SPOR - 08 Temmuz 2020 Çarşamba 15:50

Kardemir Karabükspor’da sahte imza ile yolsuzluk iddiası'

A
A
A
Kardemir Karabükspor’da sahte imza ile yolsuzluk iddiası'

Kardemir Karabükspor Kulübü eski Başkanı Mehmet Aytekin, mevcut başkan Mehmet Yüksel’in, karar defterine yöneticilerin adına sahte imza atılarak oyuncu transferindeki paraların kendi hesabına yatırılmasına dönük karar aldığının ortaya çıkması üzerine bazı yöneticilerin savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı. Aytekin, ayrıca Ankara’dan gönderilen 3 milyon TL’lik borç senedi ile kulübün borçlandırıldığını da iddia etti.

Türkiye'nin ilk ağır sanayisi olan KARDEMİR'de çalışan işçiler tarafından 1969 yılında kurulan ve 2014-2015 sezonunda UEFA Avrupa Ligi'nde Türkiye'yi temsil etme şansı yakalayan Karabükspor, mali olarak sıkıntılar yaşaması ile birlikte önce Süper Lig'den TFF 1. Lig'e ardından TFF 2. Lig'e kadar düştü. Gün geçtikçe kan kaybeden ve hiçbir geliri olmayan kırmızı-mavili ekipte, yeni yolsuzluk iddiaları ortaya çıktı.

“İmzaların başkan veya aynı kişiler tarafından atıldığı aşikar”

Kendi döneminden yaklaşık 4 Milyon TL civarında SSK ve vergi borcu gönderilen Kardemir Karabükspor Kulübü eski başkanı Mehmet Aytekin, İhlas Haber Ajansı muhabirine önemli açıklamalarda bulundu. Aytekin, “Mevcut başkanın kendi yöneticileri, kendilerinden habersiz imzalarının atıldığını iddia ederek, geçen hafta savcılığa suç duyurusunda bulundu ve hatta kriminal imza örnekleri alındı. Valimiz, emniyet müdürümüz ve savcılığımız olayın üzerine gidiyor. Muhtemelen sonuç alınacaktır. Kardemir Karabükspor konusunda zaten yaralıydık daha da yara almaya devam ediyoruz. Gündemden düşmüyoruz. Kötü yönden gündemden düşmüyoruz. Mevcut başkanı arıyorum, telefonlara çıkmıyor. Bizi bazı şeylere mecbur bırakıyor. Benim Karabükspor ile bağımı kesme şansım yok. Bu kulüpte hem başkanlık yaptım hem de bu kulüpten 4 Milyon TL SSK ve vergi borcu ile karşı karşıya kaldım. Bu kulübü izlemeyi, takip etmeyi bırakamam. Çünkü halen beni ilgilendiriyor. Bunun neticesinde kulağıma gelen her bilgiyi değerlendirmek zorundayım. İmzaların başkan veya aynı kişiler tarafından atıldığı aşikar. Bunun neticesinde ne çıkar onu hep beraber göreceğiz” diye konuştu.

“Bu kulüp babamızın malı değil”

Aytekin, tazminatla işine son verilen personelin alacaklarına karşı senet verildiğini ancak bu senetlerin ödemelerinin yapılmadığı için kulüpteki malzemelerin satıldığını belirterek, “Kondisyon aletlerinin, çim biçme silindirlerinin, başkanlık ofisindeki masa, sandalyelerin hatta televizyonun bile satıldığı söyleniyor. Bu kulüp babamızın malı değil” dedi.
Kardemir Karabükspor’un lisans çıkartamadığı için lige katılamayacağını hatırlatan Aytekin, 14 oyuncunun da maaşlarının ödenmediği için cuma günü serbest kalacağını kaydetti.

“Adamın sermayesi 50-60 bin ama 3 milyon TL’lik senet gönderiyor”

“En son 2 gün önce duyduğum kulübe 3 milyon TL’lik bir senet geliyor Ankara’dan” diyen Mehmet Aytekin, “Kulüp borçlandırılıyor. Bu senedi vereni araştırdım. Tütün ve bakkaliye işi ile uğraşan bir esnaf. Yani adamın sermayesi 50-60 bin TL ama kulübe 3 milyon TL’lik senet gönderiyor. Bunları hep açıklaması lazım. Başkan Ankara’dan dün basın açıklaması yapıyor, bana sallıyor. Bana niye sallıyorsun ki, geleceksin Karabük’e sorularımıza cevap vereceksin. Kulüp ve muhasebe şeffaf diyor. Hadi gelsin açsın kulübün hesaplarını hep beraber inceleyelim. Başkan alacaklı mı? Borçlu mu? Ona bakalım. Dün bir televizyonda kendi yöneticisi mevcut olan başkan hakkında hem suç duyurusunda bulunuyor hem de kamuoyunu aydınlatması için Karabük’e davet ediyor. Bu Karabük tarihinde olmuş bir şey değil. Ankara’da hiç bilmediğimiz bir esnafa bu borç nereden geliyor? Başkanın işinin bu olması gerekiyor, Mehmet Aytekin olması gerekmiyor” ifadelerini kullandı.

“Bende senin alnından öpeyim”

Başkan Yüksel’in kendisi hakkında yolsuzluk yaptığına yönelik ortaya attığı iddialara da cevap veren Aytekin, “Başkan bunları niye belgelemiyor. Transferde yaptıysam yolsuzluk, sen kulübün şu an başkanısın, çıkaracaksın evrakı. Ben evrakla konuşuyorum. 'Şu transferde şunu yapmıştır. Belgesi de buradadır, parası gelmemiştir' diyeceksin, vereceksin savcılığa. Ben de senin alnından öpeyim” açıklamalarında bulundu.
Aytekin, Başkan Yüksel’in Karabükspor’u batırdığını vurgulayarak, şunları söyledi:

“Maddi anlamda başarın yok. Kulübe gelen paralar yok. İlginç bir şey daha söyleyeyim. Fatih Tultak’ın kendisi ile görüştüm. 'Mehmet başkanım, Ankaragücü’ne beni satmadan önce benden 85 bin TL’lik senet aldı' dedi. 'Eğer bu senedi bana vermezsen bu transfere onay vermeyeceğim' demiş. Sen ne yaptın dedim, 'vermek zorunda kaldım' dedi. Karabükspor’a mı, kendine mi aldı diye sorunca da kendi şahsına aldı."

“Kongrede aday olmayacak, anahtarı valimize bırakacak”

Kulübe 4.5 milyon TL civarında para geldiğini dile getiren Aytekin, “230 bin TL de federasyondan para geldi. Deplasman ve konaklama ücreti diye. Cebimden para harcıyorum diyor ya hani. Başkan Mehmet bu parayı nereye harcadı? Bunu karşımıza geçip kamuoyunu aydınlat, bir güven oyu tazele. Ben buna hiç inanmıyorum. Yapacağı tek şey var. Kongrede aday olmayacak, anahtarı Valimize bırakacak. İnsanlar bana söylüyor, 'başkan ol' diye. Ben bu kulübü alsam hiçbir şey yapamam. Bu şahıs olayı değil. Bizim altından kalkacağımız bir iş değil bu” şeklinde konuştu.
Bir an önce kongrenin yapılması gerektiği konusuna değinen Mehmet Aytekin, “1 Ağustos'ta Dernekler Masası tarafından tebliğ edilecek sanırım. Ağustos ayında kongre yapılması konusunda. O zamana kadar da geç kalınıyor. Bunu erkene alabilir. Çünkü bunu yapan kulüpler var. Bir an önce karar alınması gerekiyor. Bu kadar ithamdan sonra Mehmet Yüksel’in görevini bırakmasını istiyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

Rıdvan Bostancı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Uşak Başkan Yalım’dan sıfır maliyetli festival UŞAK (İHA) – Uşak Belediyesi tarafından hazırlanan Gençlik Festivali, sponsorlar ve alınan destekler ile hiçbir maliyet olmadan yapıldı. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında Uşak Belediyesi bünyesinde hazırlanan Atapark’ta Gençlik Festivali’nin açılışı yapıldı. Belediye Başkanı Özkan Yalım, 18 Mayıs itibariyle festivalde yer alan sanatçıların, sıfır maliyetle sahne alacaklarını belirtti. Başkan Yalım, sözlerine şöyle devam etti: "Uşak Belediye Başkanı seçilmeden önce nasıl sanatçılara verilen gereksiz paraları eleştirdiysem, şimdi de aynı noktadayım. Değişen hiçbir şey olmadı" Alınan destekler ve sponsorlarla gerçekleştirilen festivalin, belediyeden tek bir lira alınmadan yapıldığına dikkat çeken Başkan Yalım, eleştirenlere de cevap verdi. "Birkaç kişi bizleri eleştirmiş" diye konuşan Başkan Yalım; "Başkan değişti, fikir değişmedi diye sanatçı getirmeye, festival yapmaya devam demişler. Biz festivalleri yapmayacağız, kutlamalara katılmayacağız demedik" diyerek yapılacak olan Tarhana Festivali ile ilgili detayları da paylaştı. "Mayısın ilk haftası meclis ile yaptığımız toplantıda alınan kararla her yıl Temmuz’un üçüncü haftası Tarhana Festivali’ni kutlayarak yerel ürünleri sergileyeceğiz" diyen Yalım, "O festivalde de aynı şekilde yerel sanatçılarımızı sıfır maliyetle, sponsorlarımızla yapacağız. Hem Uşak’ın tanıtımıyla ilgili hem de Uşağın tanıtımıyla gereken çalışmaları yapıyoruz”
Denizli İş güvenliği uzmanları ve iş yeri hekimleri etkin çalışmalı Denizli İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Derneği (DİSGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akköse, “İş sağlığı ve güvenliği alanındaki yeterliliğin sağlanması için iş güvenliği uzmanları ile iş yeri hekimleri etkin ve verimli çalışmasına bağlıdır” dedi. DİSGDER 5. Dönem olağan genel kurulu yapıldı. Seçimler sonucunda derneğin 5. çalışma döneminin yönetim kurulu, denetleme kurulu ve federasyon üst kurulunda temsil edecek üyeler seçildi. İSG çalışanlarının başta eğitim olmak üzere mali, yasalar ve uygulamaları, statü, işveren kaynaklı ve cinsiyet ayrımına yönelik sorunlar yaşamakta olduğuna işaret eden Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akköse, “Eğitim konusunda en önemli sıkıntı çalışanlarda İSG kültürünün oluşmamış olmasıdır. Çünkü İSG kültürü oluşmamış bir toplumda hem işverenler hem de çalışanlar eğitimlerin gerekliliği konusunda yeterli bilince sahip değiller. Ancak işyerinde yürütülecek korunma uygulamalarının ilk aşamasını eğitimler oluşturmaktadır. Bu nedenle İSG kültürünün toplumun her kademesinde ve çalışma yaşamında yer alan tüm kişilerde oluşturulabilmesi için ilköğretimden başlayarak ilerleyen kademelerde de devam eden iş sağlığı ve güvenliğine yönelik bir dersin okul müfredatlarına yerleştirilmesi yerinde bir karar olacaktır. İş güvenliği uzmanlarının yaşadığı önemli bir sorun mali kaynaklı olduğudur. İş sağlığı ve güvenliği alanında mevcut uzman sayıları ve bu alanı meslek olarak seçecek yeni mezunlar düşünüldüğünde bu sayının bir hayli fazla olduğu ve iş güvenliği uzmanlığı mesleğinde bir yığılma olacağı aşikârdır. Bu durum uzmanları düşük ücretlerle çalışmaya zorlamakta ve iş güvenliği uzmanlığı mesleğini değersizleşmektedir. Aynı zamanda işsizlik korkusu kişileri çok düşük maaşlarda çalışmaya zorlarken yapılan işlerin de kalitesini düşürmektedir” dedi. “İşveren kaynaklı mali sıkıntıların azalması ve özellikle iş güvenliği uzmanlarının ücretlerinin ödenmesi, ücret dengesizliği ve aşırı çalışma saatlerinin düzenlenmesi için devlet destekli bir yapıya geçilmesi gerekmektedir” diyen Akköse, şöyle konuştu: “İş güvenliği uzmanları, yaşanan iş kazalarında savcılar açısından tek sorumlu olarak görülüp gözaltı/denetimli serbestlik gibi süreçlerle yüz yüze kalmaktadır. Uzmanların iş güvencesi konusunda sorunlarla karşılaştığını ve görevlerini eksiksiz yapabilmeleri için ekstra iş güvencesinin gerekliliği vardır. Yasalardaki ertelemeler, çalışan sayılarına bağlı dakika uygulamaları, uzmanların yetkilerinin sınırlılığı, kazalarda öncelikli uzmanın sorumlu tutulması, uzmana karşı yasal yaptırımların fazla olması, denetimlerin azlığı konularına ağırlık verilerek yaşanan sıkıntıların giderilmesi adına bir an önce yeni yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ülkemiz açısından iş sağlığı ve güvenliği alanında önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Ancak bu gelişmeler olumlu olmakla birlikte yeterli değildir. Bu yeterliliğin sağlanması da iş güvenliği uzmanları ile iş yeri hekimleri etkin ve verimli çalışmasına bağlıdır. Uzman ve hekimlerin kendilerinden beklenen bu verimliliği gerçekleştirebilmeleri yaşadıkları sorunların en aza indirilmesi ile mümkün olabilecektir”