EKONOMİ - 16 Ekim 2019 Çarşamba 13:43

“Konut satışında aylık bazda tarihi rekor kırıldı”

A
A
A
“Konut satışında aylık bazda tarihi rekor kırıldı”

Türkiye genelinde Eylül ayında 146 bin 903 adet konut satılarak tüm zamanların aylık satış rekorunun kırıldığını söyleyen Z. Altan Elmas, Bir önceki Ağustos ayına göre konut satışlarında yüzde 33, geçen yılın Eylül ayına göre ise yüzde 15 oranında artış yaşandığını belirtti.

Türkiye genelinde Eylül ayında 146 bin 903 adet konut satılarak tüm zamanların aylık satış rekoru kırıldığını söyleyen Konutder Yönetim Kurulu Başkanı ve Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Z. Altan Elmas, “Bir önceki Ağustos ayına göre konut satışlarında yüzde 33, geçen yılın Eylül ayına göre ise yüzde 15 oranında artış yaşandı. 1 Ağustos itibariyle kamu bankalarının konut kredisi faiz oranlarını 15 yıl vadeye kadar yüzde 0.99’a indirmesinin getirdiği ivmeyle satışlar hız kesmeden artmaya devam ediyor. Bir süredir ertelenen konut talebi konut kredisi faiz indirimi sonrası canlandı ve vatandaşlarımız yeniden konuta alımına yöneldi. Hem ülke ekonomisi hem de gayrimenkul sektörü için moral verici bu gelişme neticesinde, yılın ilk yarısında yaşadığımız düşüşü ikinci yarıda telafi edeceğimizi umut ediyoruz” dedi.

“Birinci el konut alımı teşvik edilmeli”

Türkiye genelinde birinci el konut satışları bir önceki Ağustos ayına göre yüzde 26 artarak 40.634 adet olarak gerçekleştiğini belirten Z. Altan Elmas, “2019 yılında yeni ruhsat alımlarında çok ciddi bir düşüş gözlemledik, ilk altı ayda yaklaşık olarak 120 bin ruhsat başvurusu yapıldı. Bu düşüşü de göz önünde bulundurursak mevcut konutların değeri artıyor. Maliyet artışlarının ev fiyatlarına yansıtılmadığı bu süreçte ev sahibi olmak isteyen vatandaşlarımız bu fiyat ve oranlardan yararlanarak ciddi bir kazanç elde edeceklerdir. Yükselen konut talebinde konut alıcılarını 1. el konut alımına yönlendirecek teşvik mekanizmalarının hızla devreye alınması gerekmektedir. Toplam satış içinde 1. el konut satışının artması inşaat sektörümüzü, sanayimizi, hizmet sektörümüzü ve dolayısıyla ülke ekonomimizi hızlandıracak ve hem büyümeye hem de istihdama katkı verecektir. İnsanlarımız 1. el konutlarda yaşamaya başladıkça enerji verimliliği ve deprem tehdidine yönelik de çok ciddi bir fayda temin edilmiş olacaktır. Ayrıca İstanbul’da 250 bin taşınmaya hazır konut stoku, insanlarımızın sağlam konutlara taşınması için önemli bir imkândır. Bu imkânı hızlıca değerlendirmeliyiz. Bu konutların yenisi yüzde 40 daha maliyetli inşa edilebilecektir” ifadelerini kullandı.

“Özel bankalar da konut kredisi faiz oranlarını kamu bankaları seviyesine çekmeli”

Özel bankaların da konut kredisini faiz oranını kamu bankaları gibi aşağı seviyeye çekmesi gerektiğini söyleyen Altan Elmas, “Türkiye genelinde ipotekli satışlar bir önceki Ağustos ayına göre yüzde 69, geçen yılın Eylül ayına göre ise yüzde 400’ün üzerinde artarak 57.811 adet olarak gerçekleşirken, İstanbul’da da bir önceki Ağustos ayına göre yüzde 99, geçen yılın Eylül ayına göre ise yüzde 368 civarında artış göstererek 8.719 adete ulaştı. Merkez Bankası’nın önce 25 Temmuz 2019 tarihinde, sonra da 12 Eylül 2019 tarihinde faizleri indirmesiyle konut kredisi oranlarında düşüşler başlamıştı, bu indirimler de konut satışlarına olumlu yansıdı. Özel bankaların da konut kredisi faiz oranlarını kamu bankalarının sunduğu seviyeye getirmesi durumunda, piyasa daha da canlanacak ve lokomotif sektör olan konut sektöründeki hareketlilik birçok sektörü olumlu etkileyecektir” şeklinde konuştu.

“Yabancıya konut satışını daha da artırmalıyız”

2019 yılı Eylül ayında yabancıya konut satışı 4 bin 177 adet olarak gerçekleştiğini aktaran Elmas, “Türkiye genelinde ilk 9 ay toplamlarına bakıldığında, geçen yıla göre yüzde 30’un üzerinde artış gözlemliyoruz. 19 Eylül 2018 tarihinde yabancıya konut satışında vatandaşlık imkânının 250 bin dolara çekilmesiyle 2018 yılında yabancıya yaklaşık 40 bin konut satılmıştı. Yılsonuna kadar yabancıya konut satışında 2018 rakamını rahatlıkla geçeceğimizi düşünüyoruz. 2018 yılında Türkiye genelinde yabancıya konut satışının toplam konut satışı içindeki payı yaklaşık yüzde 3 iken bu oran 2019’un ilk 9 ayında yüzde 3,8’e yükseldi. Bu oranı arttırmak ve ülke ekonomisine döviz kazandırmak için sektör olarak canla başla mücadele ediyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Yurtdışından dönüp, memleketine çiftlik kurdu Almanya’da 4 yıl yaşayan 3 çocuk babası Murat Varan, memleketi Elazığ’a dönerek 10 dönüm arazi üzerine kurduğu hindi çiftliğiyle kendi işinin patronu oldu. Elazığ’da yaşayan 3 çocuk babası Murat Varan (35), 2020 yılında Almanya’ya gitti. Varan, Almanya’da geçirdiği 4 senenin ardından ülkesine dönmeye karar verdi. Memleketi Elazığ’a geldiğinde iş fırsatları için araştırma yapan Varan, bir yakınının hindi çiftliği kurduğunu ve işlerinin de güzel olduğunu öğrendi. Yakınından ve çevresinden çiftlik hakkında bilgiler alarak işe koyulan Varan, merkeze bağlı Kıraç köyünde 10 dönüm alan üzerine hindi çiftliği kurdu. Fiyatları bin 800 ile 3 bin 500 lira arasında değişen hindiler Elazığ’da hindi severleri bekliyor. Çevre illere sipariş gönderemediklerini belirten işletme sahibi Murat Varan, "Nasip olursa eğer ilerleyen zamanlarda da çevre illere açılmak istiyoruz" ifadelerini kullandı. Çiftlik hakkında bilgiler veren işletme sahibi Murat Varan, "Yurtdışında 4 buçuk sene kadım. Orayı beğendik güzel fakat memleketimiz gibi değil. Yatırımımızı buraya yaptık. Ondan dolayı da temelli olarak dönüş sağladık. Bütün iş hayatımızı buraya odaklanmış şekilde devam ettiriyoruz. Hindi satışlarımız devam ediyor. Talep ve ilgi olursa seneye de bu işe devam edeceğiz. Hindi çiftliği hakkında herhangi bir bilgimiz yoktu. Sıfırdan başladık. Bir işi severek yaptığın zaman inanılmaz derecede o işten kazanç sağlıyorsun. Biz işimizi severek yaptık. Çok şükür fazla bir zayiat vermeden hindileri yetiştirdik meyvesini de yemeye başlayacağız inşallah. Nasip olursa seneye daha çok sayıyı arttırarak halkımıza sunmayı planlıyorum. Elazığ’da yılbaşından dolayı hindiye talep olmadı. Ortalama 500 tane hindimiz var. Her bütçeye uygun hindilerimiz var. Fiyatlar bin 800 ile 3 bin 500 lira arasında değişiyor. Çevre illere yeni olduğumuz için pek gönderim yapamıyoruz. Nasip olursa ilerleyen zamanlarda düşünüyoruz" dedi.
Sivas Sakinleşmek için yapılıyor, yanlış amaçla uygulanırsa zarara yol açıyor Uzman Psikolog Kerime Begüm Özkaya, son dönemlerde yaygınlaşan öfke kontrol odalarının, bazı kişiler için sakinleşme ve duygu düzenleme alanı olarak kullanıldığını söyledi. Özkaya, ancak bu odaların yanlış amaçlarla kullanılması halinde öfkeyi artırabileceğini söyledi. Öfke, bireyin bir sorunla, engelleme durumuyla veya tehdit algısıyla karşılaştığında ortaya çıkan doğal ve doğuştan gelen bir duygu olarak biliniyor. Tıpkı sevinç, üzüntü ve korku gibi insani bir tepki olan öfke kalp çarpıntısı, nefesin hızlanması, yüz kızarması, kaslarda gerginlik, ses yükseltme ve aşırı tepki verme gibi fiziksel ve duygusal belirtilerle kendini gösteriyor. Son yıllarda hem yetişkinler hem çocuklar arasında artan öfke patlamaları ve stres kaynaklı davranışlar nedeniyle ‘öfke kontrol odası’ uygulamasına yönelirken, bu odalar öfke anında bireyin kendini toparlamasına yardımcı olmayı amaçlıyor. Ancak uzmanlar, öfke kontrol odalarının her zaman doğru etki göstermediğine dikkat çekiyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Medicana Sivas Hastanesi’nde görevli Uzman Psikolog Kerime Begüm Özkaya, öfke kontrol odalarının sakinleşme ve duygu düzenleme alanı olarak kullanıldığında faydalı olabileceğini söyledi. Özkaya, yöntemin doğru kullanılmaması halinde zararlı olabileceğini söyleyerek, "Kontrolsüz olduğu zaman öfke hem kişinin kendine hem de çevresine zarar verebilir. Bu noktada kişilerin kendilerini çok iyi tanımaları ve gerektiğinde de söylediğimiz gibi profesyonel bir destek almaları gerekmektedir" ifadelerine yer verdi. "Psikolojik destek almaları çok önemli" Öfke kontrolü için ilk önce öfkeyi fark etmenin önemine vurgu yapan Kerim Begüm Özkaya, "Öfke bir şeyler yanlış gittiğinde ortaya çıkan yoğunluk rahatsızlık ve gerilim duygusudur. Doğuştan gelen doğal ve normal bir duygudur tıpkı korku, üzüntü, sevinç, mutluluk gibi. Öfkenin belirtileri kalp çarpıntısı, nefesin hızlanması, yüzün kızarması, kasların gerilmesi özellikle omuz ve çenenin, ellerin titremesi, diş ve yumruk sıkma, gerginlik, yoğun kaygı, stres, baş ve mide ağrıları, olayı büyütme, kötü taraflarını görme, aşırı tepki verme, ses yükseltme ve bağırma gibi durumlar öfkenin belirtileridir. Öfkenin nedenleri haksızlığa en büyük sebeplerden biridir. Engellenme yani istenilen şeye ulaşamama hali. Yorgunluk, açlık, uykusuzluk, stres ve baskı, duygusal yaralar, geçmiş deneyimler, kişilik özellikleri, yetiştirilme şekli, arkadaşlarıyla ilişkileri, kişinin kendisiyle olan ilişkisi öfkenin nedenleri arasında yer almaktadır. Öfkenin altında saklanan duygular arasında kırgınlık, kızgınlık, değersizlik, utanç, korku ve hayal kırıklığı yer alır. Öfke kontrolünü için ilk önce öfkeyi fark etmek gerekir ve bu çok kıymetlidir. Daha sonrasında nefes ve beden gevşeme tekniklerini kullanmak, 10 saniye durma kuralı yani cevap vermeden önce 10 saniye beklemek, ortamdan uzaklaşmak, kas gevşetme egzersizlerini yapmak, duygularınızı sakince ifade etmeye çalışmak, yaşanılan öfkeden sonra kendimizi değerlendirmek ve gerektiğindeyse profesyonel psikolojik destek almak çok önemlidir" dedi. "Yerine göre faydalı yerine göre zararlı" Bu odaların kişinin kendisini cezalandırma değil de toparlama alanı olduğunda faydalı olabileceğini söyleyen Özkaya, "Bunun için kendimizi kontrol edip eğer öfkemizi kontrol edemiyorsak gerek psikiyatriden ve psikologdan destek alabilirsiniz. Öfke kontrol ve sakinleşme odası fikri son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz kullanıldığı zaman yerine göre faydalı olan ve olmayan bir durumdur. Bu odalar kişinin kendisini cezalandırma yeri değil de toparlama alanıysa faydalıdır. Örnek verdiğimizde sakin bir köşe, loş ışık, rahatlatıcı bir koltuk ve yastık, belki sakin bir müzik, gevşeme egzersizleri kişiyi sakinleştiren durum ve eylemlerdir. Kişi bunlardan faydalanıyorsa yani amaç burada şefkatli bir mola veriyorum diyorsa öfke kontrol odaları faydalıdır. Amaç burada öfkelendiğinde kendine alan açmak ve öfkeyi kontrol altına almak, öfke kontrolü değil ben onu yönetebilirim. Eğer kaçışa dönüşüyorsa özellikle çocuklar için bir ceza molalarına, odalarına dönüşüyor ve utançla birleşiyorsa kesinlikle öfke kontrol odaları yöntemi doğru değildir. Aslında öfke değil kontrolsüz öfke zararlı ve kötüdür. Kontrolsüz olduğu zaman öfke hem kişinin kendine hem de çevresine zarar verebilir. Bu noktada kişilerin kendilerini çok iyi tanımaları ve gerektiğinde de söylediğimiz gibi profesyonel bir destek almaları gerekmektedir" diye konuştu. "Kavga değil çözüm oluyor" Öfkede kişinin kendini tanımasının önemli olduğunu belirten Özkaya, "Öfke kontrolünde en önemli şey dediğimiz gibi kişinin kendini tanıması eğer ben öfkeleniyorum, kendimi kontrol altına alamıyorum diyorsa sakinleşmek için bulunduğu ortamdan uzaklaşması önemlidir. O odaya gittiği zaman "Ben bulunduğum durumdan kaçtım, kendime ceza verdim, utandım" diye kendini psikolojik olarak demoralize ediyorsa bu tarz sakinleştirme odaları doğru değildir. Ama "Bir sorun ve sıkıntı var, kafamı toparlamak istiyorum, bu sorunu kendi adıma çözmek istiyorum, olayda benim payıma düşen nedir" mantığıyla sakinleşme noktasında tabii uygulanması gereken bir durumdur. Özellikle aile danışmanlığında da çiftlere kavga ettiğiniz zaman, öfkelendiğinizde şu anda öfkeliyim, kalbini kırabilirim, birkaç dakika farklı bir odaya gidip sakinleşmek istiyorum mantığıyla uzaklaştıklarında da bu bir kavga değil çözüm oluyor" şeklinde konuştu.
Eskişehir Eskişehir’de ÇEDES projesi kapsamında öğrenciler manevi değerlerle buluştu Eskişehir’in Odunpazarı ve Sivrihisar ilçelerinde "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum" (ÇEDES) projesi çerçevesinde düzenlenen etkinliklerde, öğrenciler cami ve okullarda din görevlileriyle bir araya gelerek manevi değerler hakkında bilgilendirildi. Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı iş birliğinde yürütülen ÇEDES projesi, Eskişehir genelinde öğrencilere yönelik çeşitli etkinliklerle devam ediyor. Bu kapsamda Odunpazarı ve Sivrihisar ilçe müftülükleri koordinesinde gerçekleştirilen programlarda ilkokul ve lise düzeyindeki öğrenciler hem okullarında ziyaret edildi hem de tarihi camilerde misafir edildi. Gerçekleştirilen buluşmalarda gençlere güvenilir birey olma, ibadet bilinci ve milli-manevi değerlerin önemi konularında din görevlileri tarafından önemli paylaşımlarda bulunuldu. Kılıçarslan İlkokulu’nda güvenilir insan olma bilinci Odunpazarı Müftülüğü’nün yürüttüğü faaliyetler kapsamında ilk durak Kılıçarslan İlkokulu oldu. Okulda öğrencilerle bir araya gelen Odunpazarı Müftülüğü’ne bağlı Büyükdere Camii din görevlisi Zafer Altın, çocuklara toplumda güvenilir bir birey olmanın önemini anlattı. Altın, sunumunda Hz. Peygamber’in hayatından örnekler vererek "El-Emin" sıfatının ve dürüstlüğün toplumsal hayattaki yerine dikkat çekti. Eti Sosyal Bilimler Lisesi öğrencileri camide ağırlandı Projenin Odunpazarı ayağındaki bir diğer etkinlikte ise Eti Sosyal Bilimler Lisesi öğrencileri, Odunpazarı Müftülüğü’ne bağlı Basma Camii’nde ağırlandı. Öğretmenleri Ali Aksoy refakatinde camiye gelen gençleri, din görevlisi İbrahim Gökalp karşıladı. Camide gerçekleştirilen manevi programda öğrenciler cami kültürü ve değerler eğitimi hakkında bilgilendirildi. Etkinlik, yapılan sohbetin ardından öğrencilere sunulan ikramlarla sona erdi. Sivrihisar Ulu Cami’de "Vakti Kuşanmak" buluşması Sivrihisar ilçesinde ise Müftülük ile Sivrihisar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürlüğü iş birliğinde tarihi atmosferde anlamlı bir program düzenlendi. ÇEDES projesi kapsamında "Vakti Kuşanmak" temasıyla tarihi Ulu Cami’de gerçekleştirilen yatsı namazı buluşmasına öğrenciler, veliler, okul müdürü ve öğretmenler yoğun ilgi gösterdi.Namazın ardından cemaate seslenen Sivrihisar İlçe Müftüsü Mustafa Budak, "Gençlikte Kulluk Bilinci ve İbadetin Önemi" konulu bir sohbet gerçekleştirdi. Gençlerin istikbaldeki önemine vurgu yapılan program, katılımcılara yapılan ikramlarla son buldu.
Elazığ Yurtdışından dönüp, memleketine çiftlik kurdu Almanya’da 4 yıl yaşayan 3 çocuk babası Murat Varan, memleketi Elazığ’a dönerek 10 dönüm arazi üzerine kurduğu hindi çiftliğiyle kendi işinin patronu oldu. Elazığ’da yaşayan 3 çocuk babası Murat Varan (35), 2020 yılında Almanya’ya gitti. Varan, Almanya’da geçirdiği 4 senenin ardından ülkesine dönmeye karar verdi. Memleketi Elazığ’a geldiğinde iş fırsatları için araştırma yapan Varan, bir yakınının hindi çiftliği kurduğunu ve işlerinin de güzel olduğunu öğrendi. Yakınından ve çevresinden çiftlik hakkında bilgiler alarak işe koyulan Varan, merkeze bağlı Kıraç köyünde 10 dönüm alan üzerine hindi çiftliği kurdu. Fiyatları bin 800 ile 3 bin 500 lira arasında değişen hindiler Elazığ’da hindi severleri bekliyor. Çevre illere sipariş gönderemediklerini belirten işletme sahibi Murat Varan, "Nasip olursa eğer ilerleyen zamanlarda da çevre illere açılmak istiyoruz" ifadelerini kullandı. Çiftlik hakkında bilgiler veren işletme sahibi Murat Varan, "Yurtdışında 4 buçuk sene kadım. Orayı beğendik güzel fakat memleketimiz gibi değil. Yatırımımızı buraya yaptık. Ondan dolayı da temelli olarak dönüş sağladık. Bütün iş hayatımızı buraya odaklanmış şekilde devam ettiriyoruz. Hindi satışlarımız devam ediyor. Talep ve ilgi olursa seneye de bu işe devam edeceğiz. Hindi çiftliği hakkında herhangi bir bilgimiz yoktu. Sıfırdan başladık. Bir işi severek yaptığın zaman inanılmaz derecede o işten kazanç sağlıyorsun. Biz işimizi severek yaptık. Çok şükür fazla bir zayiat vermeden hindileri yetiştirdik meyvesini de yemeye başlayacağız inşallah. Nasip olursa seneye daha çok sayıyı arttırarak halkımıza sunmayı planlıyorum. Elazığ’da yılbaşından dolayı hindiye talep olmadı. Ortalama 500 tane hindimiz var. Her bütçeye uygun hindilerimiz var. Fiyatlar bin 800 ile 3 bin 500 lira arasında değişiyor. Çevre illere yeni olduğumuz için pek gönderim yapamıyoruz. Nasip olursa ilerleyen zamanlarda düşünüyoruz" dedi.