POLİTİKA - 20 Eylül 2018 Perşembe 13:09

MHP İstanbul'da aday çıkarmayacak

A
A
A
MHP İstanbul'da aday çıkarmayacak

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday çıkarmayacaklarını açıkladı.

Dün akşam bir grup gazetecinin gündeme ilişkin sorularını cevaplayan Bahçeli, şunları söyledi:

"3 büyükşehirde sonuç HDP ile CHP'nin ‘Biz burayı kazandık’ sözü olursa bu taktirde ikinci yapacakları iş hemen o gece 'Recep Tayyip Erdoğan istifa etsin, CHS meşruiyetini kaybetmiştir. Hemen parlamenter sisteme dönelim' olur. Nasıl döneceklerse? Bu tartışmayı sabırsızlıkla bekleyen birçok kişi de var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS) artık geri dönülmez bir yoldadır.

Üç büyükşehir Türk siyasetini yönlendiren şehirlerdir. Üç büyükşehirde mutlak suretle Cumhur ittifakı temelinde uzlaşan, CHS’den yana olan bir sonucun elde edilmesi hem sistemin kökleşmesi, yerleşmesi hem de Türkiye’nin demokratikleşme sürecine girmesi ve toplumun normalleşmesi açısından önem arz etmektedir. İstanbul’da çıkardığımız adayların geçmişte ne kadar oy aldıkları belli. Aday çıkartıp, belediye başkanlığını kazanamayacağınız yerde bir aday çıkarıp, ‘bizim de adayımız var’ demenin bir manası var mı? Olmayacak olan bir şeye ‘Olur’ damgası vurarak kendi siyasetimizi şekillendirmeye çalışmıyoruz. MHP İstanbul’da bir aday çıkartarak kendi kendini kandırarak Türk siyasetinde varlığını devam ettiremez. Ankara’ya, hepsine bakacağız, çalışıyoruz. MHP lideri, CHP'nin İş Bankasındaki Atatürk hisselerinin Türk milletine iade edilmesi gerektiğini söyledi. 

"KAYYUM ATANMIŞ BELEDİYELER PKK VE FETÖ KONTROLÜNDEN ÇIKARILMALI"

CHP ve HDP’nin eklemlenmiş bir yapıda seçime girip adayların içerisinde PKK yanlısı veya PKK’lı kişilerin de aday gösterilmesi durumunda terörle mücadelenin bir boyutunun tartışmaya açılacağını kaydeden Bahçeli, "Türkiye, 15 Temmuz öncesi ve sonrasında 101 büyükşehir il, ilçe, belde seçim çevresini kayyuma götürmek mecburiyetinde kalmıştır. Kayyum ülkeyi 15 Temmuz’dan bu yana yönetiyor. Hendekler kapatılıyor, PKK’nın tesir alanı daraltılıyor, kaynakları kurtulmaya çalışılıyor. Türkiye’nin güneydoğu Anadolu’sunda en azından 22 il, 148 bin kilometre toprak üzerinde 8 milyonu aşkın bir nüfusun yaşadığı bu yerler yeniden PKK davranış modelleri ile karşı karşıya kalmamalıdır. Kayyum herhangi bir parti değildir. Devletin yönetiminin vermiş olduğu kararlarla şekillenmiş olan bir belediye yönetimidir. Kayyumlar kimlerdir? Kaymakamlardır, vali yardımcılarıdır yani devlettir. İki buçuk seneye yaklaşan bir süreçte kayyumla yönetilen belediyeler, CHP’nin aşırı derecede ısrarlı bir tarzda demokrasi, insan hakları vs gibi kavramlar altında HDP ile ilişki kurarak, Türkiye’yi bir yönetim şekline tekrar döndürmek istemeleri bazı sorunları beraberinde getirir. 94 tane PKK’lı belediye sekiz tane de FETÖ’cü belediye yönetimi vardı. Bunların tekrar sonuç alması hali terörle olan mücadeleyi sıfırlar. Türkiye’nin varlığı, toprak bütünlüğü tartışmaya açılır. Ve bölücü faaliyetler tekrar cesaretlenir. Kuzey Irak’ta Suriye’de bu konuda da büyük iddialar ortaya konur ve bundan da yararlanan küresel güçler olur. Bu sebepten dolayı bu kayyum atanmış belediyeler mutlak suretle PKK ve FETÖ kontrolünden çıkarılmalıdır. HDP, PKK’nın orada tekrar belediye kazanma şansını kırabilmek için bu söylemlerin karşısındaki düşüncenin o bölgede belediye seçimlerinde egemen olması lazım. Onun içinde kayyumla atanmış olan belediyelerde mutlaka CHP’nin, diğer siyasi partilerin tekrar kayyum öncesine dönüşebilecek bir yerel yönetim yapılanmasına müsaade etmeyecek sağduyu ortaya koyması lazım" dedi.

"CHP’DE SAĞ YOK, DUYUDAN DA ŞÜPHELİYİM" 

CHP’nin çok farklı bir konuma geldiğini söyleyen Bahçeli, "CHP sağduyu gösterecek mi?" sorusuna, "Şu an için sağ yok, duyudan da şüpheliyim" karşılığını verdi. Bahçeli, "Üç büyükşehirde sonuç HDP ile CHP’nin ‘Biz burayı kazandık’ sözü olursa bu taktirde ikinci yapacakları iş hemen o gece ’Recep Tayyip Erdoğan istifa etsin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi meşruiyetini kaybetmiştir. Hemen parlamenter sisteme dönelim’ olur. Nasıl döneceklerse? Al sana yeni bir tartışma. Bu tartışmayı sabırsızlıkla bekleyen bir çok kişi de var" yanıtını verdi.

"KÜRT KÖKENLİ AŞİRETLERİN İRADESİ ALINMALI" 

Kayyum bölgesiyle ilgili önerilerinin ne olduğu sorulan Bahçeli, "O kadar yeri tekrar tünelle, çatışmayla mücadele verenler aradan geçen zaman içerisinde tekrar beklentilerine cevap teşkil edebilecek sonuca geçtiği vakit herhalde bazı talepleri derinleşecektir. Bu da Türkiye’yi başka bir noktaya doğru götürür. Bunun önlenmesi lazım. Bunu önleyebilmek terörün dışında, Kürt kökenli, Güneydoğu Anadolu’da yaşayan aşiretlerin iradesini alarak, onların iradesiyle adaylar belirleyerek PKK’yı siyasi boyutta da yok edebilecek birliktelik diyorum ben. Bu önemli bir şeydir. O bölgede yaşayan Kürt kökenli geniş büyük ailelerin iradesine oluşturmak. Yani onlar demeli ki ’biz artık PKK’lı bir belediye başkanı istemiyoruz, huzur istiyoruz, güven istiyoruz, yaşamak istiyoruz. İhtiyaçlarımızın karşılanmasını istiyoruz’. Bunu neyle yapacak? Biz de diyoruz ki, ‘Bunu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yapanlarla beraber yapabilirsiniz. Öyle bir niyetiniz olursa biz de gerekli desteği veririz’" yanıtını verdi.

"CUMHURBAŞKANI GÖRÜŞMEYE KALKARSA TARİHİ HATA YAPAR" 

CHP’nin İdlib konusunda Esad ile görüşme çağrısında bulunmasına ilişkin değerlendirme yapan Bahçeli, "Örneğin Tahran’daki zirvede bazı gelişmeler oldu. Çok enteresan Esad’ın hiçbir teklifi yok, Esad’a destek olanların hiçbir teklifi yok. Türkiye’de bir çok çevreler Esad ile görüşülsün diyor. Tuzağa bakın, oyuna bakın, Türkiye’yi götürmek istedikleri yere bakın. Şimdi İdlib ile ilgili Soçi’de yapılmış olan toplantıda çatışmasız bölgenin oluşması noktasındaki mutabakat Türkiye için hayırlı olmuştur. Bu konuda Türkiye’nin ortaya koymuş olduğu kararlı duruş ve çok yönlü siyaset, telefon diplomasisi hem de karşılıklı ziyaretler bu sonuca ulaştırmıştır. Bundan memnuniyet duymak lazım. Böyle bir durumda Esad’la görüşüp ne yapacaksınız ? Esad bu işin neresindedir? Esad’la görüşürsen ne olacak, bu kanal açılırsa ne olacak? Cumhuriyet Halk Partisi bu aklından vazgeçmelidir. Esad’la görüşeceği yerde Türkiye’nin evlatları, siyasi kurumları ile görüşmesinde yarar vardır. Esad’la Recep Tayyip Erdoğan Bey’in bir görüşmeye zorlamanın, dayatmanın kime ne faydası olacak. Tükenmekte olan, cinayet küpünün içerisinde gittikçe canileşen bir insanla Türkiye Cumhuriyeti’ni muhatap kılmanın kime ne faydası var. Ama Türkiye diyor ki, toprak bütünlüğünü koru, Suriye’de yaşayan topluluklara eşit adil davran, halka git. Kim gelecekse bununla ülkeni yönet. Bu Esad olmasın. MHP’nin görüşü de budur. Esad’sız bir Suriye’dir. Ama toprak bütünlüğünü, orada yaşayan insanların demokratik haklarını koruyan ve tekrar istikrar, huzur sağlayan bir Suriye istiyoruz. Şimdi bununla ilgili kalkıp Esad’la niye görüşsün. Cumhurbaşkanı görüşmeye kalkarsa tarihi hata yapar. İdlib konusunda Rusya ile uzlaşmaya varılması doğru karardır, Türkiye göçü önler. 3 milyon 700 bin göç var Türkiye’de. Bunların kendine has problemleri var. Milyonlarca insanın yaşadığı bir alanda, bunların hepsini herhangi bir çatışmayla Türkiye’ye yönlendirdiğiniz taktirde bunun altından kimse kalkamaz. Bunun için bir güvenlik kuşağının oluşmasında, netleşmesinde ve orada herhangi bir zora düştükleri an kendi hayatlarına devam ettirebilecekleri bir hayat alanının oluşmasında yarar vardır" şeklinde konuştu.

İSTANBUL’DA ADAY ÇIKARILMAMASI 

Yerel seçimlerde aday çıkarmama gibi bir durumun söz konusu olup olmadığı sorusu üzerine Bahçeli, "Biz adaylarımızı çıkarırız ama aday çıkaracağımız yer olur çıkarmayacağımız yer olur. İstanbul’da aday çıkarttık. Samimi konuşuyorum. İstanbul’da çıkarttığımız adayların geçmişte ne kadar oy aldıkları belli. Aday çıkartıp, belediye başkanlığını kazanamayacağınız yerde bir aday çıkarıp, ‘bizim de adayımız var’ demenin bir manası var mı? Ama ilçelerinde bizim de aday çıkartacağımız yerler var. Şimdi bütün bunlara dikkat ederek konuşuyoruz biz. Olmayacak olan bir şeye ‘Olur’ damgası vurarak kendi siyasetimizi şekillendirmeye çalışmıyoruz. Gerçekçi davranıyoruz. Mesela koskoca İstanbul’da bizim büyükşehir belediyesinde bizim bir tek üyemiz var. Ben de onu söylüyorum. MHP İstanbul’da bir aday çıkartarak kendi kendini kandırarak Türk siyasetinde varlığını devam ettiremez. Çünkü aday çıkardığınız vakit kazanabilecek oran bizim için geçerli. Böyle bir durum karşısında kamuoyunda tartışmaya açıp, bazı isimleri söylemenin gereği yok. Türkiye’de diğer siyasi partiler de böyle netleşmeli. Elimizde dökümler var. CHP’nin aday çıkaracağı bir yerde örneğin alacağı oy belli. Şimdi niye ısrar edecek? O da bir başka formül bulacak. Bu yerel yönetim. Biz yerel yönetimin ilçelerini ortaya koyarken Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığını esas alıyoruz. Şimdi orada siz istediğiniz kadar bir aday çıkartacağız de. Oyun yarısından fazlası zaten onların. Sonra genel seçimde bunları husumete çevirmenin de bir manası yok. Ankara’ya bakacağız. Hepsine bakacağız çalışıyoruz üzerinde. Ama o dediğiniz isimlerden bazıları aday olursa yeme de yanında yat derler ya. Karşılığı olmayan insanları CHP’ye kim telkin ediyor? Birkaç köşe yazarı var yine yazıyorlar, ‘keşke o olsa’O zaman Mevlüt Bey adayımızdı nelerin olup bittiğini biliyoruz. Bizim anlayışımızı anlayanlarla yola gidilir. Anlamayıp ‘İlle de benim dediğim olacak’ diyenleri de sırtımızda küfe yok taşımak mecburiyetinde değiliz. Yani gerçekçi siyaset yapmaya çalışıyoruz. Türkiye’yi düşünerek yapmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

"CHP’NİN ATATÜRK’ÜN MİRASI DİYE NİTELENDİRİLEN YÜZDE 28’İ TÜRK MİLLETİNE İADE ETMESİ LAZIM" 

İş Bankası tartışmalarına ve Bankanın değer kaybettiği iddialarına dair açıklamada bulunan Bahçeli, "Değer kaybedildiği zaman bu hisseleri sahiplenebilecek olan iş Bankası’nın ortaklarının da bir göz önüne alın. Bu tür şeylerden yararlanmak isteyenler olur. Orada çalışanlar yüzde 40’mış başkaları bilmem neymiş oralarını biz bilemiyoruz ancak İş Bankası, Türkiye’nin her siyasi tartışmasında gündeme getirilen bir konu olarak görmeli ve bunu çözüme kavuşturmalı. Çözüm nedir, CHP’nin Atatürk’ün mirası diye nitelendirilen yüzde 28’i Türk milletine iade etmesi lazım Atatürk’ün gerçek varisi Türk milletidir. Herhangi bir kurum ve kuruluş değildir bunu Türk milletine iade ettiğini beyan etsin mesele kalmaz. Bazı konularda da CHP’nin anlayış göstermesi lazım. ‘Efendim dört kişi atıyoruz bunların herhangi bir akçe işi olmaz olmaz” da onların oradaki havası, iklimi yeter zaten CHP’ye. İş Bankası gibi bir bankanın 4 yönetim kurulu Üyesi sendeyse bu çok önemli. Bu bir güçtür bunun için CHP’den izin almalarına gerek yok değişik yöntemlerle yapılabilir. 15. ve 16. yüzyılda Osmanlı’nın parası akçe. Bizim oralardan garibim bir tanesi kalkıyor İstanbul’a geliyor dünyanın yolunu yürüyor. Israr ediyor Padişahla görüşeceğim sonunda görüştürüyorlar. Padişaha diyor ki, ’padişahım mümin müminin kardeşidir. Ben hissemi istemeye geldim’. Mümin müminin kardeşidir doğru. Padişah bakıyor, ‘evladım sen şunu 20 akçeyi al köyüne git. Yalnız bunu aldığını diğer mümin kardeşlerin duyarsa bu sana da kalmaz’ diyor. Şimdi alayımız Atatürk’ün mirasçısı olarak ilan edersek CHP ne yapacak? Bizim de hakkımız var orada" dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 4. devrim açıklamasına da değinen Bahçeli, "Tehlikeli sularda yüzüyor. Dördüncü devrimden neyi kast ediyorsa bize açıklasın, bilme hakkımız vardır. Halk hareketinden de neye hevesleniyorlarsa onu da bilmemiz lazım. Eğer Gezi gibi bir olayı kast ediyorlarsa o bir defa yüzlerine güldü ikinci defa güldürmez. Bu sevdadan vazgeçsinler. Daha geniş düşünüyorlarsa 15 Temmuz’u iyi anlasınlar, 18 Temmuz iddiasından vazgeçsinler" çağrısında bulundu.

"ERDOĞAN’IN KATAR’DAN HİBE EDİLEN UÇAĞI KABUL ETMEMESİ GEREKİRDİ" 

Katar’ın hibe ettiği uçakla ilgili olarak ise Bahçeli, "O konuda görüşüm çok nettir. Türkiye Cumhuriyeti devleti hediye, hibe kabul etmez. Türkiye’de uçak ihtiyacı varsa bunun piyasası neredeyse kendi kaynaklarıyla almayı tercih etmelidir. Şu sualin cevabı da netleşmelidir. Türkiye’de Cumhurbaşkanlığının ve devlet yönetiminin kendilerinin uluslararası ilişkilerde taşıyıcısı olarak uçaklardan ihtiyacı varsa onu satın alabilir, ihtiyaç yok ise almaya gerek yok. Ama ’bana hibe edildi hediye edildi’ bu Türk milletinin kabul edeceği bir durum değil. Recep Tayyip Erdoğan’ın da bunu kabul etmemesi gerekirdi diye düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.


Yağmur Yıldız 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Memur-Sen’den Birleşmiş Milletlere siyah çelenk eylemi Memur Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Ali Yalçın, "BM’yi ve uluslararası toplumu terör devletini durdurma konusunda adım atmaya davet ediyoruz" dedi. Memur-Sen teşkilatı, Gazze’de soykırıma uğrayan binlerce masum sivil konusunda Birleşmiş Milletlerin (BM) işlevsiz kaldığını belirterek BM Ankara Temsilciliği önünde toplanarak eylem gerçekleştirdi. İnsanların orada soykırım altında olduğu bir süreçte insani sorumluluğu yerine getirmek adına bu gün burada Birleşmiş Milletler Ankara temsilciği önünde bir arada olduklarını belirten Memur Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Ali Yalçın, "Filistin toprakları 1948’den beri Siyonist İsrail tarafından işgal altında. Her geçen gün yerleşimci adı altında silahlı çeteler tarafından gasp edilen yerler genişletiliyor. Dünya ile bağı işgalci Siyonistlerin insafına bırakılan Gazze büyük oranda mülteci kamplarından oluşuyor artık" ifadelerini kullandı. "Katledilen Gazzelilerin 24 binden fazlası kadın ve çocuk" BM ve uluslararası toplum soykırımı durdurmadığı her gün bilanço daha da korkunç bir hal aldığını söyleyen Yalçın, "Vahşetin düzeyi her geçen gün genişliyor ve dönüşüyor. 7 Ekim’den bu güne kadar Gazze’de işgalci İsrail güçleri tarafından yapılan soykırımda yaklaşık 35 bin sivil şehit edildi, 77 bin masum yaralandı. Katledilen Gazzelilerden 24 bin den fazlası kadın ve çocuk. Gazze’nin yüzde 70’i yerle bir oldu. Evlerin yüzde 60’ı, ticari tesislerin yüzde 80’i, okulların yüzde 90’ı yok oldu. 35 hastanenin 24’ü bombalandı. 11 tanesi ise kısmen çalışabiliyor. 267 ibadethane bombalandı. Su kuyularının yüzde 83’ü artık çalışamaz durumda” şeklinde konuştu. "Bizzat BM’nin gözetiminde olan mekanlar vuruluyor" Vahşetin büyük olduğuna dikkat çeken ve gelen haberler ile görüntülerini kan dondurduğunu vurgulayan Yalçın, "İnsanların canlı canlı toprağa gömüldüğü, buldozerler ile bedenlerinin paramparça edildiği, gözaltında işkenceler ile katledildiği görüntüleri görüyoruz. Enkaz altında kalanların çıkarılmasına, katledilen cenazelerin alınması dahi izin verilmiyor. Savaş suçu sayılan fosfor bombaları kullanılıyor. Sivil yerleri hedef alıyorlar. Hastaneleri, ambulansları, sağlık görevlilerini, eğitimcileri, siyasileri herkesi ve her şeyi toptan hedef alıyor Siyonist işgal çetesi. Bizzat BM’nin gözetiminde olan mekanlar vuruluyor. Yardım için bir araya gelen kalabalıklar katlediliyor. Pazar yerleri bombalanıyor. Sivil altyapı tamamen yok ediliyor, insani yardımlar da engelleniyor. Elektrik, su, gıda girişine yeteri kadar izin verilmiyor. Kitlesel katliamlar gerçekleştirilirken bir yandan da kıtlık ve açlıkla, sağlık hizmetlerine erişimi engelleyerek, yaralıların tedavisine izin vermeyerek kitlesel ölümler hedefleniyor” ifadelerini kullandı. BM’yi ve uluslararası toplumu terör devletini durdurma konusunda somut adımlar atmaya davet eden Yalçın, “İnisiyatif almaya, soykırımı duyurmaya çağırıyor ve 1 Mayıs’a Gazze’deki, Filistin’deki emekçiler soykırım altında giriyor diye buradan bir kez daha haykırmak için bugün buradayız” dedi. Konuşmaların ardından BM Ankara temsilciliği önüne siyah çelenk bırakıldı.
İstanbul Girişimcilik ve iş dünyasının önde gelen isimleri Endeavor Türkiye Gala Gecesi’nde buluştu Endeavor Türkiye, gerçekleştirdiği gala gecesinde girişimcilik ve iş dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getirdi. Düzenlenen gecede Ali Koç, Murat Özyeğin, Özcan Tahincioğlu ve Suzan Sabancı Endeavor Türkiye’ye ve iş dünyasına olan katkılarından dolayı onur ödülüne layık görülürken Udemy ve Carbon Health’in kurucusu ve CEO’su Eren Bali, Endeavor Girişimcisi ve Insider kurucu ortağı Hande Çilingir’in moderatörlüğünde bir söyleşi gerçekleştirdi. Merkezi New York’ta bulunan Endeavor Derneği, Endeavor Türkiye Gala Gecesi’ni, 25 Nisan’da gerçekleştirdi. Endeavor’ın bugüne kadar gerçekleştirdiği çalışmalar ve ekosistemdeki rolüne dair yapılan sunum akabinde Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kurttepeli’nin açılış konuşması ile devam eden gecenin onur konuğu, Silikon Vadisi’nde milyar dolarlık bir şirkete dönüştürdüğü girişimi Udemy online eğitim platformunun kurucusu Eren Bali oldu. Kurttepeli “Kendi hikayenizi bulun ve bulana kadar da vazgeçmeyin” Yeni nesil girişimcilere ilham verecek açılış konuşmasında kariyer yolculuğunun ilk yedi yılını paylaşan Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kurttepeli “Benim kendi hikayemi bulmam ve yazmam 7 senemi aldı. Geriye dönüp baktığımda o 7 seneyi yaşamasaydım muhtemelen bugün bulunduğum teknoloji-internet sektöründe olamayacaktım. Bu süreçleri yaşamanız ve hikayenizi muhakkak bulmanız gerekiyor. Daha da önemlisi o hikâyenin mutlaka sizin hikayeniz olması gerekiyor. Genelde benim gördüğüm başkalarının hikayelerini oynamak zorunda kaldığımız. O yüzden mesajım muhakkak kendi hikayenizi bulun ve bulana kadar da vazgeçmeyin” dedi. Bali “Türkiye’nin dünyanın en büyük 5-6 ekonomisinden biri olmaması için hiçbir sebep görmüyorum” Türkiye’nin çıkardığı değerli kadın girişimcilerden olan Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi ve Insider Kurucu Ortağı Hande Çilingir’in moderatörlüğünde başarı hikayesini davetlilerle paylaşan Eren Bali, “Beni, bu kadar değerli bir gecenin konuğu olarak ağırladığınız için öncelikle herkese teşekkür ederim. Açıkçası ben Türkiye’yi minimum kaynağın çok ötesinde görüyorum. 10 sene önce Udemy’i kurduğum zamanlarda bir konferansa katılmıştım. O konferansta bana ‘Türkiye’den milyar dolarlık bir şirketin çıkacağına inanıyor musunuz?’ şeklinde bir soru yöneltilmişti. Bu soru cevabından ziyade imalı bir soruydu, ben de ‘Bir gün çıkabilir neden olmasın?’ dedim. Başta 10 milyon dolarlık şirketler, sonrasında 100 milyon dolarlık ve nihayetinde milyar dolarlık şirketler kurabileceğimizi söyledim. Aradan 15 sene geçti ve bugün Türkiye’den çıkmış başarılı 10-15 şirket mevcut. İşte bu nedenle ben, Türkiye’nin dünyanın en büyük 5-6 ekonomisinden biri olmaması için hiçbir sebep görmüyorum” şeklinde konuştu. Ali Koç, Murat Özyeğin, Özcan Tahincioğlu ve Suzan Sabancı’ya onur ödülü verildi Gecenin sonunda Endeavor Türkiye’nin kuruluşundan bugüne büyük emekleri ve katkıları bulunan Ali Koç, Murat Özyeğin, Özcan Tahincioğlu ve Suzan Sabancı’ya onur ödülleri takdim edildi. Ödülleri takdim ederken “Bu dörtlü olmasaydı Endeavor Türkiye olmazdı” diyen Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kurttepeli sözlerine şöyle devam etti: “İlk kurulduğunda Türkiye’de girişimcilik daha yeni yeni oluşmaya başlamıştı. Benden önceki başkanımız Murat Özyeğin ve ondan da önceki başkanımız Özcan Tahincioğlu idi. Derneğin ilk dönemine Özcan Tahincioğlu liderlik yaptı, büyütmeyi ise Murat Özyeğin. Sizler olmadan olmazdı, çok çok teşekkürler.” Gecede girişimciler ile hızlandırma programlarından mezun girişimciler, iş dünyasından önemli isimler ile bir araya geldi. Gala Gecesi’ne, onur ödül alan kurucu üyeler ve Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Üyeleri’nden Burcu Civelek Yüce, Fırat İşbecer, Koray Bahar, Nevzat Aydın ve Tankut Turnaoğlu da katıldı.
Ankara Yurt genelinde yağışlar bir hafta boyunca etkili olacak Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava Tahmin Uzmanı Mehmet Özdemirci, önümüzdeki bir hafta boyunca sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışların Türkiye’yi etkisi altına alacağını söyledi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava Tahmin Uzmanı Mehmet Özdemirci, yurt genelindeki hava durumuna ilişkin İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açıklamalarda bulundu. Özdemirci, bir hafta boyunca yurt genelinde aralıklarla sağanak ve gök gürültülü sağanak yağış beklediklerini belirterek, "Salı günü için Marmara, İç Ege, Batı Akdeniz’in iç kesimleri, Doğu Akdeniz, İç Anadolu ve Batı Karadeniz, Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz bölgesi ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde sağanak ve gök gürültülü sağanak yağış bekliyoruz. Bu yağışlarda özellikle Eskişehir dışında İç Anadolu’nun güney ve batı kesimlerinde, Orta Akdeniz’de kuvvetli olmasını bekliyoruz. Çarşamba günü de yine ülkemizin kuzey, iç ve doğu kesimlerinde sağanak yağışlar görülecek. Yine İç Anadolu’nun kuzey ve doğu kesimleri, Batı Karadeniz Bölgesi, Doğu Akdeniz’in iç kesimleri, Doğu Anadolu’nun batısı, Güneydoğu Anadolu’nun kuzey ve doğusunda yağışlar yer yer kuvvetli olarak gerçekleşecek. Perşembe günü içinde yine ülkemizin kuzey iç ve doğusundaki yağışlar, sağanak ve gök gürültülü sağanak şeklinde olacak. Özellikle Orta ve Doğu Karadeniz iç kesimleri, Doğu Anadolu Bölgesi, Doğu Akdeniz iş kesimleri ile Güneydoğu Anadolu’nun doğusunda kuvvetli olmasını bekliyoruz" dedi. İstanbul İstanbul’da 3 gün boyunca sağanak ve gök gürültülü sağanak yağış beklediklerini söyleyen Özdemirci, "Salı günü için 14-18 derece sıcaklık bekliyoruz. Çarşamba günü için 14-17, perşembe günü içinde 13-17 derece sıcaklık beklentimiz var" diye konuştu. Ankara Ankara’da salı ve çarşamba günü için sağanak ve gök gürültülü sağanak yağış yer yer kuvvetli olacağını ifade eden Özdemirci, "Salı günü için 13’e- 24 derece sıcaklık bekliyoruz. Çarşamba günü için 15- 24 derece. Perşembe günü için çok bulutlu bir hava var, yağış beklentimiz yok. 12-24 derece sıcaklık bekliyoruz. Perşembe’den sonra da yine Cuma, cumartesi ve hafta sonunda dahil olmak üzere sağanak yağışlar devam edecek" bilgisini paylaştı. İzmir İzmir’de de önümüzdeki 3 gün boyunca parçalı çok bulutlu bir hava olacağını belirten Özdemirci, "Yağış beklentimiz yok. Salı günü için 15-28 derece, çarşamba günü için 16-27 derece, perşembe günü içinde 15-25 derece sıcaklık bekliyoruz. Cuma günü de yine İzmir’de yağış beklentimiz yok ama hafta sonunda sağanak yağışlı" dedi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava Tahmin Uzmanı Mehmet Özdemirci, önümüzdeki bir hafta boyunca sağanak ve gök gürültülü sağanak yağış Türkiye’yi etkisi altına alacağını yineledi. Deprem bölgesi Deprem bölgesindeki hava durumuna ilişkin de konuşan Özdemirci, "Önümüzdeki 3-5 gün boyunca tüm deprem bölgesindeki illerimiz sağanak yağışlı. Özellikle de çarşamba günü için; Adana, Osmaniye ve Malatya çevrelerinde yağışlar kuvvetli olacak" bilgilendirmesini yaptı. Sel, su baskınlarına dikkat Kuvvetli yağış alacak yerlerde sel, su baskınına karşı vatandaşlara uyarıda bulanan Özdemirci, "Yine özellikle Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinde görece kuvvetli yağışlarda heyelan, toprak teması gibi hadiselerde meydana gelebilir" dedi.
İzmir Kitapseverler İZKİTAP Fest’i çok sevdi İZKİTAP Fest-İzmir Kitap Fuarı; 10 gün boyunca, kitapseverleri Kültürpark’ta festival gibi bir organizasyonla ağırladı. “Çocuk Edebiyatı” ana temasıyla düzenlenen ve onur konuğu yazarın Ahmet Ümit olduğu fuarda; kitapseverler yazar, şair, çizer, İzmirli okurlarla söyleşiler ve imza etkinliklerinde bir araya geldi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ ve SNS Fuarcılık iş birliği ile İZELMAN ve İZTARIM ana sponsorluğunda, KOSGEB desteğiyle düzenlenen İZKİTAP Fest - İzmir Kitap Fuarı, İzmirlilerin büyük ilgisiyle karşılandı. Fuar, 19-28 Nisan 2024 tarihleri arasında 10 gün boyunca, on binlerce kişiyi ağırladı. İZKİTAP Fest, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda da büyük bir coşkuya sahne oldu. Ebeveynleri ile Kültürpark’a gelen her yaştan çocuk, konser ve atölye çalışmalarından sihirbaz ve dans gösterilerine, kukladan sokak oyunlarına kadar birçok etkinliğin olduğu çocuk şenliğine yoğun ilgi gösterdi. Türkiye’nin açık alanda düzenlenen en büyük kitap fuarı olma özelliği taşıyan İZKİTAP Fest’te, Atatürk Açıkhava Tiyatrosu’nda, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Celal Şengör, Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan, Murathan Mungan, Varol Yaşaroğlu’nun söyleşileri büyük ilgi gördü. Söyleşilere yüzlerce okur katılırken, yazarlara kitaplarını imzalatmak için de uzun sıralar oluşturdu. Çocuklar için yine Atatürk Açıkhava Tiyatrosu’nda düzenlenen Kral Şakir ve Maşa ile Koca Ayı müzikalleri büyük ilgi gördü. İZKİTAP Fest’e, 300’e yakın yayınevi, 50’ye yakın sahaf, kurum ve sivil toplum kuruluşları katılırken kitapseverler hem kitap alma hem de imza günü, söyleşi ve farklı etkinliklere katılma imkânı buldu. Kültürpark’ın her köşesine kurulan sahnelerde Ahmet Telli, Buket Uzuner, Canan Tan, Çağan Irmak, Deniz Erbulak, Handan Belivermiş, Mine Söğüt, Murat Menteş, Sinan Meydan, Şükre Erbaş, Umut Sarıkaya, Yekta Kopan, Yılmaz Aslantürk gibi birbirinden değerli isimler okuyucuları ile buluştu. Yazar, şair, çizer, gazeteci, edebiyat dünyasının birbirinden önemli 800’den fazla ismi, gerçekleştirdikleri binin üzerinde imza etkinliği ve söyleşi ile deneyimlerini paylaştı. Sivil toplum kuruluşları ve bu kuruluşlar bünyesinde yer alan yazarlar da özel olarak düzenlenen alanda okuyucuları ve İzmirli kitapseverlerle buluştu. Sahaf sokağı ile Türkiye’nin en geniş sahaf katılımına da ev sahipliği yapan fuarda, özel kitap müzayedesi de gerçekleşti. Akın Ersoy, Ersin Doğer, Erkin Başer, Melek Göregenli, Melda Yaman, Murat Tozan gibi İzmir’in değerli akademisyenleri de düzenlenen söyleşilerle hem antik çağlardan günümüze kadar kent belleğine katkıda bulunan eserleri hem de dünden bugüne kent tarihini konuştu. Türkiye Yazarlar Sendikası’nın (TYS) 50. yılına özel söyleşi de TYS Genel Başkanı Adnan Özyalçıner ve TYS İzmir Temsilcisi Özer Akdemir’in katılımıyla gerçekleşti. Mülkiyeler Birliği İzmir Şubesi iş birliğiyle “Ahmed Arif’in Hasreti” belgeseli, ilk kez İZKİTAP Fest’te gösterildi. Tüm geliri okuma güçlüğü çeken maddi durumu yetersiz çocuklara bağışlanacak olan, Açelya Görgü, Bengi Birgi, Handan Gökçek, Kübra Alpman, Mine Sıraçe, N. Nur Öner, Nimet Şengül’ün yazdığı Renkli Sayfalar kitabının lansmanı da yapıldı. İZKİTAP Fest’in onur konuğu olan Ahmet Ümit’in ünlü romanı Sultanı Öldürmek ’ten ilham alınarak “Başkomser Nevzat’ın Macerası: Kültürpark’ta Gizemli Serüven” adlı yarışma da düzenlendi. Kültürpark’ta, bulmacaları çözerek cinayetin sırrına ulaşıp maceranın tadını çıkaran kitapseverler, heyecan dolu bir macera yaşadı. İlkbaharda Kültürpark’ın eşsiz doğası içinde festival havasında geçen İZKİTAP, sonbaharda ise 26 Ekim - 3 Kasım 2024 tarihleri arasında fuarizmir’de gerçekleşecek ve yine yayınevleri ve edebiyat dünyasının birbirinden değerli isimlerini kitapseverlerle buluşturacak.
Sakarya SUBÜ’de yapay zeka ve dijital dönüşüm: 10 yeni program açıldı YÖK, başlattığı yapay zeka ve dijital dönüşüm çalışması çerçevesinde SUBÜ’nün sunduğu önerileri kabul etti. Bu çerçevede SUBÜ Karasu MYO ‘Bilişim Teknolojileri MYO’ adıyla tematik bir hale getirildi. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ), Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar tarafından yapay zeka, dijitalleşme ve büyük veri alanlarında yeni program ve bölümlerin açılacağı üniversitelerden birisi olarak ilan edilmişti. Bu çerçevede SUBÜ’nün yaptığı çalışmalar bünyesinde sunduğu öneriler YÖK tarafından kabul edildi. Böylelikle SUBÜ Karasu Meslek Yüksekokulu’nun adı ‘Bilişim Teknolojileri Meslek Yüksekokulu’ olarak değiştirildi ve tematik bir okul haline getirildi. Ayrıca 3 MYO’da 10 yeni program açıldı. Açılan yeni programlar, Arifiye MYO’da İnsansız Araç Teknikerliği Programı; Hendek MYO’da Dijital Dönüşüm Elektroniği Programı, İmalat Yürütme Sistemleri Operatörlüğü Programı, Otonom Sistemler Teknikerliği Programı ile Robotik ve Yapay Zeka Programı; Bilişim Teknolojileri MYO’ya dönüşen Karasu MYO’da Arka-Yüz Yazılım Geliştirme Programı, Ön-Yüz Yazılım Geliştirme Programı, Bulut Bilişim Operatörlüğü Programı, Büyük Veri Analistliği Programı ve Yapay Zeka Operatörlüğü Programı, bu yıl Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) kılavuzuna dahil edilecek. “Hedefimiz, uygulama becerisine sahip nitelikli insanlar yetiştirmek” Yeni açılan programlara ilişkin bir değerlendirme yapan SUBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, “Biz daha önce birçok programa hem yapay zeka ile ilgili dersleri hem de dijital dönüşümle ilgili dersleri eklemiştik. Bunun yanında YÖK tarafından gerçekleştirilen dijital dönüşüm ve yapay zeka çalışmaları çerçevesinde üniversitemizde tematik alana uygun olarak Karasu MYO’muzun adını Bilişim Teknolojileri MYO olarak değiştiriyor ve alana yönelik birçok programı orada hayata geçiriyoruz. Bunun yanında Hendek MYO’muz gelecek perspektifinde 2. Organize Sanayi Bölgesi’ne taşınacağı için yine konsepte uygun yeni programların bir kısmını orada açıyoruz. Ayrıca Arifiye MYO’muz otomotiv alanında tematik okul sayılacak düzeyde çalışmalar gerçekleştiriyor. Orada da yeni bir program açıyoruz. Hedefimiz güncel teknolojiyi kullanan, bu gelişmelerin farkında olan ve iş dünyasının ihtiyaç duyduğu uygulama becerisine sahip nitelikli insanlar yetiştirmek” dedi.