KÜLTÜR SANAT - 10 Ağustos 2021 Salı 20:24

Latife Hanım’ın doğduğu köşk harabe oldu

A
A
A
Latife Hanım’ın doğduğu köşk harabe oldu

Mustafa Kemal Atatürk’ün eşi Latif Hanım’ın ve İzmir’de belediye başkanlığı da yapan babası Muammer Bey’in doğduğu İzmir Basmane’deki köşk, harabe görünümüyle dikkat çekiyor.

İzmir’in Konak ilçesi Basmane semtinde bulunan, bir süre Yeni Sadık Bey Oteli olarak faaliyet gösteren Sadık Bey Konağı, Atatürk'ün eşi Latife Hanım ve onun babası Muammer Bey'in doğduğu ve bir süre yaşadığı ev olarak biliniyor.

Geçen yıllarda Yeni Sadık Bey Oteli’nde onarım çalışmaları başlamış ancak tescilli yapı olan otelin restorasyonu için gerekli iznin alınmadığını belirten Konak Belediyesi İmar Müdürlüğü, uyarı yazısı gönderip çalışmaları durdurmuştu. Bu gelişmenin ardından adeta kaderine terk edilen köşk, uzun yıllardır harabe görünümü ile dikkat çekiyor.

İçerisinde tadilat yapıldığı dönemden kalma inşaat malzemelerinin olduğu, odalarının kırılıp döküldüğü ve çok sayıda çöpün yer aldığı köşk, zamana direnemeyecek noktaya geldi. Yaklaşık 100 yıllık bir tarihe geçmiş olan Latife Hanım’ın doğduğu köşkün kapısına ise bölgedeki esnaflar kilit vurdu.

Basmane semti esnafları, köşkü korumak için kapıyı kendilerinin kilitlediğini, binanın müze olması gerektiğini savundu. AK Parti Konak İlçe Başkanı Mehmet Sait Başdaş ise Konak Belediyesinin herhangi bir girişiminin olmaması halinde konuyu Kültür ve Turizm Bakanı ile konuşacağını belirtti.

“Fare, yılan, ne ararsanız var


Başkan Başdaş, “Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün muhterem eşinin doğduğu ve büyüdüğü yer, bu köşk. Aynı zamanda Latife Hanım’ın babası İzmir’in belediye başkanlarından Muammer Bey de ömrünün büyük bir kısmını bu köşkte geçirmiştir. ‘Biz Atatürkçüyüz’ diye geçinen CHP’li belediyeler burayı görsün. Burada fare, yılan, ne ararsanız var. Burası bu görüntüyü hak etmiyor. Bu köşkün müze olması gerekiyor. Yıllardır bunu dile getiriyoruz ama maalesef bir şey yapılmadı. Konak Belediyesi bir şirket olsaydı iflas etmişti. Yapılan hiçbir icraat yok. Bir önceki dönemin belediye başkanı restore edileceğini söylemişti ama bir şey yapılmadı. Köşkün kapısını kilitleyen de bölgedeki esnaflar. Onlar olmasaydı köşkün kapısı bile açık olacaktı” dedi.

“Başkan Abdül Batur daha burayı ziyaret etmemiştir”

Binanın kamulaştırılması gerektiğini dile getiren Başkan Başdaş, “Bu köşkün mirasçıları var ama Konak Belediyesi isterse burayı kamulaştırır ve müze haline dönüştürür. Bir an önce buranın müze olması lazım. Çok büyük, çok odalı bir köşk. Eğer bir şey yapmazlarsa bu konuyu Kültür ve Turizm Bakanlığına taşıyacağım. Köşkün müze olması için uzun yıllardır mücadele ediyoruz. Tahmin ediyorum ki, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur daha burayı ziyaret etmemiştir. Burada bir tarih var. İlgilenilmesi gerekiyor. Bu konuyu randevu alarak bakan bey ile görüşeceğim. Böyle bir yerin bu şekilde bırakılmasına gönlümüz razı olmaz” diye konuştu.

Kapıyı esnaflar kilitledi

Bölgedeki esnaflardan Feyzi Acar da, “Burada her türlü insan var. Basmane’nin en eski binalarından olan bu köşk, şu an atıl bir halde. Biz kendi aramızda anahtar yaptırarak kapıyı kilitledik. İçeriye insanlar girsin istemedik. Kapı açık kalırsa alkol alan, uyuşturucu madde alan insanlar içeriye girebilir. Bir an önce köşkün bu durumuna çözüm bulunması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Ceren Atmaca - Sinan Yeniçeri
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."