GÜNDEM - 18 Eylül 2014 Perşembe 12:02

Melih Gökçek canlı yayında musluktan su içti

A
A
A
Melih Gökçek canlı yayında musluktan su içti

Melih Gökçek canlı yayında musluğa ağzını dayayarak su içti. Gökçek "Ankara’nın suyuna güvenin, vallahi güvenin, billahi güvenin” dedi.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankara şebeke suyunun sağlıklı, temiz, güvenli ve içilebilir olduğunu bir kez daha belgeleriyle birlikte canlı yayında açıkladı.

Katıldığı bir televizyon programında “Su mu kirli, iddialar mı?” sorusunu cevaplandıran Başkan Gökçek, iddiaların yersiz olduğunu belgelerle, raporlarla ve iddia sahiplerinin yaptığı çelişkili açıklamaları gösterip, bir kez daha ispatlayarak, “Ankara’nın suyu Türkiye’nin en temiz suyu. Ankara’nın suyuna güvenin, vallahi güvenin, billahi güvenin” dedi.

Programın sonunda “İçmesem, ‘niye içmiyor?’, içince de ‘şov diyorlar’. O yüzden şov yapıp içeceğim” diyerek, Beyaz TV’nin lavabosundaki musluktan canlı yayında ağzını dayayarak su içen Başkan Melih Gökçek, şebeke suyundan hasta olduğunu iddia eden CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın evinin su deposunun paslı ve kirli fotoğraflarını izleyicilere gösterdi. Nazlıaka’nın daha önce TBMM’ye verdiği önergeleri de okuyan Başkan Gökçek, Aylin Nazlıaka’nın ikilem yaşadığını söyledi.

Beyaz TV’de 3 saate yakın canlı yayın konuğu olan ve Ankara’nın şebeke suyunun güvenirliliğini bir kez daha ortaya koyan Başkan Gökçek, sözlerine, son günlerde suyun kirli olduğuna dair iddiaları, bazı CHP milletvekilleri ve bazı sivil toplum kuruluşları ile odalar tarafından yürütülen “kara propaganda” olarak açıkladı. Başkan Gökçek, bunun nedenini de kendisinin 5 dönemdir yerel seçimlerden galip çıkmasına bağladı.
CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın kendisine yönelik suçlamaları sayesinde önümüzdeki dönem de CHP’den milletvekili adayı olabilme şansını yakaladığını esprili bir şekilde açıklayan Başkan Gökçek, CHP milletvekillerinin Ankara şebeke suyuna ilişkin attıkları tweetleri de gösterdi.

Kendisinin içtiği ASKİ bardak suyunun da İvedik Arıtma Tesisleri’nin çıkışında doldurulduğunu ve yasal olarak satılamadığı için bedava olarak vatandaşlara dağıtıldığını kaydeden Başkan Melih Gökçek, “Önümüzdeki günlerde her yerde bu sulardan milyonlarca dağıtacağım ki Ankaralı halkımız şebeke suyunu ve tadını tanısın” dedi.

Gazetelerde önceki yıllarda yer alan benzer manşetleri de izleyicilerle paylaşan Başkan Melih Gökçek, 7 senedir aynı suçlamaların yapıldığını kaydederek, “Aynı iddiaları, aynı sözlerle o zamanlar da atmışlar” diye konuştu.

Açıklamalarını daha önce Tüketici Dernekleri Federasyonu Başkanı Ali Çetin, Tıp Kurumu Derneği Başkanı Mehmet Altınok ve dernek Genel Sekreteri Ali Rıza Üçel’in yine suyla ilgili ortaya atmış oldukları iddialar nedeniyle açılan davalardaki tazminat ve ceza aldıkları kararlarını okuyarak sürdüren Başkan Gökçek, “Ne olmuş cezayı yemişler. Şimdi her iki STK mensupları, bir daha konuşurlarsa, bir daha aynı şekilde iftira atarlarsa içeri girerler” dedi.

“SUDAN İSHAL OLDUĞUNUZU İDDİA EDEN DOKTORUN ADINI VE RAPORUNUZU MUTLAKA İSTEYİN”

CHP Milletvekili Nazlıaka’ya da dava açacağını yineleyen Başkan Melih Gökçek, Başkentlilerden de istekte bulunarak, “Hastanelerde Ankara Tabip Odasına bağlı bazı doktor arkadaşlar, ideolojik davranarak, hasta gelir gelmez ‘sizin ishal olmanızın nedeni Ankara’nın suyudur’ diyorlar. Lütfen doktorun ismini alın, lütfen ‘bunun sudan olduğuna dair raporumu yazın ve verin’ deyin. Mesela Aylin hanımın elinde bir belge olur. Ben de o doktor hakkında şikayette bulunurum. Mahkemeye ve Sağlık Bakanlığına veririm. İspat ederse sorun yok, ama edemezse yalancılıktan mahkum olur” dedi.

Ankara’nın şebeke suyu gerçeklerini anlatan Başkan Melih Gökçek, içilemez olan saf su ile şebeke suyu deneyini bir kez daha canlı yayında yaptı. Dünyanın en ünlü ve pahallı suyu olarak gösterdiği FİJİ su, Ankara şebeke suyu ve saf suya elektroliz cihazıyla deney uygulayan Başkan Gökçek, saf su hariç, iki ayrı içilebilir suyun da renginin yeşile döndüğünü canlı yayında bir kez daha gösterdi.

“Dünyanın her yerindeki bütün sularda bu olur. Kimisinde çok olur, kimisinde az olur. Yeşile dönen suda mineral fazladır ve daha faydalıdır” diyerek açıklamalarını sürdüren Başkan Gökçek, suların temizliğinin ve güvenirliliğinin de Türk Akreditasyon Kurumu’na akredite olmuş kuruluşlarca yapıldığını söyledi. Ankara’da ASKİ’nin bu kuruma akredite olan tek kuruluş olduğunu ve bu verilerin sürekli olarak kontrol altında tutulduğunu da anlatan Başkan Gökçek, “ASKİ laboratuarları Türkiye’nin en modern laboratuarlarındandır” diye konuştu.

Akredite belgesi ve ASKİ’nin internet sitesinde günlük olarak yayınlanan şebeke suyu raporlarını da izleyicilerle paylaşan Başkan Gökçek, su konusunda ikinci yetkili kurumun da Halk Sağlığı Kurumu olduğunu belirterek, bu kurum tarafından alınan numunelerde de suda herhangi bir uygunsuzluk tespit edilmediğine ilişkin raporları açıkladı.

BİNA İÇİ TESİSATA DİKKAT

Nazlıaka’nın “raporlara ulaşamıyoruz” sözlerinin hatırlatılması üzerine, ASKİ’nin sitesinde her gün su değerlerinin raporlarının verildiğini anlatan Başkan Melih Gökçek, “Ankara’nın şebekesinden çıkan suda herhangi bir hata yok. Sayaca kadar sudaki sorumluluk bize ait. Ama sayaçtan çıktıktan sonra bina tesisatına varan suda sorumluluk vatandaşa aittir. Tüm dünyada böyledir. Japonya’da, Avrupa’da ve ABD’de de böyledir. Dünyanın her yerinde, demir ve garvanizin suyla temasının sonucunda halk arasında pas dediğimiz durum oluşur” dedi.

Stüdyoda kurulu olan paslı demir tesisatı gösteren Başkan Gökçek, bu eski şebekelerin suyu kirletebileceğini ve temizlenmesi veya değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Borular içerisindeki kirliliği de özel bir cihazla gösteren Başkan Gökçek, şebeke suyunda bulunan sülfat oranının pasları çözdüğünü ve suyun ilk önce kirli akmasına neden olduğunu da kaydederek, “Artık teknoloji gelişti ve özel borular kullanılıyor. Yapışma ve kirlenme olmuyor. Temiz olarak akıyor. Eskiden belediyeye ait şebekede de bu tür pas tutma olayları olurdu. Ancak Büyükşehir Belediyesi olarak yaptığımız çalışmalarla bizim şebekelerimiz özel borularla döşendi ve böyle bir sorunun oluşması engellendi. Şebeke boruları dakdil boru ile döşeniyor. Mevcut kaplaması sayesinde bu tür kir ve pasları tutmuyor” dedi.

“NAZLIAKA’NIN KİRLİ SU DEPOSU FOTOĞRAFLARI”

Bina içi tesisatların yanı sıra ikinci bir hususun da su depolarının temizliği konusu olduğunu kaydeden Başkan Gökçek, “Aylin (Nazlıaka) hanım gibi yapmayacaksınız. Deponuzu kirli tutmayacaksınız ve temizleyeceksiniz” dedi.

Nazlıaka’nın evinin bulunduğu sitenin su deposundan aynı gün çekilmiş kirli ve paslı fotoğrafları da gösteren Başkan Gökçek, “Arkadaşlar bugün oraya bakmaya gitmişler ancak görevliler fotoğraf çekilmesine izin vermemişler. İsteyen basın yayın mensupları da gidebilirler. İsterlerse ücret almadan temizleteceğim depolarını. 21 villa bir arada tek bir depo var. Tamamen paslı ve kirli. Hep birlikte gidip tespit edelim. Boruların halini görün… Aylin hanımın su içtiği depo bu. O kirli depodan gelen suyla bırak içmeyi, kim yıkansa hasta olur. Bunda şebeke suyunun ne hatası var?” diye konuştu.

Aylin Nazlıaka’nın 9 Ağustos 2012, 27 Temmuz 2012 ve 22 Temmuz 2014 tarihlerinde TBMM’ye sunduğu soru önergelerini de okuyan Başkan Gökçek, önergelerdeki pet şişe ve damacana sulardaki tehlikelere ilişkin değerlendirmeleri de izleyici ile paylaşarak, “Ankara’nın suyundan hastalandığını ve pet şişeyle dişini fırçaladığını söyledi. Ankara’nın suyundan korktuğunu ve suyu pet şişeden içip, dişini fırçaladığını söylüyor. Ama önergelerinde de pet şişe ile damacana sularında Antimon var diyor. Yani onlardan hasta oluyor. Sinir sistemini de bozar diyor. Kadıncağızın sinir sistemi bozuk. Hangi pet şişeden içiyor bunu sormak lazım” sorusunu yöneltti.

“HEM PET ŞİŞEYİ HEM BİZİ SUÇLUYORSUN. AMA PASLI SULARLA YIKANIYORSUN”

“Benim tezim şu” açıklamasını sürdüren Başkan Gökçek, “Sen kendin iddia ediyorsun, sonra kendin inkar ediyorsun. Hem benim suyumu suçluyorsun ama önergede de pet şişeyi suçluyorsun. Peki bu millet ne içecek? Deponu temizleme, paslı sularla yıkan, hasta ol, gel suçu bize bul. Ne malum bu içtiği sulardan hasta olmadığı” diye konuştu.

“Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İvedik Arıtma Tesisleri’nden arıtılarak çıkan su Türkiye’nin en sağlıklı sularından birisidir” diyerek Başkent şebeke suyunun güvenirliliğini bir kez daha ortaya koyan Başkan Gökçek, “Tüm pet şişelerdeki sulardan daha temizdir ve içilebilir. Sadece depoların temiz olması şartıyla” dedi.
“Ankara’nın sağlığı için su bir tehdit haline gelmiştir” iddiasında bulunan Nazlıaka’ya “Hani belge. Sen git önce deponu temizlet. Böyle bir pis depo elbet hasta eder” cevabını veren Başkan Melih Gökçek, Ankara’da ishal ve mide bulantısı vakalarının arttığı iddialarına da Sağlık Bakanlığı verilerini göstererek, “Biz 6 aydır Kızılırmak suyunu Ankara’ya veriyoruz. Son üç ayda düşüş var. İlk üç aydaki artış da yüzde 2… İlk 5 ay sorun olmadı da şimdi mi oldu. İzmir’de bu artış yüzde 33. Bunu söyledim diye İzmir ayağa kalktı… Ben İzmir’in suyu kirli demiyorum zaten, iddianın yersizliğini ortaya koymak için bu açıklamayı yaptım” diyerek cevap verdi.
İshal ve mide bulantısı vakalarında yaz aylarındaki artışın nedenini kanalizasyon sularıyla sulanan sebze ve meyveler olarak açıklayan Başkan Gökçek, bu şekilde üretim yapan bölgelerin de tespit edilmesi halinde imha edildiğini söyledi ve imha fotoğraflarını gösterdi. Bu konuda da vatandaşların hassas davranması gerektiğini anlatan Başkan Gökçek, “Eğer mikrop varsa en büyük neden budur. Bununla birlikte mücadele edeceğiz. Vatandaştan ricamız etrafınızda atık suyla sulanan yer varsa Zabıta Daire Başkanlığımıza bildirsinler, biz de imha edelim” dedi.

“İDEOLOJİK İSHAL”

“Bizim suyumuzdan hasta olma imkanı yok. Ama Aylin hanım gibi deponu temizletmezsen, içinde mikrop olursa ve sen içersen hasta olursun. O bizim suyumuz değil, senin deponu temizletmemen nedeniyle kirlenen su” sözleriyle şebeke suyuna ilişkin değerlendirmelerini sürdüren Başkan Gökçek, bir vatandaşın twitter üzerinden yönelttiği bir soru üzerine de “Aylin hanım ve diğerleri ideolojik hasta oldular. İdeolojik ishal oldular” cevabını verdi.
Başkentlilerin “şebeke suyuna güvenmeleri”ni isteyen Başkan Gökçek, “Ben suyuma güveniyorum ve musluğu açsınlar gidip içerim. Şov yapıyor diyorlar evet yapıyorum ve suyuma güveniyorum” dedi.

NAZLIAKA CANLI YAYINA BAĞLANMAKTAN VAZGEÇTİ

Programa önce telefonla katılmak isteyen, ancak Başkan Gökçek’in açıklamalarının ardından son anda yayına katılmaktan vazgeçen Nazılaka’ya, Başkan Gökçek, “Bu açıklamalardan sonra Aylin hanım hayatta gelmez… Benim son anlattıklarımdan sonra yayına giremez. Çünkü bu sorulara cevap vermesi mümkün değil… İddiaların bazılarını da sonraya sakladım” dedi.

CANLI YAYINDA NAZLIAKA’YA TWEET

Nazlıaka’nın canlı yayına katılmaktan vazgeçmesi üzerine, twitter üzerinden canlı yayın sırasında mesaj atan Başkan Gökçek, attığı tweette şunları yazdı: “Aylin senin evinin borularından ve deposundan bırak su içmeyi, elini yıka, ishal olmaman başarı.”

“AYLİN SENİN EVİNİN BORULARINDAN VE DEPOSUNDAN BIRAK SU İÇMEYİ, ELİNİ YIKA İSHAL OLMAMAN BAŞARI”

Erkan Tan’ın, twitter üzerinden vatandaşların yönelttiği soruların yanı sıra “Sülfat hasta eder mi?” sorusuna da Başkan Melih Gökçek, “Sülfat ishal falan yapmaz” cevabını vererek, Dünya Sağlık Örgütü’nün üst sınır olarak belirlediği 250’nin çok altında sülfat oranına sahip Ankara şebeke suyunun rakamının 130 olduğunu söyledi. Başkan Gökçek, dünyanın önde gelen su markalarına ait pet suları ve üzerlerinde 1500’leri bulan sülfat değerlerini de göstererek, “Dünya bu suları lıkır lıkır içiyor” dedi.

“PET ŞİŞEDEN DAHA SAĞLIKLI SU ŞEBEKE SUYUDUR”

“Ankaralılara sesleniyorum; pet şişeden daha sağlıklı su, şebeke suyudur” diyen Başkan Gökçek, Nazlıaka’nın “Damacana su yapmaya başladınız. Firmalar satın aldınız” sözlerine de şu cevabı verdi:
“Seğmenler, İnci, Almina ve Filiz’in yüzde yüzünü, Sağlık suyun ise yüzde 30’unu aldık. O da özel idareden bize geldiği için. Bunu şunun için yaptık. Ankara’daki pet şişeler defaatle değiştiriliyor. 25 seferden fazla değiştirilmemesi lazım. Ama değiştiriyorlar. Onun için dedim ki Ankara’ya öyle bir su yapalım ki; Hem çok ucuz olsun. Nasıl Halk Ekmekle bir denge sağlıyoruz ekmekte. Ankaralıya da böyle gönül rahatlığıyla içebileceği, fakir fukaranın bile alabileceği bir su yapalım. Suyu çok çeşitli yapmayalım. 10’ar litrelik yapalım ve eve alsınlar… Taşıması kolay olsun. Hatta biz bunu, kendi Halk Ekmek büfelerimize verelim. Oraya buzdolapları koyalım özel… Halk oradan gelsin soğuk vaziyette suyu piyasanın çok çok altında ve sağlıklı bir şekilde alsın. Onun için bu firmaları aldık.”

BÜYÜKŞEHİR’DEN EN UCUZ VE SAĞLIKLI DAMACANA SU HİZMETİ

Tek kullanımlık şekilde üretilecek olan 10 litrelik damacanaların alındıktan sonra geri dönüşümünün olmayacağını anlatan Başkan Gökçek, “Yani bunu alacak götürecek evine ondan sonra atacak. Yani tekrar doldurulmayacak. İlk sahibi de kendi, son sahibi de kendi olacak. En ucuzu olacak. Ben bunu yapmayayım mı? Ben bunu gizli saklı yapıyordum ki, sonunda kendime göre büyük bir faaliyet olarak piyasaya bir anda sunayım istedim. Nazlıaka sanki suçmuş gibi ‘Ey Melih Gökçek rant mı elde etmek istiyorsun’ diyor. Rant nereye gidecek. Bu belediyenin şirketi olan bir şirket. Belediyenin şirketi yapıyor bunları…. Şimdi belediyenin şirketi Belka buna ortak olduysa ne suçu var. Sana hizmet edecek. Sen söylemişsin pet şişelerin son derece sağlıksız ve kontrolsüz olduğunu. Dünyanın en modern ve son teknoloji makinelerini getirtiyorum şu anda. İnşallah 5-6 aya kadar o tesisler de kurulmuş olacak. O tesisler kurulduğu zaman da 10 litrelik suyu Türkiye’deki en ucuz ve sağlıklı su olarak satacağım.”

Sözlerinin sonunda yine twitter üzerinden gelen soruları cevaplandırmaya devam eden Başkan Gökçek, “İdeolojik ishal olanların hepsini doktora götürmeye hazırım. Söz veriyorum. Şebeke suyundansa halkın önünde özür dilerim. Ama yoksa onlar da özür dileyecekler” dedi.

Daha önce kurumlara da iftira atmanın suç olduğunu ve bunun kaldırıldığını, ancak yeniden getirilmesi gerektiğini anlatan Başkan Gökçek, Eskişehir’de de şebeke suyunun kirli olduğuna dair iddialar bulunduğunu ancak kimsenin konuyu büyütmediğini söyledi.

Üstüne Bas basa, “Ankara’nın suyu Türkiye’nin en temiz suyu. Ankara’nın suyuna güvenin, vallahi güvenin, billahi güvenin” diyen Başkan Gökçek, CHP Milletvekili Nazlıaka’yı Halk TV’de canlı yayına çıkmaya davet etti.

CANLI YAYINDA ŞEBEKE SUYU İÇTİ

Programın sonunda “İçmediğim zaman ‘içmiyor’, içtiğim zaman ‘şov yapıyor’ diye eleştiriyorlar. O yüzden şov yapıp içeceğim” diyerek, Beyaz TV'nin lavabosundaki musluktan ağzını dayayarak canlı yayında su içen Başkan Gökçek, “Ankara’nın suyuna güvenin. Vallahi güvenin, billahi güvenin… İçinde sağlıksız hiçbir şey yok… Pet şişelerden bin kat daha sağlıklı ve güzeldir” dedi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Yunusemre’de kırsal kalkınma ve kooperatifçilik masaya yatırıldı Yunusemre Belediyesi ile Yunusemre Kent Konseyi tarafından düzenlenen ’Kırsal Kalkınma ve Kooperatifçilik Çalıştayı’nda, kırsal alanların güçlendirilmesi, yerel üretimin desteklenmesi ve kooperatifçiliğin sürdürülebilirliği ele alındı. Kırsal kalkınmanın güçlendirilmesi ve kooperatifçilik anlayışının sürdürülebilir bir zeminde ele alınması amacıyla Yunusemre Belediyesi ile Yunusemre Kent Konseyi iş birliğinde ’Kırsal Kalkınma ve Kooperatifçilik Çalıştayı’ düzenlendi. Yunusemre Belediyesi Muradiye Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirilen çalıştaya; Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Mesut Doğan, Manisa Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanı Yılmaz Usta, CHP Yunusemre İlçe Başkanı Yalçın Arcak, MAYEB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Balkan, Yunusemre Kent Konseyi Başkanı Bektaş Kılınç, belediye meclis üyeleri, konuşmacılar ve çok sayıda üretici katıldı. Mustafa Pala’nın sunumlarını yaptığı çalıştayda belgesel gösterimi gerçekleştirilirken, "Yeniden Sürdürülebilir Kooperatifçilik" başlıklı panelle program devam etti. Çalıştayda; kırsal alanlarda sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması, yerel üretimin desteklenmesi ve kooperatifçiliğin güçlendirilmesine yönelik görüş ve öneriler paylaşıldı. Zeyrek ve Durbay anıldı Çalıştayda konuşan Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, kırsal kalkınmayı temel alan bir bakış açısına sahip olduklarını vurguladı. Balaban, göreve geldikten sonra Yuntdağı bölgesindeki 37 köyün kırsal mahalle statüsüne dönüştürüldüğünü hatırlatarak, kooperatif çalışmalarının önünün açıldığını ve belediye imkanları doğrultusunda desteklerin süreceğini ifade etti. Konuşmasında hayatını kaybeden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek ile Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’ı da anan Balaban, "Ferdi Başkanımızı altı ay önce, Gülşah Başkanımızı ise kısa bir süre önce kaybettik. Acıları hala yüreğimizde. Her ikisini de saygı ve sevgiyle anıyoruz" dedi. Çalıştay, katılımcıların değerlendirmeleri ve karşılıklı görüş alışverişinin ardından sona erdi.
Bursa İş Sanat Anadolu Sergileri İznik’te düzenlendi Türkiye İş Bankası İznik Şubesi’nde sergilenen "Mavinin Sırları" seçkisi usta sanatçıların çiniden ilham aldıkları eserleri bir araya getirdi. Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’ndan yapılan tematik seçkileri sanatseverlerle buluşturan Anadolu Sergileri’nin 2025 yılındaki son durağı, 20-21 Aralık’ta Bursa’nın İznik ilçesi oldu. Osmanlı çini sanatının merkezlerinden İznik’teki İş Bankası şubesinde sergilenen "Mavinin Sırları" seçkisinde Şerif Renkgörür, Şevket Dağ, Feyhaman Duran, Selahattin Teoman, Zeki Fındıkoğlu, Nazlı Ecevit, İbrahim Çallı, Melahat Üren, Söbütay Özer, Hulusi Mercan gibi sanatçılar çini motiflerden ilham alan kompozisyonlarına Füreya Koral’ın üçlü yuvarlak panosu eşlik etti. Çininin Türk resim sanatındaki yansımalarına odaklanan sergide, sanat tarihçisi ve eleştirmen Nazlı Pektaş eserler hakkında ziyaretçilere bilgi verdi. Ziyaretçilerin büyük bir ilgiyle izlediği sergide çocuklara yönelik sanat atölyesi de düzenlendi. Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin öğrenme programlarının düzenli faaliyetlerinden biri olan Anadolu Sergileri ilk altı ayında 6 bini aşkın sanatsevere ulaştı. İbrahim Çallı’nın eserlerini Çal ilçesindeki izleyicilerle buluşturan seçkiyle başlayan Anadolu Sergileri, Hocalar ve Öğrenciler (Milas), Mavinin İzinde (Gelibolu), Büyük Zafer (Kocatepe), Aşina Yüzler (Antakya), Çarşı-Pazar (Midyat) ve Ege Havası (Edremit) gibi farklı seçkileri sanatseverlere sundu. MarCom, Sardis, Toplumsal Fayda Ödülleri ve İstanbul Marketing Awards platformlarının farklı kategorilerinde ödüllere layık görülen Anadolu Sergileri, 2026 yılında da ortak kültürel mirasın doğduğu topraklarda bugünün kuşaklarıyla buluşturmayı sürdürecek. Anadolu Sergileri’nin Ocak ayındaki durağı Mersin’in Pozcu ilçesindeki Türkiye İş Bankası şubesi olacak.
İstanbul Sancaktepe’de sosyal tesislerde kalite ve uygun fiyat bir arada Sancaktepe Belediyesi, ilçe genelinde hizmet veren sosyal tesisleriyle vatandaşlara kaliteli, modern ve bütçe dostu imkanlar sunmaya devam ediyor. Belediye bünyesinde faaliyet gösteren Samandıra Sosyal Cafe, Sarıgazi Sosyal Cafe, Koru Park Sosyal Cafe, Paşaköy Sosyal Tesisi, Yenidoğan Sosyal Tesisi, Hanımeli Sosyal Tesisi ve Aydos Sosyal Tesisi ve Kasaba Sosyal Cafe; göz kamaştıran mimarileri, şık dekorasyonları ve profesyonel kadrolarıyla ilçe sakinlerine keyifli bir sosyal ortam sağlıyor. Türk ve Dünya mutfaklarından özenle hazırlanan geniş menü seçenekleriyle dikkat çeken sosyal tesisler, kaliteli hizmeti uygun fiyatlarla buluşturarak haftanın her günü vatandaşların uğrak noktası haline geliyor. Sancaktepe Belediyesi, mevcut tesislerin yanı sıra yeni yatırımlarla da sosyal alanlarını genişletiyor. Bu kapsamda 2 Sosyal Cafe’nin inşaat çalışmaları hızla devam ederken, her iki tesisin de yakın zamanda hizmete açılarak ilçe halkına yeni sosyal mekanlar kazandırması hedefleniyor. Başkan Alper Yeğin’den vatandaşlara davet Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin, sosyal tesislerin her kesime hitap eden yapısıyla ilçenin sosyal yaşamına değer kattığını belirterek yeni yılla birlikte değişen konsepti ile vatandaşları tesisleri ziyaret etmeye davet etti. Başkan Yeğin, mesajında şu ifadeleri kullandı: "Belediyemizin sosyal tesisleri, kaliteli hizmeti uygun fiyatlarla bir araya getirerek vatandaşlarımızın aileleriyle birlikte keyifli vakit geçirebileceği nezih mekanlar sunuyor. Modern yapıları, zengin menüleri ve güler yüzlü hizmet anlayışıyla Sancaktepe’mize yakışan bir standart oluşturduk. Tüm komşularımızı sosyal tesislerimizi ziyaret etmeye, bu güzel ortamın tadını çıkarmaya davet ediyorum."
Bolu Bolu’da geliştirilen yapay zeka sistemi, gizli kalp krizi riskini ortaya çıkarıyor Bolu’da düzenlenen sağlık etkinliğinde yapay zeka ile vatandaşların kalp yaşını hesaplayan Kardiyolog Dr. Esad Çekin, obezite, sigara ve kalp krizinden ölümlerde Türkiye’nin Avrupa zirvesinde yer aldığına dikkat çekti. 40 yaşındaki bir kişinin 60 yaşında bir kalbe sahip olabileceğini belirten Dr. Çekin, "Halkın bilinçlenmesi şart. Yapay zeka destekli erken tanı ile kalp hastalıklarını önleyebiliriz" diye konuştu. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi topluluklarından Genç Yeryüzü Doktorları Topluluğu öğrencileri, alışveriş merkezinde "Sağlık Sokağı" adıyla bir etkinlik düzenledi. Öğrenciler etkinlikte; meme kanseri ve diğer kanser türleri, akılcı ilaç kullanımı, ağız ve diş sağlığı hastalıkları ile sigara bırakma konularında vatandaşlara bilgilendirme yaptı ve çeşitli testler uyguladı. Tıp, Diş Hekimliği ve Sağlık Bilimleri fakültelerinde eğitim gören öğrenciler, vatandaşların sağlıkla ilgili sorularıyla yakından ilgilendi. Etkinlik alanında, ailelerin danışmanlık aldığı sırada çocukların vakit geçirebilmesi amacıyla çocuk masası kuruldu. Bu alanda psikoloji bölümü öğrencileri çocuklarla ilgilendi. Bunun yanı sıra il genelinde farklı noktalarda yapay zeka sistemiyle kalp taraması yapan Kardiyolog Doktor Esad Çekin, bu kez yapay zeka destekli sistemle vatandaşların kalp yaşını ölçtü. Sağlık Sokağı etkinliğine; Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Doç. Dr. Oruç Yunusoğlu ile Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) Doktoru Songül Ekmen Kurtoğlu da katılarak bilgilendirme masalarında vatandaşlarla bir araya geldi. "Yapay zekanın desteğini de kullanabiliyoruz" Geliştirdiği yapay zeka sisteminin, kalp rahatsızlıkları olabilecek insanlarda teşhis yöntemi olarak kullanılabildiğini aktaran Kardiyolog Doktor Esad Çekin, "Maalesef ülke olarak Avrupa’da her şeyde birinci sıradayız. Obezitede Avrupa birincisiyiz. Sigara içme oranlarında Avrupa birincisiyiz. Şeker hastalığında Avrupa birincisiyiz. Tabii tüm bunların sonucu olarak maalesef kalp krizi kaynaklı ölümlerde de Avrupa birincisiyiz. Eurostat verilerine göre yüzde 10,8 ile kalp krizi kaynaklı ölümlerde Avrupa birincisi sırasındayız. Tabii bu bize şunu gösteriyor; Toplum sağlığı açısından yapmamız gereken belki de en öncelikli şey, bu kalp hastalıklarını yönetebilmek, kalp krizlerine karşı farkındalık oluşturabilmek diye düşünüyorum. Bunun için yapacağımız iki tane çözüm var. Birincisi, erken tanı imkanlarını artırmamız lazım. Burada artık eskisinden çok daha güçlüyüz. Yapay zekanın desteğini de kullanabiliyoruz. Yapay zeka destekli tanı metotlarıyla kalp hastalıklarını çok erken dönemde tespit edip önleme imkanımız olabiliyor. İkincisi ise belki de en önemlisi, toplumsal düzeyde farkındalığı artırmamız lazım diye düşünüyorum. Yani halkın da bu konuda bilinçlenmesi gerekiyor" şeklinde konuştu. "Kalp Yaşı isimli uygulamayı geliştirdik" Kardiyolog Doktor Esad Çekin, yeni geliştirdiği yapay zeka sistemini İHA’ya anlattı. Çekin yaptığı açıklamada, "Bu amaca hizmet etmesi için Kalp Yaşı isimli uygulamayı geliştirdik. Kalp yaşı şu demek; Hiçbir hastalığı olmayan kaç yaşında birisiyle sizin kalp riskiniz eşit demektir. Aslında 10 yıllık kardiyovasküler risk sınıflamasına dayanır ama bir insana kalp riskinin yüzde 3, yüzde 5 deyince bir anlam ifade etmeyebilir. Ama onun yerine ‘kalp yaşın 50-60’ gibi ifade edersek, insanlara işleyerek önlem almaya motive edici olabiliyor. Gerçekten 40 yaşında birisi, hiç farkında olmadan 60 yaşında bir kalple yaşıyor olabilir. Keza tam tersi de mümkün. İşte biz bu kalp yaşı 60 olan kişiye, ‘Bak, yanlış yoldasın, bunları değiştirmen lazım. Kalp yaşını 40’a indirmemiz lazım’ dediğimizde çok daha tesirli oluyor. Nitekim ben de son birkaç haftadır kendi polikliniğimde Kalp Yaşı uygulamasını kullanıyorum ve hastalardan da çok güzel geri dönüş alıyorum. Hayatlarına dokunabiliyoruz. Onları hayat tarzını değiştirmek üzerine motive edebiliyoruz. Günün sonunda bizim en büyük amacımız insanları motive etmek, onlarda bir farkındalık oluşturmak diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı. "İnsan, damarları kaç yaşındaysa aslında o yaştadır" Kalp Yaşı uygulamasının insanları korkutmaktan ziyade korumak amaçlı olduğunu vurgulayan Esad Çekin, "Kalp Yaşı uygulaması da işte bu yüzden korkutmak amaçlı değil, korumak amaçlı kullanılabilecek bir araç. Tıp fakültesinde öğrendiğimiz çok meşhur bir söz vardır; İnsan, damarları kaç yaşındaysa aslında o yaştadır, diyoruz. Takvim yaşını geriye alamayız ama kalbimizi gençleştirebiliriz. Bu nedenle farkındalık oluşturmamız lazım diye düşünüyorum" dedi. "Esad hocamdan memnunum" Esad Çekin’e bir yıldır tedavi olduğunu ve memnun olduğunu dile getiren Zafer Gülsal da Sağlık Sokağını ziyaret etti. Gülsal yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı; "Esad hocamla yaklaşık bir sene önce genel bir kontrolde tanıştım. Kan tahlili ve EKG çekiminden sonra benim durumumu ciddi görerek acil bir anjiyo istedi. Anjiyodan sonra da 3 tane damarımın tıkalı olduğunu ve 3 tane stent taktığını ama bir damara müdahale edilmediğini onu da bir sene sonra yapacağını söylemişti. Çok şükür şu an stentlerden sonra iyiyim geçen hafta bir anjiyo daha oldum Esad hocam sayesinde şu anda durumum gayet iyi. Esat hocamdan memnunum"