GÜNDEM - 06 Ekim 2015 Salı 16:36

Köylülerin '300 yıllık' özlemi sona eriyor

A
A
A
Köylülerin '300 yıllık' özlemi sona eriyor

Edirne Merkez’e bağlı Küçükdöllük köyünde yıllardır meydana gelen sel ve su taşkını olayları artık sona erecek. Vali Dursun Ali Şahin, köyün içerisinden geçen ve Ergene Nehri’ne dökülen Sinanlı Deresi üzerinde yapılan ıslah ve kanal çalışmalarının ardından köy halkının 300 yıllık özleminin sona ereceğini söyledi.

 Edirne’de, DSİ Genel Müdürlüğü tarafından sel ve su taşkınlarını önlemeye yönelik toplam 13 köyde dere ıslah, kanal, sulama kanalları ve köprü çalışmaları yapılmaya başlandı. Bölgede sel ve su taşkınlarını önlemek ve bir yandan da sulama anlamında kullanılmak üzere başlatılan projelerin 3 yıl içerisinde tamamlanması hedefleniyor.

“300 YILLIK ÖZLEM SONA ERİYOR”

Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, Küçükdöllük köyünün tarihi geçmişinin öneminde değinerek, “Bu köye gelmemdeki asıl neden tarihi bir köy olması. Bu tarihi köyde belki 300-400 senedir beklenen bir hadise burada gerçekleşiyor. DSİ Genel Müdürlüğümüz projeye aldırmış olduğu bu köyle ilgili ve sadece bu köy değil toplam 13 köy de 9 buçuk milyon TL’lik bir ödenekle, böylece ileride sel olabilecek bölgeleri taş örgü veya açık kanal şeklindeki projeleriyle hizmetini yaparak köylerin selden korunmasını ve hem de sulama işlerinde kullanılması sağlanacak. Küçükdöllük köyündeki bir diğer önemli husus ise Sinanlı Deresi üzerinde bulunan köprünün bundan böyle iptidaiyi değil projelendirilerek oldukça güzel bir köprü halini alacak ve araç geçişi de sağlanacak. Diğer 12 köyümüzdeki projelerde de sel ve su taşkınlarını önlemek amacıyla dere ıslahları yapılarak, bir kısmı taş örgü kanal bir kısmı da açık kanal şeklinde tamamlanacak” dedi.

Öte yandan Vali Şahin, söz konusu projelerin Domurcalı köyü, Arpaç köyü, Osmanlı köyü, Taşlı Müsellim köyü, Tatarlar köyü, Yağcılar köyü, Aslan köy, Azatlı köyü, Küçükdöllük köyü, Sarıdanişment köyü ve Süloğlu deresinde tamamlanacağını bildirdi.

KÜÇÜKDÖLLÜK KÖYÜ KANAL PROJESİ

Edirne merkeze bağlı Küçükdöllük köyünde bulunan Sinan deresi üzerinde taban genişliği 11 metre, yüksekliği 3 metre, üst genişliği ise 17 metre şeklinde olmak üzere toplam 820 metre uzunluğunda, 570 metrekarelik kısmı açık kanal ve 350 metrekarelik kısmı ise çift taraflı istifli taş dolgu kullanılarak kanal projesi hayata geçiriliyor. Ayrıca, araç geçişi de sağlanabilecek 1 adet öngermeli prefabrik kirişli köprü de yapılarak köy halkının hizmetine sunulacak. 

KORAY USTABAŞI

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Bitki özlerinden ekmekte küflenmeyi geciktirecek katkı maddesi ürettiler Zonguldak’ta 6. sınıf öğrencisi Ayşe Eslem Yangın, bitkilerin küflenme üzerindeki etkisine bakmak için çalıştığı projesiyle, TÜBİTAK Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması’nda bölge birinciliği kazandı. Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı Bilim ve Sanat Merkezi 6. sınıf öğrencisi Ayşe Eslem Yangın, ekmeklerin daha geç küflenmesini sağlayacak doğal bir madde üretti. Danışman öğretmeni Burcu Atabey Özdemir ile birlikte çalışmaya başlayan Yangın, doğadaki bitkileri ve özelliklerini araştırdı. Yangın, çevresinden öğrendiği tüketilebilir bitkilerin özelliklerine yoğunlaşarak bitki özütleri elde etti. Bu özütleri kullanarak ekmekler hazırladı. Özütlerin bitkilerde küflenme süresi üzerindeki etkisini inceledi. Ot çayı özütünün küflenmeyi geciktirdiğini gözlemleyen Yangın, aynı özütleri kullanarak oluşturduğu biyobozunur ambalajlarında ekmeklerde aynı etkiyi gösterdiğini gözlemledi. Ayşe Eslem Yangın, projesiyle TÜBİTAK 2204-B Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması Ankara Bölge Finali’nde 1. olarak Türkiye Finali’ne katılmaya hak kazandı. Projesini gazetecilere anlatan Yangın, “Doğal gıda katkı maddeleriyle küflenmeyi önleyelim adlı proje yaptım. Bu projeyi yapmamın sebebi de bitkilerin küflenmeye olan ilgisine bakmak. Küflenme dünyanın bir sorunu olduğu için ben bu sorunu biraz da olsa engellemek istedim. Bazı bitkileri kullanarak bunların özlerini çıkartıp hem biyobozunur ambalaj hem de bunlardan ekmek yaptım. Bitki özütlerini soxhlet ekstraksiyon cihazında özütledim. Özütleme işlemi sonunda da özütleri kahverengi cam şişelere koyarak +4 derecede buzdolabında sakladım. Sonra bunlardan ekmek yaptım. Ekmekte sadece su yerine bitki özütlerini kullandım. Kullandığım bitkiler ot çayı, kuşburnu, ayva yaprağı, çakal eriği bu bitkilerin özütleriyle hazırlanan ekmekleri streç filme sararak her hafta boyunca ne kadar küflenip küflenmediğine baktık. Sonra bunları bir grafik haline getirdik. Ot çay özütü katkılı ekmek üç hafta boyunca küflenmeden dururken diğerleri küfleniyor. Ot çayı özütü katkılı ekmek dördüncü hafta başlarında küfleniyor. Ekmekleri desteklemek için biyobozunur gıda ambalajları yaptık. Biyobozunur gıda ambalajlarının içerisine gliserin, saf su, bitki özütü ve jelatin kattık. Bunları yaptıktan sonra kalıplara dökerek 24 saat boyunca oda koşullarında beklettik. Katkısız ekmekleri bunların içerisinde iki hafta boyunca beklettik. Ne kadar küflenip küflenmediğine baktık. Ot çayı özütü katkılı biyobozunur ambalajına sarılı ekmek dilimlerinde hiç küflenme olmuyorken katkısız biyobozunuru gıda ambalajına sarılı ekmek diliminde küflenme en fazla oluyor. Benim önerilerim ot bitkisinin kimyasal içeriği konusunda üst derece bilimsel araştırmalar yapılabilir. Küflenmeyi önleme mekanizması anlaşılabilir. Hem sadece ekmekte değil diğer gıdalar ve raf ömrünün arttırılıp arttırılmayacağına bakılabilir. Ben bu projem ile TÜBİTAK Ankara bölge birinciliğini elde ettim” dedi. Projesinin ekmek israfına da olumlu katkılarının olabileceğini sözlerine ekleyen Yangın, “İnsanlar ekmeği çok alıyor. Çok alınınca da yenmeden çöpe atılıyor. Ayrıca bu bitki özütlerini katarak ekmeğin ömrünü uzattıkça yenme süresini arttırıyor. Bu bitkileri ben amcamla yazın tarlaya çıktığımda topluyordum. Bu bitkilerden ot çayı bölgemize has bir bitkidir” ifadelerini kullandı.