ASAYİŞ - 30 Temmuz 2021 Cuma 15:03

Oğlu teslim olan anne Ayşegül Biçer, HDP il binasına soğan astı

A
A
A
Oğlu teslim olan anne Ayşegül Biçer, HDP il binasına soğan astı

Çocuklarının terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılmasından HDP’yi sorumlu tutarak HDP il binası önüne gelip evlat nöbetine başlayan anne Ayşegül Biçer, aradan 2 yıl geçmesinden sonra evladına kavuştu.

 Nöbete başladığı sırada HDP’lilerin ‘oğlun dağdan gelirse kulaklarımıza soğan takıp, eşek gibi anıracağız’ sözleri üzerine anne Biçer, elinde soğanlarla HDP Diyarbakır il binası önündeki çadıra gelerek HDP’lilerin sözünde durması için çağrıda bulundu.

Çocukları terör örgütü PKK tarafından zorla dağa kaçırıldığı iddiasıyla 3 Eylül 2019’da evlat nöbetine başlayan ailelerin nöbeti devam ederken, dün oğlu Mustafa ile buluşan anne Ayşegül Biçer evlat nöbetine başladığı sırada bazı HDP’lilerin ‘Oğlun gelirse biz kulaklarımıza soğan takıp, eşek gibi anıracağız’ demişlerdi. Anne Biçer, oğlu terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim olması ve dün onunla buluşmasıyla bugün HDP il binasına soğan asarak kendisine o sözleri söyleyen HDP’lileri sözlerinde durmaya davet etti.
HDP Diyarbakır il binası önünde eylemde olan aileleri ziyaret eden anne Ayşegül Biçer, kendisiyle birlikte getirdiği soğanları HDP il binasının penceresine asmadan önce açıklamada bulundu.

Oğlu teslim olan anne Ayşegül Biçer, HDP il binasına soğan astı

Ellerinde soğanla HDP’lileri soğanları kendisinden almaya davet eden anne Biçer, “3 Eylül 2019 tarihinde HDP Diyarbakır il binası önüne gelip, oğlumu PKK ve siyasi kolu olan HDP’den söke söke alacağımı söylemiştim. O gün HDP yetkilileri 'Oğlun gelirse biz kulaklarımıza soğan takıp, eşek gibi anıracağız' demişlerdi. Bakın soğanlar da benden olsun diyorum ve sizler için getirdim. Eğer sizde erkeklik, şeref ve gurur var ise ben buradayım gelip bu soğanları kulaklarınıza takıp eşek gibi anırırsınız” dedi.

Oğlu Mustafa’nın işkenceye ve kötü muameleye maruz kaldığını aktaran anne Biçer, “Siz çocuklarımıza öyle bir zulüm ve işkence yapmışsınız ki bir deri bir kemik kalmışlar. Çocuklarımız büyük bir şiddete maruz kalmış ve nere insan hakları, çocuklarımız dağda işkenceye maruz kalmışlar. Benim çocuğumun videosunu terör örgütü PKK’nın yayın organları dört dörtlük bir video çekip bana çeken PKK yandaşları kanalları buradan diyorum ki; benim çocuğum o video çekilirken silah baskısı ve büyük işkenceler görerek çekmişsiniz. Buradan herkese çağrım HDP ve PKK’nın gerçek yüzünü görün diyorum. Biz evlatlarımızı kazandık, dileriz bütün anne ve babalar evlatlarını kazanırlar. Çok şükür ve çocuğum bana dedi ki, ‘anne senin feryadını duydum ve geri geldim.’ Allah’ıma binlerce şükürler olsun.

Oğlu teslim olan anne Ayşegül Biçer, HDP il binasına soğan astı

Bu zafer sadece Diyarbakır anne ve babalarının zaferi değildir, bu zafer Türkiye Cumhuriyeti’nin zaferidir. Biz burada mücadele ettik, en büyük mücadeleyi devletimizin güvenlik güçleri de kırsalda mücadele etti. Ben buradan güvenlik güçlerimize ve bugüne kadar hep yanımızda olan basın mensuplarına teşekkür ediyoruz. Bu zafer hepimizin de zaferidir. Her gelen genç, yeni bir fidan demektir ve yeni fidanları kazanmaya devam edeceğiz. Allah’ın izniyle tek bir evlat ve tek bir terörist kalana kadar biz bu mücadelemize devam edeceğiz. Bu çadırın buradan kalkması için bütün çocukların dağdan inmesi gerekir aksi halde bu çadır kalkmayacaktır buradan ve bu çocukların tamamı gelince bu çadırın ismi de zafer çadırı olarak kalacaktır” diye konuştu.

Evlat nöbetindeki baba Süleyman Aydın ise, Ayşegül Biçer’e teşekkür ederek, eylemlerinde asla vazgeçmeyeceklerini ve çocukları gelinceye kadar nöbete devam edeceklerini söyledi.
Yapılan açıklamanın ardından anne Ayşegül Biçer, evlat nöbetindeki diğer ailelerle birlikte elinde bulunan soğanları HDP il binasının penceresine astı.

Sedat Irmak
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli "Sizi umreye götüreceğiz" yalanıyla vatandaşları 10 milyon TL dolandırdıkları iddia edilen şüpheliler: "Asıl mağdur biziz" Umre ziyaretine gitmek isteyen 412 kişiyi 10 milyon TL dolandırdığı iddia edilen turizm acentesi sahibi ve aracı şahıs tutuklandı. İlk ifadesi ortaya çıkan acente sahibi, "Vatandaşların uçuşlarının ertelenmesinden kaynaklı bütün ekip arkadaşlarımız ve bize güvenen insanlar mağdur olmuşlardır. Uçuş firması yetkilileri yerine biz gözaltına alındık" dedi. Romanlar Konfederasyonu Başkanı Ahmet Çokyaşar’ın (53) sahibi olduğu turizm acentesinin Kocaeli, İstanbul, Bursa, Sakarya, Balıkesir, Düzce gibi illerde umre ziyaretine gitmek isteyen yaklaşık 412 kişiyi yaklaşık 10 milyon TL dolandırdığı iddia edildi. Umreye gitme tarihinin geçmesi üzerine vatandaşlar şüphelilerle irtibata geçerek polis şikayette bulundu. Sakarya’da camide müşteriler ile yapılan toplantı sırasında Çokyaşar ve 4 şüpheli Sakarya’da gözaltına alındı. İfadesi alınan 5 şüpheli savcılık tarafından serbest bırakılmasına karar verildi. Ancak Bursa’da da yapılan şikayetler üzerine Bursa Cumhuriyet Savcılığı’nın talimatıyla Ahmet Çokyaşar ve aracı olduğu iddia edilen Ersoy Y. (50) serbest bırakılmadan gözaltı süreçleri devam etti. Diğer 3 şüpheli ise serbest bırakıldı. "Asıl mağdur olan biziz" Sakarya’dan SEGBİS aracılığıyla Bursa 2. Sulh Ceza Hakimliği’ne bağlanan şüpheliler, "Dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık" suçundan ifade verdi. Suçlamaları kabul etmeyen Ahmet Çokyaşar, "Asıl mağdur olan taraf biziz, firma iki kere uçuşlarımızı iptal etti. Bilgiyi aldığımız an itibari ile emniyete suç duyurusu yaptık. Uçakları ertelenen yolcularımız ile görüşmek için Sakarya’ya gittik. Aynı suçtan dün Sakarya’da serbest bırakılmıştık ancak Bursa’daki vatandaşların yine suç duyurusunda bulunması üzerine 3 gündür gözaltına olduğumuz için müşterilerimizle irtibata geçemedik. Uçuş firması yerine bizler bugün buradayız. Vatandaşların uçuşlarının ertelenmesinden kaynaklı bütün ekip arkadaşlarımız ve bize güvenen insanlar mağdur olmuşlardır. Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için serbest kalmamız gerekmektedir. Uçuş firması yetkililerinin acil olarak gözaltına alınmasını talep etmekteyiz. Asıl bizler dolandırıldık. Bu olaydan dolayı çok üzgünüm, sizlerden yardım talep ediyoruz, biz bu sorunu çok kısa zamanda çözecek pozisyondayız. Öncelikle serbest bırakılmayı talep ederim” diye konuştu. "Biz tüm ücretleri uçuş firmasına yatırmıştık" Çokyaşar’ın savunmasına katılan müdafisi Av. Nurcan Özlen, "Müvekkilimiz uçuşların iptal edildiğini 30 Nisan tarihinde öğrenmiştir, bu haberi alır almaz firma hakkında şikayetçi olduk. Firma sahibi hem Sakarya’da yürütülen soruşturmada hem de Kocaeli’de yürütülen dosyada şüpheli konumundadır. Biz tüm ücretleri uçuş firmasına yatırmıştık. Müvekkilimin dolandırıcılık kasti söz konusu değildir. Aksine biz mağduruz” şeklinde konuştu. "Umreyi iyi bildiğim için insanlar benimle gelmek istedi" 29 senedir kamu personeli olarak görev yaptığını söyleyen Ersoy Y., "Ben de umreye gidecektim, orayı iyi bildiğim için insanlar benimle gelmek istedi. İnsanlar umreye gideceğimi duyunca beni arayarak, ‘Birlikte gidelim’ dediler. 12 kişi bana para verdi, ben de parayı yatırdım fakat Umre’ye gitmemize 2 gün kala uçuş firması uçuşun iptal olduğunu bildirdi. İtibarımdan dolayı bu 12 kişinin parasını hemen ödemek istiyorum yeter ki serbest kalayım. Öncelikle serbest bırakılmayı talep ederim, hakimliğiniz aksi kanaatte ise adli kontrol hükümlerinin uygulanarak serbest bırakılmamı talep ederim” ifadelerini kullandı. "Ersoy umreye gitmek istemeyenlerin paralarını geri iade etmiştir" Ersoy Y. müdafisi Av. Gizem Dirbisoğlu ise "Müvekkilim daha önce de bu turizm firması ile umreye gitmiştir. Ersoy umreye gitmek istemeyenlerin paralarını da geri iade etmiştir. Müvekkil mağdur durumdadır, tutuklanması ağır bir tedbir olacaktır. Fazla şikayetçi olduğu için herkes para verdiğini iddia etmiştir ancak müştekinin gerçeğe aykırı beyanları ile müvekkilin tutuklanması hakkaniyete aykırı bir durum olacaktır. Turizm firmasının yetkilisini müvekkilim vatandaşlara bildirmiştir, kendisi sadece aracıdır. Ersoy Y., bir kuruş dahi kar sağlamadan vatandaşların parasını turizm firmasına yatırmıştır. Maddi menfaat yoktur” dedi. İfadelerinin ardından 2 şüpheli, "Dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.