POLİTİKA - 25 Haziran 2020 Perşembe 19:38

Milli Savunma Bakanı Akar: 'Türkler ve Kürtler et ve tırnak gibidir'

A
A
A
Milli Savunma Bakanı Akar: 'Türkler ve Kürtler et ve tırnak gibidir'

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir zaman hedefinde Kürtlerin olmadığını söyleyerek, "Türkler ve Kürtler et ve tırnak gibidir. İster Suriye’nin kuzeyinde olsun, ister Irak’ın kuzeyinde olsun Mehmetçiğin yaptığı tüm operasyonları bazı mihraklar Türkler, Kürtlere saldırıyor şeklinde lanse ediyor. Bu kesinlikle yanlış. Kesinlikle doğru değil. Bu tamamen bir algı operasyonudur" dedi.

Bir dizi ziyaretlerde bulunmak üzere Kayseri'ye gelen Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Kayseri Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen Ödüllü Gazetecilik Yarışması'nın ödül törenine katıldı. Kayseri Büyükşehir Belediyesi Meclis Toplantı Salonu'nda düzenlenen törende konuşan Bakan Akar, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"Türkler ve Kürtler et ve tırnak gibidir"

Bakan Akar, "Türk Silahlı Kuvvetler olarak milletimizin bağımsızlığı için, başımızın dik yürüyebilmesi için ‘Ölürsem şehit, kalırsam gazi’ anlayışı içerisinde yurt içinde, yurt dışında, dağda, bayırda, kışta, kıyamette, yazda Mehmetçik vatanı için elinden gayreti gösteriyor. Bundan şüphesi olmasın. Yapılan bütün bu çalışmalarda hak ve menfaat meselesi yaparken hiçbir şekilde bencil davranmıyoruz." ifadesini kullanarak "Bundan emin olabilirsiniz. En son Fransız gemisi meselesi dahil uluslararası hukuka saygılıyız, gerçekten kurallar çerçevesinde yapıyoruz. Biz binlerce yıllık bir medeniyete sahip, devlet geleneği olan, ordu geleneği olan bir orduyuz. Dolayısıyla başı boş herkes aklına geleni yapmıyor. Her şey bir kural çerçevesinde yapılıyor. Bu kural çerçevesinde de hakkımızı ve hukukumuzu korumak konusunda son derece azimliyiz, kararlıyız. Bunda da inşallah muktediriz. Başımızda bir sürü terör örgütü var. FETÖ’sü, PKK’sı, YGP’si, DEAŞ’ı bunların hepsiyle ve bu millete karşı yönelen tehdit ve tehlikeye karşı mücadelemizi sürdürdük. Bu mücadele tempomuzda azalma söz konusu değil. Bilakis artan mücadelemizi yurt içinde ve yurt dışında sürdürüyoruz." diye konuştu.

"İdlib’te Ruslar ile yaptığımız bir anlaşma var. Bu çerçevede oradaki sükunu sağlamak için, ateşkesi sağlamak için, istikrarı sağlamak için, Suriyeli kardeşlerimizin barış ve güven içerisinde yaşamasını sağlamak için ve böylece ülkemizin sınırlarının ve halkımızın da güvenliğini sağlamak için mücadelemiz sürüyor." diyen Bakan Akar, sözlerine şöyle devam etti:

"Oradaki ateşkeste bazı sıkıntılar yaşamakla beraber şuana kadar Ruslarla olan münasebetimiz devam ediyor. Terörle mücadele Irak’ın kuzeyinde yoğun bir şekilde devam ediyor. Geçtiğimiz günler Pençe-Kartal başladı. Oradaki Mehmetçik elinden gelen gayreti gösteriyor. Çok zor hava ve arazi koşullarında yapılması gereken neyse yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Buradaki tek amacımız teröristle mücadele ve sınırlarımız ile halkımızın güvenliğini sağlamaktır. Buradaki en ince ayrıntı şu; bizim yaptığımız ister Suriye’nin kuzeyinde olsun ister Irak’ın kuzeyinde olsun Mehmetçiğin yaptığı tüm operasyonları bazı mihraklar 'Türkler, Kürtlere saldırıyor' şeklinde lanse ediyor. Bu kesinlikle yanlış. Kesinlikle doğru değil. Bu tamamen bir algı operasyonudur. Buna aldanmamak lazım. TSK'nın ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hiçbir zaman hedefinde Kürt kardeşlerimiz yoktur, olmaz, olamaz. Türkler ve Kürtler et ve tırnak gibidir. Biz kardeşiz. Biz omuz omuza birlikte Çanakkale’yi yaptık, Milli Mücadeleyi yaptık. Şimdi de hep birlikte milletimizin güvenliği ve refahı için çalışıyoruz. Bunu ahlaksızlar, buradaki mücadeleyi sulandırmak, bu mücadeleyi çarpıtmak ve bazı mihrakların heveslerini gerçekleştirmek için bir manevra olarak kullanıyorlar. Bu konuda bütün herkesin çok dikkatli olması lazım. Bunlara pabuç bırakmaması lazım."

"Fransa başta olmak üzere bazı devlet ve hükümetler kendi şahsi ihtiraslarını gerçekleştiremeyeceklerini anlayınca başları döndü"

TSK'nın Libya'daki faaliyetleri hakkında konuşan Bakan Akar, "Millet ulu orta konuşuyor, uluslararası hukuktan bahsediyorlar, deniz hukukundan bahsediyorlar, yalan yanlış şeyler söylüyorlar. Oradaki bütün bulunuşumuz, 2010’da Cumhurbaşkanımız, Başbakan sıfatı ile gittiklerinde bir anlaşmanın hazırlığı başlanıyor. Daha sonra Kaddafi yönetiminin başına gelenler malum. Onlar ayrıldıktan sonra 2010’dan 2018’e kadar bir gecikme oluyor. 2018’de Cumhurbaşkanımızın talimatı ile bölge gidilip gerekli görüşmeler olduktan sonra Kasım 2019’da anlaşma imzaladık. Kiminle, Sarac hükümeti ile Sarac hükümeti kim; BM’nin tanıdığı Libya’daki hükümet. Dolayısıyla son derece meşru bir faaliyette bulunuyoruz. Ayrıca Sarac şahsi mektubu ile Cumhurbaşkanımıza müracaatta bulunuyor, Başbakan sıfatı ile kara, deniz ve hava unsurlarımızı kendine yardımcı olmak üzere Libya’ya davet ediyor. Biz bu çerçevede oradayız. Biz buna rağmen orada herhangi bir şekilde muhalif operasyon yapmıyoruz. Biz orada Sarac hükümetinin operasyonlarını yapan kendi silahlı güçlerine askeri eğitim işbirliği ve danışmanlık yapıyoruz. Bunların hepsi de her ortamda konuşulabilecek ve hiçbir şekilde saklayacak bir tarafımız yok. Konuşabilecek bir durumdayız ve bunların hepsini söylüyoruz. Biz orada bölgenin istikrarsızlaşmasında değil bilakis bölgenin istikrar kazanması için elimizden gelen gayreti gösterdik. Göstermeye devam edeceğiz. Maalesef Fransa başta olmak üzere bazı devlet ve hükümetler kendi şahsi ihtiraslarını gerçekleştiremeyeceklerini anlayınca başları döndü. Sarhoş oldular ve son derece tutarsız bir takım iddialar ve eylemler peşindeler. Bunlar hiçbir şekilde çıkar yol değil. Bu artık yalan yanlış gerçek olmayan bir takım iddialar ortaya atıyorlar. Geçtiğimiz günlerde bir gemi konusu oldu. O konuda da biz bütün gördüklerimizi, bildiklerini ve kayıtlarımızı NATO’nın ilgili askeri makamlarına verdik. Onlar konuyu inceliyorlar. O konuda da ne kadar haklı olduğumuzu herkes tarafından bilinmesini istiyoruz. Diğer taraftan orada darbesi, Libya halkına karşı toplu mezarlar dahil her türlü cinayeti işleyen Hafter güçlerine karşı maalesef bir kısım insanların ve devletlerin halen suskun olması da son derece dikkat çekicidir" şeklinde konuştu.

"Kıbrıs bizim milli meselemizdir"

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin milli mesele olduğunu kaydeden Akar, "Diğer taraftan Ege’de ve Doğu Akdeniz de haklarımızı korumak için Türk Silahlı Kuvvetleri olarak Mehmetçiğimiz elinden gelen gayreti gösterdi, göstermeye devam ediyor. Kıbrıs bizim milli meselemizdir. Bu meselenin herhangi bir dönüşümü söz konusu değil. Herhangi bir şekilde oldubittiye meydan vermeyeceğimizi, göz yummayacağımızı, Türkiye’nin içinde olmadığı hiçbir çözümünde hayata geçemeyeceğini tekrar tekrar taraflara söylüyoruz. Bizim burada yaptığımız şeylerin bir tehdit olmadığını, hakkımızı ve hukukumuzu korumak olduğunu, denizle alakalı menfaatlerimiz olduğunu, bu konularda anlaşmalara saygılı olduğumuzu, görüşmeye açık olduğumuzu, diyalogdan yana olduğumuzu, iyi komşuluk ilişkilerinden yana olduğumuzu tekrar tekrar söylememize rağmen maalesef konuları çarpıtıyorlar. Konuşmaları çarpıtıyorlar. Kendilerince bir takım tahakkuku imkansız hedefler peşinde olmaya devam ediyorlar. Bunu bir çıkar yolu olmadığını tekrar tekrar kendilerine ifade ediyoruz. Fakat konuyu bilmeyen 3’üncü taraflara karşı diğer tarafların bilmeden konuya girmesi işleri güçleştiriyor. Biz ne olursa olsun her hâlükârda yerimizdeyiz, hakkımızı ve hukukumuzu koruyacağız. Bu azmi ve kararlılığı gösterirken, işbirliğini konuşmaya hazır olduğumuzu gene de söylüyoruz" dedi.

"Çeşitli bahaneler ile 4'üncü toplantıyı geciktiriyorlar"

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"3 toplantı yapıldı, ikisi Atina’da, biri Ankara’da. Dördüncüsünün yapılması lazım. Çeşitli bahanelerle bu dördüncüyü geciktiriyorlar. Biz muhattaplarımızı sabırla davet ediyoruz. Bu asil milletin utanacak tarafı yok. Fakat çok ciddi bir propaganda, çok ciddi bir algı operasyonu var. Onun biz külfetini yaşıyoruz. Onun dışında bütün her şey açık. Konuşmalarda 20 bizden, 20 onlardan gitti. Bunu herkes biliyor. Koyun masaya, gayriresmi olarak. Fakat resmiyete çıkınca herkes bir takım iddialarla bizleri suçlamaya yeltenmiyorlar. Bu yöntemle diğer ülkelerin üçüncü kere desteklemesiyle bir yerlere varabilmeyi umuyorlar. Herhangi bir şey olduğunda onları yarı yolda bırakacaklarını söylüyoruz. dolayısıyla gelin oturup konuşalım, çalışalım diyoruz. Bizim buradaki tavizler konuşunda hassas olduğumuzu, bu konularda elimizden geldiğince sükunet sağlamaya çalıştığımızı tekrar tekrar söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Lozan Anlaşması’ndaki hususlar var, bu hususları yerine getirin, adaları silahsızlandırın diyoruz. Bu konuda basınımıza çok iş düşüyor. Akademisyenlerimizin, siyasilerimizin çok işi var. Çok basit gerçeklerin maalesef bilinmediği, anlatılamadığı, yaygın bir hale gelmediğinin üzüntüsünü yaşıyoruz. Bunların her ortamda bu ülkenin haklı menfaati olarak masaya konması gerektiğinin çok önemli olduğunu altını çizmek istiyorum. Provokasyonlara karşı arkadaşlarımızı ikaz ediyoruz. Herhangi bir şekilde ucuz kahramanlığa asla girmiyoruz. Sükunetle işimizi takip ediyoruz. Anlaşmalara uyulmasını, bu konuda da kesinlikle taviz vermeyeceğimizi söylüyoruz. Kıbrıs konusunda sakın kendinize göre bir şeyler yapmaya çalışmayın, biz orada garantörüz. Diğer ülkeler İngiltere ve Yunanistan garantörlüğünü kullanır ve ya kullanmaz o kendi bilecekleri iş. Biz kullanacağız ve biz orada olduğumuz sürece bizim oradaki soydaşlarımıza bir şey yapamazsınız. Bizim dediğimizin dışında da herhangi bir oldubittiyi denemeyin üzülürsünüz. Bu konuda da ne kadar kararlı olduğumuzu tekrar söylüyoruz. Burada sondaj ve arama faaliyetleri var, bunların her birinin herkesin anladığı fakat anlamak istemedikleri hukuki temelleri var, akademik temelleri var, ekonomik temelleri var, mantıki izahları var. Bunları anlamak istemeyip, diğer ülkelerle anlaşmalar, sözleşmeler yapmak sureti ile eğer bizim geri adım atacağımızı zannediyorsanız yanılıyorsunuz diye söylüyoruz."

Ali Göç - Eren Kan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasında Semerci istikrarı Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Köksal Semerci, üyelere sağlanan imkanlarının devamlılığı ve Denizli Şoförler ve Otomobilciler Odasındaki 3 dönemlik istikrarı sürdürmek için yönetimiyle birlikte yeniden göreve talip olduklarını belirtti. Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasında 3 dönemi geride bırakan Başkan Köksal Semerci ve yönetimi, 11 Ocak 2026 tarihinde mülkiyeti Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasına ait olan eski adıyla Vera Düğün Salonunda yapılacak olan seçim de 4. dönem için 3 bin 86 üyesi ile seçime hazır olduklarını belirtti. 1984-2003 yılları arasında Denizli Şoförler ve Otomobilciler Odasında Muhasebe Müdürü ve Genel Sekreter, 2014 yılından bu yana ise başkanlık görevine devam eden Başkan Köksal Semerci, aynı zamanda Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ile Denizli Esnaf Kefalet Kredi Kooperatifi Başkan Yardımcılığı görevlerini de görevlerini başarıya sürdürüyor. Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Köksal Semerci, taksici, minibüsçü, nakliyeci, kamyoncu, kurye, araç kiralama ve galericilik yapan 3 bin 86 oda üyesinden 4 dönem için tam destek aldıklarını belirtti. Üyeleri tarafından sevilen, oda yöneticiliğin her biriminde görev yapmış olan Başkan Köksal Semerci, aynı zamanda yürüttüğü Esnaf Kefalet Kredi Kooperatifi Başkan Yardımcılığı ile Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği görevleri ile oda üyelerinin temsil yetkisi haklarını elinde bulundurduklarını, bundan önce olduğu gibi bundan sonra ki dönemde de tüm üyelerinin haklarını korumak ve en iyi şekilde temsil etmek için gayret edeceklerini kaydetti. Üyelere sağlanan imkanlarının devamlılığı, Denizli Şoförler ve Otomobilciler Odasının gücünü kaybetmemesi için yeni döneme aday oldukları ifade eden Başkan Semerci, 11 Ocak 2026 tarihinde Vera Düğün Salonunda yapılacak olan genel kurula tüm üyelerini beklediklerini ifade etti.
Adana HAVAMAŞ, 2026 için hazır 2025 yılında 1 milyon 200 bin yolcuyu havalimanına taşıyan HAVAMAŞ’ın, 2026 yılı içinde yeni destinasyonlar ve yeni araç filosuyla güvenle hizmet vermeye devam edeceği belirtildi. Türkiye’nin gökyüzüne açılan 58. kapısı olan Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın yolcu taşımacılığını yapan HAVAMAŞ, modern araç filosu, deneyimli sürücü kadrosu ve yolcu güvenliğini önceleyen hizmet anlayışıyla faaliyetlerini sürdürüyor. 2025 yılında yaklaşık 1 milyon 200 bin yolcuyu Adana, Mersin, Niğde, Nevşehir, Osmaniye ve Hatay’dan güvenle Çukurova Uluslararası Havalimanı’na taşıyan firma, 2026 yılında da yeni araç filosuyla güvenle hizmet vermeye devam edecek. "Çukurova ilçesinden artık HAVAMAŞ otobüslerimiz hareket edecek" Konuyla ilgili HAVAMAŞ Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Polat, İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Polat, "2025 yılı bizler için iyi geçti. Ticari taksilerimiz, VIP araçlarımız ve otobüslerimiz ile hizmet vermekteyiz. 2026 yılı için hem yeni araçları destinasyonlarımıza ekleyeceğiz. Adana’nın Çukurova ilçesinden de artık HAVAMAŞ otobüslerimiz hareket edecek. Güzergah başvurularımız yapıldı. Birkaç tanesi onaylandı. Zamanla geri kalan destinasyonlar da onaylanacak ve vatandaşlarımız artık daha çabuk havalimanına ulaşacak" ifadelerini kullandı. Ayrıca Polat, https://havamas.com/ adresinden yolcuların kolaylıkla bilet alıp belirtilen saatte, belirtilen durakta olmasının yeterli olacağını, ayrıca havalimanı içerisindeki KİOSK’lar aracılığıyla da kolaylıkla biletlerini alabileceklerini belirtti.
İstanbul Yanlış kanın telafisi yok: Uzmanlardan sıfır hata uyarısı ‘Damardan Damara Kan Transfüzyonu’ konferansı, İstanbul’da gerçekleştirildi. Kanın tek kaynağının insan olduğunun vurgulandığı konferansta; gönüllü kan bağışı, hasta kanı yönetimi ve transfüzyon güvenliği ele alındı. Kan transfüzyonunun hayati önemine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen "Damardan Damara Kan Transfüzyonu" konferansı, BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi’nde gerçekleştirildi. Alanında uzman hekimler, hemşireler ve sağlık teknikerlerinin katıldığı konferansta, kanın akılcı kullanımı ve yanlış transfüzyonun geri dönüşü olmayan sonuçları vurgulandı. Konferansa; Prof. Dr. Mustafa Zahir Bakıcı, Dr. Öğr. Üyesi Cengiz Uzun, Dr. Öğr. Üyesi ve Başhekim Ajlan Kasabalıgil, Uzm. Dr. İlhan Birinci ile çok sayıda hemşire ve sağlık teknikeri katıldı. "Kanın tek kaynağı insan" Türkiye Kan Merkezleri ve Transfüzyon Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hülya Bilgen, ameliyatlardan organ nakillerine kadar sağlık hizmetlerinin her aşamasında kana ihtiyaç duyulduğunu belirterek gönüllü ve karşılıksız kan bağışının önemine dikkat çekti. "Bu konuda tek kaynak insan. Bu yüzden kan bağışı çok önemli. Herkesi gönüllü ve karşılıksız şekilde kan bağışçısı olmaya davet ediyoruz" dedi. "Hasta kanı yönetimi hayat kurtarıyor" Dr. Bilgen, kanın gereksiz ve kontrolsüz kullanımının ciddi riskler taşıdığını belirterek bireylerin kendi kan değerlerini takip etmesinin ve hastanelerde hasta kanı yönetimi anlayışının benimsenmesinin hayati önem taşıdığını ifade etti. Bilgen, "Kimse kansız gezmemeli. Kan sayımı yapılmalı, eksiklikler tedavi edilmeli. Böylece ihtiyaç halinde başka birinin kanına bağımlılık azalır" uyarısında bulundu. "Yanlış kanın telafisi yok" Transfüzyon süreçlerinde sıfır hata ilkesinin altını çizen Bilgen, yanlış kan verilmesinin ölümcül sonuçlara yol açabileceğini söyledi. Bilgen, "Yanlış kanın geri dönüşü olmaz. Bu nedenle transfüzyon, sıfır hatayla yürütülmesi gereken en riskli alanlardan biridir" diyerek sözlerini sonlandırdı.
Erzurum Meteorolojiden bölge için kuvvetli yağış, rüzgar, buzlanma ve çığ uyarısı Meteoroloji uzmanları, Erzurum ve bölge için kuvvetli yağış, rüzgar, buzlanma, don ve çığ uyarısında bulundu. Bölge genelinde havanın çok bulutlu, aralıklı kar yağışlı geçeceği, yağışların, Erzurum’un güney kesimleri ile Erzincan ve çevrelerinde kuvvetli olacağı tahmin ediliyor. Buzlanma ve don olayı görülmesi bekleniyor. Rüzgarın güney ve güneydoğu yönlerinden hafif ve orta kuvvette, yer yer kuvvetli ve kısa süreli fırtına(40-70 km/saat) şeklinde esmesi bekleniyor. Erzurum’da kuvvetli yağış var Uzmanlar kuvvetli yağış uyarısında bulunarak, "Bölgemiz genelinde beklenen yağışların sabah saatlerinden itibaren Erzincan ve çevresinde, öğleden sonra Erzurum’ un güney kesimlerinde kuvvetli kar yağışı (5-20 cm.) şeklinde görüleceği tahmin edildiğinden meydana gelebilecek (ulaşımda aksamalar, buzlanma ve don olayı, tipi, çığ tehlikesi vb.) olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır" denildi. Kuvvetli rüzgâr uyarısı Bölge genelinde rüzgarın, güney ve güneydoğu yönlerinden kuvvetli ve kısa süreli fırtına (40-70 km/saat) şeklinde esmesi beklendiğinden yaşanabilecek (ulaşımda aksamalar, çatı uçması, ağaç devrilmesi, soba ve doğalgaz kaynaklı baca gazı zehirlenmesi ile yüksek kesimlerde tipi vb.) olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması çağrısı yapıldı. Buzlanma ve don olayı ikazı Bölge genelinde buzlanma ve don olayı beklendiğinden yaşanabilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, "Bölgemizde yüksek kar örtüsü bulunan dik ve eğimli yamaçlarda çığ tehlikesi bulunduğundan yetkililerin ve vatandaşlarımızın dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir" denildi.
Adana Ekonominin lokomotifi inşaat sektörü 2026’dan umutlu Bu yıl zorlu bir süreçten geçen inşaat sektörünün 2026’ya umutla baktığını belirten DAİMFED Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu,"2026 yılından beklentilerimiz çok büyük, faizlerin düşmesiyle birlikte konuta ulaşım daha da kolaylaşacak. 2025’teki fahiş fiyatların 2026’da olacağını düşünmüyoruz" dedi. İnşaat sektörü, hazır beton, demir-çelik, çimento, seramik ve lojistikten mobilyaya kadar birçok yan sektörü besleyen lokomotif alanlar arasında yer alıyor. Bu nedenle sektördeki durgunluk, tedarik zincirindeki esnaf ve çalışanları da doğrudan etkiliyor. Son dönemde özellikle hazır beton ve diğer temel girdilerdeki maliyet artışları projelerin hesaplarını zorlaştırırken, finansmana erişimdeki sıkıntılar da yeni yatırımların hızını düşürdü. Sektör temsilcileri, rekabetin artması ve fiyatların daha öngörülebilir hale gelmesinin 2026’da üretimi yeniden canlandıracağını belirtiyor. "TOKİ konutlarının inşaatı, sektörümüze can simidi gibi gelmiştir" "Konuyla ilgili genel merkezi Adana’da bulunan Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhit Birlikleri Federasyonu (DAİMFED) Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu, İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Karslıoğlu, "2025 yılı sektörümüz adına zor geçti. Maalesef üzülerek söylüyorum ki sektörümüzü sadece deprem konutları canlandırdı. TOKİ konutlarının inşaatı, sektörümüze can simidi gibi gelmiştir. Ancak yap-sat işletmeleri için bu yıl biraz buruk geçmiştir" ifadelerini kullandı. "2026, 2025’ten daha güzel geçecek" Enflasyonun gerilemesi ve faiz oranlarının düşmesiyle birlikte 2026 yılından umutlu olduklarını belirten Karslıoğlu, "2025 yılında yerel yönetimlerin imar konusundaki başarısızlıkları, inşaat maliyetindeki girdilerin hızlıca artması, beton kartelinin devam etmesi sektörü zorladı. 2026 yılından beklentilerimiz çok büyük. Faizlerin düşmesiyle birlikte konuta ulaşım daha da kolaylaşacak ve TOKİ’nin 500 bin konut hamlesi sektöre canlılık katacak. Yerel yönetimlerden de baskılarımız neticesinde imar konusunda olumlu hareketler bekliyoruz. İnşallah 2026, 2025’den daha güzel geçecek" diye konuştu. "Fiyatların yerinde seyredeceğini bekliyoruz" 2026 yılında ev fiyatlarında fahiş bir fiyat artışı beklemediklerini anlatan Mustafa Karslıoğlu, "Hükumetimiz enflasyonu baskıladı. Artık fiyatları istikrarlı gidiyor. 2025’teki fahiş fiyatların 2026’da olacağını düşünmüyoruz. Ekonomik programdaki gidişat artık seyir halini aldı. Fiyatların yerinde seyredeceğini bekliyoruz. Ancak beton karteline hükumetimizin ve rekabet kurumunun el atması gerekiyor" şeklinde konuştu. "Sektöre verilen zarar çok büyük" Beton fiyatlarının inşaat maliyetlerini arttırdığına, beton kartelinin fiyatlarda istediği gibi oynama yaptığına dikkat çeken DAİMFED Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu, daha sonra şunları söyledi: "İnşaat sektörü 2026 yılında beton kartelinin bitmesini istiyor. Yolumuza bu şekilde devam etmesini istiyoruz. Faizlerin de biraz daha aşağı çekilmesiyle kamu bankalarının konut faiz oranlarını düşürüp sektöre can suyu olmasını bekliyoruz. Şu anda beton kartelinin her an ne yapacağını kimse kestiremiyor. Beton dökmeye mecbur olduğun için bugün aldığın fiyat 2 gün sonra yükselmiş olabiliyor. Beton kartelinin inşaat sektörüne verdiği zararı rakamlarla, kelimelerle ifade etmek mümkün değil."