ASAYİŞ - 21 Eylül 2018 Cuma 19:10

Nazlı Ilıcak ve Altan kardeşlerin istinaf davasında mütalaa

A
A
A
Nazlı Ilıcak ve Altan kardeşlerin istinaf davasında mütalaa

FETÖ’nün medya yapılanmasına ilişkin Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın İstinaf Mahkemesinde yeniden yargılandığı davada, savcı mütalaasını açıkladı. Mütalaada, 6 sanığa yerel mahkeme tarafından “anayasayı ihlal” suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının onanmasını istedi.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün(FETÖ) medya yapılanmasına ilişkin, gazeteci Mehmet Altan, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu 5’i tutuklu 6 sanığın İstinaf Mahkemesinde yargılanmasına başlandı.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2’nci Ceza Dairesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Şükrü Tuğrul Özşengül, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek jandarmalar eşliğinde cezaevinden getirildi. Tutuksuz sanık Mehmet Altan ve taraf avukatları da salonda hazır bulundu. Tutuklu sanık Nazlı Ilıcak’ın savunmasının ardından tutuksuz sanık Mehmet Altan savunmasını yaptı. Mehmet Altan savunmasında, “İstanbul 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararını hukuksal bir gerekçe ve hukuksal bir karar saymak mümkün değildir. Hiçbir somut olgu, hukuksal bir delil söz konusu değildir. Ve ben yazarak ve konuşarak manevi eylemde bulunmuşum. İdamlık manevi cebir suçu işlemişim. Dosyadaki iki yazı ve televizyonda sarf ettiğim birkaç cümleyle ‘cebir ve şiddet uygulayarak anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ etmişim. Ne gariptir ki bu iki yazıdan biri de 15 Temmuz’dan sonra yazılmış. Düşüncelerimden, fikirlerimden dolayı benliğime yönelik bu zulmü bitirmesini talep ederim" dedi.

Bunun üzerine savunma yapan tutuklu sanık Ahmet Altan, “Bu dava, bir televizyon programında darbecilere 'sübliminal mesaj' verdiğimiz iddiasıyla başladı. Sübliminal mesaj, görülmeyen, duyulmayan, bilinçle algılanmayan, dolayısıyla somut bir kanıtla ortaya konulamayacak bir iddiadır. Bütün dünyayı güldüren iddiayla başlayan süreç, bizim 15 Temmuz 2016'daki darbeye bizzat iştirak ettiğimizi söyleyen ve bizi ağırlaştırılmış müebbete mahkum eden bir kararla sonuçlandı” diye konuştu.

“Manevi cebir diye bir suç yoktur” 

Hakkındaki iddiaların hiçbirinin somut olmadığını savunan Ahmet Altan, "Bizim ceza yasamızda 'manevi cebir' diye bir suç yoktur. Biz olmayan bir davada yargılanıp, olmayan bir davada mahkum olduk. Yargıdaki bu çöküntüyü tamir etmek sizin elinizde. Benim talebim açık ve net. Ortada somut bir eylem, somut bir yasa maddesi, somut bir kanıt yoksa bu davayı bitirin. Vereceğiniz karar, benden ziyade yargının ve devletin geleceğini belirleyecektir" dedi.

Savcı, yerel mahkemenin kararının onanmasını istedi 

Duruşmada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Savcı, tutuklu sanıklar Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Şükrü Tuğrul Özşengül, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve tutuksuz sanık Mehmet Altan hakkında yerel mahkeme tarafından “anayasayı ihlal” suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının onanmasını istedi. 

Duruşma, sanıkların esas hakkında mütalaaya ilişkin son savunmalarının alınması için 2 Ekim 2018 tarihine ertelendi.

Ne Olmuştu? 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül, Yakup Şimşek ve Tibet Murat Sanlıman hakkında Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri iddiasıyla dava açıldı.

İstanbul 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi, 16 Şubat 2018 tarihinde davayı karara bağladı. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Yakup Şimşek’i, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Tutuksuz sanık Tibet Sanlıman hakkında ise beraat kararı verdi.

Karara itiraz eden sanık avukatları davayı İstinaf Mahkemesi’ne taşıdı. İstinaf başvurularını inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2’inci Ceza Dairesi tutuklu sanık Mehmet Altan’ın tahliyesine karar verdi.
Tutuklu sanıklar Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül'ün tutukluluk hallerinin devamına hükmeden ceza dairesi, tutuksuz sanık Tibet Sanlıman hakkında verilen beraat kararını ise onadı.

Gamze Erdemir
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Havza’da festival hazırlıkları devam ediyor Havza’da Atatürk’ün Havza’ya gelişinin 105. yılı nedeniyle düzenlenecek olan 25 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Termal Turizm Festivali’nin 20 Mayıs’ta başlaması planlanıyor. Festival hazırlıkları kapsamında genişletilmiş festival komitesi toplantısı düzenlendi. Samsun’un Havza Belediye Meclisi Salonu’nda Havza Kaymakamı Mustafa Ayvat ve Havza Belediye Başkanı Murat İkiz’in başkanlığında 22 kişilik festival kutlama komisyonu bir araya geldi. Havza Kaymakamı Mustafa Ayvat festivalin ilçe tanıtımına katkı sunacak şekilde tertip edilmesi için çaba gösterdiklerini belirterek, “Festivali adına layık şekilde kutlamak için farklı etkinlikler planlanmakta. Önemli olan festivalimize Havzalıların etkin katılımlarının sağlanmaktır. Ben inanıyorum ki kültürel değerlerimizin yaşatıldığı güzel bir festival tertip edilecek. Hem kültürel hem de sosyal anlamda uzun zamandır gerçekleştirilemeyen festivali zengin içerik ve katılım yüksek olacağı şekilde tertip etmenin gayretindeyiz” dedi. Havza Belediye Başkanı Murat İkiz ise uzun zamandır festivallerin Türkiye’de yaşanan felaketler ve üzücü olaylar nedeniyle iptal edildiğini belirterek, “Yıllardır ilçemizin mahalli bayramı olan 25 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Termal Turizm Festivali’ni göreve gelmemiz ile birlikte yeniden tertip edilmesinin heyecanı ile çalışmalarımıza başladık. Festivalimizi en iyi şekilde yapmanın gayreti içindeyiz. Festivallerin amacı düzenlendikleri yerlerin adını duyurmaktır. Bu kapsamda festival dolu dolu geçirmek ve geçmişin özlemini giderecek şekilde 20 Mayıs’ta festival yürüyüşü ile başlayarak 26 Mayıs 2024 tarihinde Arslançayır Yaylası’nda bitecek şekilde planlamaktayız” diye konuştu. Konuşmaların ardından festivalde düzenlenebilecek etkinlikler, güreşler, at yarışları, voleybol ve futbol turnuvaları hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Toplantıda ayrıca güreş ve at yarışı komitelerin belirlenerek, festival takviminin netleştirilmesi amacı ile ileriki bir tarihte toplanma kararı alındı.
Kayseri Başkan Gülsoy: "Tükettiğinden daha fazlasını üreten bir kent olarak yolumuza devam ediyoruz” Kayseri Ticaret Odası (KTO) Nisan ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda konuşan KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy; "Tükettiğinden daha fazlasını üreten bir kent olarak yolumuza devam ediyoruz” dedi. KTO Rifat Hisarcıklıoğlu Toplantı Salonu’nda yapılan meclis toplantısında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, Nisan ayının en zor şartlarda bile milli egemenliğe verilen önemi gösteren önemli bir ay olduğunu ifade ederek; "23 Nisan 1920’de kurulan Meclis ile Yüce Türk Milleti, bu topraklarda esaretin asla kabul edilmeyeceğini bütün dünyaya göstermiştir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bu vesileyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’mizin kuruluşunun 104. yıl dönümünü, başta çocuklarımız olmak üzere milletimizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı bir kez daha kutluyorum. Bizler milli irade haricinde hiçbir iradeyi tanımıyor ve kabul etmiyoruz. Rabbim kâinatın sonuna kadar Türkiye Cumhuriyeti Devletini Tam bağımsız olarak var etsin. Bu vesileyle milli mücadeleye liderlik eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ve aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Türkiye genelinde 31 Mart 2024 Pazar günü yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimleri yine dünya demokrasilerine örnek gösterilebilecek büyük bir olgunlukla geride bıraktık. Şehrimizde de hiçbir olay olmadan siyasi nezaket kuralları içerisinde bir seçim süreci geçirdik. Bu sürece katkı veren seçilen ve seçilemeyen tüm adaylara ve siyasi parti temsilcilerine teşekkür ediyoruz. Demokratik bir olgunluk içerisinde tamamlanan bu sürecin sonunda halkımızın oylarıyla seçilen; Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Memduh Büyükkılıç başta olmak üzere, tüm ilçe belediye başkanlarımızı, belediye meclis üyelerimizi ve muhtarlarımızı tebrik ediyor, görev ve çalışmalarında başarılar diliyorum. Şehrimize, ülkemize ve milletimize bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Daha önceki dönemde hizmet veren isimlere de şehrimize verdikleri hizmetten dolayı ayrıca teşekkür ediyorum" dedi. Geride kalan yerel seçimlerin ardından ekonomide atılacak çok adımın olduğunu kaydeden Başkan Gülsoy; "Artık seçim sürecini geride bırakıp, iş dünyamızın ve halkımızın öncelikli gündemi olan ekonomiye ve çalışma hayatımıza ilişkin yapısal reformları öncelikli olarak ele alacağımız bir döneme adım atmak mecburiyetindeyiz. Çünkü seçimler gerek bürokrasiyi gerek ticareti, üretimi, her kesimi etkiliyor. Artık önümüzde seçimsiz geçirilecek 4 yıl gibi uzun ve önemli bir zaman dilimi bulunuyor. Bu ülkemiz için önemli bir fırsattır. Ekonomide atılacak çok adım, yapılacak çok iş var, tüm gücümüzle enflasyonla mücadeleye odaklanmalıyız. Enflasyonla mücadele, para ve maliye politikası eş güdümünde daha başarılı olacaktır. Fiyat istikrarı ve finansal istikrar ile öngörülebilirlik güçlenecektir. Böylece teknoloji içeriği ve katma değeri yüksek yatırımlar artacaktır. Ekonomimizi, demokrasimizi ve hukuk sistemimizi güçlendirecek yapısal reformlara hızla odaklanarak daha gelişmiş, saygın, adil ve çevreci Türkiye hedefine ulaşmak üzere el birliğiyle çalışmalıyız. Bu konulara yönelik hamleleri ivedilikle hayata geçirmek adına kaybedecek vaktimiz kalmadı. Enflasyon hala yüksek seyrediyor. Merkez bankası, politika faizini yüzde 50’de sabit bıraktı. Ancak, ekonomi uzmanları politika faizinin enflasyonu düşürmek için tek başına yeterli bir enstrüman olmadığı konusunda hemfikir. Enflasyonla mücadele sürecinde fiyat istikrarı ve finansal istikrarı sağlamak için öngörülebilirliğin güçlendirilmesi için mevcut ekonomi politikasının devam etmesi gerekiyor” şeklinde konuştu. Özel sektör olarak bundan sonraki süreçten en az siyaset kadar önlerini görmek istediklerini belirten Gülsoy, “Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’in, bütçe disiplininden taviz verilmeyeceği, kamunun tasarruf yapacağı ve ek bütçe kullandırılmayacağı açıklamasını önemli buluyoruz. Tüm toplumdan fedakarlık isterken, kamu birimlerinin bunun dışında kalmasını düşünülemez. Eminim ki kısa zaman içinde Türkiye, bu fedakarlıklarının karşılığını alacak, refahı tüm ülkeye yayacaktır. Seçimler sonrası gerek ekonomi yönetimimizin gerekse Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamalar çok önemliydi. Enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği vurgusu hem iç hem de dış piyasalar açısından hedefli mesajlardı. Bu mesajlar amacına ulaştı. Orta Vadeli Program’ın hedeflerine bağlılık ve yapısal reformlara vurgu da piyasaların güvenini pekiştirmesi açısından önemli bir işlev gördü. Üçüncü çeyrekle birlikte enflasyondaki yavaşlamanın belirginleşmeye başlayacağını tahmin ediyoruz. Özel sektör olarak bundan sonraki dönem için en az siyaset kadar önümüzü görmek istiyoruz. Çünkü önünü göremeyen adımını atamaz. Vergileme, sanayinin rekabetçi dönüşümü, üretken finansman sistemi ve yatırım ortamının güçlendirilmesi başta olmak üzere yapılacak yapısal reformlar ekonomimize taze güç verecektir. Üyelerimizin bizleri ilettiği sorunlarda; üretim için finansmana erişim, istihdam edecek nitelikli ya da niteliksiz çalışan bulunamaması, enerji maliyetlerinin yüksekliği her komitemizin ana gündemi. Beklentilerimizdeki önceliklerimiz arasında, teknolojiye yatırım, daha verimli üretim süreçleri, sürdürülebilirliğin yanı sıra en önemlisi nitelikli iş gücü kısaca insan kaynaklarına erişim ön plana çıkıyor. İş insanlarımızın nitelikli işgücü ile istihdam imkanlarının sağlanması açısından çözüm önerileri arasında mesleki eğitim, mesleki gelişim programları, yeni teknolojik uygulamalar, sürdürülebilir üretim modelleri ve iş birliği platformları da iş dünyasının dinamiklerine uyum sağlamada kritik öneme sahiptir” ifadelerini kullandı. Enflasyonun yüksek seyrettiği dönemlerde fırsatçılığında ortaya çıktığını dile getiren Gülsoy, “Fiyat istikrarsızlığının sürdüğü ve her kesimin maddi sorunlarla mücadele ettiği bu süreç, fırsatçılara kapı aralıyor. Enflasyonun çok yüksek seyrettiği dönemlerde maalesef bunu suiistimal eden işletmeler oluyor. Fiyat algısının bozulmasıyla birlikte de bu tarz işletmeler fahiş fiyatlarla her birimize büyük zararlar veriyor. İnsanların en çok şikayet ettiği konu bu. Fırsatçılığa müsaade etmeyelim. Fiyat istikrarsızlığını “fırsatçılıkla” beslemeyelim. Bu konuda siz değerli üyelerimizden hassasiyet bekliyoruz. Şunun da özellikle altını çizmek istiyorum: işletmeler açısından en iyi terazi, en iyi ölçü yine vatandaşın kendisidir. Ödediği bedel aldığı hizmeti karşılamıyorsa en iyi cezayı da vatandaşın kendisi keser. Bizler, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında daha güçlü bir Türkiye ve daha müreffeh yarınlar için her zamankinden daha fazla çalışmak ve daha fazla üretmek zorundayız. Kayseri Ticaret Odası olarak, TOBB’un çatısı altında şehrimizin, bölgemizin ve ülkemizin kalkınması ve istikrarı için tüm kurumlarımızla ortak akıl ve istişarenin hakim kılındığı bir ortamda birlik ve beraberlik içerisinde görev yapmayı sürdüreceğiz” diye konuştu. İhracat rakamları hakkında bilgiler veren Gülsoy, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Mart ayı rakamlarımız yarın açıklanacak. Onu da kamuoyu ile paylaşacağız. Onun öncesinde TUİK verilerine göre ilimizde Şubat ayında 314 milyon 61 bin dolar ihracat gerçekleştirdik. Geçen yılın aynı ayına göre yüzde 17.67, bir önceki aya kıyasla yüzde 9.22 oranında artış yaşandı. Kayseri olarak İthalatımız ise 94 milyon 818 bin dolar olmuştur. Geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 23.81 azalış gerçekleşmiştir. İlk 2 ay toplam ihracatımız 601 milyon 600 bin dolar’dır. Dış ticaret fazlası veren tükettiğinden daha fazlasını üreten bir kent olarak yolumuza devam ediyoruz. Her meclis toplantısında ikiz dönüşüm yani ‘yeşil dönüşüm ve dijitalleşme’ diyoruz, bu gerçekten ciddi bir konu. Yeşil dönüşüm bir tercih ya da alternatif değil, artık bir zorunluluktur. Hepimizin gerekli önlemleri alması ve bu dönüşüme uyum sağlaması gerekiyor. Karbon ayak izinden dolayı ihracatçılarımızın ihracat yapamayacak hale gelmesini tercih etmeyiz, zaman daralıyor. Bunun gibi dijital dönüşüm ve yapay zeka temelli üretime de hazır hale gelmeliyiz.”