SAĞLIK - 20 Haziran 2017 Salı 11:30

Kalp atışınızı rahatsız edecek derecede hissediyorsanız dikkat

A
A
A
Kalp atışınızı rahatsız edecek derecede hissediyorsanız dikkat

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Saygı, kalp ve ritim bozukluklarında ablasyon tedavisinin yüzde 95'lere varan oranlarda başarı sağlayabileceğini söyledi.

Kalp ritmi bozukluğunda kalbin olması gerekenden daha hızlı ya da daha yavaş veya düzensiz çalıştığını belirten uzmanlar, stres veya heyecan yaşanmadan çarpıntı hissediliyorsa bu durum kalp ritim bozukluğunun belirtisi olabileceğini kaydetti. Kişinin çarpıntı hissetmesinin her zaman kalp ritmi bozukluğu veya kalp hastalığı varlığını göstermediğini ifade eden Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Saygı, "Çarpıntı yakınması, hastaneye başvuran hastaların en sık ifade ettikleri şikayetlerden birisidir. Normal şartlarda sağlıklı bireyler yoğun efor yapmadıkları veya duygusal stres yaşamadıkları durumlarda kalp atışlarını genelde hissetmezler. Kalbimiz normal şartlarda belirli bir düzen içerisinde atar. Kalp hızımız normal şartlarda dakikada 60-100 arasındadır. Uyku veya dinlenme halinde iken kalp hızı dakikada 60’ın altına inebilir. Kişi efor yaptığında, bir heyecan yaşadığında kalp atışları hızlanabilir, şiddetlenebilir ve bu genelde kişiler tarafından hissedilebilir. Ancak kişinin herhangi bir efor yapmadan veya duygusal bir stres yaşamadan çarpıntı hissetmesi bir kalp ritim bozukluğunun belirtisi olabilir” diye konuştu.

Ablasyon tedavisi başarılı bulunuyor

Ritim bozukluklarının önemli bir kısmının başarılı şekilde tedavi edilebildiğini dile getiren Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Serkan Saygı, “Bazı ritim problemleri ilaç tedavisi ile iyileşebilirken, bazılarının tedavisinde yakma/dondurma olarak bilinen ablasyon işlemi uygulanıyor. Halk arasında yakma tedavisi olarak bilinen ablasyon tedavisi günümüzde birçok ritim bozukluğunun ilaçsız tedavisini mümkün kılmaktadır. Absalyon tedavisinin başarı şansı yüzde 60 ile yüzde 95 arasında değişmektedir. Tüm bu başarı oranları ilaç tedavisi ile karşılaştırılmayacak kadar yüksektir” dedi.

Medical Park İzmir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Saygı, şöyle devam etti:

"İşlemin esası kalp içerisindeki ritim bozukluğu yapan dokunun tespit edilerek kontrollü bir şekilde harap edilmesine dayanır. Ablasyon öncesi tanı amacıyla taşikardi tipi, kalbin neresinden kaynaklandığı, mekanizması ve ölümcül olup olmadığı anlaşılabilmektedir. Ablasyon tedavisi ile hastaların önemli bir kısmında bozulmuş olan kalp ritmi ilaç kullanımına gerek olmadan düzelir ancak ablasyon işleminin bu konuda eğitim almış hekimler tarafından yapılması gerekir. Ablasyon işlemi ehil olmayan hekimler tarafından yapıldığında kalıcı hasarlar ve sakatlanmalara sebep olabilir. Kalp ritminde düzensizleşme ve hızlanmaları kısaca taşikardiler olarak tanımlayabiliriz. Genelde ölümcül sonuçlar doğurabilecek ritim bozukluklar yaşı veya koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, kalp kapak hastalığı veya kalp krizi geçirmiş hastalarda daha sık görülürken tamamen sağlıklı görünen genç hastalarda da ciddi taşikardiler görülebilmektedir. Taşikardilerde önemli nokta tanının doğru konulabilmesidir."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.