POLİTİKA - 27 Temmuz 2020 Pazartesi 19:11

MHP Genel Başkanı Bahçeli'den sert tepki

A
A
A
MHP Genel Başkanı Bahçeli'den sert tepki

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’in ibadete açılması münasebetiyle Müslüman’ın mabediyle, caminin cemaatiyle kucaklaşmasını ağır mağlubiyet olarak görenler yanlışa gömülmekle kalmamışlar, altından kalmayacakları bir hesap hatası yapmışlardır” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’in ibadete açılması ve siyasi gündemle ilgili basın açıklaması yaptı. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’in müstesna bir kararlılık eşliğinde muazzam bir katılımla aslına uygun bir şekilde ibadete açılmasının yakın tarihin en önemli olayı olduğunu belirten Bahçeli, "Müslüman Türk milleti inanç haklarına sahip çıkmanın yanında irade ve istiklal haysiyetini cesaretle savunmuştur. 1930’lu yılların kasavet dolu iç ve dış siyasi şartlarında müze yapılan Ayasofya’nın nihai aşamada camiye dönüştürülmesi aynı zamanda aziz ecdadımıza saygının bir nişanesi, fetih mirasımızı bihakkın muhafaza dirayetidir. Ancak 24 Temmuz 2020 tarihinde kılınan Cuma Namazıyla kilitleri kırılan, kapıları açılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’in inananlarla buluşmasını hazmedemeyen iç ve dış odakların varlığı hem düşündürücü hem de düzeysizliğin açık kanıtıdır” dedi.

24 Temmuz Cuma günü Yunanistan’da matem havasının hakim olması durumunu akıl ve izan tutulması olarak değerlendiren Bahçeli, “Müfteris ve müfteri zihniyetlerin felaket tellağına heveslenerek tehlikeli itham ve isnatları seri halde tedavüle sokmaları yalnızca fütursuzluk değil, bundan daha fazlası olan ahlaki kopuş, vicdani kırılmadır. Milli ve manevi değerlerimize kör bir taassupla ve köhne bir tahammülsüzlükle cephe alanların içine düştükleri ilkel ve ibretlik haller vahamet sınırlarından hızla taşmaktadır. Türkiye’nin egemen devlet vasfına kategorik bir saldırı alenen mesafe almaktadır. Yeminli Türk ve İslam düşmanları mimarı oldukları karanlık kampanyayı devamlı ileriye taşımaktadır. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’in ibadete açılması münasebetiyle Müslüman’ın mabediyle, caminin cemaatiyle kucaklaşmasını ağır mağlubiyet olarak görenler yanlışa gömülmekle kalmamışlar altından kalmayacakları bir hesap hatası yapmışlardır. Esasen bu hesap hatasının fail ve figüranları iki ana ayakta temerküz ve tezahür etmişlerdir. Birinci ayakta Yunanistan’ın başını çektiği ülkelerin haddi ve hududu aşan şuursuzlukları, dayanaksız ve temelsiz suçlamaları yer almıştır. 24 Temmuz günü Yunanistan’da matem havasının hakim olması tam bir akıl ve izan tutulmasıdır. Atina yönetiminin egemen ve meşru sınırlarımız içinde bulunan bir camiimiz üzerinde fiili hak iddiası sadece husumetle tarif ve tefrik edilemeyecek, tarihsel akışın 567 yıl öncesinde donup kaldığını da temellendirip delillendirecektir. Bu ülkede bayrakların yarıya indirilmesi, kiliselerde devamlı çan çalınması elbette kendi meseleleridir ve Türkiye’yi hiçbir şart altında ilgilendirmeyecektir” ifadelerini kullandı.

Selanik’te Türk bayrağının ateşe verilerek yakılmasına ilişkin de Bahçeli, “Selanik’te Türk bayrağını alçakça ateşe verecek kadar gözlerini kan ve nefret bürümüş olan Yunan Faşistlerinin sıradan Bizans artıklarından başka bir özellikleri olmadığı da bizim nazarımızda açık bir gerçektir. Yunanistan’ın bu tutumu ne istikrara, ne huzura, ne de barışa hizmettir. İstanbul üzerinde spekülasyon yapanlar, Konstantinopolis özlemi çekenler, milletimizin sinir uçlarıyla oynayacak kadar hezeyan ve hezimet çıkmazındadır. Türk milletinin ayranı kabarırsa muhasım çevrelerin kaçacak delikleri bile olamayacaktır. Ayrıca Yunanistan Başpiskoposu’nun din ve medeniyetler arasında kışkırtmalar yapması ayıplı ve ahlaksız bir komplonun izharıdır. İstanbul dünyanın en büyük Türk kentidir. Bu tarihi gerçek Kıyamet Günü’ne kadar baki kalacak milli bir hakikattir. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif Türk milletinin 567 yıldır emanetinde olan fetih sembolü, zafer simgesi, iman ve inanç ziynetidir. Bizans kokuşmuşluğunun varisleri ne derse desin, ne yaparsa yapsın bu gerçek Türk milletinin namusudur. Provokatör Yunanistan yönetimi Ege ve Akdeniz’de tırmandırdığı gerilim ve tahriklerden de derhal vazgeçmelidir. Kurtuluş Savaşı’nda başı ezilen Megali İdea anlayışı, yeri ve zamanı gelirse cüretinin bedelini tekrar ödemek zorunda kalacaktır” dedi.

“İkinci ayakta ise Yunanistan’ın yanında hizaya giren, Yunan tezlerini ısrarla selamlayıp iffetsizce sahiplenen işbirlikçiler bulunmaktadır. Diyanet İşleri Başkanı’nın cuma hutbesi esnasında Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’in minberinde yaptığı değerlendirmeleri bağlamından koparıp Atatürk’e lanet şeklinde tavzih ve tevil edenler bu ülkeye en büyük kötülük yapan sorumsuzlardır” diyen Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı, istiklal mücadelesinin lideri, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e lanet okuyacak birinin henüz anasının karnından doğmadığını belirtti. Bahçeli, “Atatürk’e hakaret ve hıyanet vatan hainliğidir. Herkes susup seyretse bile böylesi bir rezilliğe Milliyetçi Hareket Partisi’nin sessiz kalması, seyirci olması varlığını inkârdır. Aziz Atatürk’e lanet değil, rahmet okunur, dua edilir, minnet, şükran hisleriyle muhterem hatırası yad edilip emanetlerine sahip çıkılır. Atatürk’e lanet okunduğu yalanıyla imal ve inşa edilen kutuplaşma zalim bir bölücülüktür, Türkiye’yi uçuruma çekmenin zehirli hazırlığıdır. Lekeli dostlarıyla iktidar olmak için hedef koyan CHP’nin, arada ve arafta kalmanın sancısını çeken İP’in, kendilerine bizzat Cumhuriyet’in bekçisi rolü vermiş kişi ya da grupların Atatürk ve Laiklik üzerinden yeni bir mevzi arayışları boşuna bir çırpınıştır” ifadelerini kullandı.

Türkiye Cumhuriyeti devletin8in 29 Ekim 1923 kuruluş ruhuna bağlı ve sadık olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin iftihar ve itibar zirvesidir. Hiç kuşku yok ki İstanbul’u fetheden yüksek iman kadar işgalden kurtaran muhteşem irade de değerlidir, yok sayılması düşünülemeyecektir. Şayet Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’ten ezanlar yükselip tevhid inancımızın sancağı dalgalanıyorsa bunun şeref payesi hem Fatih Sultan Mehmet Han hem de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tedir. Osmanlı İmparatorluğu ile Türkiye Cumhuriyeti birbirinin zıttı, tarihin iki ayrı devlet modeli, birbirine yabancı iki egemenlik anıtı değildir, olamayacaktır. Osmanlı İmparatorluğu Oğuz neslinin devamı, Türkiye Cumhuriyeti bu neslin varisidir. Fatih neyse Atatürk odur. II. Abdülhamid Han nasıl değerliyse Atatürk de bir o kadar değerlidir. Yunanistan Başbakanı ile Yunanistan Başpiskoposu’nun üslubuyla konuşanlar kaleyi içten düşürmeye azmetmiş iç işgal cephesidir. Bunların oyunları bozulacak, milli birlik ve dayanışma iradesi en büyük güvence olacaktır. Nitekim bu müfsit emellere asla göz yumulmayacaktır” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’in ibadete açılmasına Ortaçağ çamuru sıçratmak, Cumhuriyet’in ve Laikliğin cenaze namazı yaftası vurmak vesayetçi bir dil, mütehakkim bir dayatma, nifak saçan bir ağızdır. Hilafet tartışmalarını böylesi nazik bir ortamda kızıştıranlar ise Türkiye Cumhuriyeti’ne büyük bir bühtan içindedir. Bu mesele kapanmış, tartışmaların üzeri küllenmiştir. Yeniden hilafet demek yeni bir cepheleşme, önü arkası kestirilemeyen iç kargaşa demektir. Buna da hiç kimsenin hakkı yoktur. Türkiye Cumhuriyeti, Anayasa’nın ikinci maddesinde vurgulandığı gibi; demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı ‘İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara'dır. Atatürk ortak değerimizdir. Türkiye Cumhuriyeti 1923 felsefesiyle nice asırlara birlik, beraberlik, kardeşlik ve vatandaşlık irfanıyla ulaşacaktır. Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Türklük ırki bir aidiyet değil; kültür, tarih, inanç ve ülkü birliğinin potasında yoğrulmuş ve süzülmüş kutlu bir mensubiyet halidir. Türkiye’nin varlığına ve güvenliğine zarar vermedikten sonra herkesin inanç ve düşünce hürriyeti vardır ve kutsaldır. Camiiyle Cemevi arasında fitne üretmek Türkiye’ye ihanet, milli dokumuza suikasttır. Kimin nerede ibadet edeceği, kimin neye inanacağı devletin konusu değildir. Türkiye’de hukukun üstünlüğü asıl ve egemendir. Türkiye özgür dünyanın onurlu bir üyesidir. Ülkemizde hangi dini inanıştan, hangi mezhepten, hangi etnik kökenden, hangi yöreden gelirse gelsin, hiç kimse ikinci sınıf insan görülemeyecektir. Türk milleti hayranlık verici bir kaynaşma ve kucaklaşma halinin mecmuudur. Bu nedenle Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif etrafında fitne çıkaran, insanlarımızı birbirine düşürmeye çalışan, ayrımcılığı teşvik ve tahrik eden her kim olursa olsun tarih, maneviyat ve millet nezdinde suç işlediği ortadadır. İkinci yüzyılı hedefleyerek 13 maddelik kopya çağrı bildirisi açıklayan CHP Genel Başkanı’nın bu sarih gerçeklere muvafık hareketi mecburiyettir.”

CHP’nin 37’nci Büyük Kurultayı hakkında da açıklamalarda bulunan Bahçeli, “İktidar parolasıyla 37’nci Büyük Kurultayı da atlatan Kılıçdaroğlu’nun HDP’ye zeytin dalı uzatan, PKK’ya gülücükler saçan, FETÖ’yü umutlandıran, Türkiye düşmanlarına köprü olan politikalarından geri dönüşü de hem ülkemiz hem kendi hayrına olacaktır. Türk milleti ahlaki bir uzlaşmayla her sorunu çözecektir. Saygı kültürünün olgunlaşıp genişlemesiyle her güçlük aşılacaktır. Birbirimizi dinleyerek, birbirimize kenetlenip hoşgörüyle yaklaşarak, birbirimizin düşüncelerine meşru ve adil sınırlar içinde hürmet ederek milli birliğimiz çelikten farksız hale bürünecektir. Geleceğin büyük gücü Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türk milleti nasıl ki geçmişteki badireleri yenmişse, bugün karşısına çıkanları da alt edecek, istiklalini ve istikbalini imrenilecek adanmışlıkla savunacaktır. Bu savunma hattı Ötüken’den Ankara’ya asırlar içinde nice fedakârlıkla uzanmış, aynı zamanda kırılması ve küflenmesi imkansız beka zinciridir. Milliyetçi Hareket Partisi milli bekayı, milli varlığı, milli huzuru, milli refahı, milli tarihi ve milli haklarını müdafaaya sonuna kadar yeminlidir. Mersin’in Mut ilçesinde askerlerimizi taşıyan bir otobüsün şarampole devrilmesi sonucunda şehit düşen kahramanlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet; ailelerine, silah arkadaşlarına ve aziz milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum. Yaralanan ve tedavi altına alınan kahramanlarımıza da şifalar temenni ediyorum” diye konuştu.

Emin Kuvat

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa’da kestanenin geleceği ele alındı Bursa Orman Bölge Müdürü Erdal Şahan, Kardelen ve Yaylacık markalarıyla iç pazara, Cardelion markasıyla dış pazara Bursa kestane şekeri üreten İlka Şekerleme tesislerini ziyaret ederek, kestanenin şekere dönüşüm sürecini yerinde inceledi. Ziyarette, Bursa’da kestane yetiştiriciliğinin yeniden güçlendirilmesine yönelik yürütülen çalışmalar ele alındı. Bursa’nın coğrafi işaretli ürünü kestane şekerinin üretim sürecini yakından incelemek amacıyla İlka Şekerleme’nin Nilüfer Yaylacık’taki modern tesislerine gelen Bursa Orman Bölge Müdürü Erdal Şahan, üretimin her aşamasına ilişkin detaylı bilgi aldı. Ziyarette İlka Şekerleme Genel Müdürü Mümin Akgün ev sahipliği yaptı. Ziyaret kapsamında Bursa Orman Bölge Müdürü Erdal Şahan, orman meyvesi olan kestanenin işlenerek katma değeri yüksek bir ürüne dönüşme sürecini yerinde gözlemledi. Üretim hattı, hijyen ve sanitasyon uygulamaları, kalite kontrol süreçleri ile ihracata yönelik üretim standartları hakkında bilgilendirilen Şahan, kestane yetiştiriciliğinin Bursa ekonomisi ve orman köylüsü açısından taşıdığı öneme dikkat çekti. Ziyarette, Bursa’nın kestane şekeri üretiminde merkez konumda olmasına rağmen, kestane ağaçlarında görülen gal arısı ve mavi mürekkep hastalığı nedeniyle son yıllarda verim düşüşü yaşandığı, bu nedenle üreticilerin hammaddeyi ağırlıklı olarak Ödemiş ve Kiraz bölgelerinden temin etmek zorunda kaldığı değerlendirildi. Bu tablonun tersine çevrilmesi amacıyla Bursa Orman Bölge Müdürlüğü’nün, Orman Genel Müdürlüğü koordinasyonunda kestane yetiştiriciliğine yönelik yürüttüğü çalışmalar da gündeme geldi. Orman Genel Müdürlüğü’nün son yıllarda kestane zararlılarına karşı yürüttüğü biyolojik mücadele ve ıslah çalışmaları sayesinde, sahada verim artışlarının gözlemlenmeye başlandığı, bu çalışmaların kestane yetiştiriciliğinin sürdürülebilirliği açısından önemli bir eşik oluşturduğu vurgulandı. Ziyarete ilişkin yapılan açıklamada, Bursa Orman Bölge Müdürlüğü’nün kestane gal arısına karşı yürüttüğü biyolojik mücadelenin somut sonuçlar verdiği belirtildi. 2025 yılında yürütülen çalışmalar kapsamında 650 bin gal yumrusunun toplandığı, bu yumrulardan 75 bin adet gal arısının doğal düşmanı olan Torymus sinensis üretildiği ve yüzde 11,5’lik üretim oranına ulaşıldığı ifade edildi. Bursa Orman Bölge Müdürü Erdal Şahan, Bursa’da kestane yetiştiriciliğinin geliştirilmesine yönelik çalışmaların Orman Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle kararlılıkla sürdürüldüğünü vurguladı. Kestanenin hem çevresel hem de ekonomik açıdan önemli bir orman ürünü olduğuna dikkat çekildi. İlka Şekerleme Genel Müdürü Mümin Akgün ise firma olarak Bursa’da kestane yetiştiriciliğinin yeniden güçlenmesi adına üzerlerine düşen sorumluluğu almaya hazır olduklarını ifade etti. Akgün, yerel üretimin artmasının hem sektör hem de Bursa ekonomisi açısından önemli kazanımlar sağlayacağını dile getirdi.
Kayseri Başkan Palancıoğlu KAYSO heyetine gözde projelerini gezdirdi Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu, ilçenin gözde projeleri arasında yer alan Çarşı Melikgazi projesi ile Melikgazi Belediyesi Mehmet Altun Havacılık ve Uzay Teknolojileri Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ni Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mehmet Büyüksimitci, Meclis Başkanı ve yönetim kurulu üyelerine gezdirerek, bu iki yatırım hakkında bilgiler verdi. 2 projeyi heyete gezdirerek yapılan çalışmaları detaylarıyla birlikte paylaşan Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu, "Kayseri Sanayi Odası Başkanımız Sayın Mehmet Büyüksimitci, Meclis Başkanımız Sayın Abidin Özkaya ve değerli yönetim kurulu üyeleri ile Çarşı Melikgazi ve Havacılık Lisemize teknik ziyaret gerçekleştirdik. Çarşı Melikgazi’yi 13 Şubat’ta inşallah açmaya karar verdik. Firmalarımızla anlaşmalarımızı yaptık. Birçoğu üretime başladı. Çarşı Melikgazi Kayseri’nin ticaretinin yeni güler yüzü olacak. Havacılık Lisesi de bizim için son derece önemli. Melikgazi Belediyesi Mehmet Altun Havacılık ve Uzay Teknolojileri Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Kayseri’nin sanayisine yeni bir yön verecek şekilde, İngilizce hazırlık olmak üzere 50 öğrencimiz ile eğitime başladı. İnşallah Sanayi Odamızın, sanayicilerimizin, savunma sanayi şirketlerimizin ve Savunma Sanayi Başkanlığımızın, hepsinden önemlisi Kayserililerin burayı sahiplenmesi; Kayseri’nin ve ülkemizin geleceği açısından son derece önemli. Kayseri’mizde özellikle Sanayi Odası Başkanımız, bakanlarımız, milletvekillerimiz ve Büyükşehir Belediye Başkanımız ile el ele vererek ortaya çıkartacağımız havacılık ve uzay bilimleri ile ilgili bir OSB çalışması var. Bu yeni kurulacak olan OSB’ye bu okulumuz bir zemin teşkil edecek. Kayseri’nin geleceğine ve sanayisine yön verecek çocukların yetişmesine vesile olacak. Ben değerli başkanlarıma, sanayicilerimize ve yönetim kuruluna ziyaretlerinden dolayı teşekkür ediyorum." dedi. "Çarşı Melikgazi Kayseri’nin marka değerine çok ciddi katkıda bulunacak" Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mehmet Büyüksimitci de çok faydalı bir gezi gerçekleştirdiklerini söyleyerek projelerle ilgili şunları dile getirdi: "Hakikaten bugün çok faydalı bir gezi yaptık. Tabii ki biz sosyal medyadan sizleri takip ediyoruz ama özellikle Çarşı Melikgazi bence Türkiye’de örneği olmayan bir konseptle kurulmuş. Kayseri’ye Kayseri’nin marka değerine çok ciddi katkıda bulunacak. İçerideki konsept gereği Kayseri’nin belli firmalarının olması ve dışarıdan gelecek misafirlerin ilk adres olarak seçeceğine inanıyorum. Vatandaşımız da çok teveccüh gösterecektir. Standart işler dışında güzel işler yapıldığı için size ve ekibinize çok teşekkür ediyoruz. Kayseri’ye değer katıyorsunuz. Havacılık Lisemiz ise Türkiye’nin geleceği ile ilgili çok güzel bir okul. Vizyoner bakış açısıyla mesleki eğitimle ilgili böyle bir girişimde bulunmanın bugün de sonuçlarını alıyoruz. Çocukların en yüksek okulları kazanacak puanlarla bir meslek lisesi seçmiş olmaları aslında bu okulun ne kadar doğru kurgulandığını gösteriyor. Gelişmiş ülkelerde de gördüğümüz gibi mesleki eğitimle ilgili demek ki bizim bir şeyler yapmamız gerekiyordu. Bunu da yine siz yaptınız. Kayseri’nin 1926’da başlayan havacılıkla ilgili bir serüveni vardı. Bu okul ile bunu tekrar bir imza altına almış olduk. Önümüzdeki yıllarda kurulacak olan Uzay, Havacılık ve Savunma İhtisası OSB ile endüstriyel üretim Kayseri’de başlayacak. Sizlere tekrar tekrar teşekkür ediyorum."
Kocaeli Başiskele’de ulaşım konforu için yeni çalışma Başiskele ilçesinde ulaşım konforunu artırmak amacıyla Hoca Ahmet Yesevi Caddesi’nde başlatılan yenileme çalışmaları sürüyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yol Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı ekipleri, ilçenin önemli güzergahlarından biri olan 3 bin 200 metre uzunluğundaki caddede altyapı ve üstyapı çalışmalarını eş zamanlı yürütüyor. Güzergahın 2 bin 500 metrelik bölümünde binder asfalt serimi ve yaya kaldırımı imalatlarını tamamlayan ekipler, bu kısımda 5 bin 500 ton aşınma tabakası asfalt serimi gerçekleştirdi. Yol genişletme ve altyapı çalışmaları sürüyor Caddenin kalan 1 kilometrelik kısmında altyapı yenileme çalışmaları devam ederken, 800 metrelik bölümde ise yol genişletme işlemi yapılıyor. Çalışmalar kapsamında elektrik hatları yer altına alınırken, dekoratif aydınlatma direklerinin montajı ve orta refüj düzenlemeleri gerçekleştiriliyor. Dere ıslahı ve menfez inşası tamamlandı Proje dahilinde Kanlı Dere üzerinde yürütülen ıslah çalışmaları neticesinde bir menfez inşa edildiği, güzergah üzerinde iki ayrı kavşak düzenlemesinin yapıldığı kaydedildi. Özellikle hafta sonları Yuvacık Barajı güzergahını kullanan sürücüler için alternatif ve konforlu bir ulaşım aksı oluşturulması hedeflenen caddedeki taş duvar ve çevre düzenleme imalatlarının kısa sürede tamamlanacağı belirtildi.
Antalya Dağın zirvesinde mahsur kalıp çığlığını 4 gün sonra duyurabilen genç: "Devletimden Allah razı olsun, gelmeseler ölecektim" Antalya’da 800 metre rakımlı dağa çıkıp 650’nci metresinde mahsur kaldıktan sonra yardım çığlığını dördüncü gün duyurabilen genç, ihbarla bölgeye yönlendirilen JAK ve AFAD ekiplerinin başarılı operasyonuyla kurtarıldı. Geceyi dağda ekiplerle birlikte ateş yakıp yemek yiyerek geçiren genç, zirveden 5’inci gününde indirildi, "Allah razı olsun devletimizden. Gelmeseler orada ölecektim ya da kendimi atacaktım. Gece geldiler ateş yaktılar, yemek yedirdiler. Çok minnettarım" dedi. Antalya’nın Konyaaltı ilçesi Çakırlar Mahallesi’nde, cumartesi günü yaklaşık 800 metre rakımlı dağın 650’nci metresinde mahsur kalan Samet Kara (29), günlerce sesini duyurmaya çalıştı. Pazartesi gecesi ise dağlık alandan bir kişinin bağırdığını ve yardım istediğini duyan bölgedeki kum ocağındaki çalışanlar çevreyi kontrol etti. Sesin geldiği bölgeyi kontrol eden güvenlik görevlileri yardım çağrısının sarp kayalıkların olduğu dağlık alandan geldiği fark etti. Bölgede kendi imkanları ile arama yapan çalışanlar kimseye rastlayamadı. Ancak dün sabah saatlerinde tekrar bir kişinin yardım istediğini duyan çalışanlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. Drona el salladı Aynı zamanda bölgede ikamet eden bir vatandaşın dağlık alanda bir kişiyi gördüğü ve el salladığı ihbarı üzerine bölgeye Jandarma Komando Arama Kurtarma timi (JAK) ve AFAD ekipleri sevk edildi. Verilen konuma gelen AFAD ekipleri ilk olarak termal ve kızılötesi kameralı dronlar ile bölgede arama yaptı. Yapılan aramada ilk olarak mahsur kalan gencin yeri tespit edildi. Kayaların arasında bir oyuğa sığındığı ve oldukça bitkin halde olduğu gözlenen genç, mahsur kaldığı yerden kurtarmak için gelen AFAD ekiplerinin gönderdiği drona el sallayarak mutluluğunu gösterdi. 10 saatlik tırmanış ile ulaştılar Gencin yerini tespit eden AFAD ekipleri gencin bulunduğu noktanın sarp kayalık ve ulaşımın imkansız olması nedeniyle Jandarma Komando Arama Kurtarma (JAK) timinden yardım istedi. Dağlık alanın diğer yanından dün öğlen saatlerinde tırmanışa başlayan JAK ekipleri yaklaşık 10 saatlik uğraş sonunda 4 gündür bölgede mahsur kalan Samet Kara’nın yanına gece saatlerinde ulaşmayı başardı. Sığındığı oyukta kendisini kurtarmak için gelen JAK ekibini karşısında gören genç büyük mutluluk yaşarken, yapılan ilk kontrolde herhangi bir yaralanma olmadığı belirlendi. Ateş yakarak geceyi birlikte geçirdiler Yağışın devam etmesi ve saatin geç olması nedeniyle herhangi bir olumsuzluk yaşanmaması adına gencin sağ salim kurtarılması için JAK ekibi geceyi bölgede geçirip hava aydınlanınca inişe geçme kararı aldı. Gencin bulunduğu noktaya kamp kuran JAK timi ıslanan ve üşüdüğü görülen gencin ısınması için ateş yakarak yiyecek ile su verdi. Sabah erken saatlerde ise genci aşağı indirme çalışmaları tekrar başladı. Ayağındaki terliği kullanılamaz hale gelen Samet Kara’ya ekipler ayakkabı getirip giydirdi. Ardından Kara, gerekli emniyet tedbirleri alınarak, JAK ve AFAD ekipleri tarafından dağcılık ekipmanları ile indirilerek kurtarılması sağlandı. "Allah razı olsun devletimizden" Kurtarılmasının sevincini yaşayan Kara, "Tedbirsiz dağa çıktım. 4 ya da 5 gündür oradaydım. Allah razı olsun devletimizden. Gelmeseler orada ölecektim ya da kendimi atacaktım. Gece geldiler ateş yaktılar, yemek yedirdiler. Çok minnettarım" dedi. "Canım sıkılmıştı, yıldızlara bakacaktım" Kara, neden dağa çıktığı yönündeki soruya da "Yıldızları bakacaktım. Canım çok sıkılmıştı" cevabını verdi. Bölgede hazır bekleyen sağlık ekiplerince kontrolleri yapılan genç, ardından tedbir amaçlı hastaneye götürüldü.