ÇEVRE - 04 Mayıs 2021 Salı 10:20

Marmara'da denizin dibi zindana döndü

A
A
A
Marmara'da denizin dibi zindana döndü

Türkiye’nin ve Balıkesir’in ilk turizm bölgelerinden birisi olan Erdek ilçesi sahillerinde görülen müsilaj (salya) tehlikesinin balıkçılıkla beraber turizmi de etkileyeceği öngörülüyor. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Bandırma sahilinin ardından Erdek Körfezi’nde de görülen müsilaj tehdidini anlattı.

Marmara Denizi sahillerine vuran ve halk arasında 'deniz salyası' olarak bilinen müsilajın bölgedeki balık popülasyonu ve turizm açısından büyük tehlike oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Sarı, gerekli önlemlerin alınmadığı takdirde büyük sorunların yaşanabileceğini ifade etti.

Prof. Dr. Mustafa Sarı: “Marmara Denizi’nin yeni kabusu müsilaj”

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı Marmara Denizi kıyılarında görülmeye başlanan deniz salyasının çıkma nedenlerini anlattı. Prof. Dr. Sarı, “Şu anda Erdek ilçesi Düzler mevkiindeyiz. Marmara Denizi’ndeki yeni kabus müsilaj burada da görülüyor. Müsilajın ortaya çıkmasının üç tane temel nedeni var. Bunların bir tanesi deniz sıcaklıklarıdır. Bu sene deniz sıcaklıkları pek düşmedi. Yani Marmara Denizi ortalama sıcaklıkların üstünde bir sıcaklığa sahip. İkincisi Marmara Denizi’nin çevresinde 25 milyon insan yaşıyor. Doğrudan ya da dolaylı olarak bu 25 milyon insanın atıkları Marmara Denizi’ne gidiyor. Bu atıklar yüksek oranda azot, fosfor içeriyor. Yani denizin besin elementleri, besin tuzları yönünden zenginleşmesi ve aşırı yükle yüklenmesine neden oluyor. Üçüncüsü ise deniz şartlarının durağan olmasıdır. Bu üçü birlikte olduğunda bazı plankton türleri hızlı çoğalmaya başlıyorlar. Niçin çoğalıyorlar? Azotu, fosforu tüketmek için çoğalıyorlar. Bunların hızlı çoğalması sonucunda ortaya salgılar salınmaya başlıyor ve bu salgılar bakteriler için çok uygun ortamlar oluşturduğundan bir kümelenme gerçekleşiyor. Dolasıyla müsilaj dediğimiz olay böylece ortaya çıkmış oluyor” diye konuştu.

“Denizin dibi zindan gibi göz gözü görmüyor”

Müsilajın yapısı ve etkileri konusunda değerlendirmelerde de bulunan Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Bu müsilaj; sümüksü, kaygan bir yapıdan oluşuyor. Balıkçılar buna deniz salyası, kaykay diyorlar. Saydığımız nedenlerle ortaya çıkan müsilaj deniz yüzeyince kilometrelerce uzayabiliyor. Yüzeyden başlıyor, 30 metre derinliğe kadar devam edebiliyor. Denizin altı şu anda üstünden daha berbat durumdadır. Şu anda deniz yüzeyi çok korkutucu ve ürkütücü bir yapıya sahip olduğunu görüyoruz. Ama dalıp aşağıya baktığınız zaman aşağıda zindan gibi göz gözü görmüyor. Bunların bir kısmı parçalanarak yukarıya çıkıyor, bir kısmı parçalanmadan dibe çökmüş oluyor. Dibe çökenler dipteki yaşamı tehdit ediyor. Dip balıkları; mesela vatozlar, pisi balığı, kalkan balığı gibi dipte yaşamayı tercih eden balıkların geçtiğimiz günlerde yüksek oranda ölümüne neden oldu. İşte şu an durum yine tehlikeli. Bu hava sıcaklıkları böyle devam ederse birkaç güne kadar tekrar buralarda binlerce balığın ölmesine neden olur diye bir korkumuz var. Ümit edelim ki bu üçlü yapı kırılsın. Denizin durağanlığı, deniz sıcaklıkları ve azot, fosfor yükünün yüksekliği kırılsın. Bu kırılırsa o zaman müsilaj azalmış olacaktır” dedi.

“Balıkçılığı etkiledi şimdi turizmi de etkileyecek”

Erdek Körfeziyle birlikte Bandırma ve Marmara Denizi’ne kıyısı olan birçok ilde görülen müsilajın turizmi etkileyeceğini kaydeden Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Yaz sezonuna giriyoruz. İnsanlar şu anda İstanbul’dan, Ankara’dan, Türkiye’nin farklı yerlerinden yazlıklarına geldiler. Ege ve bölgesinde, Marmara Denizi çevresinde, Adalarda insanlar yaz sezonu öncesinde yoğunlaştılar. Şimdi burada insanlar nasıl denize girecekler. Burası bir plaj, bu plajda nasıl denize girilecek? Dolayısıyla müsilaj çok boyutlu etkilere sahiptir. Bir taraftan Ocak ayından beri balıkçıları perişan etti. Balıkçılar ağ atamaz hale geldi, çok ciddi zararları söz konusu oldu. Bunların zararlarının telafi edilmesi için bir önlem geliştirilmesi gerekiyor. Şimdi ayrıca turizm sezonu başladı. Büyük bir hevesle, heyecanla deniz kıyısındaki yazlığına gelen insanlar şimdi bununla karşılaştılar ve denize giremeyecekler. İkinci etapta da turizmi vuracaktır” değerlendirmesinde bulundu.

“Marmara Denizi feryat ediyor”

Müsilajdan kurtulmak için yapılması gerekenler hakkında da açıklamalarda bulunan Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Müsilajdan nasıl kurtulacağız? Küresel iklim değişimi bütün dünyada sıcaklıkları artırdı. Buna bağlı olarak Marmara Denizi’nde de arttı. Denizi soğutamayacağımıza göre elimizde bir tane parametre kalıyor. Bu sebeple denizin yükünü azaltmamız lazım. Denize bıraktığımız atıkları azaltmamız lazım. Eğer mümkünse 1 litre atığı bile arıtılmadan denize bırakmamalıyız. Bakın burası Erdek Körfezi; Erdek’te arıtma tesisi yok. Tamamen evsel atıklar sıvılaştırılarak doğrudan denize deşarj ediliyor. Bandırma’da bir atık arıtma tesisi yok. Sıvılaştırılıyor, sıvılaştırıldıktan sonra denize derin deşarj ediliyor. Bunlar ise müsilaja girdi teşkil ediyor. Ben sadece şu anda kendi bulunduğum konum itibariyle Erdek ve Bandırma’yı örnek verdim. Ama Marmara Denizi çevresinde bir sürü yer bu şekilde müsilajla kaplanmış durumdadır. Derhal, acilen Marmara Belediyeler Birliği’nin müsilaj gündemiyle toplanması gerekiyor. Çevre Bakanlığımızın, Tarım Orman Bakanlığımızın ilgili birimlerinin çok acilen bütün paydaşları, kurumları müsilaj gündemiyle toplantıya çağırması gerekiyor. Marmara Denizi’nin feryadını duymamız gerekiyor. Bu bir feryat ve bunu duymamız gerekiyor. Bunun için çok zamanımız kalmadı, acele etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Hakan Küçükakman - İbrahim Aldemir - Ömer Kantarlıoğlu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Yunuemre’den ’Ata’ya Saygı’ yürüyüşü Yunusemre Belediyesi tarafından 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında "Ata’ya Saygı" yürüyüşü düzenlendi. Belediye Başkanı Semih Balaban’ın da katıldığı yürüyüş, Uncubozköy Camisi önünde başlayıp 100. Yıl Meydanı’nda sona erdi. Yunusemre Belediyesi tarafından 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında "Ata’ya Saygı" yürüyüşü düzenlendi. Yürüyüşe Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, başkan yardımcıları, belediye meclis üyeleri, daire müdürleri ve Yunusemre Belediyespor’un sporcuları katıldı. Uncubozköy Camisi önünden başlayan yürüyüşte ellerinde bayrak tutan vatandaşlar ise balkonlarından destek verdiler. Uncubozköy Mahallesi’nin tamamının yürünmesinin ardından Mimar Sinan Bulvarı üzerinden 100. Yıl Meydanı’nda ulaşıldı. Burada Gençlik Haftası kapsamında çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapacak olan sahnede bir konuşma gerçekleştiren Başkan Balaban, etkinliğe katılanların bayramını kutlayarak, “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımızı kutluyoruz. Biz de bu hafta Ulu Önder, kurucumuz ve kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk’ü Yunusemre Belediyesi olarak anma amacıyla bir araya geldik. Yunusemre Belediyesi’nin bundan sonra her ulusal günde bu etkinliklerini göreceksiniz. Bayramımızın 105. yıldönümünü kutluyorum. Katılım sağladığınız için hepinize teşekkür ediyorum. “ dedi.
İstanbul Sultanbeyli Belediyesi “Bahar Temizliği” başlattı Sultanbeyli Belediye Başkanı Ali Tombaş, ilçe genelinde “Bahar Temizliği” projesiyle kapsamlı temizlik faaliyeti başlattı. Kent temizliğine ve estetik görünüme önem verdiklerini belirten Tombaş, “Kaldırımları işgal eden eski ev eşyaları ve hafriyat atıklarının kaldırılması, ot biçimi, ilaçlama, yıkama işlemleri başta olmak üzere kapsamlı bir temizlik projesi başlattık. Akşemsettin Mahallesi’nden başladık, sırasıyla tüm cadde ve sokaklara gireceğiz. Hedefimiz; tertemiz Sultanbeyli” dedi. Sultanbeyli Belediye Başkanı Ali Tombaş çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Yeni proje ve hizmetleri tek tek hayata geçiren Başkan Tombaş, şimdi de “Bahar Temizliği” projesi kapsamında kapsamlı bir temizlik faaliyeti başlattı. Tombaş: “Vatandaşlarımızın sağlığı ve konforlu yaşamı temel önceliğimiz” Bahar Temizliği projesiyle cadde ve sokaklarda kaba atıklar başta olmak üzere detaylı bir temizlik uygulaması başlattıklarını vurgulayan Tombaş, “Önceliğimiz vatandaşlarımızın sağlığı ve konforu. Bunun için her gün düzenli olarak yürütülen temizlik hizmetinin yanı sıra özellikle çirkin görüntüye sebep olan, tehlike arz eden kaba malzemelerin temizlenmesi için yeni bir proje başlattık. Bahar Temizliği projesi kapsamında; kaldırımları işgal eden eski ev eşyaları ve hafriyat atıklarını kaldırıyor, ot biçimi, ilaçlama, yıkama işlemleri başta olmak üzere kapsamlı temizlik faaliyeti yürütüyoruz” ifadelerini kullandı. “15 mahallede girmedik cadde, sokak bırakmayacağız” Çalışmaların sokak sokak titizlikle yürütüleceğini ifade eden Tombaş, “Bahar Temizliği projesi kapsamında; Temizlik İşleri, Fen İşleri, Park Bahçeler, Kentsel Dönüşüm ve Zabıta Müdürlükleri olmak üzere 5 farklı birimden toplam 30 personelden oluşan bir ekip oluşturuldu. Mekanik süpürge aracı, damperli kamyon, JSB, bordür boyama gibi iş makineleri tahsis edildi. İlk olarak Akşemsettin Mahallesi’nden başladık. 15 mahallemizde girmedik cadde, sokak bırakmadan çalışmaya devam edeceğiz. Hedefimiz; tertemiz Sultanbeyli” açıklamasında bulundu.
Samsun Müze Eczane açıldı: 1800’lü yıllarda kullanılan ilaçlar bu müzede Samsun Eczacılar Odası tarafından içerisinde 1800’lü ve 1900’lü yıllarda kullanılan ilaçların bulunduğu ’Müze Eczane’ açıldı. 14 Mayıs Eczacılık Haftası ve bilimsel eczacılığın 185. yılı nedeniyle Samsun Eczacılar Odası’nda Müze Eczane açılışı ile "İlaç ve Eczacılığın Dünü, Bugünü ve Geleceği" konulu panel düzenlendi. Samsun’daki eczanelerin bağışladığı içerisinde 1800’lü, 1900’lü yıllarından kalma ilaçların bulunduğu müze, Samsun Valisi Orhan Tavlı’nın katılımıyla açıldı. "Yeni gelen nesiller de geçmişte eczacılığın nasıl yapıldığını görsünler istedik" Müze hakkında bilgi veren Samsun Eczacılar Odası Başkanı Ferhat Karacan, "14 Mayıs Eczacılık Haftası sebebiyle yaptığımız organizasyonlardan bir tanesidir. Eczacılığın dünü, bugünü ve yarını dediğimiz zaman bu müze devreye gidiyor. Çünkü eczacılık olsun, diğer meslekler olsun çok hızlı şekilde değişiyor. Bizim mesleğimizde zamanla değişmeye başladı. Dolayısıyla geçmişte neler oldu, neler bitti gelecek nesillere aktarmak adına meslektaşlarımızın odamıza bağışladığı materyalleri birleştirerek bir müze eczane oluşturduk. Bundan sonra yıllar boyu yeni gelen nesiller de geçmişte eczacılığın nasıl yapıldığını görsünler istedik. Bilimsel eczacılığın 185. yılındayız. 185 yıldır bu topraklarda eczacılık yapılıyor. Bazen arka planda kalıyor gibi görünse de aslında sağlığın temel dinamiklerinden bir tanesidir. Yaklaşık 7 aylık süreçte ilaçlar toplandı ama diğer materyallerle ilgili 4-5 sene süren bir süreç var. Bir meslektaşımız eczanesi kapatıyorsa ya da devrediyorsa veya elinde bulunan malzemeler varsa onları biz odaya istedik, talep ettik. Böyle bir açılış yapma imkanı bulduk" dedi. "Eczacılar hala deprem bölgesinde yaraları sarıyor" Açılışa katılan Samsun Valisi Orhan Tavlı, "Türk eczacılarla onur ve gurur duyduğumu ifade etmek istiyorum. Ben Çanakkale’de görevdeyken eczacılarımız pandemide ilk başta yanımızda olan teşkilattı, sağlık ordusuydu. Sonrasında Muğla’da yangınları yaşadık. Orada da ilk arayanlar, sahada vatandaşımızın yanında olanlar eczacılarımızdı. ’Asrın felaketi’ dediğimiz, 11 ilin etkilendiği deprem bölgesinde de yine ilk defa belki dünyaya örnek olacak konteyner eczaneyi ilk günlerde faaliyete geçiren ve halen deprem bölgesinde vatandaşlarımızın yarasını saran Türk Eczacılar Birliği’nin nezdinde Türkiye’deki tüm eczacılara teşekkür ediyorum" diye konuştu. "Konteynerlerde eczacılık hizmeti veren 300’e yakın meslektaşımız var" Türk Eczacılar Birliği Başkanı Ecz. Arman Üney ise, "Samsun Eczacılar Odamız aktif bir şekilde 14 Mayıs etkinliklerine devam ediyor. Eskiden 14 Mayıslar bayram olarak kutlanırdı. Sonra güne döndü. Bizim sıkıntılarımızın açıkladığımız basın açıklamaları yaptığımız günler haline geldi. Yine meslektaşlarımız coşkulu bir şekilde kutlamaya devam ediyor. Deprem bölgesindeydim. Orada hala konteynerlerde eczacılık hizmeti veren 300’e yakın meslektaşımız var. O 21 metrekarede bu işi yaparken, içeride hareket edecek alan yokken dahi kendilerini eczacılık günününüz kutlu olsun dediğimizde yüzlerinde gülümsemeyi görmek bizim için önemlidir" şeklinde konuştu. Program "İlaç ve Eczacılığın Dünü, Bugünü ve Geleceği” panel ile son buldu.