ASAYİŞ - 19 Şubat 2021 Cuma 13:26

Narkozla ölüm uykusuna çok yönlü soruşturma

A
A
A
Narkozla ölüm uykusuna çok yönlü soruşturma

Uludağ’da ormanlık alanda kendi koluna açtığı damar yolundan vücuduna narkoz ve potasyum enjekte ederek ölüm uykusuna dalan asistan doktorun intiharı ile ilgili Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı düğmeye bastı. Mustafa Yalçın’ın başasistan doktor olarak görev yaptığı kalp damar cerrahi kliniği çalışanları ifade için savcılığa çağrıldı. Geride 6 sayfalık mektup bırakarak canına kıyan genç doktorun kız arkadaşı da psikiyatri kliniğine yatırıldı.

Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli asistan doktor Mustafa Yalçın, geçtiğimiz salı sabah 11:00’de girmesi gereken ameliyata gitmeyince arkadaşları tarafından merak edildi. Evden sabah saat 08:00’de otomobili ile ayrılan doktordan bir daha haber alınamayınca yakınları ve mesai arkadaşları durumu polis ile jandarma ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine harekete geçen ekipler, aracın Uludağ yoluna doğru gittiğini tespit etti. Bölgede yapılan arama çalışmasında, Yalçın’ın otomobili, Uludağ yolunun 11’inci kilometresinde terk edilmiş olarak bulundu. Otomobilin bulunduğu alan çevresine yoğunlaşan ekipler Yalçın’ın cansız bedenini, aracına 1,5 kilometre uzaklıktaki ormanlık alanda buldu. Yaklaşık yarım metre karın altında bulunan Yalçın’ın, potasyum ve çeşitli anestezide kullanılan ilaçlardan karışım yaptığı serumu damar yoluna bağlayıp, intihar ettiği tespit edildi. Yalçın’ın cansız bedeni, Cumhuriyet savcısının yaptığı incelemenin ardından otopsi için Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Yapılan otopsinin ardından yakınlarına teslim edilen Yalçın’ın cenazesi memleketi Hatay’da toprağa verildi.

6 sayfalık mektupta mobbing iddiası

Mustafa Yalçın’ın yol kenarında park edip bıraktığı otomobilinde yapılan incelemede Yalçın tarafından yazıldığı tahmin edilen 6 sayfalık mektup buldu. Daha önceden bilgisayarda yazılıp 6 sayfa halinde çıktıları alınan notlarda, Yalçın’ın ilk kez Bursa’ya geldiğinde çok beğendiği Uludağ’da kamp yaptığı yerden bahsettiği, kız arkadaşına da ölümünün kendisiyle hiç bir ilgisinin bulunmadığını içinde bulunduğu duruma daha fazla katlanamadığı için bu yolu seçtiğini, intihar ederken neden böyle bir yol seçtiğini de anlattığı öğrenildi. Yalçın'ın bir kısmı halen günyüzüne çıkmayan notlarında aynı serviste görev yaptığı kız arkadaşı ile birlikte baskı gördüğü bazı kişilere özel notlar yazdığı iddia edildi.

Narkozla ölüm uykusuna çok yönlü soruşturma

Çalıştığı kliniktekiler ifadeye çağrıldı

Mustafa Yalçın’ın intiharı ve altında yatan sebebi araştıran Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili çok yönlü soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Yalçın’ın görev yaptığı klinik çalışanları savcılığa çağırılarak ifadelerine başvuruldu.
Asistan hekimlere mobbig uygulandığı iddiaları üzerine de harekete geçen savcılık çalışanların tek tek ifadelerine başvurdu.

Öte yandan Mustafa Yalçın’ın aynı klinikte görev yapan kız arkadaşının da yaşanan olayın ardından psikiyatri kliniğinde tedavi altına alındığı öğrenildi. Mustafa Yalçın’ın intiharının ardından açıklama yapan Uludağ Üniversitesi Rektörü Dr. Ahmet Saim Kılavuz da "Kurumumuz için gelecek vadeden çalışma arkadaşımız Dr. Mustafa Yalçın’ın kaybı tüm detaylarıyla savcılık tarafından araştırılmaktadır. Üniversite olarak süreci hassasiyetle takip ediyoruz" dedi.

Narkozla ölüm uykusuna çok yönlü soruşturma

Sağlık sektöründe de devrecilik mi var?

Mustafa Yalçın’ın hayatını kaybettiği olay sağlık camiasında da şok etkisi yaptı. Çok sayıda sağlık çalışanı sosyal medyada yaptığı paylaşımlarda sağlık sektöründe bu güne kadar hiç söz edilmeyen mobbinge dikkat çekerek genç asistanında mobbing kurbanı olduğuna vurgu yaptı.
Olayın ardından İhlas Haber Ajansı muhabirine konuşan bir sağlık çalışanı sağlık sektöründe mobbing var mı? sorusuna şu şekilde cevap verdi.

"Çayda dem bizde kıdem", kıdem önemli, herkes bir altını ezer, despot hocan varsa herkesi ezer, bazen fiziksel şiddet bile olur. Eskiden çok daha kötüydü. Şimdi yapamıyorlar o kadar. Hakarette kalıyor iş. Nöbet zaten olmazsa olmaz O işin kuralı. Ben hala nöbet tutuyorum. Uzman arkadaşların yükünü hafifletmek için. Kolay değil işleri. Asistanların arkasında durmak lazım. Bizde çok çektiğimiz için onlara öyle davranmıyoruz. Halden anlıyoruz. Ama anlamayanlar da olabiliyor. Ben çektim onlar da çeksin diyenler de oluyor."

Süleyman Aydın
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Aydın Açık Cezaevi’nde tahliye heyecanı: Yaklaşık 300 hükümlü serbest kalıyor Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edilerek yasalaşan 11’inci Yargı Paketi ile Aydın’da yaklaşık 300 hükümlünün tahliye işlemi başladı. İşlemleri tamamlanan ve cezaevinden tahliye edilenler, uzun süredir hasret kaldıkları yakınlarıyla kucaklaştı. Yasanın Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesinin ardından, tahliyelerin başlamasıyla birlikte hükümlü yakınları Aydın Açık Cezaevi önüne gelmeye başladı. Sevinç ve heyecanın hakim olduğu bekleyişte kimi aileler uzun süredir hasret kaldıkları yakınlarına kavuşurken kimilerinin ise bekleyişi sürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür ettiler Eşinin tahliye olmasını bekleyen Aliye Sarıçiçek, "Benim eşim trafik cezasından dolayı içeride. 3 aydan beri cezaevinde. Gerçekten mezardan önceki son durak burası. Görüş günleri olsa da eşim aylardır evde değil, yokluğu zor geldi. Allah kimseyi buralara düşürmesin" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür eden hükümlü yakını Ramazan Eren Sarıçiçek, "Bu kararı çıkartan başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere herkese sevgi ve saygılarımı sunarak teşekkür ediyorum. Rabbim kimseyi ayrılıkla sınamasın, dertsiz derman vermesin. Babamın bugün çıkacak olmasından dolayı çok mutluyum. Heyecanla bekliyoruz, Allah bir daha buraları kimselere göstermesin" ifadelerini kullandı. Açık Cezaevi İnfaz Kurumu’ndan tahliye olan Gökhan Uyar, "Aile ve kurulu düzenim bozuldu. Bundan sonra her şeyi inşallah yeniden toparlamaya çalışacağız. Herkes için hayırlısı olsun" dedi. Dışarıda kendilerini yeni bir hayatın beklediklerini kaydeden Emrah Aktaş, "Çok şükür bugünlere kavuştuk. Allah herkese hakkında hayırlısını versin. Allah geride kalanların ailelerine sabır versin. Ailelerine kavuşanlar için de hayırlısı olsun" dedi.
Bursa Başkan Bozbey’den Antakya Ulu Cami çağrısı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, Antakya Ulu Camii’nin restorasyon ve rekonstrüksiyon sözleşmesinin Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tek taraflı feshedilmesine tepki gösterdi. Başkan Bozbey, "Bir an önce bu hatalı karardan dönülmesini istiyoruz. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak Antakya Ulu Cami’yi ayağa kaldırıp süresinde teslim edecek bilgi birikimimiz de ekonomik gücümüz de var" dedi. CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek ile Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Hatay Antakya Ulu Camii’nin restorasyon ve rekonstrüksiyon sürecine ilişkin sözleşmenin Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tek taraflı feshedilmesi üzerine CHP Genel Merkezi’nde açıklamalarda bulundu. 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli depremde 11 kentin muhtelif tarihi yapılarında farklı farklı hasarların meydana geldiğini hatırlatan Gökan Zeybek, bunlardan birisinin de Antakya Ulu Cami olduğunu söyledi. Tarihi caminin depremle birlikte taş üstünde taş kalmayacak biçimiyle yıkıldığını belirten Zeybek, 2023 yılında yapılan anlaşmayla caminin Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmasının imza altına alındığını hatırlattı. Rolöve, restorasyon ve konstrüksiyon projelerinin tamamlanmasıyla inşa faaliyetlerinin başladığını anlatan Zeybek, "CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 7 Ekim 2024 tarihinde imalatların başlaması için projelerin onaylanması gerektiğini açıklamıştı. 9 Ekim 2024 tarihinde ise projeler onaylandı. Sonrasında Mustafa Bozbey başkanlığındaki Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yeni yönetimi, kurumlardaki devamlılık ilkesiyle caminin rekonstrüksiyon inşaatına başladı. 20 ay boyunca projeyi onaylamayan Vakıflar Genel Müdürlüğü Koruma Kurulları, 12 ay sonra cami inşaatının yeteri kadar ilerlemediğini gerekçe göstererek anlaşmanın 13. maddesine dayanarak tek taraflı olarak sözleşmenin feshettiğini açıkladı" diye konuştu. 12 Aralık 2023’te yıkım rölovesinin, 14 Mart 2024’te kalıntı rövolesinin, 20 Haziran 2024’te restitüsyon projesinin, 9 Ekim 2024’te rekonstrüksiyon ve güçlendirme projesinin, 22 Ekim 2025’te minare projesinin Koruma Kurulu tarafından onaylandığını hatırlatan Zeybek, bu dönemde ihaleyi Mustafa Bozbey’in yapmadığını, müteahhidi Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin seçmediğini, rakamları belirlemediğini anlattı. 97 milyon TL’lik keşif bedelinin 86 milyon 317 bin TL’sini Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ödediğini açıklayan Zeybek, "54 milyon TL üzerindeki bir rakamın doğrudan doğruya keşiften geldiğini, geri kalan rakamların da fiyat farklarından geldiğini görüyoruz. Keşif incelemesine bakıldığında inşaatın yüzde 60’ının tamamlandığını görüyoruz. İnşaat, Haziran 2026’ta tamamlanacak. Hatta CHP Genel Başkanı Özgür Özel de açılışın bir Cuma günü yapılacağını ve ilk Cuma namazını hep birlikte kılacaklarını söylemişti. Ancak Bakanlık, 23 Aralık tarihinde Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne yazdığı yazıda, alandaki fiziki gerçekleşme oranı göz önüne alındığında cami inşaatının yapılamayacağını ya da zamanında teslim edilemeyeceği ileri sürerek sözleşmeyi tek taraflı feshettiğini açıklıyor" dedi. Antakya Ulu Cami’de önce zemin iyileştirmesi, arkasından temel güçlendirmesi yapıldığını söyleyen Zeybek, daha sonra orijinal yapıdan çıkartılan taşların kullanıldığını belirtti. İnşaatın son hali hakkında da resimlerle birlikte bilgi veren Zeybek, "Cumhurbaşkanı, Cumartesi günü Hatay’a gidecek. Bitmiş olan konutların kura çekimiyle sahiplerine teslimini yapacak. Tam da bu teslimden iki gün önce böyle bir yazının Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne iletilmesini anlamak mümkün değildir. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ekiplerimiz, üzerine düşen tarihi sorumluluğu yerine getirmenin huzuru içerisindedir. Bütün yetkililere çağrı yapıyorum. Bir yanlış yapılmaktadır. Bu yanlıştan hızlı biçimde dönülmelidir. Davulu vermişler Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sırtına, tokmağı almışlar ellerine, tek taraflı tokmak çalıyorlar. Bursa Büyükşehir Belediyesi tüm birimleriyle, Başkan Mustafa Bozbey’in iradesiyle ve Genel Başkanımız Özgür Özel’in desteğiyle projeyi zamanından önce bitirmenin sözünü verdi. Sözünün de arkasında durduğunu belirtmek istiyorum" diye konuştu. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, son durumu kabul etmekte güçlük çektiklerini belirtti. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yazısını doğru bulmadıklarını ifade eden Başkan Bozbey, "Göreve geldiğimiz günden beri Bursa Ulu Cami’yle aynı ismi taşıyan kardeş Hatay Antakya Ulu Cami’yi ayağa kaldırma konusunda hassasiyet gösterdik. Yaklaşık yüzde 60’ını da tamamladık. Bu tip yapılarda tabanın yapılması hayli zaman alıyor. Üzerinin yapılması daha kolay. Tam kolay kısma geldik ki sözleşmenin feshedildiği belirtildi. Bizler hassasiyetle süreci takip ettik. Müteahhite her hak edişinin tamamını ödeyerek çalışmanın hızla devam etmesini istedik. Buna rağmen Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, bazı siyasilerin oradaki söylemleri doğrultusunda hareket ettiğini gördük" dedi. Antakya Ulu Cami’yi bitirmekle ilgili sorumluluğu üstlenmeye devam ettiklerini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, Haziran 2026’da teslim edeceklerini de bir kez daha tekrarladı. İbadet alanlarına sahip çıkan, koruyan ve bu alanlarda Türkiye’de örnek hizmetleri yürüten bir anlayışa sahip olduklarını ifade eden Başkan Bozbey, "Bir an önce bu hatalı karardan dönülmesini istiyoruz. Var olan ekiplerimizi sahadan çekmeden aynı hızla devam etmesini ve Haziran ayında ibadete açmayı hedefliyoruz. Bu proje için ilave kaynak da ayırdık. Yaklaşık maliyetinin iki üç katından fazlasının harcanacağını bilerek bütçemizden pay ayırdık. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak Antakya Ulu Cami’yi ayağa kaldırıp teslim etmek istiyoruz. Bunu yapacak bilgi birikimimiz ve ekonomik gücümüz var. Süresinde tamamlayacak kapasitemiz de var" diye konuştu.