ÇEVRE - 12 Temmuz 2020 Pazar 13:35

Kadınlar azmetti, 1,5 milyon metrekarelik boş arazi ayçiçek tarlasına döndü

A
A
A
Kadınlar azmetti, 1,5 milyon metrekarelik boş arazi ayçiçek tarlasına döndü

Bursa’da beyaz et üzerine üretim yapan fabrikada pandemi sürecinde moral bulmak için kendilerini bahçe işlerine veren kadın çalışanlar sayesinde fabrikanın 1,5 milyon metrekarelik boş arazileri verimli hale geldi. Kısıtlama zamanı kendilerini bahçe işlerine veren kadınlar, normalleşme ile birlikte ektikleri ürünlerin meyvelerini toplamaya başladı.

Bursa’da beyaz et üretiminin öncü firmalarından HasTavuk’un kadın çalışanları, korona virüs sürecinde yaptıkları proje ile firmalarına hem renk getirdi hem de kazanç sağladı. Pandemi sürecinde moral bulmak için bahçe işlerine dadanan kadın çalışanlar, firma sınırları içerisinde oluşturdukları hobi bahçelerinde domates, salatalık, biber ve patlıcan ekip yetiştirdi. İş yerine ait geniş ve boş arazilere de ayçiçek ekilmesi için harekete geçen kadınlar, 5 aylık süreçte 1,5 milyon metrekareye yakın boş arazinin ayçiçek tarlasına dönüşmesine vesile oldu. Kadınların hobi olarak başlattığı proje sayesinde hasat zamanı elde edilen çiçek yağından para kazanan firma, ayçiçeklerinden üretilen yemler sayesinde milyon dolarlık tasarruf yaptı. Kendi ihtiyacını karşılayan firma, taleplere göre elde ettiği yemleri satıp para da kazanmaya başladı.

Pandemi zamanı moral bulmak için tarlada zaman geçiren kadınlar, normalleşme ile birlikte ektikleri ürünlerin meyvelerini toplamaya başladı. Öğle aralarını topuklu ayakkabılarıyla tarlada ve hobi bahçelerinde domates, biber ve patlıcan toplayarak geçiren kimisi satın alma müdürü, kimisi halkla ilişkiler, kimisi genel müdür asistanı, kimisi ise veteriner olan kadınların görüntüsü dikkat çekti.

Kadın çalışanlar adına konuşan HasTavuk firmasının Halkla İlişkiler Müdürü Bircan Özkan, "Biz bir proje olsun diye yola çıkmadık. İnsan olarak yaşadığımız dünyaya, çevremize ve doğaya sahip çıkalım istedik. Biz HasTavuk kadınları olarak pandemi sürecinde motivasyonu arttırabilmek için önce küçük hobi bahçeleri oluşturduk. Domates, patlıcan, salatalık, biber gibi ürünleri ekerek mola saatlerimizi değerlendirmeye çalıştık. Bir süre sonra yem fabrikamızda özellikle tavukçuluk sektöründe ihtiyacımız olan buğday, yonca, ayçiçeği ve mısır gibi ihtiyaçları gördük ve daha büyük arazilerde kendi tavuklarımıza yedireceğimiz yemlerde kullanılmak üzere bu ürünleri üretmeye başladık. Öyle ki zamanla çevremizden gelen taleplere de cevap vermeye başladık. Biz bu projeye dünyamıza, toprağımıza, doğamıza borcumuz olduğu için başladık. Toprağı ekerek, üreterek, emek vererek kadının gücünü ortaya koymaya çalıştık. Çevremize olan saygımızı ortaya koymaya çalıştık ve başarılı da olduk" diye konuştu.

500 bin metrekare kapalı alanda bir yandan tavuk eti üretimi yaparken geri kalan 1,5 milyon metrekarelik arazide zeytin, meyve, ayçiçeği, buğday, mısır, yonca ekili olan firmanın yine sınırları içerisinde sebze ve meyve yetiştirilen hobi bahçeleri ile 10 binin üzerinde dikili ağacı bulunuyor.

Uğur Uslubaş

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Dede Korkut hikayeleri Türklerde kadının konumunu ortaya koyuyor Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Türk Kültüründe Dede Korkut Kitabı” adlı konferansında Dede Korkut hikayelerindeki kadının konum ve önemine değindi. Prof. Dr. Şenesen, Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi’nde (ÇÜTAM) verdiği konferansta, Dede Korkut Hikayelerinde genel olarak Oğuzların birtakım mücadelelerinin yer aldığını ifade ederek, “Bu mücadelelerin ikisi Oğuzların kendi aralarında yaptıkları mücadelelerdir. Bunlardan birinde Dirse Han ve oğlu Boğaç Han arasında geçer. Bir başka mücadele ise İç Oğuz ve Taş Oğuz karşılaşır” dedi. Prof. Dr. Şenesen, şunları kaydetti: “Dede Korkut Hikayelerinde sağlam temellere oturtulmuş bir sosyal yapıyla karşılaşırız. Eski kültür hayatımızı ile ilgili zengin bilgiye bu hikayelerde rastlıyoruz. Hikayelerde toplumun başında hanlar hanı diye gösterilen Begil oğlu Emren Hikayesinde padişah olarak ifade edilen Bayındır Han vardır. Bayındır Han’ın hikayelerindeki rolü beylere akın izin vermek, divanı toplamak, yılda bir defa büyük bir ziyafet vermektir. Hikayelerde kahraman olarak görünmez.” Dede Korkut Hikayelerinde hemen hemen tüm hikayelerde kadının önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Ç.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Kadın bir güzellik sembolü olmanın yanında sosyal hayat içinde erkeğin yanında onun eşi ve ortağı olarak yer alır. Kadın sosyal hayat içinde düşüncesi alınan, eş seçiminde özgür, vefa duygusu gelişmiş, anne, iffet sahibi, saygı duyulan biridir. Bu özelliklerinin yanı sıra ata biner, kılıç kullanır, ok atar ve erkeklerle yarışır” şeklinde konuştu. Konferans sonunda Prof. Dr. Refiye Şenesen’e teşekkür belgesi verilirken hatıra fotoğrafı çekimi de gerçekleştirildi.