SAĞLIK - 10 Mayıs 2021 Pazartesi 10:10

Kalıcı görme kayıplarına dikkat

A
A
A
Kalıcı görme kayıplarına dikkat

Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Mustafa Duran, “Diyabet hastaları göz sağlığı kontrollerinde geç kalması durumunda kalıcı görme kayıpları ve göz hasarları yaşayabilir” dedi.

Halk arasında 'şeker hastalığı' olarak da bilinen 'diyabet' tüm vücuda etki edebildiği gibi gözlerde de çok büyük hasara neden olabiliyor. Medicana Samsun Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Mustafa Duran tedavi süreci ve önlemlere dair detaylı bilgi verdi.

“Kan şekeri kontrolü çok önemli”

Opr. Dr. Mustafa Duran, diyabettin vücutta kan şekeri (glikoz) metabolizmasının bozulması sonucunda ortaya çıkan bir hastalık tablosu olduğunu ifade ederek, “Glikoz seviyesinin yüksek seyretmesi neticesinde vücut damarlarında bozukluklar başlar. Bu da göz, böbrek ve kalp-damar sistemi hastalıklarına neden olur. 20-65 yaşları arasında görme kayıplarının en önemli sebeplerinden biri diyabet hastalığıdır. Diyabet gözde katarakt, göz tansiyonu ve diyabetik retinopati dediğimiz göz arkasında kanama ve ödemle seyreden hastalıklara neden olur. Diyabetin süresi ve kandaki glikoz seviyesinin yüksekliğiyle orantılı olarak göz hasarı oluşturma riski artar. Diyabetin göze hasarı (retinopati) tedavisinde de kan şekerinin kontrolü çok önemlidir” ifadelerini kullandı.

"Tedavide geç kalmayın"

"Tedavide geç kalmayın" uyarısında bulunan Opr. Dr. Mustafa Duran şöyle devam etti:
“Erken dönemlerde retina damarlarında bozulmalara bağlı olarak mikro anevrizmalar (damarda balonlaşma) ve küçük kanamalar görülür. Görme merkezinin tutulmadığı durumlarda görme etkilenmediği için hastanın bir şikayeti olmaz ancak rutin göz muayeneleriyle bu erken dönem yakalanabilir ve ilerlemeden koruyucu önlemler alınabilir. Retina damarlarında ki bu sızıntılar görme merkezini tutarsa görme azalması şikayetleri başlar. Bu dönemde makula OCT ve göz anjiyosu (FFA) filmleri çekilerek sonuçları değerlendirilir. Bunlara göre göz içi (intravitreal) anti-VEGF iğneler veya argon lazer tedavisine karar verilir. Bazı durumlarda her iki tedavi beraber uygulanır. Eğer tedavide geç kalınırsa retinal damar tıkanıkları, geniş göz içi kanamaları (vitreus hemorajisi) ve retinada fibrotik bantlar oluşur. Bu dönemde hastaların görmeleri daha da düşer. Bu safhalarda iğne ve lazer tedavilerine ek olarak göz arkasına uygulanan vitrektomi dediğimiz ameliyatlar yapılır. Geç kalınan hastalarda kalıcı görme kayıpları ve göz hasarları oluşabilir.”

Kontroller aksatılmamalı

Dr. Duran, şeker hastalığına bağlı göz rahatsızlıklarının oluşmaması, hastanın görme kaybı yaşamaması için diyabet hastalarının tanı aldıktan sonra göz muayenesi olmaları ve göz hekiminin önerileri doğrultusunda 6 ay veya yıllık kontrollerine gitmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Dede Korkut hikayeleri Türklerde kadının konumunu ortaya koyuyor Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Türk Kültüründe Dede Korkut Kitabı” adlı konferansında Dede Korkut hikayelerindeki kadının konum ve önemine değindi. Prof. Dr. Şenesen, Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi’nde (ÇÜTAM) verdiği konferansta, Dede Korkut Hikayelerinde genel olarak Oğuzların birtakım mücadelelerinin yer aldığını ifade ederek, “Bu mücadelelerin ikisi Oğuzların kendi aralarında yaptıkları mücadelelerdir. Bunlardan birinde Dirse Han ve oğlu Boğaç Han arasında geçer. Bir başka mücadele ise İç Oğuz ve Taş Oğuz karşılaşır” dedi. Prof. Dr. Şenesen, şunları kaydetti: “Dede Korkut Hikayelerinde sağlam temellere oturtulmuş bir sosyal yapıyla karşılaşırız. Eski kültür hayatımızı ile ilgili zengin bilgiye bu hikayelerde rastlıyoruz. Hikayelerde toplumun başında hanlar hanı diye gösterilen Begil oğlu Emren Hikayesinde padişah olarak ifade edilen Bayındır Han vardır. Bayındır Han’ın hikayelerindeki rolü beylere akın izin vermek, divanı toplamak, yılda bir defa büyük bir ziyafet vermektir. Hikayelerde kahraman olarak görünmez.” Dede Korkut Hikayelerinde hemen hemen tüm hikayelerde kadının önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Ç.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Kadın bir güzellik sembolü olmanın yanında sosyal hayat içinde erkeğin yanında onun eşi ve ortağı olarak yer alır. Kadın sosyal hayat içinde düşüncesi alınan, eş seçiminde özgür, vefa duygusu gelişmiş, anne, iffet sahibi, saygı duyulan biridir. Bu özelliklerinin yanı sıra ata biner, kılıç kullanır, ok atar ve erkeklerle yarışır” şeklinde konuştu. Konferans sonunda Prof. Dr. Refiye Şenesen’e teşekkür belgesi verilirken hatıra fotoğrafı çekimi de gerçekleştirildi.