GÜNDEM - 24 Nisan 2016 Pazar 14:54

Macar Prensi’nin Tekirdağ’daki evine gözü gibi bakıyor

A
A
A
Macar Prensi’nin Tekirdağ’daki evine gözü gibi bakıyor

Osmanlı İmparatorluğu’nun sahip çıktığı Macaristan Prensi 2’nci Rakoczi’nin, Tekirdağ’da yaşadığı ve müzeye dönüştürülen evin tek sorumlusu Ali Kabul, 35 yıldır müzenin hem yöneticiliğini hem de bakımını yürütüyor.

Avusturya’ya karşı bağımsızlık mücadelesi yürüten ve bu mücadelede başarısız olan Macaristan Prensi 2’nci Ferenc Rakoczi’nin, Osmanlı İmparatorluğu’nun davetlisi olarak, 1720-1735 tarihleri arasında misafir olarak kaldığı ev müzeye dönüştürüldü. Müzeye dönüştürülen evde 35 yıldır görev yapan Ali Kabul, evin temizliğinden rehberliğine kadar her işiyle ilgilenerek, eve gözü gibi bakıyor.

Ali Kabul, yaptığı açıklamada, Avusturyalıların Macaristan’ı işgal ettiği sırada, bağımsızlık mücadelesi başlatan Rakoczi’nin, bu mücadelede başarılı olamadığını, bunun üzerine beraberindeki yaklaşık 250 kişi ile Osmanlı topraklarına sığındığını ve Tekirdağ’da 15 yıldan fazla yaşadığını söyledi.

Rakoczi’nin, Tekirdağ’da yaşadığı evin 1931’de Macar hükümeti tarafından satın alınarak, aslına uygun olarak inşa edildiğini ifade eden Kabul, müzede 1981 yılında restorasyon çalışması yapıldığını, o sırada müzede çalışmaya başladığını ve restorasyon çalışmalarının sona ermesinin ardından müzede görev yapması için kendisine yapılan teklifi kabul ettiğini belirtti.

1981 yılından beri müzenin tek sorumlusu olduğunu belirten Kabul, "Burası Tekirdağ Rakoczi Müzesi diye bilinen bir mekan. Tam adı 2’nci Ferenc Rakoczi. Bir Erdel Beyi ve Macar Prensi. 1703-1711 yılları arasında Avusturya’nın Macaristan’ı işgaline karşı Macaristan’daki özgürlük mücadelesine liderlik etmiş bir Macar önderi. Fakat yaptığı bu mücadelesinde Avusturya o dönemde çok güçlü olduğu için başarılı olamamış ve ülke dışına kaçmak zorunda kalmış. 1717 yılında dönemin Osmanlı Padişahı 3’üncü Ahmet, kendisini yardım ve destek vaadi ile Türkiye’ye çağırmış. Prens Rakoczi de çaresiz olduğu için daveti kabul ediyor. Rakoczi, Edirne ve İstanbul’da bir süre yaşadıktan sonra Tekirdağ’a yerleştiriliyor. 1720’de 44 yaşında geldiği Tekirdağ’da 1735 8 Nisan tarihinde 59 yaşında burada ölüyor Rakoczi" dedi.

Macar hükümetinin 1931 yılında binayı müze yapmaya karar verdiğini ifade eden Kabul, "Macar hükümeti, Rakoczi’nin anısına burayı müze yapmaya karar veriyor ve o günkü Türk sahibinden para karşılığı satın alınıyor burası. Bina, ellerine geçer geçmez harap halde olduğu için yıkılıp, aslına uygun tekrar inşa ediliyor" diye konuştu.

"YAKLAŞIK 35 YILDIR MACARİSTAN İSTANBUL BAŞKONSOLOSLUĞU’NUN PERSONELİ OLARAK BURADA ÇALIŞIYORUM"

1981 yılında müzede yapılan son kapsamlı restorasyonda işçi olarak çalıştığını aktaran Kabul, "Müzede 1981 yılındaki restorasyonda 8-9 ay kadar işçi olarak çalıştım ve bu süre içerisinde Macarcayı öğrendim. Daha sonra bana müzede çalışmam teklif edildi. Ben de kabul ettim. O günden bu yana, yaklaşık 35 yıldır Macaristan İstanbul Başkonsolosluğu’nun sigortalı ve maaşlı personeli olarak burada çalışıyorum" ifadelerini kullandı.

Pazartesi günü hariç müzenin hergün faaliyette olduğunu ifade eden Kabul, "Pazartesi günleri hariç her gün sabah saat 9.00’da müzeyi açıyorum. Gün içerisinde müzeye gelen ziyaretçilere, müzenin tarihçesi hakkında elimden geldiğince bilgilendirmeye çalışıyorum" şeklinde konuştu.

"TÜRKİYE’Yİ ZİYARET EDEN MACARLARIN HEMEN HEMEN HEPSİ BURAYI GEZİ PROGRAMLARINA ALIRLAR"

Macarların Rakoczi’ye büyük saygı duyduğuna dikkat çeken Kabul, "Macar milleti, burada bir müze olduğunu, Rakoczi’nin Tekirdağ’da yaşadığını Türkiye’de mülteci olarak yaşadığını ve burada öldüğünü bilir. Türkiye’yi ziyaret eden Macarların hemen hemen hepsi burayı gezi programlarına alırlar" diyerek müzenin Macarlar için önemli olduğunu ifade etti.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Bilim Kafe’de her yönüyle Mehmet Akif konuşuldu Düzce Üniversitesi, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın öncülüğünde başlatılan ve üniversitelerde üretilen akademik bilginin toplumun her kesimiyle buluşturmayı amaçlayan ‘Bilim Kafe’ buluşmalarına bir yenisini daha ekledi. Bilim İletişimi Ofisi ile Toplumsal Katkı Koordinatörlüğü tarafından 27 Aralık Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü’ne ithafen düzenlenen "Her Yönüyle Mehmet Akif" başlıklı bilim kafe Düzce Belediyesi Konuralp Antik Tiyatrosu Seyir Terası Çadırı’nda gerçekleştirildi. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç’in konuşmacı olarak yer aldığı bilim kafe etkinliğine; Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Duygu Ekinci, Toplumsal Katkı Koordinatörü Doç. Dr. Hande Bulut, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recai Özcan ve öğrenciler ile vatandaşlar katılım sağladı. Programın açılış konuşmasını yapan Toplumsal Katkı Koordinatörü Doç. Dr. Hande Bulut, Mehmet Akif Ersoy’un yalnızca bir şair değil; yaşadığı dönemi, toplumsal sorunları derin bir sorumluluk bilinciyle ele alan çok yönlü bir düşünce insanı olarak ele alınması gerektiğini vurgulayarak bu kapsamda düzenlenen bilim kafe etkinliğine katılımı için Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç’e teşekkürlerini sundu. "Her zaman zihnimde Mehmet Akif idealizmi vardı" Programa konuşmacı olarak katılım sağlayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, Mehmet Akif Ersoy’a duyduğu hayranlığın ilkokul yıllarında başladığını belirterek, zihninde her zaman bir "Mehmet Akif idealizmi"nin yer aldığını dile getirdi. Mehmet Akif’in 1873 yılında Osmanlı Devleti’nin siyasi, sosyal ve fikrî açıdan sarsıntılı bir döneminde dünyaya geldiğini belirten eden Prof. Dr. İlhan Genç, Balkanlar ve Türkistan kökenli bir aile yapısı içinde yetişmesinin, onun düşünce dünyasına çok yönlü bir bakış kazandırdığını ifade etti. Doğu ile batıyı birleştiren güçlü sentez Mehmet Akif’in eğitim hayatına da değinen Prof. Dr. Genç, Akif’in modern mektep eğitimi ile dinî ilimleri birlikte sürdürdüğünü, Baytar Mektebi’nde kazandığı sebep–sonuç temelli bilimsel bakış açısını hayatının her alanına yansıttığını aktardı. Akif’in yalnızca Doğu kaynaklarını değil; Batı edebiyatını da yakından takip ettiğini vurgulayan Prof. Dr. İlhan Genç, Victor Hugo, Tolstoy ve Emile Zola gibi isimleri okumasının, onun fikri derinliğini ve sentez gücünü artırdığını belirtti. "Mehmet Akif, neden–sonuç ilişkisini en güçlü kuran şairlerdendir" Konuşmasında Mehmet Akif’in şiir ve yazılarında sürekli olarak "neden geri kaldık?" sorusunun peşinden gittiğini ifade eden Prof. Dr. Genç, Akif’in olaylara duygusal olduğu kadar rasyonel ve analitik bir perspektiften yaklaştığını söyledi. Akif’in yalnızca bir şair değil aynı zamanda toplumsal sorunlara çözüm arayan bir fikir ve aksiyon insanı olduğunun altını çizen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad dergilerindeki faaliyetlerine de değindi. Bu yayınlar aracılığıyla memleketin meselelerini ele aldığını, maddi imkânları sınırlı olmasına rağmen idealizminden ve sorumluluk bilincinden asla ödün vermediğini ifade etti. Akademik bilgiyi toplumla buluşturarak toplumsal farkındalığın artırılmasına önemli katkılar sunan Bilim Kafe etkinliği, katılımcıların sorularının yanıtlanmasının ardından sona erdi.
Kırşehir Esnaf Odaları çağrı yaptı, küçük esnaf destekledi Kırşehir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği; yeni yıl öncesi şehir halkına çağrıda bulunarak hediye ve günlük alışverişlerde küçük esnafın tercih edilmesini istedi. Öztürk’ün çağrısı, kentteki esnaf tarafından da destek buldu. Birlik Başkanı Bahamettin Öztürk; yaptığı açıklamada Kırşehir’in küçük bir şehir olduğunu belirterek, internet satışları ve büyük mağazalara karşı yerel esnafın korunmasının önemine dikkat çekti. Öztürk; "Hediyeleşmelerin yoğun olduğu bu dönemlerde vatandaşlarımıza sesleniyorum. Alışverişlerinizi küçük esnaftan yapın. Bu hem esnafımıza hem de şehir ekonomimize katkı sağlayacaktır" dedi. Yapılan çağrının ardından küçük esnaf arasında da olumlu bir hava oluştu. Esnaflardan Bektaş Yıldırım, vatandaşlarda yerel esnafa yönelik bir duyarlılığın oluşmaya başladığını ifade ederek; "İnsanlar artık küçük esnafın ayakta kalması için destek olunması gerektiğinin farkına varıyor" şeklinde konuştu. Bir diğer esnaf İsa Yılmaz ise, halkın yerel esnafa karşı daha duyarlı olması gerektiğini vurgulayarak; "Büyük zincirler yerine mahalle esnafının tercih edilmesi hepimizin yararına" dedi. Kırşehir’de süs eşyaları satışı yapan esnaf Müberra Can da özel günlerde yerel esnafın tercih edilmesinin önemine dikkat çekti. Can; "Anneler Günü, yeni yıl, Sevgililer Günü gibi özel günlerde yerli esnafın tercih edilmesini çok önemsiyoruz" ifadelerini kullandı. Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Bahamettin Öztürk; küçük esnafın desteklenmesinin şehir ekonomisinin canlı kalması açısından büyük önem taşıdığını belirterek, vatandaşları alışverişlerinde yerel esnafı tercih etmeye davet etti.