DÜNYA - 24 Kasım 2022 Perşembe 14:41

Kazakistan’da Suriye konulu 19. Astana görüşmeleri sona erdi

A
A
A
Kazakistan’da Suriye konulu 19. Astana görüşmeleri sona erdi

Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen Suriye konulu 19. Astana'da görüşmelerinin ardından Türkiye, Rusya ve İran'ın yayınladığı ortak bildiride, mültecilerin ve yerinden edilenlerin Suriye'de yaşadıkları yerlere geri dönüşlerinin kolaylaştırılması gerektiğine vurgu yapıldı.

Kazakistan’ın başkenti Astana’da Suriye’deki ateşkesin garantörleri Türkiye, Rusya, İran ile Suriye hükümeti ve muhalefetinden heyetlerin katılımıyla dün başlayan Suriye konulu 19. Astana görüşmelerinin ana toplantısı bugün gerçekleştirildi. Toplantıda Türkiye’yi Dışişleri Bakanlığı Suriye Genel Müdürü Selçuk Ünal, Rusya’yı Suriye Özel Temsilcisi Alexander Lavrentiev, İran’ı Dışişleri Bakanı Danışmanı Ali Asgar Hacı temsil etti. Oturumun ardından görüşmelerin sonuç bildirisi yayımlandı. Buna göre Suriye konulu 19. Astana görüşmelerinde, son uluslararası ve bölgesel gelişmeler incelendi, Suriye krizinin barışçıl çözümüne yönelik Astana görüşmelerinin önemine dikkat çekildi. Suriye’nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne ve ayrıca BM Şartı’nın amaç ve ilkelerine yönelik sarsılmaz bağlılık yeniden teyit edilirken, bu ilkelere evrensel olarak saygı gösterilmesi ve uyulması gerektiğinin altı çizildi.

Kampları hedef alan saldırılar kınandı
Taraflar, terörizmin her biçimi ve tezahürüyle mücadele etmek için birlikte çalışmaya devam etme, sınır ötesi saldırılar, sızma olayları da dahil olmak üzere komşu ülkelerin ulusal güvenliğini tehdit etme, Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü baltalamayı amaçlayan girişimlere karşı durma kararlılıklarını ifade etti. Sivil tesislerin, yerinden edilenlerin kaldığı kampları hedef alan ve masum insanların yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan saldırılar da dahil olmak üzere Suriye’nin farklı noktalarında farklı isimler altında bulunan terörist grupların ve bunlara bağlı kurumların artan varlığı ve faaliyetleri de kınadı. Suriye’nin kuzeyi ile ilgili tüm düzenlemelerin tam olarak uygulanması gerekliliğinin altını çizildi.

İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki durumun ayrıntılı olarak incelendiği görüşmelerde, bölgedeki durumun sürdürülebilir bir şekilde normalleşmesinin sağlanması ve insani durumun iyileştirilmesi için daha fazla çaba gösterilmesi konusunda mutabık kalındı. İdlib ile ilgili tüm anlaşmaları tam olarak uygulayarak sahada sükuneti korumanın gerekliliği vurgulandı.

"Suriye krizine askeri bir çözüm bulunamayacağı" vurgusu
Taraflar ayrıca, Suriye’ye ait olması gereken petrol gelirlerinin yasa dışı yollarla ele geçirilmesine ve transfer edilmesine karşı olduklarını yineledi. Sivil altyapılar da dahil olmak üzere İsrail’in Suriye’ye yönelik askeri saldırıları da kınandı. Taraflar Suriye ihtilafına askeri bir çözüm bulunamayacağını vurgularken, BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı Kararı doğrultusunda uygulanabilir ve kalıcı siyasi süreci ilerletme taahhütlerini tekrarladı. Suriye ihtilafının siyasi çözümünün teşvik edilmesi konusunda Suriye Ulusal Diyalog Kongresi sonucunda kurulan Anayasa Komitesinin rolüne vurgu yapıldı. Suriyeli tarafların yapıcı bir yaklaşımla Suriye Anayasa Komitesi toplantılarının 9. turunun bir an önce yapılması çağrısında bulunuldu. Anayasa Komitesi'nin faaliyetlerinin herhangi bir bürokratik ve lojistik engele takılmadan yürütmesi gerektiğinin altını çizildi. Komitenin çalışmalarında, anayasal reformu halkın onayına sunma ve taslağı hazırlama yetkisini yerine getirmesi, çalışmalarında ilerleme kaydetmesi istendi.

İnsani yardımların arttırılması çağrısı
Suriye'deki insani duruma ilişkin ciddi endişelerin yinelendiği belirtilen bildiride, önkoşul olmaksızın ülke genelindeki tüm Suriyelilere yönelik engellerin kaldırılması ve insani yardımın artırılması gerektiği vurgulandı. Uluslararası topluma, Birleşmiş Milletlere ve bünyesindeki insani yardım kuruluşlarına, su, elektrik, sanitasyon, hastane, okul ve hastane gibi temel altyapının restorasyonu dahil olmak üzere Suriye'ye yardımlarını arttırma, insani durumun iyileştirilmesine ve siyasi çözüm sürecindeki ilerlemeye destek olma çağrısında bulunuldu.

Mültecilerin ve yerinden edilenlerin Suriye'deki ikamet yerlerine dönüşü
Bildiride ayrıca, mültecilerin ve ülke içinde yerinden edilen kişilerin uluslararası insancıl hukuka uygun olarak Suriye'de yaşadıkları yerlere güvenli ve gönüllü dönüşlerinin kolaylaştırılmasının sağlanması vurgulandı. Bu bağlamda uluslararası toplum, Suriyeli mültecilere ve yerinden edilen kişilere gerekli yardımı sağlamaya çağrıldı. Taraflar bu konuda Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve diğer uluslararası kuruluşlar dahil olmak üzere tüm ilgili taraflarla diyaloğu sürdürmemeye hazır olduklarını bir kez daha tekrarladı.

Tutukluların/kaçırılanların karşılıklı olarak serbest bırakılması konusu
Astana formatının ilgili Çalışma Grubu çerçevesinde tutukluların/kaçırılanların karşılıklı olarak serbest bırakılmasına ilişkin operasyonları sürdürme kararlılıklarını yineleyen taraflar, Çalışma Grubu'nun Suriyeli taraflar arasında güven tesis etmek için etkili ve gerekli olduğu kanıtlanmış eşsiz bir mekanizma olduğunun altını çizdi.

Ayrıca Suriye meselesine ek olarak, ortak siyasi ve ekonomik iş birliğini teşvik etmek için farklı alanlarda üçlü koordinasyonu güçlendirme niyetlerini teyit eden taraflar, gözlemci ülkeler Ürdün, Irak ve Lübnan delegasyonları ile Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi temsilcilerinin Astana görüşmelerine katılımını takdirle karşıladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.