıştırınca zorlanıyoruz" Trafikteki diğer sürücülerin özellikle toplu taşıma araçlarının olduğu noktalarda daha çok dikkat etmeleri gerektiğini söyleyen Kurt, “Ani sollamalar, makas atma gibi davranışlarda özellikle toplu taşıma araçlarından uzak durmalarını rica ediyorum. Biz de kendimizi risk altına alıyoruz, sonuçta can taşıyoruz. Sinyal vermeden önümüze kırıyorlar, bu noktalarda da zorlanıyoruz çünkü ani fren yapamıyoruz” şeklinde konuştu. “Eşimle gurur duyuyorum” Eşine her zaman destek olduğunu ve bundan sonraki süreçte de olmaya devam edeceğini söyleyen Ahmet Kurt, “Her zaman arkasındayım, gurur duyuyorum. İnşallah Allah’ım kazasız ve belasız araç kullanmayı nasip eder. İnsanlarımız da artık çok olumlu sonuçlar veriyorlar” ifadelerine yer verdi. Yolcular ise kadınları bu tür sektörlerde görmekten dolayı mutlu olduklarını dile getirdiler.