SAĞLIK - 19 Kasım 2021 Cuma 10:43

Kış aylarında çocuklarımızı yazın depolanan D vitamini koruyor

A
A
A
Kış aylarında çocuklarımızı yazın depolanan D vitamini koruyor

Sadece yaz aylarında dışarıda fazla zaman geçiren ve oynayan çocukların doğal D vitamini depolayabildiklerini söyleyen Prof. Dr. Cihadiye Elif Öztürk, bu sayede kışın gribal enfeksiyonlara karşı bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olduğunu söyledi.

Kış aylarının gelmesi ve soğukların artması ile birlikte hemen hemen her çocuk yetişkinler kadar kendilerini koruyamadıkları için gribal enfeksiyonlardan dolayı hasta olabiliyor.

Pandemi sürecinde uzun bir dönem kalabalık sınıf ortamlarından uzak kalan çocuklarda tekrar yüz yüze eğitimin başlamasıyla birlikte özellikle son zamanlarda enfeksiyon şikayetleri arttı.

Konuyla alakalı olarak hastalıklara karşı bağışıklık sisteminin ne kadar önemli olduğuna değinen İstanbul Arel Üniversitesi Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cihadiye Elif Öztürk, “Çocukların bağışıklığını güçlendirmemiz için elimizde çok büyük kozlar var çünkü beslenmeleri ve bağışıklık sistemleri çok yakın ilişki içerisindedir” dedi. Prof. Dr. Cihadiye Elif Öztürk ayrıca D vitaminin sadece nisan ve eylül ayları arasında depolanabildiğinin altını çizerek, “D vitamini bağışıklık sistemini güçlendiren en önemli unsurlardan biridir. Bu yüzden yazın dışarıda oynayan çocuklar bol bol D vitamini depolamış olurlar ve kışın enfeksiyonlara karşı daha güçlü oldukları için ya çok az hasta olurlar ya da hastalıkları daha kolay atlatırlar” şeklinde konuştu.

Kış aylarında çocuklarımızı yazın depolanan D vitamini koruyor

“Vücudumuz hücreden daha çok mikrop barındırıyor”

Öncelikle çocuklara hasta olmamaları için vücudumuzda bulunan mikropların bağışıklık sistemini nasıl etkilediğini anlatmamız gerektiğini söyleyen Cihadiye Elif Öztürk, “Biz aslında insan hücresinden çok daha fazla mikrop hücresinden oluşuyoruz. Hatta mikroplar bizim üzerimizde yaşamıyor biz mikropların üzerinde yaşıyoruz. O nedenle onlar bizim yediklerimiz doğrultusunda sağlıklı olup olmayacağımıza karar veriyor. İyi olanları beslersek bizim için faydalı olanları arttırabiliriz. Onlar da bizim için çalışarak enfeksiyonları önleyebilirler. Yediklerimizde ne kadar renk çeşitliliği varsa o kadar iyi, bol bol tükettiğimiz takdirde bağırsaklarımızdaki iyi mikropları beslemiş ve kötü mikroplara karşı da savunma yapabilmesi için hazır konuma getirmiş oluruz” dedi.

“Bağışıklık sistemi için gerekli mikrobiyotaların yüzde 70’i bağırsaklarımızda bulunuyor”

Okullar her açıldığında çocuklar saatlerce aynı kapalı ortamda kaldığı için gribal enfeksiyonlarda artış yaşandığını hatırlatan Cihadiye Elif Öztürk, bağışıklık sistemini güçlendiren mikrobiyotaların yüzde 70’inin bağırsaklarda bulunduğunu vurgulayarak beslenmenin bu noktada çok önemli olduğuna dikkat çekti. Öztürk çocukların beslenmesine dair önerilerde bulunarak, “Çocukların beslenmesi ile bağışıklık sistemi çok yakın ilişki içerisindedir. Mutlaka sebze ve meyve yemeleri gerekiyor. Sağlıklı bir çocuğun beslenmesi için bağırsaklarımızdaki mikrobiyotaları beslememiz lazım. Bunun için mutlaka, yoğurt, turşu, ayran, boza ve tarhana gibi içinde bol miktarda iyi bakteri bulunan gıdalar ve bu bakterilerin beslenmesi için de mutlaka renk renk sebze-meyve yenmesi gerekiyor. Beslenmesine dikkat edilen çocuklar enfeksiyon kapsalar bile hastalık geçirmiyorlar ya da hafif bir şekilde atlatıyorlar. Fakat çok katkı maddeli, abur-cubur yediği zaman da bağışıklık sistemi zayıflayarak daha sık hastalanıyor hatta kolay kolay hastalıkları atlatamıyorlar” şeklinde konuştu.

“D vitaminini sadece nisan ayından Eylül ayına kadar sentezleyebiliyoruz”

Türkiye konumunda insan vücudunun sadece nisan ayından eylül ayına kadar almış olduğu güneş ışınları sayesinde D vitamini sentezlenebileceğinin altını çizen Öztürk bu yüzden yazın çocukların dışarıda oynamalarının sağlıkları için çok önemli olduğunu söyledi. D vitamininin bağışıklık sistemi için çok önemli olduğunu ifade eden Öztürk, “Sadece yaz ayları yani nisandan eylüle kadar olan dönemde kollar ve bacaklar çıplak olacak şekilde sokakta oynamak çocuklara D vitamini depolanmasını sağlıyor. Çocuklar eskisi gibi sokakta oynamıyorlar ve bu yüzden D vitamini yeterince alamıyorlar. Şimdi kış aylarında sentezleyemedikleri için dışarıdan katkı vermeliyiz. Eksik olan D vitaminin yerine konması enfeksiyonlara karşı önlem ve mücadele konusunda çok önemli” dedi.

Evde bulunan gribal ilaçlar kafanıza göre kullanılmamalı

Son olarak her hasta olunduğunda ilaçlara ve özellikle antibiyotiklere başvurulmaması gerektiğine dair uyarılarda bulunan Öztürk, doktor kontrolü dışında evde bulunan gribal ilaçların kullanılmasının çok zararlı olabileceğini ifade etti. Öztürk, “Genelde çocuklar solunum yolu enfeksiyonu geçiriyorlar ve solunum yolu enfeksiyonların büyük çoğunluğu viral enfeksiyonlar oluyor. Toplum olarak hemen antibiyotik kullanmaya kalkıyoruz. Antibiyotikler gerektiği zaman hayat kurtarıcıdır ama bizim bağışıklık sistemimizdeki sağlıklı iyi mikropları da öldürüyor. O yüzden bakteriyel bir enfeksiyon değilse antibiyotik kullanmamak lazım. Ancak hastanede yapılan birkaç tetkik ile ya da çocuğun ateşi çok yüksekse ağır bir tabloda doktor kararı ile kullanılabilir. Diğer bir konu ise ‘bu antibiyotik bana iyi geldi sana da iyi gelir’ mantığı. Başka birinin kullandığı antibiyotik asla kullanılmamalı. Sürekli burun salgısını ve öksürüğü durdurucu gribal ilaçlar da kullanmak çok zararlı. Gribal enfeksiyonlarda mutlaka C vitamini kullanmak gerekiyor. C ve D vitamini doğal olmanın yanında mutlaka eczaneden de alınarak kullanılmasını tavsiye ediyorum. Ayrıca bitkisel çaylar ve çorbalarla gribal etkiler azaltılabilir. Her gribal enfeksiyonda ilaçların kullanılması bağışıklığa zarar veriyor. Bu yüzden doktorunuz vermediyse eğer ilaç kullanmaktan sakının” diyerek sözlerini tamamladı.

Şeyda Ceylan Görgenç
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Seçer: "Pamukluk Barajından cazibe ile su gelince maliyetler yüzde 30-35 azalacak" Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Mersin merkezin yüzde 80’inin içme suyunun Tarsus’tan cazibe yoluyla geldiğini ve bu nedenle yüksek elektrik faturasının da su faturalarına yansıtıldığına dikkat çekerek, "Kısa süre içerisinde Pamukluk Barajı’ndan cazibeyle su gelecek ve bir ilave elektrik enerjisi ödemeyeceğiz. Bunu sağladığımız zaman direkt faturalara yüzde 30-35 oranında indirim yansıyacak” dedi. Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) Genel Müdürlüğü’nün 2024 Yılı Mayıs Ayı Olağan Genel Kurul Toplantısı, Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer başkanlığında gerçekleştirildi. Kongre ve Sergi Sarayı Çok Amaçlı Salonda gerçekleştirilen toplantıda 6 madde görüşüldü. Mersin Büyükşehir Belediyesinin yeni logosunun su renginin de MESKİ Genel Müdürlüğü’nün yeni logosu olması ve 2023 Mali Yılı Faaliyet Raporu oy çokluğu ile kabul edildi. Genel Kurulu Faaliyet Raporunun görüşüldüğü maddede mevzuat gereği Meclis Birinci Başkan Vekili Ali Uyan yönetti. “Hiçbir belediye başkanı kamu hizmetlerinde kar amacı gütmez” MESKİ’ye ilişkin gelen soruları yanıtlamak için söz alan Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, su faturalarına gelen eleştiriler hakkında konuştu. Mersin merkezin yüzde 80’inin içme suyunun Tarsus’tan cazibe yoluyla geldiğini ve bu nedenle yüksek elektrik faturasının da su faturalarına yansıtıldığına dikkat çeken Seçer, “Tabi ki mevcut su fiyatlarının daha aşağısında su temini sağlamak isteriz. Hiçbir belediye başkanı hizmet ulaştırırken, bedel ödenen ücretlerde bir ticari kafayla düşünmez, kamu hizmetleri kar amacı gütmez. Kamu hizmetleri kamu yararına yapılan hizmetlerdir. Bazı hizmetlerde hizmetin bedelini alırsınız. Öyle hizmetler var ki o hizmetlere sübvansiyon yaparsınız” diyerek, ulaşımda ve su faturalarında bu sübvansiyonu yaptıklarını ve sosyal politikalardan MESKİ’ye aktarım yapamayacaklarını kaydetti. “Pamukluk Barajı’ndan cazibe ile su gelince maliyetler yüzde 30-35 azalacak” Seçer, Devlet Su İşleri’nin (DSİ) 2016 yılında Mersin Büyükşehir Belediyesi Yönetimi ve MESKİ yönetimiyle imzaladığı protokolün uygulanması halinde faturaların daha düşük olacağını söyleyen Seçer, “Hiçbir sular idaresi kurumu kendi öz gelirleriyle şirketi sürdüremez, sürdürülebilir değildir. Sağladığınız bir birim hizmetin maliyeti vatandaştan tahsil ettiğiniz bedele göre daima yüksek. Eğer ki sular idaresi uygun vadeli, uygun maliyetli krediler bulmazsa, hatta hibe kredilere ulaşamazsa yatırım yapamaz. Kanalizasyon sokağa akar, temiz içme suyuna erişim gecikir, hiçbir yatırım yapamaz. Çünkü parası buna yetmez” dedi. MESKİ’nin vatandaştan topladığı su bedeli dışında herhangi bir gelirinin olmadığını söyleyen Seçer, “Kısa süre içerisinde Pamukluk Barajı’ndan cazibeyle su gelecek ve bir ilave elektrik enerjisi ödemeyeceğiz. Bunu sağladığımız zaman direkt faturalara yüzde 30-35 oranında indirim yansıyacak” diye konuştu. “Bunlar su faturalarının azalmasına neden olacak yatırımlar” Seçer, Mersin genelinde hayata geçirdikleri ve geçirecekleri kanalizasyon, atıksu arıtma, içme suyu ve alt yapı çalışmalarının tümünün 156 milyon avroluk finansman paketinin içinde yer aldığından bahsederek, “Bunlar zaman içerisinde MESKİ’nin daha da güçlenmesine, düzene girmesine, maliyetlerinin düşmesine ve su faturalarının azalmasına neden olacak yatırımlar” ifadesini kullandı. “Teknolojik yatırımlar bizde kayıp kaçağı önlüyor ve su tasarrufunu sağlıyor” Yaptıkları içme suyu yatırımlarının da Anamur’dan Tarsus’a kadar kredisiz yapıldığını ifade eden Seçer, “5 yıldır her tarafta MESKİ şantiye gibi çalışıyor. Bunları kendi öz gelirleriyle yapıyor. Bu teknolojik yatırımlar bizde kayıp kaçağı önlüyor ve su tasarrufunu sağlıyor. Hem suyun çalınmasını hem de zayi olmasını önlüyor. Çünkü nerede ne arıza var, nerede suyunuz çalınıyor görüyorsunuz. Çok yüksek oranlarda kayıp-kaçak oranı. Yani her sisteme giren suyun emin olabilirsiniz yarısından fazlası çalınıyordu. Kaçak kullanım çalmaktır, suyu çalmaktır, diğerinin hakkına tecavüz etmektir, su sıkıntısıdır. Özellikle yaylalarda yasa dışı kullanımlar su sıkıntısıdır. Su değerlidir, önemlidir. Bunun da bilincinde olduğumuzu bilmenizi isteriz” şeklinde konuştu. Kendi yönetimlerinden önce MESKİ bünyesinde birçok önemli yatırımın yapılmadığına vurgu yapan Başkan Seçer, “Kimse zaten üzerine suç elbisesini giymek istemiyor. MESKİ’de çok önemli deformasyonlar, tahribatlar vardı. Abone sistemi allak bullaktı. Neleri çıkarttık, nelerle uğraştık, hepsini bir düzene koyduk. Doğru dürüst bir çalışma ofisi yoktu. Silifke Caddesi’ne o binayı MESKİ için yaptık” dedi. Başkan Seçer, artık vatandaşların tertemiz bir ortamda işlemlerini hızlı bir şekilde yaptığına değinirken yapılan yeni teknolojik yatırımlar sayesinde birçok işin dijital ortamda yapılabildiğini söyledi. “MESKİ’ye bir kurum hüviyeti verdik” Yıllar önce yapılan kanalizasyon ve içmesuyu hatlarının birçoğunun demode olduğunu ve tüm bunları yenilemeleri gerektiğini kaydeden Seçer, “Kimse, ‘burada ne oluyor’ dememiş. Bizim dönemimizde Mersin alt yapısının MR’ını çektik. Yeni teknolojik yöntemlerle altyapıyı kırmadan, dökmeden, kazı yapmadan, ilave maliyetlere gereksinim duymadan temizlemeye başladık. Bunları ilave maliyetlere gereksinim duymadan son teknoloji ile yaptık. Bugüne kadar bunu kimse yapmadı. Türkiye’de de bunu yapan birkaç belediyeden bir tanesidir Mersin Büyükşehir Belediyesi Sular İdaresi. Bunların maliyetleri tamamen MESKİ’nin öz gelirleri ile ödenmiştir. MESKİ’ye bir kurum hüviyeti verdik. Bunun da bedelini tabi ki ödemek zorundasınız. Bunu da ödedik” diye belirtti. “MESKİ ilçe belediyelerinin evsel atık tahsildarı değil” Evsel atık vergisinin ilçe belediyeleri adına Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından toplandığına değinen Başkan Seçer, bunun da vatandaşlar tarafından Büyükşehir Belediyesi tarafından toplandığını düşünmesine neden olduğunu söyledi. “Evsel atık bedeli ilçe belediyelerine gidiyor. ‘Faturalar çok kabarık geliyor’ diyorlar ancak bunun ÇTV’si var, KDV’si var. Maliyeye giden ya da diğer kurumlara giden vergi kalemleri var. Bunlar da bizi yoruyor, faturayı kabartıyor. Biz bu uygulamayı geçtiğimiz dönem başlattık onu da ifade edeyim. Şimdi arkadaşlarımız mevzuatı inceliyorlar. Mümkünse meclisin de takdirine sunacağım. İlçe belediyeleri artık siz kendi evsel atık bedellerinizi kendiniz toplayın. Yasa koyucu böyle bir şey yapmış beni tahsildar tayin etmiş. MESKİ ilçe belediyelerinin evsel atık tahsildarı değil. Lütfen siz de bana yardımcı olun. Önümüzdeki günlerde meclisin huzuruna bu konuyu getireceğiz ve artık MESKİ’nin bu işlerden azat edilmesini meclisten istemek durumundayız” dedi. Başkan Seçer, MESKİ’nin birçok ücretinin ilçe belediyelerinin aldığı ücretlerden daha düşük olduğunu da vurguladı. “Su standartlarını; kalite, arz ve temin yönünden sağlıyoruz” Başkan Seçer, Mersin’in coğrafi özelliklerinin farklı oluşunun yapılan yatırımların maliyetini etkilediğini bunun da kurum giderlerini artırdığını belirtti. Kurum giderlerinin azaltılması ve verimliliğin artırılması için çalışmaları sürdürdüklerini belirten Seçer, içme suyunun standartlara uygunluğu konusunda da “Bizim standart ve süreklilikte herhangi bir sıkıntımız yok. Su ulaştırdığımız yerlerde kalite yönünden de temin yönünden de arz yönünden de su standartlarını sağlıyoruz. Bizim çok değerli bir laboratuvarımız var. Su analizleri konusunda arkadaşlarımız su kalitesi ile ilgili de denetimlerini yerine getirirler” ifadelerini kullandı. MESKİ’nin SCADA sisteminin birçok problemi çözen teknolojik bir yatırım olduğunu söyleyen Seçer, hizmet götürülen bölgelerde sondaj suyu olmasının, otomatik klorlama ya da kaçak kayıp oranlarının nispeti gibi tüm faktörlerin içme suyu standartlarının uygunluğunun sağlanması konusunda da kuruma artı veya eksi avantajlar sağladığını kaydetti.
Antalya Konyaaltı’nda erişebilir park sayısı 13’e yükseldi Antalya’nın en fazla erişilebilir parklarına sahip olan Konyaaltı ilçesinde 9 olan erişilebilir park sayısı 13’e yükseldi. Kentte engellilerin hayatını zorlaştıran noktalar ise onarılıyor. Konyaaltı Belediyesi “Hedef Engelsiz Konyaaltı” mottosuyla çıktığı yolda, ilçeyi engellilerin daha rahat yaşayabileceği bir yer haline getirmek amacıyla çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor. Kılavuz çizgileri onarıldı İlçede görme engelliler için yaya yolları üzerinde bulunan hasarlı kılavuz çizgileri onarıldı. Ayrıca kılavuz çizgisi üzerinde yer alan engellilerin yürümesini zorlaştıran yapılar kaldırıldı. Park girişlerindeki merdivenler, yürüme engellilerin rahat hareket edebilmeleri için rampa haline getirildi. Erişilebilir park sayısı 13’e yükseldi Antalya Valiliği Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Komisyonu tarafından yapılan denetimlerde ilçede engellilere uygun düzenlenmiş park sayısı 9’dan 13’e çıkarıldı. Bu sayede Konyaaltı ilçesi erişilebilir park sayısı bakımından Antalya’da ilk sırada yer aldı. Konyaaltı ilçesinde son olarak 4 parkta inceleme yapan komisyon, parklardaki engelli rampaları, çocuk oyun alanları gibi yapıların, engelli vatandaşların kullanımına uygun olup olmadığını tespit etti. Bu doğrultuda komisyon üyeleri yapılan değerlendirme sonucunda, Konyaaltı ilçesi Uluç Mahallesi’ndeki Çayırlı Hacı Mustafa Karabulut Parkı, Toros Mahallesi’ndeki Expo 2016 Parkı, Uluç Mahallesi’ndeki Çakmaklar Parkı ile Gürsu Mahallesi’nde 374. Sokak’ta bulunan parkın erişilebilirlik belgesi almaya hak kazandığını açıkladı.
Samsun Ziraat odasından ‘fındık kurdu’ uyarısı Samsun Çarşamba Ziraat Odası Başkanı Muammer Aydemir, bir çift fındık kurdunun 200 meyveye zarar verdiğini belirterek, kimyasal mücadelenin önemine dikkat çekti. Başkan Muammer Aydemir, fındık kurdu zararlısı ile ilgili çiftçileri uyardı. Fındık kurdu zararlısı ile gerekli mücadele yapılmadığı takdirde önemli oranda verim kaybına neden olduğunu ifade eden Aydemir, fındık kurdu zararlısı ile duyurulan zaman aralığında ve tekniğine uygun mücadele yapılmasının verim kaybını önlemek bakımından çok önemli olduğunu kaydetti. Fındık kurdu mücadelesinde bitki köklerine zarar vermeden bahçe toprağının çapalanmasının böcek yoğunluğunu azaltmada etkili olduğunu belirten Aydemir, “Kimyasal mücadele; ergin fındık kurdu zararlısının ekonomik zarar yapmaya başladığı dönemde, bahçedeki hakim çeşitlerin yarıdan fazlası mercimek iriliğine yaklaşınca (3-4 mm) yapılmalıdır. Fındık kurdu mücadelesine karar vermek için, 2-3 günde bir güneş doğmadan sabahın erken saatlerinde çarşaf yöntemi ile fındık kurdu sayımı yapılmalıdır. 10 ocakta iki ve daha fazla fındık kurdu ergini bulunursa ilaçlama yapılmalıdır” dedi. Fındık kurdu ilaçlaması yapılan bahçelerde fındık kokarcasına rastlanırsa ayrı bir ilaçlama yapılmasına gerek olmadığını ifade eden Aydemir, “Her iki zararlıya karşı etkili etken maddeli ilaçlarla mücadele yapılır. Ayrıca fındık kurdu popülasyonunun yüksek olduğu yerlerde, yumurta koyarak yaptığı zararı engellemek için çiftleşme döneminde mayıs sonu-haziran başı gibi ikinci bir ilaçlama yapılmalıdır. Bu zararlılara karşı etkili bir mücadele için çiftçilerin tavsiyelere uygun olarak ilaçlama yapmaları mücadeledeki başarıyı artıracaktır. İlaçlama esnasında hiçbir şey yenilip içilmemeli gözlük, maske, eldiven, tulum ve çizme mutlaka giyilmelidir. İlaçlama bittikten sonra mutlaka bütün vücudumuz bol sabunlu su ile yıkanmalıdır. İlaçlama yapılan bahçelerde 10 gün süre ile hayvan otlatılmamalı” diye konuştu.
İzmir Tugay: “Otoparkı boşaltmak ve en kısa zamanda yıkmak zorundayız” İzmir Büyükşehir Belediyesi mayıs ayı meclis toplantısının birinci oturumunda konuşan Başkan Dr. Cemil Tugay, Çankaya’da bulunan katlı otopark ile ilgili, “Son zamanlarda yaşadığım en büyük üzüntülerden bir tanesi. Mahkeme süreçleri, istinaf dâhil hepsi tamamlanmış. Boşaltmazsak ve gereğini yapmazsak biz suçlu duruma düşüyoruz. Çaresizce ve üzülerek otoparkı boşaltmak ve en kısa zamanda yıkmak zorundayız” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesinin mayıs ayı meclis toplantısı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay yönetiminde yapıldı. Toplantıda Mezarlıkbaşı’nda bulunan Çankaya Katlı Otoparkı ile ilgili açıklama yapan Başkan Tugay, “Son zamanlarda yaşadığım en büyük üzüntülerden bir tanesi. Maalesef bütün süreçler bitmiş. Riskli yapı kararı alınmış, arkasından itirazlar görüşülmüş, mahkeme aşaması istinaf dâhil hepsi tamamlanmış. Artık orayı yıkmak dışında bize kalmış hiçbir seçenek yok. Karar yüzde 100 kesinleşmiş. Dedik ki bina riskli yapı. Orada zorla tutalım diyemezsiniz. Biz güçlendirme yapsak ya da yeni otopark yerleri belirleyerek çözüm bulsak diye düşünüyorduk ama orayı boşaltmazsak ve gereğini yapmazsak biz suçlu duruma düşüyoruz. Çaresizce ve üzülerek söylüyorum ki, otoparkı boşaltmak ve en kısa zamanda yıkmak zorundayız. Yeni otopark alanı için arkadaşlarımızın çalıştığı seçenekleri gözden geçireceğiz. İhtiyaçların en kısa zamanda karşılanması için çalışma yapacağız” diye konuştu. "Kısa sürede karavan park sorununu çözeceğiz" Son dönemde gündeme gelen ve İzmir Büyükşehir Belediyesinin harekete geçtiği uzun süreli karavan parklanmaları sorununu herkesi düşünerek kısa sürede çözeceklerini belirten Başkan Tugay, “Bu konu üzerinde duruyoruz. Birkaç boyutu var; birisi karavanlar normalde tatil için kullanılacak araçlar. Şehir içinde uzun süreli parklanmalar yapıldığını hepimiz gözlüyoruz. Bazı vatandaşlarımız da barınma şekli olarak karavanları tercih ediyor. Bunun ötesindeki yorumların araştırılması ve detaylarına bakılması gerekir. Bu araçların envanterinin çıkarılması lazım. Şehrimizde kaç tane var, sahipleri kimlerdir, beklentileri nedir diye sormamız lazım. Onlara da çözüm üretmemiz gerekiyor. Kontrolsüzce uzun süre park etmelerine izin vererek yöneteceğimiz bir durum değil. Şikâyetçi olan insanlar artıyor. Durumun farkındayız. Çözüm için yeni karavan yerleri, büyük karavan parkları bulmak gerekiyor. Karavan sahiplerinin beklentilerini karşılayan yerler olması için çalışma yapıyoruz. Kısa sürede bu sorunu çözeceğiz” dedi. “Hastanemiz bizim için değerli” İzmir Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesinin depremde zarar gören binası yerine yeni binanın yapımı için destek olacağını ifade eden AK Parti Grup Başkanvekili Hakan Yıldız’a ve grubuna teşekkür eden Başkan Cemil Tugay, “Duyarlılığınızı teşekkürle, takdirle karşılıyorum. Bildiğiniz gibi bizden önce başlatılan bir süreç, aksamalarla belli bir noktaya gelmiş. Kısa zamanda ihale hazırlandı, dosya alınmasına rağmen başvuru olmadı. Biraz da gözden kaçmış bir durum olduğunu da düşünüyoruz. Hastanemiz bizim için değerli. Faaliyete devam edecektir, herkes müsterih olsun. Daha da aktif olarak, hizmet yoğunluğunu artırarak hizmet verecektir. Ben de bir hekimim. İzmir’in geleneği de var. Mutlaka devam etmesini istiyoruz. Bir sıkışmışlık haliyle süre uzatımı talep ettik Sağlık Bakanlığından. Teşekkür ediyorum size, Hamza Dağ’a, il başkanlığımıza ve bu konuya ilgi gösteren herkese. Üzerimize düşeni yapacağız, en kısa sürede hastanenin ihalesi yapılacak ve çalışmaya başlayacak” ifadelerini kullandı. "Biz bu millete söz verdik" Mecliste bir araya gelerek sorun çözmenin önemine değinen Başkan Tugay, “Biz buraya çalışmak için, sorun çözmek için geldik. Eleştiriye saygı göstermek zorundayız, eleştiriye saygı çerçevesinde cevap verme hakkımız vardır. Her eleştirinin arka planında haklılığıyla ilgili sorgulama yapmamız lazım. Sorgulama yapılmadıkça ülkede bir şeyler düzelmez. Biz bu millete söz verdik; temiz, namuslu, doğru düzgün insanlar olarak şehrin emanetleri olacağız ve onlara sahip çıkacağız. Yanlış bir şey olmasına engel olacağız. Biz bunu namus sözü olarak verdik. Bu meclisten yanlış bir şey çıkmayacak. Amacımız halkımızın sorunlarını çözmek olsun” diye konuştu. Bir sonraki meclis Torbalı’da yapılacak Başkan Tugay, 15 Mayıs’taki meclis toplantısı ve her ay bir meclis toplantısının farklı bir ilçede yapılacağını da söyledi. Başkan Tugay, “Önümüzdeki çarşamba yapacağımız toplantıyı da18.00’de Torbalı’da yapmak üzere karar verdik. Torbalı Belediyesinin ev sahipliğinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi meclisinin ikinci oturumunu gerçekleştireceğiz” bilgisini paylaştı.