GÜNDEM - 01 Temmuz 2015 Çarşamba 14:53

Mustafa Bakıcı: 'Yurt dışına çıkmadım'

A
A
A
Mustafa Bakıcı: 'Yurt dışına çıkmadım'

Ergenekon davasının firari sanıklarından emekli Tümgeneral Mustafa Bakıcı, ifadesinde, “Terörist suçlamasını kabul etmediğimden ve bu davanın bir kumpas olduğunu gördüğümden ötürü, teslim olmamaya karar verdim. Yurt dışına çıkmadım” dedi.


İstanbul 6’ncı ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada geçtiğimiz aylarda hakkındaki gıyabi tutuklama kararı kaldırılan emekli Tümgeneral Mustafa Bakıcı avukatı Mahir Işıkay ile birlikte hazır bulundu. Bugün duruşmaya gelerek ifade vermesi beklenen eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sanık Bedrettin Dalan ise sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılmadı. Dalan’ı avukatları temsil etti.

DALAN SAĞLIK SORUNLARI NEDENİYLE DURUŞMAYA KATILAMADI
Dalan’ın avukatlarından Azmi Ulu, müvekkilinin dün gece aniden rahatsızlandığını belirterek mahkemeye sağlık raporu sundu. Avukat Ulu, “Sizlere nasıl hitap edeceğimi bilmiyorum. Bir üzüntü içerisindeyim aynı zamanda mahcubum. Müvekkilimin savunması hazırdı, bugün duruşmaya gelecekti. Dün gece aniden rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. Kısa süre içerisinde hastaneden çıkacağını umuyoruz. Bir sonraki duruşmada ya da celse arasında uygun olduğunuz bir zamanda da hazır edebiliriz” dedi.
Duruşmada daha sonra sanık Mustafa Bakıcı’nın savunmasına geçildi. Yazılı savunmasını mahkemeye okuyan Bakıcı’nın ifadesi SEGBİS (Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi) ile kayıt edildi.
Bu ifadeyi vermesinin asıl amacının Ergenekon, Balyoz gibi benzer davaların kumpas, delillerin ise sahte olduğunun açıklanması olduğunu belirten sanık Bakıcı, 2010 yılında şüpheli olarak ifadeye çağrıldığında Tümgeneral rütbesiyle Şırnak’ta 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanı olarak görev yaptığını hatırlattı. Bakıcı, “O tarihte 50 Bin kişiyi komuta ediyordum. İfadeye çağrılma kağıdıyla kendimi gurur kırıcı, yıpratıcı ve bugün kumpas dedikleri sürecin içerisinde buldum” dedi.

“DİNİ GÖRÜNÜM ALTINDAKİ SOHBET TOPLANTILARINDA ADIM GEÇİYORDU”
“Mayıs 2011 tarihinde Şırnak ve Cizre’de düzenlenen, bugün paralel diye tabir edilen grubun, dini görünüm altında yapılan sohbet toplantılarında, konuşmacı olarak gelenlerin, ‘Buradaki Ergenekoncu Generalin de yakında ifadeye çağrılacağını bilin, onun da işi bitti artık’ söylemleri dikkat çekicidir.”

“KUMPAS OLDUĞUNU GÖRDÜĞÜM İÇİN TESLİM OLMADIM”
İddianame hazırlanıp kabul edildikten sonra Ergenekon Silahlı Terör Örgütü ara yöneticisi suçlamasına istinaden hakkımda yakalama kararı çıkartılmıştır. Bu ağır, mesnetsiz ve haksız suçlamadan anlım açık, başım dik olarak çıkacağımın inancıyla, sabırla beklemeye karar verdim. Bu durumu şahsım ve ailemin onuruna olduğu kadar, mensubu olduğum TSK’nın şahsiyetine de ağır bir itham olarak gördüm. Terörist suçlamasını kabul etmediğimden ve bu davanın bir kumpas olduğunu gördüğümden ötürü, teslim olmamaya karar verdim.”

“YURT DIŞINA GİTMEDİM”
“Davanın diğer sanığı Bedrettin Dalan'ı hayatımda hiç görmedim ve hiçbir irtibatım yoktur. Hakkımda yayınlanan en aşağılayıcı haber, PKK’nın desteğiyle yurt dışına kaçırıldığım ve bu haber gibi diğer, neye hizmet ettiğini bilmediği haberlerdir. Bunlar asılsız, siyah propaganda haberlerdir. Yurtiçinde kalmama rağmen, yurt dışına gitmiş gibi bir yerlerden servis edilen haberlerin bazı basın yayın organları yoğun bir kamuoyu oluşturma gayreti içerisine girmiştir. Çok değişik senaryolar üretilmiştir. ‘Rusya’ya kaçtı, Kuzey Irak üzerinden Moskova’ya geçti, Gürcistan üzerinden Belarus’a gitti. ‘Almanya’da Bedrettin Dalan ile buluştu’ haberleri yalandır."

“ASILSIZ İHBAR MEKTUPLARIYLA SUÇ ÜRETİLMEYE ÇALIŞILDI”
“Kamuoyunda internet andıcı olarak bilinen davanın, asılsız ihbar mektuplarına dayandırılarak mesnetsiz hazırlanan iddianamesi gibi, yurt dışına gitmediğim halde asılsız ihbar mektupları ile suç üretilmeye çalışılmasına rağmen, Cumhuriyet Savcılığı somut delilin olmadığını tespit ederek kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermiştir. İddianamede askeri hiyerarşi gizli bir örgüt gibi gösterilmiş ve takipsizlik kararına itibar edilmemiştir. İsimsiz iki ihbar mektubuna güvenildi. Bu ihbarcı subayın görevi, kimliği, söylediklerinin doğruluğu hiç araştırılmadı. İhbarcının genelkurmay karargahının çeşitli birimlerinde olan, yüksek rütbeli komutanların bile ulaşamadığı ayrıntılı bilgilere sahip olması dikkat çekicidir. Bu da, mektupların bir kişi tarafından değil, organize bir örgüt tarafından yazıldığı şüphesi doğurmaktadır."

“AVUÇ İÇİ VE PARMAK İZLERİNİN KİME AİT OLDUĞU BULUNAMADI”
“Tarafımın katkılarıyla hazırlandığı iddia olunan sözde İrticayla Mücadele Eylem Planı hakkında imajlarının alındığı 14 bilgisayarın üzerinde bahse konu sözde planın olup olmadığını bilirkişilere inceletilmiştir. Belgenin hazırlandığına dair bir ize rastlanmadığını tespit etmiştir. Üç kişilik bilirkişi heyetince hazırlanan raporda; belgenin şekil açısından askeri yazışma tekniklerine uymadığı, üzerinde resmi evrak niteliği kazandıracak herhangi bir kaydın yer almadığı, kullanılan bazı ifade ve kısaltmaların askeri yazışma kurallarına uymadığı ve buna ilişkin yönergelere aykırı olduğu hususları belirtilmiştir. Ayrıca Askeri Savcılık tarafından soruşturmaya esas belge üzerinde yaptırılan parmak izi araştırması sonucu tespit edilen dokuz parmak izi ve beş avuç içi izi sahibinin tespit edilemediği kararında yer almıştır.”

“4 İNTERNET SİTENİN KURULMASINA ONAY ALMAK İÇİN ANDIÇ HAZIRLANDI”
“İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın nerede, kimler tarafında hazırlandığını en iyi bilen ihbarcının ortaya çıkarılarak gerçeğin tüm kamuoyunun önüne koyulacağına ve sahte belgeleri kim veya kimler ne maksatla ürettiğini ve mağduriyetime sebep olanların ortaya çıkarılacağına inanıyorum. Dört adet yeni internet sitesi kurulmasına ilişkin onay almak amacıyla andıç hazırlanmış, uygulama emri hazırlanmamış ve bu dört site hiçbir zaman için faaliyete geçmemiştir. Bu andıç ile kapatılan internet sitelerine hukuki koruma sağladığını iddia etmenin zorlama bir isnat olduğunu değerlendiriyorum.”

“İRTİCAYLA EYLEM PLANINA İLİŞKİN BİR BELGE BİLE BULUNAMADI”
Bakıcı’nın ardından söz alan avukat Mahir Işıkay, iddia makamını eleştirerek, “Örgüt ara yöneticisi diye bir suç vasfını biz hiç duymadık. Müvekkilim aynı hükümet döneminde iki kez rütbe almıştır. İrticayla mücadele eylem planına ilişkin bir tane bile belge bulunamadı. Olmayan bir şeyi bulamazsınız zaten. Müvekkilimin yakalama kararının kaldırılarak hakkında beraat kararı verilmesini talep ediyoruz” dedi.

YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI KONULDU
Mahkeme Sanık Bakıcı’nın savunmasının alınmış olması sebebiyle yakalama kararının geri alınmasına ve sanığın serbest bırakılmasına karar verdi. Duruşmalara katılma zorunluluğu da kaldırılan sanık Bakıcı hakkında yurt dışına çıkış yasağı konuldu. Sanık Bedrettin Dalan’ın mazeretini kabul eden mahkeme duruşmayı erteledi.

GIYABİ TUTUKLAMA KARARI KALDIRILMIŞTI
Bakıcı hakkında “İnternet andıcı” davasında 8 ağustos 2011’de yakalama kararı çıkarılmış, yokluğunda tutuklama kararını ise kapatılan Özel Yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 30 Aralık 2011’de vermişti.
Avukat Mahir Işıkay, Bakıcı hakkındaki gıyabi tutuklama ve yakalama kararının kaldırılması için yargılamanın bir üst mahkemesi olan İstanbul 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurmuştu. Talebi değerlendiren İstanbul 7’nci ağır Ceza Mahkemesi geçtiğimiz Şubat ayında Bakıcı hakkındaki gıyabi tutuklama kararını kaldırmıştı. Mahkeme, yakalama kararının yargılama aşamasında çıkarılmasından dolayı, bu talebin davanın görüldüğü İstanbul 6’ncı Ağır Mahkemesi tarafından değerlendirilmesi gerektiği belirtilmişti. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AJet’in Ankara-Erzincan seferi yapan uçağı bomba ihbarı nedeniyle Ankara’ya geri döndü AJet’in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan uçağı bomba ihbarı nedeniyle Ankara Esenboğa Havalimanına geri döndü. Edinilen bilgilere göre AJet’in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan Boeing 737 tipi uçakta bomba ihbarı yapıldı. Ankara Esenboğa Havalimanından saat 23.55’te kalkan uçak, ihbar nedeniyle yaklaşık 40 dakika sonra Ankara Esenboğa Havalimanına döndü. Yolcuları tahliye edilerek güvenli bölgeye alınan uçakta güvenlik güçleri tarafından arama yapıldı. Yarım saat süren incelemenin ardından ihbarın asılsız olduğu öğrenildi. Uçakta bulunan yolculardan Murat Bozdelen ise o anları, “AJet firmasından Erzincan için biletimizi aldık. Saat 23.55’te bindik. Biz 40 dakikada indiğimizi sandık. Bize bilgilendirme yapılmadı. İndikten sonra sadece, kadınlar ve çocuklar çıksın, dediler. Biz de internete girip öğrendik ki bomba ihbarı varmış. Sonra buraya geldik, mağdur olduk. Bana kalsa ben biletin parasını isterim ama öyle bir şey yapmıyorlar. 7 gün bekletiyorlarmış” şeklinde anlattı. Uçakta bulunan başka bir yolcu Ayhan Akkaya ise “Saat 12’ye beş kala bindik. Uçak Ankara’ya geri indi. Bize hiçbir şey söylenmedi. 2 saat uçağın içerisinde bekledik. Yetkililerden cevap alamadık. Biz neden beklediğimizi sorduk. Pilot bey bilgi verecek, dediler ama bilgi veren olmadı. Güvenlik güçleri silahları ile gelince biz tedirgin olduk zaten. İlk önce bayanları aldılar. Sonra bizi aldılar. Buraya getirdiler bizi ama burada da yetkili bulamıyoruz” dedi.
Bayburt Bayburt’ta basit yaralama suçunda taraflar TSK’ya bağış yapma şartıyla uzlaştılar Bayburt’ta ’Basit Yaralama’ suçunda taraflar Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) 10 bin lira bağış yapılması noktasında anlaştılar, dosya mahkemeye intikal etmeden çözülerek kapatıldı. K.A ve B.N.K isimli iki arkadaş dışarıda vakit geçirdikleri sırada araçla yanlarına gelen H.A ve R.A isimli şahıslar tarafından darp edildiler. Darp edildikleri iddiasıyla emniyete başvuran iki arkadaş H.A ve R.A’dan şikayetçi oldular. Mağdurların şikayeti üzerine şüpheliler H.A ve R.A hakkında ’Basit Yaralama’ suçundan soruşturma başlatıldı. Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosyadaki suçun uzlaştırmaya uygun bir suç olduğu belirlendi, dosya Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna gönderildi. Uzlaştırma bürosu ekipleri, mağdur taraflarla uzlaşma şartlarını görüşmek için bir araya geldiler. Mağdur K.A ve B.N.K, TSK’ya bağış yapılması şartıyla şüphelilerle uzlaşacağını uzlaştırma bürosu ekiplerine bildirdiler. K.A’nın ve B.N’K’nın uzlaşma talebini kabul eden şüpheliler, TSK’ya 10 bin lira bağışta bulundular. Uzlaştırma Bürosu görevlilerinin titizlikle yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosya mahkemeye intikal etmeden, çözüme kavuşturularak kapatıldı. Bununla birlikte, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, taraflarla görüşme sağlayan uzlaştırmacılara titiz çalışmalarından ötürü teşekkür ederek, kişi onarıcı adalet anlayışına hizmet etme gayreti içerisinde olduklarını, kamuya yararlı edimleri Uzlaştırma Bürosu ekipleriyle birlikte gerçekleştirdiklerini ve çalışmaların özenle yürütüldüğünü vurguladı.
Bayburt Uzlaştırma Büro ekiplerince bir dosya daha çözüme kavuşturuldu Bayburt’ta özel bir diş kliniğine tedavi olmak için başvuran H.H.O isimli hasta, kendisine yanlış tedavi uygulandığı gerekçesiyle B.S.G isimli doktordan şikayetçi oldu. Mağdur H.H.O, şikayetçi olduğu doktorla Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’na (TEMA) bağış yapma şartıyla uzlaşmaya vardı. Anlaşma sağlanan dosya ise Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin çalışmaları sonucunda kapatıldı. H.H.O isimli bir vatandaş, tedavi olmak için gittiği özel diş kliniğinde diş hekimi B.S.G’nin kendisine yanlış tedavi uyguladığı iddiasıyla doktordan şikayetçi oldu, B.S.G, hakkında ’Taksirle Bir Kişinin Yaralamasına Neden Olma’ suçundan soruşturma başlatıldı. Dosyanın Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığına intikal etmesi sonucunda dosya incelendi, suçun uzlaştırmaya tabi olduğu belirlendi. Devreye giren Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu ekipleri, mağdur H.H.O ile görüşme sağladılar. Mağdur H.H.O, şüpheli B.S.G’den TEMA Vakfı’na 150 fidan bağışta bulunmasını istedi. Daha sonra şüpheli B.S.G ile bir araya gelen uzlaştırma bürosu ekipleri, H.H.O’nun talebini B.S.G’ye ilettiler. H.H.O’nun isteğini kabul eden doktor ise, 150 fidan karşılığında TEMA Vakfı’na 12 bin 800 lira bağışta bulundu. Mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yapılan uzlaşma görüşmeleri sonucunda, taraflar edimli olarak uzlaşmayı kabul etmiş oldular. Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin özverili çalışmalarıyla bir dosya daha sonuca vardırılarak, kapatıldı. Öte yandan, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, kamu yararı gözeten çalışmaların özenle devam ettiğini bildirerek, Uzlaştırma Bürosu ekiplerine çalışmalarından ötürü teşekkürlerini iletti. Önceliklerinin kamu yararı olduğunun altını çizen Savcı Alim, Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu olarak çalışmaları özenle ve önemle yürüttüklerini söyledi.