KÜLTÜR SANAT - 25 Temmuz 2014 Cuma 10:14

Müzekart tanıtım filminde Kapadokya’nın kullanılmaması tepki çekti

A
A
A
Müzekart tanıtım filminde Kapadokya’nın kullanılmaması tepki çekti

Müzekart’ın bilinçli ve etkin kullanımını sağlamak amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘Dünyanın En Büyük Müzesi: Türkiye’ sloganıyla hazırlattığı kamu spotlarında Kapadokya bölgesinin yer almaması tepkilere neden oldu.

Her yıl yaklaşık 2,5 milyon yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği bölgede turizmciler, Bakanlıktan yeni bir tanıtım filmi çekilmesini istedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, müze ve ören yerlerini bir yıl boyunca sınırsız ziyaret imkanı sunan ve 2008 yılında uygulanmaya başlanılan Müzekart sisteminden daha çok sayıda kişinin yararlanmasını sağlamak amacıyla kamu spotu hazırladı. Hazırlanan kısa filmde İstanbul, Konya, Pamukkale, İzmir, Gaziantep ve Efes yer alırken Kapadokya bölgesinin yer almaması bölgedeki turizmcilerin tepkisini çekti.

Müzekart uygulamasının oldukça yaygın olarak sürdürüldüğü ve her yıl yaklaşık 2,5 milyon yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Kapadokya bölgesinin hazırlanan kamu spotunda gerek fotoğraf ve gerekse de görüntü bazlı olarak yer almaması turizmciler tarafından, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinin Kapadokya’ya bakışını sergilemesi açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirildi.

Turizmciler, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtım Genel Müdürlüğünün, Türkiye’nin en çok ziyaret edilen müze ve ören yerlerine sahip olan, peribacaları ve yer altı kentleri ile ünlü Türkiye’nin en önemli kültür turizm merkezlerinden biri olan Kapadokya bölgesine hazırladığı kamu spotunda yer vermemesini Ramazan Bayramı rehavetine bağladı. Bölge turizmcileri Türkiye’nin en önemli kültür turizm merkezinin, daha fazla turistin gelmesi ve kültürel hareketliliğin artırılmasından ülkesel çapta sorumlu bir bakanlık tarafından unutulmasının düşündürücü olduğunu belirterek,

"Eğer Kapadokya gerçek anlamda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından önemli ise, Tanıtma Genel Müdürlüğünde bu çalışma ile ilgili görevliler hakkında işlem başlatılmasını istiyoruz. Kapadokya Türkiye’de öylesine basit bir değer değildir. 20 farklı medeniyet ve topluma 10 bin yıllık süreçte kucak açan bir büyük dünya medeniyetinin izlerini taşıyan bir büyük merkezdir. Kapadokya her yıl 50'yi aşkın dünya ülkesinin insanları 3 milyona yakın bir değerle ziyaret ederken, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü yetkililerinin bölgeden habersiz olmaları inanılır gibi değil.

Dünya insanlarının ölmeden önce ziyaret edilmesi gerekli 22 merkezden biri olarak Kapadokya bölgesini tercih etmelerine karşın, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü yöneticileri yaklaşan bayram tatilinin rehavetine şimdiden kapılmış olmalılar ki Kapadokya’yı görememişler. Yetkili birimlerin umursamaz tavırları ne zamana kadar devam edecek bekleyip göreceğiz ancak başlı başına dünyanın bir kültür ve doğal turizm merkezliği yapan Kapadokya’nın tanıtım çalışmalarında bu denli umursamaz davranışın hesabının verilmesinin gerekli olduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

MERT ÖZPAMUK
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Nakipoğlu Mahallesi’ndeki evlerin restorasyonu tamamlanıyor Konya’nın merkez Karatay ilçesinin geçmişini yansıtan ve ilçenin çeşitli noktalarında bulunan 100 yılı aşkın tarihe sahip yapılar, Karatay Belediyesi’nin çalışmalarıyla bir bir yeniden ayağa kaldırılıyor. Söz konusu yapıların korunup geleceğe taşınması amacıyla Nakipoğlu Mahallesi’nde devam eden restore çalışmalarını yerinde inceleyen Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca; “Tarihimizi korumaya ve yaşatmaya devam ediyoruz” dedi. Konya’ya özgü mimari özellikleri yansıtan; kerpiç, ahşap ve taş kullanılarak inşa edilen tarihi yapılar, Karatay Belediyesi’nin yürüttüğü restorasyon çalışmalarıyla eski günlerine yeniden döndürülüyor. Bu çerçevede Nakipoğlu Mahallesi’nde 125 yıllık geçmişe sahip iki tarihi ev, Karatay Belediyesi ekipleri tarafından restore ediliyor. Söz konusu yapıların restorasyon çalışmalarında artık sona gelinirken; Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, çalışmaları yerinde inceledi. “Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz” Konya ve Karatay’ın yüzlerce yıllık geçmişini yansıtan tarihi evleri gelecek kuşaklara aktarmak için yürüttükleri restorasyon çalışmalarının başarılı bir şekilde sürdüğünü söyleyen Başkan Kılca, “Konya’mızın tarihi mimari özelliklerini taşıyan ve zaman içinde tahribata uğrayan evlerimizi tek tek tespit ederek önce korumaya alıyoruz. Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz. Şu anda tarihi bir Konya evindeyiz. Bu tür evlerimizi kamulaştırarak, restore ediyoruz. Nakipoğlu Mahallemizde tarihi bir evimizin restoresini tamamlamak üzereyiz. Burada eski yüklüklerimiz, aynalıklarımız ve sahanlıklarımız var. Ahşaptan ve hepsi el emeği ürünler. Bunları gelecek nesillerimize taşımış oluyoruz. Eski evlerimizde kerpiç ve ahşap malzemeler ve hasır tavanlardan oluşan bu yapıyı gelecek kuşaklara aktarmamız önemli. Bu tür yapılara sahip çıkacağız. Evde detaylar çok etkileyici. 125 yıl öncesine ait bir aynalığımız var ve bunu koruma kurulunun da görüşünü alarak eski haline uygun restore ediyoruz. Karatay Belediyesi olarak bu tür projelerimize sahip çıkarak Konya’mızın ve Karatay’ımızın kadim geçmişini yüzyıllar ötesine aktarmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Diyarbakır Uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle göz sağlığını tehdit eden güneş gözlüğüne dikkat çekti Diyarbakır’da uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle gözlük tercihi ve kullanımında dikkat edilmediğinde göz sağlığını tehdit eden sağlık sorunlarına dikkat çekti. Güneş gözlüğü, genellikle havaların ısınmasıyla birlikte yaz aylarında ağırlıklı olarak kullanımı tercih ediliyor. Uzmanlar ise, güneş gözlüğünün her mevsim göz sağlığı için önemli olduğuna dikkat çekerken, gözlük tercihinde standartlara uyulmadığı taktirde göz sağlığında ciddi sağlık sorunları ile karşılaşacağını vurguluyor. Diyarbakır’da Memorial Hastanesi’nde Op. Dr. Belgin Ekmekçiler, güneş gözlüklerinin çoğunlukla aksesuar amaçlı düşünüldüğünü ve bunun tam tam tersi bir şey olduğunu söyledi. Güneş gözlüklerini koruyucu bir tedavi olarak uyguladıklarını belirten Dr. Ekmekçiler, çünkü güneş ışınlarında göze zarar ultraviyole dedikleri gözle görülmeyen ışıkların olduğunu kaydetti. Bu ışıkların gözün birçok yapısına hasar verdiğinin altını çizen Dr. Ekmekçiler, şöyle konuştu: "Ciltten başlayıp retinaya kadar. Örneğin cildimizde kırışıklıkları artırıyor, et büyümesi yaparak görmemizi etkiliyor. Yine lensimiz dediğimiz gözümüzün merceğinde proteinleri de denature ederek katarak oluşmasını hızlandırıyor. Ve en önemlisi de gözümüzün arkasındaki fotoğraf filmi dediğimiz retinada sarı nokta oluşmasına sebep olarak da geri dönüşümü olmayan ciddi görme kayıplarına sebep oluyor. Biz de bu sebepten dolayı hastalarımızı ışıklardan korumak için güneş gözlükleri öneriyoruz." Güneş gözlüklerinin birçok yerde aksesuar olarak alınabildiğine dikkat çeken Dr. Ekmekçiler, “Ama güneş gözlüğünün asıl özelliği ultraviyole blokajının olması gerekiyor. Bu blokaj olmadan sadece renkli olmasında hiçbir anlamı olmuyor. Hatta siyah camlar göz bebeğimizi büyüterek gözümüze ultraviyole ışınlarının daha çok girmesine sebep olarak hasarı daha da katlayarak artırabiliyor. Bu sebepten güneş gözlüğü alacağımızda bunun aksesuardan çok koruyucu bir tedavi olduğunu bilmemiz gerekiyor. Ve aldığımızın camları hangi özellikte olduğunu, daha iyi bilmemizi gerektiriyor dedi. "Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları" “Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları” diyen Dr. Ekmekçiler, “Bunu da ancak nasıl anlayabiliriz? Gözle anlayabileceğimiz bir özellik değil. Ancak aldığımız gözlüklerin garanti belgelerinde ultraviyole yüzde 100 koruma şeklinde yazar. Ya da güneş gözlüklerinin CE belgesi dediğimiz denetlenmiş, kurumlar tarafından verilen özellikleri vardır. Bunun mutlaka olması gerektiğini kontrol etmemiz gerekiyor ki gözümüzü bu yüksek doz ultraviyoleden koruyabilelim” şeklinde konuştu. 21. Bölge Güneydoğu Optisyenler Gözlükçüler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Erdoğan ise, güneş gözlüğü mevsimsel olarak kullanılabilecek bir gözlük olmadığını, ultraviyole denilen olayın her ne kadar yaz aylarında özelikle bölge itibariyle güneş ışınlarının dik geldiği dönemlerde daha çok gözde ve ciltte hasara sebebiyet verse de, yılın geri kalan periyodlarında da ultraviyole yoğunluğu olduğu dönemler olduğunu söyledi. Güneş ışınların en dik geldiği baharın sonları ve yaz aylarının başlangıcına denk gelen mevsimde ultraviyole özellikli güneş gözlüğü takılması göz ve görme sağlığı adına ciddi bir önem arz ettiğini kaydeden Erdoğan, “Tüketicilerimizin dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan biri her koyu renkli gözlük korucuyu bir güneş gözlüğü değildir. Bunu kesinlikle bilmemiz lazım. Hatta güneş gözlüğü camları ultraviyoleden değil de, boyadan elde edildiği takdirde daha koyu bir hal alır. Bu koyu cam rengi gözbebeğinin olağandan daha çok büyümesi, dolayısı ile ultraviyole dediğimiz sarı nokta görme alanlarına daha çok gelmesi, daha çok zarar vermesine sebebiyet verir. Bir güneş gözlüğü muhakkak suretle Sağlık Bakanlığının denetimi altında olan optisyenlik müesseselerinden temin edilmesi gerekir. Çünkü rutin olarak bakanlık ve sağlık müdürlüğü denetimi altında. Buna bağlı olarak ultraviyoleden elde edilen Avrupa standartlarına uyumlu güneş gözlükleri satışı mevcut” ifadelerine yer verdi. Müşterilerden Çağrı Eren, yaz aylarında genelde Diyarbakır çok sıcak olduğu için maalesef takmak zorunda olduklarını söyleyerek, “Gözlerimizi de güneş ışınlarından korumamız gerekiyor. O yüzden gözlüğümü tamire getirmiştim ve yenisini de almayı düşünüyorum” dedi.