GÜNDEM - 22 Kasım 2015 Pazar 16:58

Mustafa: 'Bayırbucak düşerse, Türkiye’ye çok büyük bir göç yaşanacak'

A
A
A
Mustafa: 'Bayırbucak düşerse, Türkiye’ye çok büyük bir göç yaşanacak'

Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, 'Bayırbucak düşerse, Türkiye’ye çok büyük bir göç yaşanacak' dedi.

Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, Kızıldağ’ın Esad rejiminin menziline girdiği söyledi.
Gaziantep'te düzenlenen Suriye-Türkmen Meclisi toplantısına katılan Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, İhlas Haber Ajansı'nın sorularını cevaplandırdı. Kızıldağ’ın Cumartesi günü rejim güçlerinin eline geçtiğini doğrulayan Mustafa, Türkmen birliklerinin Kızıldağ’ı geri almak için hazırlık yaptığını, Avanlı, Ramanlı ve Fırınlı’da Türkmen direnişinin devam ettiğini söyledi. Rusya’nın bombardımanın ardından Suriye ordusunun helikopterle Kızıldağ’a yakın tepelere asker indirdiği belirten Mustafa, "Biliyorsunuz zaten, Rusya’nın sadece Türkmen Dağ’ına bir haftadır daha çok sık gelmeye başladı. Rusya’nın zaten ilk vurduğu yer Türkmen Dağ’ı ve Hama Humus Türkmenleriydi. Yani maalesef Suriye’de herkes müdahil olduğunda, uçaklarını, askerlerini getirdiğinde, DEAŞ’le mücadele adı altında, oradaki masum insanları ve Ilımlı muhalefet dediğimiz Suriye Özgür ordusu bünyesinde kendi köyünü koruyan, kendi topraklarında mücadele eden insanlarımızı vuruyorlar. Biliyorsunuz, Rus Uçakları Perşembe günü, eşi benzeri görülmemiş bir hava saldırısı düzenledi. Orada çok fazla kayıp verdik. Birçok sivil insanımızda mecburi güç etmek zorunda kaldı. Ancak bu Esed destekli Rus uçakları bombalarken, karadan da Esed’e destek olarak, İran’da Hizbullah milisleri de destek veriyordu. Ama ona rağmen bizim oradaki yiğit gençlerimiz de 2. Sahil Çatısı altındaki birliklerimiz müthiş bir direniş gösteriyor. Orada bin yıldır yaşayan insanlarımızda inanıyor. Kolay kolay, diz çöküp atamayacağına inanıyoruz. Tabii burada bir orantılı güç yoktur. Karşısında dünyanın bir süper gücü vardır. Siz oradaki belirli bir çaptaki silahlarla kendinizi korumaya çalışıyorsunuz. Maalesef buda Ortadoğu’daki ve Suriye’deki, büyük oyunların bir parçasıdır. Türkmen coğrafyası ister Tel-Abyat olsun ister Halep’te olsun, ister Bayırbucak’ta olsun konum icabıyla çok stratejik bölgelerde yaşıyoruz. Dolaysıyla dünya güçlerinin oynadıkları oyunların hedefinde Türkmenler bulunuyor. Bu Türkmenlerin tercihi değildi. Tabii ki Bayırbucak çok önemlidir. Hem Esed için önemlidir. Hem Rusya için önemlidir hem de Türkiye için önemlidir” dedi.

“BAYIR TAMAMEN ESED REJİMİNİN MENZİLİNE GİRDİ”
"Biz 5 yıldır bu savaş alanında, uluslararası arenada halen kendi varlığımızdan bahsedebiliyorsak, buda anavatanımızın bize vermiş olduğu destekten dolayıdır" diyen Mustafa, "Ama Bayırbucak’ta olan olay gerçekten çok büyük bir olaydır. Türkmenler’in kökünü kazımak hedefleniyor. Türkmen Dağı’ndaki son durum biliyorsunuz orada Perşembe günü büyük bir bombardıman yaşandı. Türkmen Dağ’ının içinde teperler vardır. Kızıldağ dediğimiz Bayır’ın Türkmen Dağ’ı içindeki bir tepedir. Oraya aldılar. Orası da çok stratejik bir bölgedir. Dolayısıyla bizim Bayır tamamen Esed rejiminin menzili altına girdi. Geberen olsun, Kepir olsun buralar tam menzildeler. Bizim oradaki insanlarımız bombaların altında yaşamaya çalışıyorlar. Bu kullanılan silahlar varilere benzemez. Değişik silahlar kullanıldı. Güç etme konusunda hareketlenmeler oldu. Yamada’da bizim Yayladağı’nın öbür tarafında Suriye toprağında sınıra sıfır bir çadır kent var. Kürt Dağ’ından gelen Arap kardeşlerimiz. Hem Kürt Dağ’ından hem de Türkmendağ’ından güçler geliyor. Büyük bir nüfus kalabalığı oldu. Allah korusun Bayırbucak düşmeyecektir. Öyle bir şey olduğunda Türkiye’ye çok büyük bir göç yaşanacak” diye konuştu. 

“SON KALE DÜŞMEYECEK”
“Bayırbucak Türkmenlerin de son kalesiydi” diyen Mustafa, “Biliyorsunuz Tel-Abyad PYD aldı ve bizim oradaki Türkmenleri de tehcir ederek oranın demografik yapısını değiştirdi. Bununla ilgili uluslararası örgütlerin raporu var. Uluslararası Af Örgütünün de iki tane raporu var. Halep Türkleri, Azez, Cerablus arası 2 yıldır DEAŞ’ın kontrolündedir. Elimizde sadece bir Bayırbucak vardı. Şimdi de burada da Türkmenleri yok etmeye çalışıyorlar. Yani bugün bayır düşerse “Allah korusun” biz inanıyoruz. İnşallah düşmeyecektir. Biz davamıza inanıyoruz” diye konuştu.

“GÖRÜLMEMİŞ BİR SALDIRI”
Bombardımanın Perşembe günü sabah 05.00’te başlayıp gece saat 23.00’e kadar sürdüğünü söyleyen Mustafa, “Bayır’ın üzerinden Rus uçakları hiç ayrılmadı. Çok teknolojik silahlar ve bombalar kullanılıyor. Belki de uluslararası yasak olan silahlar kullanılıyor. Bu durumda orada sivilin kalması mümkün mü? Bizim oradaki insanlarımız Esed rejiminin varil bombaları altında yaşamaya devam etmeye çalışıyordu. Nasıl olsa alışmışlardı. Ama bu çok farklı ve görülmemiş bir saldırı, maalesef dünya kamuoyunda seyrediyor. Hiç kimse, Bayırbucak’ta nasıl insani bir dram yaşandığının farkında değil. Yani biz bugün isterdik Kobani’de gösterilen hassasiyetin bizim Türkmenler içinde gösterilsin. Bize bundan daha önce birçok yerde soykırım yapıldı. Humus, Hama’da olsun iki sene önce rejim orayı yerle bir etti. Tel Abyat’ta aynı şekilde, Halep’te DEAŞ geldi. Orada katliam yaptı. Maalesef uluslararası kamuoyu, Türkmenlere çok duyarsız kalıyor. Orada sadece kendilerinin çizdiği projeleri gündeme getiriyorlar. Kendi projelerine hizmet edecek projeleri gündeme getiriyorlar. Suriye’deki savaşı algı operasyonlarıyla yönetiyorlar. Maalesef bu duruma düştük ama oradaki mücahitlerimiz, yiğitlerimiz kanlarıyla canlarıyla mücadele ediyorlar” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE BİZİM HERŞEYİMİZ”
“Bizim her şeyimiz Türkiye. Türkiye bizim anavatanımız, Türkiye ile kan bağımız var kültürümüz, tarihimiz, geçmişimiz birdir” diyen Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, “Bizim sadece bir anavatanımız var o da Türkiye’dir. Orada bizi koruyacak olan güçlü bir Türkiye devletidir. Çünkü diğer grupların arkasında uluslararası güçleri görüyoruz, bölgesel ülkeleri görüyoruz. Herkes oradaki Türkmen’i vuruyor. PYD, İran, Hizbullah, Esed, DEAŞ herkes Türkmenleri vuruyor. Dolaysıyla bizim anavatanımız Türkiye’dir. Allah anavatanımıza zeval vermesin. Anavatanımız her zaman Türkmenlerin yanında olmuştur" diye konuştu.

MURAT CANDAN- MEHMET BULUT

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.