ASAYİŞ - 12 Şubat 2021 Cuma 13:31

Öldürdükleri kadına 'Hakkını helal et' demişler| Makbule Sarı cinayeti...

A
A
A
Öldürdükleri kadına 'Hakkını helal et' demişler| Makbule Sarı cinayeti...

Ordu'nun Korgan ilçesinde elleri, ayakları ve ağzı bağlanarak öldürülmüş halde bulunan Makbule Sarı'nın öldürülmesine ilişkin şüpheliler hakim karşısına çıktı. Olay sonrası masaj salonuna gitmek için Ordu'ya geldikleri ortaya çıkan zanlılar, mahkemede birbirlerini suçladı. Sanık Hayrettin Görgülü, "Evden çıkarken yaşlı kadına 'hakkına helal et' dedim ve çıktım" dedi.

Korgan ilçesi Sarıalıç Mahallesi'nde 14 Kasım 2020'de tarihinde meydana gelen olayda 74 yaşındaki Makbule Sarı, elleri, ayakları ve ağzı bağlı bir şekilde bulunmuştu. Yapılan geniş çaplı operasyon ve izlenen yüzlerce güvenlik kamerası sonucunda yakalanan ve olayı işledikleri iddiasıyla tutuklu bulunan Hayrettin Görgülü ve Serkan Uluz hakkındaki soruşturma tamamlandı. Fatsa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından şüpheliler hakkında 'kasten öldürme' suçundan hazırlanan iddianame, Fatsa Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, şüphelilerin, öldürülen Makbule Sarı'ya karşı, 'tasarlayarak, canavarca hisle eziyet çektirerek, beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiye karşı bir suçun delillerini gizlemek ve işlenişini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla' kasten insan öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep edildi.

Öldürdükleri kadına 'Hakkını helal et' demişler| Makbule Sarı cinayeti...

Hürriyeti yoksun kılmadan 7 yıla, yağma suçundan 15 yıla kadar hapis istemi

Ayrıca şüphelilerin, Sarı'ya karşı "cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan 2 yıldan 7 yıla kadar hapisle cezalandırılması, atılı suç birden fazla kişiyle birlikte ve beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak kişiye karşı işlendiği den, cezasından bir kat artırım yapılması, 'nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal etme' suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 'gece vakti birden fazla kişi ile birlikte beden bakımından kendisini savunamayacak kişiye karşı nitelikli yağma' suçundan 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları istendi.

"Kendimizi ormancı olarak tanıttık"

12 Şubat tarihinde (bugün) hakim karşısına çıkan şüphelilerin ifadeleri alındı. İlk olarak ifadesi alınan yeğen Serkan Uluz, olaydan bir süre önce ormanlık alanda dayısı ile birlikte çalıştıklarını söyledi. Dayısının kendisi ile birlikte inşaata gideceğini ancak kendisini oyaladığını, dayısına olan borcu ödemek için de evine aldığı televizyonu sattığını söyledi. Uluz, televizyonun parası ile otomobil kiraladıklarını ve Korgan ilçesine gittiklerini ifade ederek, "Dayım bana araba kullanmayı öğretecekti, ben kullanamayınca bana bağırdı. Aracı bir yere çekti ve hırsızlık olayını anlattı. Ben kendisine yapmamamız gerektiğini söyledim. Sonra aracı yol kenarına bırakıp Makbule Sarı'nın evinin yakınına park ettik. Kendimizi ormancı olarak tanıtıp kapıya vuracaktık. Dayımın elinde 1.5 metre uzunluğunda odun vardı. Kapıya vurunca teyze açtı ve ben de tokat attım. Dayım kadını içeri taşıyıp ellerini ve ayaklarını bağladı. Sonra evin içerisinde eşyaları karıştırdı" dedi.

"Her şey bunun için dedi"

Dayısının, yerde çırpınan kadına sürekli olarak tekme attığını iddia eden Uluz, "Dayım ellerini ve ayaklarını bağladığı kadına çırpındıkça tekme de attı. Paraları alıp 'her sey bunun için' dedi ve evde bulunan fındık ve televizyonu da alıp ayrıldık. Fındığı da sattık, bin 23 TL para aldık. Dayım aldığı para ile masaj salonuna da gidecekti. Yengem ve dayım bana suçu kabullenmem konusunda baskı yaptı" diye konuştu.
Serkan Uluz, kendisinin Aksaray'da inşaatta çalıştığı esnada olayı televizyonda duyduğunu iddia ederek, sonrasında polis ekiplerinin kendisini gözaltına aldığını kaydetti, pişman olduğunu söyledi.

"Eşinle aranı bozarım"

Cinayet zanlısı Hayrettin Görgülü de mahkemede şu ifadelere yer verdi:

"Beni aradı, bana kalacak yerinin olmadığını söyledi. Sonra ikimize ait olan eve gittik. İkinci gün kendisine ait televizyonu satmaya karar verdi ve satıp araç kiraladık ve yola çıktık. Korgan ilçemiz gitmeye başladık. Bana konuyu açtı ve oradaki teyzenin parası olduğunu, evine girmemiz ve hırsızlık yapmamız gerektiğini söyledi. Ben de kabul etmedim ve gelmezsem eşimle aramı bozacağını söyledi."

Sanık Hayrettin Görgülü, olayı kendisinin planlamadığını iddia ederek, "Serkan kapıya vurdu ve kadına araç bozuk elektrik lazım dedi. Elektriği verdi ormancı olduğu için kadına dışarıdaki odunlar için ceza yazacağını söyledi. Kapıyı açınca ensesine vurdu ve içeri götürdü. İçeride vurmaya başladı. Ben karışmadım ama elime ne geçtiyse vurmasın diye verdim. Ellerini ve ayaklarını bağladı. O bağlarken ben evi aradım ve 500 TL para buldum. Parayı Serkan aldı, sonra teyzeyi yeniden bağladı ve odaya götürdü. Sonrasında fazla bir şey bulamayınca fındığı ve televizyonu aldı. Sonrasında televizyonu taşımamı istedi ve televizyonu taşıdım. Ben teyzenin evini bilmiyordum, hakkında da bir şey bilmiyordum. Tüm planları yeğenim yaptı. Sonra Fatsa'da fındığı sattı, sonrasında da televizyonu kullanacağını söyledi ve ikinci gün televizyonu kırarak çöpe attı" diye konuştu.

Cinayet sonrası masaj salonuna gitmek istemişler


Cinayetin işlendiği günün sonrasında Ordu'ya geldiklerini ve masaj salonuna girmek için para yatırdıklarını kaydeden Görgülü 'Sonra Ordu'ya gittik ve masaj salonuna gideceğini söyledi, masaj salonu olan karşı tarafa 200 TL para yatırdım. Sonra çay içip geri döndük, sonra kendisi Aksaray'da gitti" dedi.

"Hakkını helal et dedim"

Duruşmada, yaşlı kadının evinden çıkacakları esnada Makbule Sarı'nın hayatta olduğunu ve evden çıkacakları esnada 'hakkını helal et' dediğini kaydeden Hayrettin Görgülü, pişman olduğunu söyledi.

Ahmet Altay - Selim Kuşcu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Elvan Özerdim davasında savcılık mütalaası açıklandı Manisa’nın Yunusemre ilçesinde, boşanma aşamasındaki eşinin cinsel saldırısına direndiği gerekçesiyle defalarca bıçaklanarak ağır yaralanan ve 6 gün yoğun bakımda tedavi gören 2 çocuk annesi Elvan Özerdim’in davasında savcılık mütalaasını açıkladı. Manisa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, tutuklu sanık Olcay Özerdim hakkında Cumhuriyet Savcılığı esas hakkındaki mütalaasını sundu. Duruşma sonrası Manisa Adliyesi önünde açıklama yapan Elvan Özerdim’in avukatı Yalçın Arcak, mütalaanın bazı yönleriyle olumlu ancak bazı yönleriyle eksik olduğunu belirtti. Karar duruşmasının 20 Ocak tarihinde görüleceği bildirildi. Cinsel saldırı suçu mütalaada yer aldı Elvan Özerdim’in avukatı Yalçın Arcak, "Bugün 24 Aralık ve biz bir kez daha Manisa Adliyesi’nin önünde açıklama yapıyoruz. Bir kez daha kadına şiddetle alakalı toplanmış bulunuyoruz ve az önce duruşmadan çıktık. Cumhuriyet Savcılığı mütalaasını verdi Manisa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ve karar duruşmamız 20 Ocak tarihine kaldı. Mütalaanın bizim açımızdan kısmen doğru, kısmen yanlış olduğunu değerlendiriyoruz. Biz müvekkilimize karşı cinsel saldırı suçunun da işlendiğini söylüyorduk ki Türkiye’de ne yazık ki kadınlar evlilik birliği içerisinde kendilerine karşı eşleri tarafından gerçekleştirilen cinsel saldırıların farkında olmuyorlar ve bunun suç olduğunun da farkında değiller. Bugün bu açıdan çok önemliydi ve savcılık mütalaasında müvekkilime karşı cinsel saldırı suçunun oluştuğunu söyledi" diyerek, cinsel saldırı suçunun mütalaada yer almasının önemli olduğunu söyledi. "İçeriden çıkan bu caniler işlerini yarım bırakmıyorlar" Savcının mütalaasına katılmadıkları noktanın ise kasten yaralama denmesi olduğunu belirten Arcak açıklamasını şöyle tamamladı: "Müvekkilime karşı eşi tarafından kasten öldürülmeye teşebbüs edilmiştir. Biz bunu daha önce de söylemiştik. Mahkemede beyanlarımızda da söyledik. Müvekkilimin aldığı tüm bıçak darbeleri öldürmeye yöneliktir. Bugün kendisi aramızdaysa tamamen şans eseri aramızdadır. Biz bunu her beyanımızda dile getirdik. Fakat savcılık Elvan Hanım’a karşı kasten yaralama suçunun oluştuğunu söylemekte. Biz buna katılmıyoruz. Bunu da şuna dayandırıyor savcılık. Diyor ki ambulans aranmıştır. Sanık tarafından bu sebeple gönüllü vazgeçme hususu gündeme gelmiştir. Bu sebeplerle de ’kasten yaralama suçu oluşmuştur. Öldürmeye teşebbüs oluşmamıştır’ demektedir. Ne yazık ki bakın biz Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformuyla beraber yıllarca onların gönüllü avukatlığını üstleniyorum. Birçok davaya taraf olduk. Birçok dosya gördük ve şunu net bir şekilde biliyoruz. İçeriden çıkan bu caniler işlerini yarım bırakmıyorlar. Yarım bırakmıyorlar ve biz sürekli bu ülkede kız kardeşlerimizi kaybediyoruz. Canice katlediliyorlar. Bu caninin içeriden çıkmaması gerekiyor. Çıkmaması için de en üst hadden ceza alması gerekiyor. Çünkü çıktığı takdirde benim müvekkilimi katledecek." Karar duruşması 20 Ocak’ta Görülen duruşmada ise sanık eş Olcay Özerdim mahkeme heyetine eşini sevdiğini ve pişman olduğunu söylerken, Elvan Özerdim ise önceki beyanlarının arkasında olduğunu ve gereğinin yapılmasını mahkeme heyetinden talep etti. Mahkeme heyeti, taraf avukatlarının beyanlarının ardından karar duruşmasının 20 Ocak saat 14.30’da yapılmasına hükmetti.
Ankara Ankara’da "Yaşayan Miras Okulu" açıldı, Bakan Ersoy bu okulun yaygınlaştırılacağını duyurdu Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Yaşayan Miras Okulları’nın açılışında yaptığı konuşmada, "Yaşayan Miras Okulu’nu Ankara’da pilot olarak başlatıyor, bu modeli zamanla Türkiye’nin dört bir yanına yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz" dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilen "Yaşayan Miras Okulu Projesi" Ankara 15 Temmuz Demokrasi Müzesi’nde tanıtıldı. Somut olmayan kültürel mirasın kuşaktan kuşağa aktarılmasını hedefleyen proje, kültürel mirası yaşayarak öğrenme, üretme ve paylaşma anlayışıyla geleceğe taşımayı amaçlıyor. Bakan Ersoy tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada projenin, kültürel mirası yaşayan bir değer olarak ele alan güçlü bir yaklaşımın ürünü olduğunu belirtti. Somut olmayan kültürel mirasın bir milletin hafızasını oluşturduğunu söyleyen Ersoy, geleneksel sanatlar, zanaatlar, müzik, oyunlar ve sözlü anlatıların kimliği şekillendiren temel unsurlar olduğunu ifade etti. "Bu modeli zamanla Türkiye’nin dört bir yanına yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz" Ersoy, "Yaşayan Miras Okulu’nu Ankara’da pilot olarak başlatıyor, bu modeli zamanla Türkiye’nin dört bir yanına yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz. Çünkü biz, kültürel mirasın yalnızca korunacak bir değer değil öğrenilecek, üretilecek ve paylaşılacak yaşayan bir miras olduğuna inanıyoruz. Bu proje neticesinde çocuklarımız ‘Yaşayan Miras Elçisi’ olacaklar. Ustalarla çıraklar arasında kuşaklar arası doğru ve sahici bir aktarım sağlanmış olacak" ifadelerini kullandı. Çalışmaların 3 aşamada ilerleyeceğini aktaran Ersoy, "Çalışmalar farkındalık, uygulama ve paylaşım olmak üzere 3 aşamada ilerleyecek. Çocuklarımız, somut olmayan kültürel mirasın ne olduğunu etkileşimli sunumlar ve atölyelerle öğrenecekler. İkinci adım olarak, çocuklarımız ve gençlerimiz, deneyimli ustalarımızın rehberliğinde düzenlenen uygulamalı çalışmalarda usta-çırak ilişkisini doğrudan deneyimleyecekler. Üniversiteli gençlerimiz ise bu süreci belgeleyerek, dijital içerikler ve iletişim çalışmalarıyla mirasımızı çağın diliyle görünür kılacaklar" şeklinde konuştu. Projenin gönüllülük esasına dayalı olarak başlatılmasının önemine değinen Ersoy, "Somut olmayan kültürel mirasımız, kadim medeniyetlere sahip Anadolu kültürünün binlerce yıllık süzgeçten geçtikten sonra günümüze ulaştı bizler asırlara dayanan bu kültürü, yaşayan insan hazinelerimiz ve somut olmayan kültürel miras taşıyıcılarımızla, çocuklarımıza aktarmak için çaba sarf ediyoruz. Geçmişimizin hazinelerini, geleceğimizin hazinelerine aktarıyoruz. Bu nedenle Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak, bu alanda atılacak her adım bizim için hayati öneme sahip" diye konuştu. "Uluslararası alanda da somut olmayan kültürel mirasımızın görünürlüğünü artırmaya devam ediyoruz" Ersoy, bugüne kadar 7 bin 38 kültürel miras taşıyıcısına ‘Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı Kartı’ verildiğini dile getiren Ersoy, Bu rakamın, kültürel birikimin ne kadar güçlü ve canlı olduğunu açıkça gösterdiğini ifade etti. Ersoy, şu ifadeleri kullandı: 2025 yılı itibarıyla, 16 yeni unsurun eklenmesiyle ’Somut Olmayan Kültürel Miras Türkiye Ulusal Envanteri’ne kayıtlı unsur sayımız 368’e ulaşmıştır. Yerel uygulamalara yapılan 162 yeni kayıtla birlikte toplam kayıt sayısı ise bin 707’ye yükselmiştir. Kültürel mirasımızın belirli unsurlarını icra etme ve yeniden yorumlama konusunda üstün bilgi ve beceriye sahip kişileri ise "Yaşayan İnsan Hazinesi" olarak ilan ediyoruz. 2025 yılında yapılan 10 yeni kayıtla, Yaşayan İnsan Hazinesi sayımızı 102’ye yükseltmiş bulunuyoruz. Uluslararası alanda da somut olmayan kültürel mirasımızın görünürlüğünü artırmaya devam ediyoruz." Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy konuşmaların ardından ’Yaşayan Miras Okulu’nun açılışını yaparak etkinlik alanlarında çocuklarla bir araya geldi. Açılışa Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yanı sıra UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Başkanı Prof. Dr. M. Öcal Oğuz ve çok sayıda çocuk katıldı.
Bolu Bolu’da özel çocuklar eğitim alırken, anneleri el emeği ürünler üretiyor Bolu’da orta ve ileri düzey zihinsel engelli ile otizmli bireylerin eğitim gördüğü Emine Mehmet Baysal Özel Eğitim Uygulama Okulu’nda örnek bir proje hayata geçirildi. Çocukları sınıflarda ikişer öğretmen eşliğinde özel eğitim alırken, veliler de Halk Eğitim Merkezi tarafından açılan kursta dikiş-nakış yaparak aile ekonomisine katkı sağlıyor. Seyit Mahallesi’nde faaliyet gösteren Emine Mehmet Baysal Özel Eğitim Uygulama Okulu, hem öğrencilerine sunduğu eğitim imkanları hem de velilere yönelik sosyal projeleriyle dikkati çekiyor. Orta ve ileri düzey zihinsel yetersizliği olan bireyler ile otizmli öğrencilerin eğitim gördüğü okulda, toplam 148 öğrenci bulunuyor. Özel ilgi ve birebir takip gerektiren bu eğitim modelinde, okul kadrosunda bulunan 80 öğretmen görev yapıyor ve her sınıfta aynı anda 2 öğretmen derse girerek çocuklarla birebir ilgileniyor. Aile ekonomisine katkı sağlıyorlar Öğrencilerin sabah 09.00 ile öğleden sonra 14.45 saatleri arasında süren eğitimleri boyunca, çocuklarını okula getiren velilerin bekleme sürelerini verimli geçirmeleri amacıyla okul yönetimi ve Halk Eğitim Merkezi iş birliğine gitti. Bu kapsamda okul bünyesinde velilere yönelik dikiş-nakış kursu açıldı. Çocukları dersteyken atölyeye geçen veliler, usta öğreticiler eşliğinde hem meslek öğreniyor hem de sosyalleşerek stres atıyor. Atölyede büyük bir özenle hazırlanan el emeği göz nuru ürünlerin, yaz döneminde okul yararına düzenlenecek olan hayır panayırında sergilenmesi ve satışa sunulması hedefleniyor. Öğrenciler teneffüse çıktığında ise dikiş-nakışı bırakan anneler, çocuklarıyla oyun alanlarında ilgileniyor. Ayrıca çocukları için de kıyafet dikimini yapan anneler, aile ekonomisine katkı sağlıyor. "Çocuklarımızın üstüne giydiklerini kendimiz dikiyoruz" Çocukları için de kıyafet diktiklerini söyleyen Saniye Acet, "Oğlum son sınıfta otizm öğrencisi. Sabah saat 09.00’da buraya geliyoruz. Akşam 15.00’a kadar çocuklarımızı bekliyoruz. Bu arada da kendimize özel böyle dikiş kursu açıldı. Burada da zamanımızı bu şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu kurs açılmadan önce ne yapıyorduk? Aşağıda kendimize göre işte el işleri yine böyle etkinlikler kendi kendimize bir şeyler yapıyorduk ama oturuyorduk. Çocuklarımızla vakit geçiriyorduk. Burası faydalı oldu tabii ki. Biz Bizim için de çok faydalı oldu. En azından vaktimizi değerlendiriyoruz. Bir şeyleri öğreniyoruz. Mesela kendi diktiklerimizi veya çocuklarımızın üstüne giydiklerini kendimiz dikiyoruz" dedi. "Gelir sağlıyoruz" Kendilerine gelir sağladıklarını ifade eden Ebru İnceayan, "Biz de zamanımızı değerlendirmek adına bir şekilde hayatı yakalamaya çalışıyoruz. Mutluyuz. Arkadaşlarımızla elimizden geldiğince verimli olmaya çalışıyoruz. elimizdeki ürüne göre aslında şekillendiriyoruz. Ama daha çok evimizde gerekli olan işlerimizi bitiriyoruz. Hepimizin mutlaka yapması gereken bir iş oluyor. Birbirimize yardımcı oluyoruz. Gelir sağlıyoruz. Öğreniyoruz. Okulumuza bu imkanı sağladığı için teşekkür ederiz" ifadelerini kullandı.
Bolu Özel çocuklar eğitim alırken, anneleri el emeği ürünler üretiyor Bolu’da orta ve ileri düzey zihinsel engelli ile otizmli bireylerin eğitim gördüğü Emine Mehmet Baysal Özel Eğitim Uygulama Okulu’nda örnek bir proje hayata geçirildi. Çocukları sınıflarda ikişer öğretmen eşliğinde özel eğitim alırken, veliler de Halk Eğitim Merkezi tarafından açılan kursta dikiş-nakış yaparak aile ekonomisine katkı sağlıyor. Seyit Mahallesi’nde faaliyet gösteren Emine Mehmet Baysal Özel Eğitim Uygulama Okulu, hem öğrencilerine sunduğu eğitim imkanları hem de velilere yönelik sosyal projeleriyle dikkati çekiyor. Orta ve ileri düzey zihinsel yetersizliği olan bireyler ile otizmli öğrencilerin eğitim gördüğü okulda, toplam 148 öğrenci bulunuyor. Özel ilgi ve birebir takip gerektiren bu eğitim modelinde, okul kadrosunda bulunan 80 öğretmen görev yapıyor ve her sınıfta aynı anda 2 öğretmen derse girerek çocuklarla birebir ilgileniyor. Aile ekonomisine katkı sağlıyorlar Öğrencilerin sabah 09.00 ile öğleden sonra 14.45 saatleri arasında süren eğitimleri boyunca, çocuklarını okula getiren velilerin bekleme sürelerini verimli geçirmeleri amacıyla okul yönetimi ve Halk Eğitim Merkezi iş birliğine gitti. Bu kapsamda okul bünyesinde velilere yönelik dikiş-nakış kursu açıldı. Çocukları dersteyken atölyeye geçen veliler, usta öğreticiler eşliğinde hem meslek öğreniyor hem de sosyalleşerek stres atıyor. Atölyede büyük bir özenle hazırlanan el emeği göz nuru ürünlerin, yaz döneminde okul yararına düzenlenecek olan hayır panayırında sergilenmesi ve satışa sunulması hedefleniyor. Öğrenciler teneffüse çıktığında ise dikiş-nakışı bırakan anneler, çocuklarıyla oyun alanlarında ilgileniyor. Ayrıca çocukları için de kıyafet dikimini yapan anneler, aile ekonomisine katkı sağlıyor. "Çocuklarımızın üstüne giydiklerini kendimiz dikiyoruz" Çocukları için de kıyafet diktiklerini söyleyen Saniye Acet, "Oğlum son sınıfta otizm öğrencisi. Sabah saat 09.00’da buraya geliyoruz. Akşam 15.00’a kadar çocuklarımızı bekliyoruz. Bu arada da kendimize özel böyle dikiş kursu açıldı. Burada da zamanımızı bu şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu kurs açılmadan önce ne yapıyorduk? Aşağıda kendimize göre işte el işleri yine böyle etkinlikler kendi kendimize bir şeyler yapıyorduk ama oturuyorduk. Çocuklarımızla vakit geçiriyorduk. Burası faydalı oldu tabii ki. Biz Bizim için de çok faydalı oldu. En azından vaktimizi değerlendiriyoruz. Bir şeyleri öğreniyoruz. Mesela kendi diktiklerimizi veya çocuklarımızın üstüne giydiklerini kendimiz dikiyoruz" dedi. "Gelir sağlıyoruz" Kendilerine gelir sağladıklarını ifade eden Ebru İnceayan, "Biz de zamanımızı değerlendirmek adına bir şekilde hayatı yakalamaya çalışıyoruz. Mutluyuz. Arkadaşlarımızla elimizden geldiğince verimli olmaya çalışıyoruz. elimizdeki ürüne göre aslında şekillendiriyoruz. Ama daha çok evimizde gerekli olan işlerimizi bitiriyoruz. Hepimizin mutlaka yapması gereken bir iş oluyor. Birbirimize yardımcı oluyoruz. Gelir sağlıyoruz. Öğreniyoruz. Okulumuza bu imkanı sağladığı için teşekkür ederiz" ifadelerini kullandı.