POLİTİKA - 16 Mart 2025 Pazar 16:48 | Son Güncelleme : 16 Mart 2025 Pazar 17:44

MHP lideri Bahçeli: "Teröristbaşı Abdullah Öcalan, aynı zamanda örgütün kurucu önderidir"

A
A
A
MHP lideri Bahçeli: "Teröristbaşı Abdullah Öcalan, aynı zamanda örgütün kurucu önderidir"

 Milliyetçi Hareket Partisi(MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Teröristbaşı Abdullah Öcalan, aynı zamanda örgütün kurucu önderidir. Kim ne derse desin aleni ve aşikâr gerçek budur" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti heyetinin TBMM’de partisine yapacağı 2. ziyaret öncesinde yazılı açıklama yaptı. Suriye’deki son gelişmeler ve yeni süreç hakkında değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, "Ortak aklın etkin ve etkili işletilmesine eşanlı şekilde milli değer ve emanetlere dürüstçe bağlılık elbette geniş çaplı uzlaşmanın ve buruk gönüllere ulaşmanın altın formülüdür. Sıkılmış yumrukların açılması, gerilmiş yüz hatlarının yumuşaması, sırt dönmek yerine sırt sırta verilmesi, bunun yanı sıra iyimser, iyiliksever ve iyi niyetli ilişki ve irtibat ağlarının tesis edilmesi kilitli kapıları açabilecek en makul anahtardır. Sabır, sağgörü ve sağduyu mihverinde atılacak güven veren adımların boşa çıkması asla düşünülemeyecektir. Daha fazla kaynaşarak, daha çok konuşarak, daha yürekten kucaklaşarak milli ve manevi temelde müessir, müteselsil ve müşterek bir geleceğin inşası mümkün, hatta muhakkaktır. Önyargıların markaj ve mahkumiyetinden mutlaka kurtulmak lazımdır. Üzerimize serpilen ölü toprağını kaldırıp atmanın yanında ilkel dürtülerin, illegal düzeneklerin, sanal ve sipariş provokasyonların zehirli sarmalından inanç ve irade birliğiyle sıyrılmak hem zorunlu bir ihtiyaç hem de tarihi, coğrafi ve kültürel bir mecburiyettir" dedi.

Ahlaklı, sorumlu, etik ve milli hassasiyetlere tam sadakat duyan bir siyaset pratiğinin kronik sorunlar karşısında acze düşmesi, çaresizliğin fanusuna kısılıp kalmasının mümkün olmadığını belirten Bahçeli, "Türk milletinin siyasetten ve siyasi partilerden yegane beklentisi haklı ve meşru taleplerine kulak verilmesi, hayatın ve hadiselerin doğal akışından kaynaklanan zincirleme sorunların aşama aşana dengeli ve demokratik müdahalelerle çözüme kavuşturulmasıdır. Türk ve Türkiye Yüzyılı aynı zamanda huzur ve refahın yüzyılı olacaktır. Fırtınalı bölgesel ve küresel sisteme karşı esnek, enerjik, erdemli, muhkem, müteyakkız ve stratejik direnç göstermek kadar iç cepheyi sağlam, sağlıklı ve zinde tutmak da beka düzeyinde önceliğimiz olmalıdır. Bu konuda herkes peşin hükümlere aldırmadan titizlik göstermelidir" ifadelerine yer verdi.

Terörle varılacak hiçbir yerin erişilecek hiçbir menzilin olmadığını kaydeden Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Terörü kalıcı olarak hayatımızdan çıkarmanın zamanı gelip çatmıştır. Kaldı ki geride kalan 41 yıllık zamanda bölücü terör örgütü sadece yakmış, yıkmış, katletmiş, kirletmiş, isyan ve şiddet eylemlerinde sürekli çıta yükseltmiştir. 27 Şubat 2025 tarihinde, terör örgütünün kurucu önderi tarafından yapılan ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ kapsamında PKK’nın silah bırakmasıyla birlikte örgütsel varlığının feshedilmesi istenmiştir. Bu çağrı esas itibariyle talimatla bezenmiş ve belgelenmiş bir çağrıdır. Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile PYD/YPG elebaşının 10 Mart tarihinde Şam’da imzaladıkları 8 maddelik anlaşma metiniyle mühim bir eşik aşılmış, komşu ülke Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğü tescillenmiştir. Ülkemiz aleyhine beşinci kol faaliyeti yapan ücretsiz ajan provokatörlerin saptırmaları ve suyu bulandırma çabaları devamlı ilerleyiş halinde olsa da, malum ve vaki gerçek YPG/PYD/(SDG)’nin kendini feshederek silah bırakmış olmasıdır. Suriye’nin kuzeydoğusundaki sivil ve askeri kurumların, sınır kapılarının, havaalanlarının, petrol ve doğal gaz sahalarının Suriye Arap Cumhuriyeti’ne entegre edilecek olması, Kürt toplumunun Suriye devletinin ayrılmaz bir parçası olarak tanınması ve geçici anayasanın kabul edilmesi inkarı ve ihmali olmayacak ciddi gelişmelerden bazılarıdır. PKK’nın ise derhal ve hiçbir şart ileri sürmeksizin 27 Şubat çağrısı doğrultusunda kongresini toplayarak feshini kararlaştırması, kanlı silahların teslimini bir an evvel yapması ertelenemez ve geciktirilemez bir gündem konusudur."

Açıklamasında PKK’nın geçmişte kuruluş manifestosundaki hedefinin "Bağımsız Birleşik Kürdistan"a ulaşmak olduğunu aktaran Bahçeli, "Federasyon, otonomi, özerklik, demokratik Cumhuriyete katılım gibi seçenekler o dönemde yoktur. Bunlar müteakip yıllarda Türkiye düşmanlarının dayatma ve telkinleriyle alternatif seçenekler olarak tezahür etmiştir. Bu karanlık ve hain hedeflere ulaşmak için yürütülecek strateji 'uzun süreli halk savaşı', buna ulaşmanın mekanizmaları 'parti-cephe-ordu' yapılanması, hedefe ulaşmanın silahlı yöntemi ise sırasıyla 'silahlı propaganda' ve sözde 'gerilla savaşı'dır. 27 Şubat İmralı açıklamasıyla PKK’nin anlam yoksunluğu, aşırı tekrara yol açması, dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamladığı ve feshinin gerekli olduğu netleşmiştir" değerlendirmesinde bulundu.

"Nitekim PKK’yı kuran ve kumanda eden teröristbaşı Abdullah Öcalan, aynı zamanda örgütün kurucu önderidir"

Açıklamasında dil ve üslup çoraklığıyla birlikte fikri ve siyasi çarpıklığın CHP’yi Türkiye’nin karşısında sivrilen bozguncu bir odağa dönüştürmüş olduğunu kaydeden Bahçeli, "Kurucu önder ifadesinden rahatsız olan, bu tanımlamayı istismar eden, üstelik Milliyetçi Hareket Partisi’ne haksız ve hayasız şekilde saldırıya geçenler evvelemirde bu sıfatın bize ait olmadığını, patentinin bizde bulunmadığını, örgütsel ve ideolojik bir adlandırmadan başka da bir manaya gelmediğini biliyor olsalar bile bilmezliğe yatan ucuzlaşmış ve koflaşmış şarlatan tiplerdir. PKK’yı kuran ve kumanda eden teröristbaşı Abdullah Öcalan, aynı zamanda örgütün kurucu önderidir. Kim ne derse desin aleni ve aşikâr gerçek budur. CHP’nin ve yandaş televizyon kanallarının terörsüz Türkiye hedefini sabote etme gayesi, diyalog kanallarını baltalama gayreti maalesef gözle görülecek kadar açıktır ve açıktadır" ifadelerine yer verdi.

CHP Genel Başkanı ve çıkarcı yönetiminin baltayı taşa vurduğunu belirten Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"CHP yönetimi aklıselim çizgiye gelmedikçe, maşeri vicdanın kabulleneceği makul ve muhterem bir siyaset ahlakına sahip olmadıkça Milliyetçi Hareket Partisi tarafından dikkate ve itibara alınması söz konusu olmayacaktır. Demokrasi devriminden bahsedenler, icazetli tek kişinin oylanacağı, tek kişinin katılacağı karikatür mahiyetli bir önseçimi demokrasinin ilkeleriyle nasıl bağdaştırdıklarını, bunun neresinin demokrasi devrimi olduğunu izah etmeleri tutarlılık gereğidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın tarihindeki en göz alıcı yüksek demokrasi örneği bir yanda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin milli irade marifetince tescili, diğer yanda da Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy seviyesidir. Ne yapsalar beyhudedir, terörsüz Türkiye’nin doğuş müjdesini karartamayacaklardır."

"DEM Parti heyetinin terörsüz Türkiye mücadelesine destekleri takdire şayandır"

DEM Parti heyetinin Milliyetçi Hareket Partisi’ne yarın gerçekleştireceği ikinci ziyaretinde de olmayı ve karşılıklı görüş alışverişinde bulunmayı arzu eder olduğunu aktaran Bahçeli, açıklamasını şöyle tamamladı:

"DEM Parti heyetinin siyasi partilerle bir program çerçevesinde görüşmesi, terörsüz Türkiye mücadelesine destekleri takdire şayandır. Hiç kuşkusuz DEM Parti heyetinin Milliyetçi Hareket Partisi’ne yarın gerçekleştireceği ikinci ziyaretinde de olmayı ve karşılık görüş alışverişinde bulunmayı arzu ederdim. Fakat partimizi temsilen görevlendirilen arkadaşlarım inanıyorum ki şahsımı aratmayacaklar, düşüncelerimizi berrak ve temiz bir mizaçla muhataplarına anlatacaklardır. Bu vesileyle değerli dava arkadaşlarımı ve DEM Parti heyetini selamlıyor, terörsüz Türkiye seferberliğimiz kutlu olsun diyorum. Yanlış anlamaları tetikleyecek, kırılgan ortamı hırpalayıp sarsacak her türlü açıklamadan özenle kaçınılması gerektiğini düşünüyorum. Gideceğimiz daha uzun bir yol vardır. Denizi geçip de derede çırpınmanın bir manası yoktur. Birbirimize Çanakkale ruhuyla sarılmamız milli varlığımızın topluca muhafazası ve müdafaası adına manevi bir vecibedir, milli bir görevdir. Önümüzdeki günlerde bir yanda Nevruz Bayramı, diğer yanda Ramazan Bayramı kutlanacaktır. Allah’tan dileğim her günümüzün bayram olması, ülkemizin bayram yerine dönmesidir. Kalpleri pırıl pırıl, adeta dalgasız deniz olan aziz millet evlatları yeni emperyalizmin kalleş pusularına ve kanlı tuzaklarına düşmeyecek, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti milli birlik ruhuyla ve bin yıllık kardeşlik şuuruyla sonsuza kadar var olacaktır."

Hidayet Türkyılmaz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman ADIMEK’in yıl sonu sergisi açıldı Adıyaman Belediyesi Kadın ve Gençlik Merkezi (ADIMEK) kursiyerlerinin yıl boyunca hazırladığı el emeği göz nuru eserler, ‘Üreten Kadın Güçlü Kadın’ sergisiyle vatandaşların beğenisine sunuldu. Adıyaman Belediyesi’nin kadınların sosyal ve ekonomik hayata katılımını artırmak amacıyla sürdürdüğü eğitim çalışmaları meyvelerini veriyor. Kadın ve Gençlik Merkezi bünyesindeki usta öğreticiler ve kursiyerler tarafından hazırlanan ürünler, düzenlenen görkemli bir sergiyle kapılarını açtı. Açılış törenine Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere’nin yanı sıra Adıyaman Baro Başkanı Av. Bilal Doğan, STK ve siyasi parti temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Programda yöresel kıyafetli çocukların müzik eşliğinde sunduğu çiğköfte yoğurma gösterisi katılımcılardan büyük alkış aldı. Serginin açılış konuşmasını yapan Başkan Tutdere, Adıyaman’ın her geçen gün daha dirençli ve modern bir kent haline geldiğini vurguladı. 2025 yılının son günlerinde umut dolu mesajlar veren Tutdere, "Belediye olarak şehrimizi yeniden ayağa kaldırmak için mesai mefhumu gözetmeksizin çalışıyoruz. Gün geçtikçe iyileşiyor, çocuklarımız ve halkımız için daha güzel bir Adıyaman’ı hep beraber inşa ediyoruz. Zor günler geride kalıyor; artık geleceğe tüm farklılıklarımızla ve umutla bakıyoruz. 2026 yılının, sorunlarını büyük ölçüde aşmış bir Adıyaman’ın yılı olacağına inanıyorum. Bir taraftan altyapı seferberliği yürütürken, diğer taraftan halkımızı kültür ve sanatla buluşturuyoruz. ‘Halkın belediyesi’ olarak her platformda vatandaşımızla iç içe olmak en büyük mutluluğumuz. Bugün burada sadece bir sergi değil, büyük bir felsefeyi ve emeği görüyoruz. Kadınların ne kadar üretken ve büyük bir güç olduğunun en somut kanıtı bu stantlardır" diye konuştu.
İstanbul Sultangazi’de kuyumcu vurgunu: Altınları alıp kayıplara karıştı İstanbul’un Sultangazi ilçesinde yıllardır kuyumculuk yapan bir şahıs, iddiaya göre mahalle sakinlerinden ’emanet’ adı altında topladığı yüklü miktarda altınla ortadan kayboldu. Şikayet üzerine kuyumcu sahibi polis ekiplerince gözaltına alınırken, mağdur sayısının ve vurgunun miktarının artabileceği belirtiliyor. Edinilen bilgiye göre, Sultangazi ilçesinde uzun yıllardır esnaflık yapan Atilla K., iddiaya göre vatandaşların yatırım amacıyla kendisine bıraktığı emanet altınları ve bir süre önce üzerine kayıtlı taşınmazları elden çıkarak kayıplara karıştı. Pazartesi günü dükkanın açılmaması ve telefonların cevapsız kalması üzerine dolandırıldıklarını anlayan vatandaşlar emniyete giderek şikayette bulundu. Dükkan önüne gelen onlarca mağdur, birikimlerinin çalındığını öğrenince büyük şok yaşadı. "Merdiven silerek biriktirmiştim, oğlum hasta" Mağdurlar arasında yer alan ve temizlik işçiliği yaparak birikim yaptığını belirten Güldane Yıldız, "Ben buraya 12 çeyrek altın ve bir yarım altın verdim. Bana telefon açıp adamın kaçtığını söylediler. Ben de koştum buraya geldim. Bunun sonu ne olacak? Altınlarımı geri versinler. Merdiven silmiştim, temizliğe gitmiştim. Benim çalışanım yok, oğlum hasta. Kiracıyım, 13 bin TL kira veriyorum, böyle olur mu? Sonumuz ne olacak, nereye başvuracağız, nereye gideceğiz? Ben gelip sorduğumda arada "Abla tamam, altınların burada duruyor, saklıyorum" diyordu. Allah’ım ya Rabbim, ne olacak, biz battık vallahi. Altınları getirip bize verecek, öyle olmaz. Ben fakir bir kadınım, kiracıyım. Merdiven silip evlere temizliğe gittim" dedi. Firari kuyumcu yakalandı Vatandaşların suç duyurusu üzerine harekete geçen Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, kısa sürede Atilla K.’yı yakalayarak gözaltına aldı. Mağdur sayısının ve vurgunun miktarının artabileceği belirtiliyor. Gözaltında bulunan Atilla K.’nın emniyetteki işlemlerinin devam ettiği öğrenildi.