DÜNYA - 05 Mayıs 2018 Cumartesi 13:27

Milli İlaç Projesi babayiğitleri arıyor

A
A
A
Milli İlaç Projesi babayiğitleri arıyor

Başbakan Binali Yıldırım’ın talimatlarıyla Milli İlaç Projesi için çalışmalarını sürdüren Amerikan Türk İş Geliştirme Konseyinin (ATBD Konseyi) görüştüğü bilim insanlarından tam destek geldi.

Projenin en önemli ayağını oluşturan Amerika Birleşik Devletlerindeki temasları hakkında İHA’ya özel açıklamalarda bulunan ATBD Konseyi Başkanı Uğur Terzioğlu, “ABD’de temaslarımız sürmektedir. Ticaret ve Sanayi Odaları Başkanları ile görüşüyoruz. Amerika’daki Türk bilim adamları yıllarca Türkiye için bir şeyler yapmaya çalışırlar ama hiçbir zaman yer açılmaz onlara. Çok iyi bir futbolcu İtalya’da Meksika’da oynuyor goller atıyor ama hiçbir Türk takımı bunu almıyor. Konu parasal değil. Onun gibi bir olay bu da. İnsanlığın kullandığı ilaçların önemli bir bölümünün buluşunu Türk bilim adamları yapmış. Neden bizim memleketimiz için çalışmasınlar. Niye bizim memleketimiz için çalışmasın bunlar. Başbakanımız Binali Yıldırım’ın öngördüğü hedef budur. Senede 28 milyar lira patent parası olarak dışarıya ödeniyor. Türkiye’de üretilen ilaçlara patent ödemeyeceğiz. Üstelikte başka ülkelere satılırsa patent parası olarak Türkiye’ye ödeyecekler. Türkiye için çok başarılı ve güzel bir olay. Biz yola çıktık ve bu yolda başarılı olacağız” dedi.

“Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve Başbakanımız Yıldırım’ın desteği çok önemlidir” 

ATBD Konseyi Başkan Yardımcısı Dr. Kemal Oğuz Kalafat ise yaptığı açıklamada ilaç endüstrisi ve teknolojisinin kendine has bazı özellikleri bulunduğunu belirterek, “Dünyada uzay teknolojisi ile beraber ulaşılması en zor teknolojilerin başında geliyor. Bizim yaptığımız araştırmalar da ABD ve Avrupa dışındaki kendi moleküllerine ulaşmış ülkelerin modellemelerini araştırdık. Ve gördük ki kendi ülkelerinde oluşturmuş oldukları konsorsiyumlarla ilacın teknolojisinin ana vatanı olan Amerika ve Avrupa’nın bazı bölgelerine direkt olarak girmişler. Başlangıçta kendi bilim adamlarının çalışmalarına yatırım yapmışlar. O yatırımlardan ortaya çıkan ilaçların da direkt sahibi olmuşlar. Bizimde yapmak istediğimiz budur. Tam da zamanıdır. Çünkü her istediğiniz tam da zamanında yapılamaz. Bu işin sacayak gibi 3 ayağı var. İlk olarak güçlü bir siyasi destek şarttı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Binali Yıldırım bu desteği veriyorlar. Bunu sadece söz ile değil hükümet politikası olarak vermiş oldukları teşviklerle de gösteriyorlar. İkinci olarak bu işe girecek yerli sermayenin tamam demesi lazım. Şu ana kadar 8 büyük ilaç firması bu işe dahil olacaklarını beyan ettiler. 3 tane üniversitemizde biz bu işte varız dediler. Bu projenin içinde nasıl olabiliriz diye her gün yeni isimler ve yeni kurumlar bizi arıyor. 

Üçüncü olarak da bu yatırımı yapacağınız ABD’deki Türk insan gücünün olması lazım. Kimdir bunlar? Türk bilim adamları. Harvard’da olsun MIT’de olsun Amerika ve dünyanın en ileri ülkelerinde çok önemli yerlere gelmiş bilim adamlarımız mevcut. Kendi laboratuvar ve çalışmaları var. Her şeyden önemlisi bu jenerasyon ülkelerine gönülden bağlılar. Ülkelerinin başarısı için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırlar. Şimdi 3 ayak bir araya geldi ve projemizi hayata geçireceğimizi ümit ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“Bilim adamlarımızın bağlı olduğu kurumların yüzde 80’inde sözlü onay alındı” 

Kendisinin zaten ABD’de yaşadığını ve bütün bilim adamları ile görüştüğünün dile getiren Dr. Kemal Oğuz Kalafat, şöyle devam etti:
“Bu proje hayata geçirilmeden önce ön görüşmeler yapıldı. Türk Bilim adamlarının bağlı oldukları üniversitelerin yönetimlerini de ikna etmemiz gerekiyor. Görüştüğümüz Türk bilim adamları projenin harika olduğuna vurgu yaptıktan sonra bağlı bulundukları kurumlarının yöneticilerinin ikna edilmesi gerektiği üzerinde durdular. Elbette bu o kadar basit bir olay değil. Belli bir sürecin işlemesi gerekiyor. Hedefimizdeki bilim adamlarının üniversiteleri ile sözlü olarak yüzde 80 anlaştık. Hele tam açıklandıktan sonra bu sürecin daha da hızlanacağı ve resmiyete döküleceği konusunda şüphemiz yok.”

“Projeye dahil olacak firmalar ve bilim adamları toplanacak” 

Amerika dönüşünden sonra Başbakan Binali Yıldırım’ın başkanlığında projeye dahil olacak firmalarla ortak bir toplantı gerçekleştireceklerini vurgulayan Dr. Kemal Oğuz Kalafat, “Sözlü olarak onayını aldığımız bilim adamlarımızın legal altyapısını hazırladıktan sonra nihai kararı hükümetimiz verecek ve kamuoyuna açıklanacaktır. Bundan sonra asıl çalışma başlıyor. 7 gün 24 saat durmaksızın kuracağımız laboratuvarlarda hedefimiz olan Türkiye’nin kendi moleküllerine ulaşması çalışmasını yapacağız. Teknik olarak çalışmanın başlatılmasına yeterlidir. Hedefimiz 2023. Bu tarihe denk gelmesi de güzel bir rastlantı oldu. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında Cumhurbaşkanımızın hedeflerinde biri olan bu tarihte kendi ilacımızı dünya arenasına sunacağımıza inanıyorum” şeklinde konuştu.

“Ülkemizin son yıllarda yaşadığı süreç projenin gelişmesini engelledi” 

Milli otomobil Projesi ile Milli İlaç Projesinin benzerlikler gösterdiğini anlatan Dr. Kemal Oğuz Kalafat, şunları kaydetti: 

“Spekülasyon yapmak istemiyorum ancak birkaç konuya aracılığınızla değinmek istiyorum. Çok popüler olmasından dolayı milli araba projesine bakalım. Şu ana kadar bu arabaları üreten sermayedar ve fabrikatörlerimiz başkalarının lisansı ile üretim yapıyorlar. Günün sonunda lisans sahipleri kazanılan paradan kendine düşen payı alıyorlar. İlaç üretimi de aynen böyledir. İlaç sektörünün içindeki kişiler fason üretim ile çok ciddi paralar kazandılar. Ne yazık ki son yıllara kadar araştırma geliştirmeye önem vermediler. Hükümet 7 yıldır tamam bu işi yapın diye önemli destekler verdiler ancak ülke olarak son 5-6 yılda çok kötü süreçler yaşadık. Ne yazık ki başarılı şekilde bu koordinasyonu sağlayamadık. Şu anda Milli İlaç Projesi yapılabilirliği açısından en zor projelerin başında geliyor. Eskiden birbirleri ile iş yapma kültürü olmayan sermayedarlar bir araya geliyor. Üstüne bürokrasi bir araya geliyor. Daha da ötesi yurtdışındaki bilim adamları da tamam biz bu işi yapıyoruz diyorlar. Birbirleri ile ilişkisi olmayan tarafları bir araya getirerek bir proje çıkarmak zordu ama başardık.”

“Cumhurbaşkanımızın babayiğit çıkışı milat olmuştur” 

Projenin miladı olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın babayiğit çıkışı olduğunu vurgulayan Dr. Kemal Oğuz Kalafat, şöyle sürdürdü: 

“Bütün sektörlere ve dünya ile ilişkisi olan insanlara adeta bir mesaj niteliğinde idi. Bundan sonra ilaç olsun farklı sektörler olsun çalışmalar yapılmaya başlandı ancak ülkemizin yaşadığı kötü olaylardan dolayı pratiğe geçirilemedi. Bürokrasinin biraz yavaşlığı vardı. Malumunuz Cumhurbaşkanımızda bu konu da yeri geldiğinde eleştirisini yapıyor. 2017 Aralık ayında Başbakanımızın tamam başlayın yapın önümüze getirin sözü oldukça önemli olmuştur.”

“İHA’nın haberi büyük ses getirdi” 

İHA’nın konuyla ilgili daha önceden yaptığı haberin basın yayın kuruluşlarında yayınlanmasından sonra kamuoyunun ilgisinin arttığına dikkat çeken Kalafat, “Haberlerden önce günde 20 tane e-mail alırken şu anda 200’ün üzerinde mesaj alıyorum. Bu e-maillerin yüzde 40’ı Anadolu’daki üniversitelerde görev yapan araştırma görevlilerinden tutun da hocalarına kadar olan geniş bir yelpazeden alıyorum. Yüzde 60’ını ise Amerika’daki bilim adamları, hocalar ve üniversitelerden geliyor. Haberlerin çıkmasından sonra böyle bir enerjinin olması çok önemlidir. Bir de bu projenin ilan edilmesinden sonraki enerjiyi düşünün bizleri şimdiden çok heyecanlandırıyor. Ülkemizin yarınlarının çok iyi olacağına inanıyorum. Yeniden bir çıkışa başlayacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.  

Candemir Sarı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Yağmurlu havalarda ıslanmak istemeyen depremzede Meriç’in sesini duyan sağlıkçı Havva’dan afetzede aileye sıcak yuva Hatay’da depremin ilk günlerinde enkaz altındaki vatandaşları yaşatmak amacıyla görev alan sağlıkçı Havva Aydanur Ertuğrul, yağmurlu havada bir daha ıslanmak istemeyen 9 yaşındaki Meriç Altunay ve ailesini sıcak yuvasına kavuşturmayı başardı. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay yerle bir olmuş, 25 bine yakın insan vefat etmişti. Afetin ilk saatlerinden itibaren Türkiye’nin dört bir yanından kurtarma ekipleri ve sağlık çalışanları bölgeye yardıma koşmuştu. Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli 38 yaşındaki Acil Tıp Teknisyeni Havva Aydanur Ertuğrul, asrın felaketinin ilk saatlerinden itibaren bölgedeki afetzede vatandaşları hayata tutundurmak için mücadele etti. Sağlık personeli Ertuğrul, depremin yaralarını sarmak için kurucusu olduğu Ülkem Kitap Okuyor Derneği aracılığıyla afet bölgesine 21 çadır okul açtı ve 7 bin 700’den fazla öğrenciye 100 binden fazla kitap ulaştırdı. ATT Ertuğrul, depreme Antakya ilçesi Karaali Mahallesi’nde yakalanan 9 yaşındaki Meriç Altunay ve ailesinin isteği üzerine afetzede aileye yuva yapabilmek için çalışma başlattı. Dernek aracılığıyla Altunay ailesine ev yaptırmayı başaran Ertuğrul, 2 odası ve 1 salonu olan evi Altunay ailesine teslim etti. "Yeterli maddi destek sağladığında yıl sonuna kadar 12 ev yapmayı istiyoruz" Ülkem Okuyor Derneği olarak 2’nci evi teslim ettiklerini ifade eden Ertuğrul, "Depremin 37’nci gününde çadır okul açmıştık. Bugün ev yaptığımız öğrencimiz de o çadır okula gelen ilk öğrencilerimizden biriydi. Talent ve Meriç okulu açtığımızda koşa koşa gelmişti. Bu enkazlar bir gün kalkıp Hatay normale dönecek dememize neden oldular. Biz 2 aydır ev yapıyoruz. Öğrencilerimiz ve depremzede çocuklarımızın yaşam koşullarını düzeltmeye dert edindik. Çadırda ve barakada yaşayan öğrencilerimize ev yaparak hak ettikleri yaşamları sürmelerini istiyoruz. Bu depremden en çok çocuklar etkilendi. 15 aydır baktıklarında enkaz görüyorlar. Çadırda yaşıyorlar. Deprem üzerine oyunlar kuruyorlar. O yüzden buradaki çocukların daha iyi yaşam koşullarından yaşamaları için emek veriyoruz. ‘Ülkem Okuyor Derneği’ olarak ev yapmaya devam edeceğiz. Haftaya 4 ve 5’inci evlerimizin temelini atacağız. Durmadan yorulmadan Hatay’daki son çocuğun yüzünü güldürene kadar güldürmeye devam edeceğiz. Yeterli maddi destek sağladığında yılsonuna kadar 12 ev yapmayı istiyoruz” dedi. "Yeni evim için çok heyecanlıyım ve çok mutluyum" Yeni evlerine kavuşan anne Esmeray Altunay, "Depremde evimiz yıkıldı. Çok kötü bir durumdaydık. Havva abla çocuklara mont ve ayakkabı getirmişti. Okula çağırdı. Oğlum Meriç’in doğum günüydü. O esnada Havva ablayı tanıdım. Eşimle beraber çadırdan suları dışarı atmaya çalışıyorduk. Ellerimiz, ayaklarımız ve çocuklar berbat bir haldeydi. Çocuklar sırılsıklamdı. Çocukların ayaklarında ne ayakkabı ne de çorap vardı. Yeni evim için çok heyecanlıyım. Çok mutluyum" ifadelerini kullandı.
Elazığ Başkan Şerifoğulları, Kent Müzesi’ni inceledi Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, Elazığ’ın kültür ve turizmine yeni bir değer olarak hayata geçirilecek olan Kent Müzesi’nin sona gelinen çalışmalarında incelemelerde bulundu. Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, ‘Müzeler Şehri Elazığ Projesi’ kapsamında hayata geçirdiği Harput Musiki Müzesi, Basın Müzesi ve Hoca Hasan Hamam Müzesi’nin ardından Kent Müzesi’ni de kente kazandırmaya hazırlanıyor. 1896 yılında dönemin Elazığ Valisi Enis Paşa tarafından Çarşı Mahallesi’nde inşa edilen ve geçmişte hükümet konağı olarak hizmet veren, Osmanlı döneminin izlerini taşıyan tarihi bina, çalışmaların ardından kent belleğinin kayıt altına alındığı, toplumsal hafızayı canlı tutacak Kent Müzesi olarak faaliyet gösterecek. Kent Müzesi bünyesinde, şehrin tarihi dönemleri, coğrafi, sosyal ve ekonomik yapısı, unutulmaya yüz tutmuş meslekler bölümü ile geleneksel yaşam kültürü bölümleri yer alacak. Başkan Şerifoğulları, müzede devam eden çalışmaları inceledi. Yetkililerden bilgi alan Başkan Şerifoğulları; “Aziz Şehrimiz Elazığ’ımızın kültür ve turizmine katkı sağlama adına Müzeler Şehri Elazığ projemiz doğrultusunda Harput Musiki Müzesi, Basın Müzesi ve Hoca Hasan Hamam Müzesi’ni kentimize kazandırmanın onurunu ve gururunu yaşamıştık. Şehrimizin kadim kültür ve medeniyetini, övündüğümüz tarihini geleceğe taşımanın bilinciyle, geleceğimizi inşa etme hedeflerimize adım adım ilerliyoruz. Bu kapsamda Elazığ’ın tarihi ve kültürel değerlerinin geleceğe aktarılması, yaşatılması, ve korunması için kent belleğinin nesilden nesile aktarabileceği Kent Müzemize ilişkin çalışmalarımızın sonuna gelmiş bulunmaktayız. Şehir merkezimizde hayata geçireceğimiz bu Kent Müzemiz, hem kıymetli hemşehrilerimize, hem de farklı illerden şehrimizi ziyaret edecek olan vatandaşlarımıza kentimizin geçmişine dair önemli bir deneyim yaşatacaktır. Kent Müzemizi de geleceğimize kazandırmış olmanın gururunu hep birlikte yaşayacağız” dedi.