GÜNDEM - 07 Şubat 2014 Cuma 20:39

Op. Dr. Baş: 'Soçi Çerkezler için yaradır, Olimpiyatlar burada yapılmamalıdır'

A
A
A
Op. Dr. Baş: 'Soçi Çerkezler için yaradır, Olimpiyatlar burada yapılmamalıdır'

Türkiye Hastanesi Göz Hastalıkları Mütehassısı Op. Dr. Nusret Baş, 21 Mayıs 1864 yılında Kafkasya’nın Soçi kentinde Çerkezlere yönelik yapılan soykırımdan dolayı olimpiyatların iptal edilmesini istedi.

Baş, “Soçi Çerkezlerin içerisinde büyük bir yaradır ve olimpiyatlar burada yapılmamalıdır" dedi.
Türkiye Hastanesi Göz Hastalıkları Mütehassısı Op. Dr. Nusret Baş, 21 Mayıs 1864'te Kafkasya'nın Soçi kentinde Çerkezlere yapılan soykırımdan dolayı olimpiyatların bu şehirde yapılmaması gerektiği hakkında açıklamalarda bulundu. Yarından itibaren Soçi Kış Olimpiyatlarının Kafkasya’nın Soçi kentinde başladığını belirten Op. Dr. Nusret Baş, "Dünya’daki bütün Çerkez Sivil Toplum Örgütleri (STK), Soçi’de olimpiyatların yapılmaması gerektiğini, çünkü oranın bir soykırım toprağı olduğunu ve Çerkezlerin soykırıma uğratıldığını, son Çerkez birliklerinin imha edildiği bir bölge olduğunu, Soçi’nin Çerkezlerin başkenti olduğunu bütün dünyaya duyurmaya çalıştılar. Olimpiyat sevgi ve kardeşlik demektir. Soykırımın yapıldığı bir bölgede olimpiyat olamaz dedik. Çünkü orada atalarımızın, dedelerimizin kemikleri var. Fakat buna muvaffak olamadığımız ise de Çerkez soykırımını dünyanın gündemine getirmeye başardık. Bizler sayı Başbakanımıza da buraya katılmaması konusunda dilek ve taleplerimizi ilettik. Fakat sayın Başbakanımızın buraya katılıyor" dedi.

"SOÇİ ÇERKEZLERİN İÇERİSİNDE BÜYÜK BİR YARADIR VE OLİMPİYATLAR BURADA YAPILMAMALIDIR"

Çerkezlerin Kafkasya’nın 5 bin yıllık otokton halkı olduğunu ifade eden Op. Dr. Baş, "Kendi dilleri ve kültürleri orijinaldir. Kafkasya’da dünyanın en güzel ülkelerinden birisidir. İstanbul’a ise 1 saatlik uçuş mesafesindedir. Hemen Rize ve Artvin’in ötesinden bir ülkedir. Burada mutlu ve müreffeh yaşayan Çerkezlerin ülkesine Rus çarları göz dikmişler ve burada 1864 yılına kadar tam 100 yıl süren bir savaş oluşmuş. Çerkez nüfusunun 3 de biri kırılmış ve öldürülmüştür. Çerkezler bütün dünyaya vatanseverlik, yiğitlik ve mertlik nedir göstermişler ama savaşında kendine göre kanunları var. Çerkezler 1864’te teslim olduktan sonra Soçi’de çarlar papazlar eşliğinde zafer yürüyüşü yaptılar. İşte biz bu zafer yürüyüşünün yapıldığı, Çerkezlerin yok edildiği ve Soçi’nin her tarafında Çerkez şehitlerin var olduğu bir güne denk gelir. Onun için 21 Mayıs 1864 Soçi, Çerkezlerin içinde büyük bir yaradır. Biz bu vesileyle Soçi olimpiyatlarının yapılmaması gerektiğini bütün dünyaya duyurma gayreti içerisinde olduk. Bu yapılmamalıdır. Çünkü orası bir soykırım toprağıdır” dedi.

"ÇERKEZLERİN TALEPLERİ YERİNE GETİRİLMEDİKÇE BU MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ"

Çerkezlerin başlarına gelenlerin yalnızca savaşın sonucunda olan mağduriyetler olmadığını vurgulayan Op. Dr. Nusret Baş, "Teslim olduktan sonra bütün sivil Çerkezler, çoluk çocuk, yaşlı ve ihtiyar demeden bir süpürme hareketiyle, Karadeniz’in kenarına yığılmış ve oradan Osmanlı’nın bütün coğrafyasına dağıtılmıştır. Birleşmiş Milletler’in (BM) maddelerine göre burada soykırım olabilecek tüm maddelerin tamamı işlenmiştir. Dolayısıyla soykırımı özellikle Rusya’nın kabul etmesini ve Çerkezlerin talepleri yerine getirilmedikçe bu mücadelenin devam edeceğini belirtmek istiyoruz" şeklinde konuştu.
Op. Dr. Baş, "Bizim Sayın Başbakanımızdan Soçi olimpiyatlarına gitmemeleri yönünde bir talebimiz oldu. Çünkü Türkiye’deki Çerkezler bu durumdan rencide olurlar dedik. Fakat sesimizi duyuramadık. Dünya’nın birçok ülkesindeki devlet başkanları, muhtelif nedenlerden dolayı Soçi’ye gitmediler. Bizim sesimizi yeterince duyuramadığımızı düşünüyorum” diye sözlerine ekledi.

“SOÇİ KIŞ OLİMPİYATLARI, SOYKIRIMIN 150. YILDÖNÜMÜNE DENK GELİYOR”

Soçi Kış Olimpiyatları, Çerkesya’nın başkenti Soçi’de 1,5 milyon kişinin katledildiği olayların 150. yıldönümüne denk geliyor. 21 Mayıs 1864 tarihinde, 100 yıldan fazla süren Kafkas-Rus savaşları sonucunda 2 milyon kadar Çerkez Osmanlı topraklarına sürülmüş ve bir kısmı da Kafkasya topraklarına dağıtılmıştı.
California’daki Occidental Koleji tarihçilerinden Walter Richmond’un kaleme aldığı ‘Çerkez Soykırımı’ isimli kitapta ise Soçi’deki katliam, ‘Modern Avrupa’nın İlk Soykırımı’ olarak tanımlanıyor ve 20. yüzyılda insanlığa karşı işlenecek suçların ve yaşanacak en kötü zulümlerin habercisi olduğundan bahsediliyor.

New Jersey’de yaşayan bir Çerkez aktivist tarafından başlatılan uluslararası kampanyaya ‘Soykırım Olimpiyatları’ adı verildi. Kanada’nın Vancouver kentinde yapılan bir önceki Kış Olimpiyatlarından beri protestolarını sürdüren grup olimpiyatlara katılacak atletlere bildiriler göndererek ‘Toplu mezarlar üzerinde kayak yapacaksınız’ uyarısında bulundu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kış Olimpiyatlarının Soçi’de düzenlenebilmesi için 2007 yılında Soçi’yi eski Rum-Yunan toprağı ilan etmişti. 2010 yılında ise Vancouver’daki Olimpiyat bayrağını alma törenine Çerkesya’da işgalde öncü savaşçı olarak kullanılan Kazakların, Kuban Kazak Korosu’nu göndermişti.

DOĞAN CAN CESUR

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa ÜÇEL Kauçuk, GES yatırımıyla karbon ayak izini azaltıyor Şirket, Ürgüp’teki güneş enerjisi yatırımı ve yenilenebilir enerji sertifikalarıyla emisyonlarını düşürürken, Ar-Ge ve üretim süreçlerini de sürdürülebilirlik ilkelerine göre yeniden şekillendiriyor. Bursa merkezli ÜÇEL Kauçuk, otomotiv yan sanayide artan enerji maliyetleri ve karbon regülasyonlarına uyum sağlamak için sürdürülebilirlik odaklı dönüşümünü hızlandırdı. Şirketin çalışmaları arasında Ürgüp’te devreye alınan 2 MWp kapasiteli Güneş Enerjisi Santrali (GES), yenilenebilir enerji sertifikaları ve çevre temelli üretim standartları öne çıkıyor. ÜÇEL Kauçuk Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Hüseyin Oruç, "Nevşehir Ürgüp’te kurulan 2 MWp’lik GES sayesinde yıllık yaklaşık 2 bin ton CO emisyonunun dengelenmesi hedefleniyor. Bu miktar yaklaşık 91 bin ağacın yıllık karbon emilimine denk geliyor. GES’i yalnızca enerji projesi olarak değil, sanayide temiz enerji kullanımına örnek oluşturan bir adım olarak görüyoruz. ÜÇEL Kauçuk ayrıca, Bursa’daki tesisinde tüketilen elektriğe karşılık 2 bin 164 MWh yenilenebilir kaynaklı enerji için I-REC sertifikası aldı. Sertifikaların hidroelektrik üretiminden sağlanması, şirketin fosil kaynak kullanımını düşürme hedefini destekliyor. Bu çalışma, 2024 yılı için belirlenen Kapsam 2 emisyonlarını yenilenebilir elektrikle dengeleme hedefinin tamamlayıcı bir parçası oldu" dedi. Şirket, su tüketimi, karbon salımı ve ürün yaşam döngüsündeki çevresel etkileri ISO 14064, ISO 14067 ve ISO 14046 standartlarına uygun şekilde takip etiğini belirten Oruç, "Yönetim, sürdürülebilirliği ekonomik istikrar ve toplumsal sorumlulukla birlikte ele alıyor. Motor ve şanzıman takozları, süspansiyon bileşenleri ve kauçuk-metal birleşimi ürünlerde çalışan Ar-Ge birimi, yeni tasarımları ileri mühendislik araçlarıyla kurguluyor. Bu yaklaşım hem dayanıklılığı artırıyor hem de daha uzun ömürlü ürünlerle kaynak kullanımını azaltıyor. Ar-Ge’nin yalnızca ürün geliştirmede değil, üretimin çevresel etkisini azaltmada da stratejik rol taşıyor" ifadelerini kullandı. Hüseyin Oruç, otomotiv sanayinde rekabetin artık karbon ayak izi ve enerji verimliliği gibi kriterler üzerinden şekillendiğini belirterek, "GES yatırımımız, yenilenebilir enerji sertifikalarımız ve Ar-Ge odaklı üretim anlayışımız sürdürülebilir büyüme yaklaşımımızın somut karşılıklarıdır. ÜÇEL Kauçuk, önümüzdeki dönemde daha çevreci teknolojilere odaklanarak global pazarlardaki konumunu güçlendirmeyi hedefliyor" dedi.
Gaziantep MÜSİAD Gaziantep Şube Başkanı Özdurdu’dan 25 Aralık mesajı MÜSİAD Gaziantep Şube Başkanı Furkan Özdurdu, 25 Aralık Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunun 104’üncü yıl dönümü dolayısıyla mesaj yayımladı. Başkan Özdurdu, mesajında, Gaziantep’in 11 ay boyunca süren destansı direnişinin, milletin inançla yoğrulmuş azminin, sabrının ve bağımsızlık iradesinin en güçlü örneklerinden biri olduğunu ifade etti. 25 Aralık’ın yalnızca bir kurtuluş tarihi olmadığını vurgulayan Özdurdu, bu günün yokluklar içinde verilen büyük bir mücadelenin, fedakârlığın ve vatan sevgisinin simgesi olduğunu belirtti. Gaziantep’in işgal yıllarında hiçbir yerden yardım almadan, Şahinbeylerin, Karayılanların ve ismi bilinmeyen nice kahramanın öncülüğünde topyekûn bir direniş ortaya koyduğunu hatırlatan Özdurdu, bu mücadelenin bir şehir iradesiyle kazanıldığını kaydetti. Verilen bu büyük mücadelenin, gelecek nesillere bırakılmış en kıymetli emanetlerden biri olduğunu dile getirdi. Kurtuluş ruhunun sadece geçmişte yaşanmış bir hatıra olarak görülmemesi gerektiğine dikkat çeken Özdurdu, bu ruhun bugün çalışmakta, üretmekte ve şehre değer katmakta hayat bulduğunu ifade etti. Alın teriyle kazanılan her başarının, geçmişte verilen mücadelenin bugüne yansıması olduğunu vurguladı. Gaziantep’in sahip olduğu üretim gücü, istihdam kapasitesi ve girişimci yapısıyla ülkemize katkı sunmaya devam ettiğini belirten Özdurdu, bu kadim şehrin geçmişinden aldığı güçle bugün de birlik ve beraberlik içerisinde yoluna kararlılıkla devam ettiğini ifade etti. Başkan Özdurdu, "Bu vesileyle, Gazi şehrimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 104’üncü yıl dönümünü kutluyor; vatan uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum" diye konuştu.
İzmir Aliağa, ihracatta Türkiye’nin ikinci büyük gümrüğü oldu İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Aliağa Şube Başkanı Adem Şimşek, 2025 yılının ilk 11 ayında Aliağa limanlarına uğrak yapan gemi sayısının 5 bin 701 olduğunu, geçen yıla göre yüzde 2,40 artış yaşandığını belirterek, Aliağa’nın Kocaeli’nin ardından Türkiye genelinde ikinci sıradaki yerini koruduğunu ifade etti. İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Aliağa Şubesi, 2025 yılının değerlendirildiği ve gelecek döneme ilişkin hedeflerin ele alındığı yılın son meclis toplantısını gerçekleştirdi. Aralık ayı meclis toplantısında oda faaliyetleri, Aliağa limanlarına ilişkin istatistikler ve bölgenin ekonomik performansı değerlendirildi. Toplantıda konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Adem Şimşek, 2025 yılı Ocak–Kasım dönemine ilişkin değerlendirmesinde Aliağa limanlarının Türkiye deniz ticaretindeki stratejik ve istikrarlı konumunu sürdürdüğünü belirtti. Şimşek, 2025 yılının ilk 11 ayında Aliağa limanlarına uğrak yapan gemi sayısının 5 bin 701 olduğunu, geçen yıla göre yüzde 2,40 artış yaşandığını ve Aliağa’nın Kocaeli’nin ardından Türkiye genelinde ikinci sıradaki yerini koruduğunu ifade etti. Ege Bölgesi gemi trafiğine de değinen Şimşek, aynı dönemde İzmir Limanı’na bin 221, Dikili Limanı’na ise 295 geminin uğrak yaptığını, Dikili Limanı’nda yüzde 68 artış yaşanırken İzmir Limanı’nda yüzde 13,58 oranında düşüş gerçekleştiğini kaydetti. Aliağa elleçlemede liderliğini sürdürüyor Yük elleçleme verilerine ilişkin bilgi veren Şimşek, 2025 yılının ilk 11 ayında Aliağa limanlarında 80 milyon 573 bin 424 ton net yük elleçlendiğini, geçen yılın aynı döneminde bu rakamın 77 milyon 992 bin 685 ton olduğunu ve yüzde 3,31’lik artışla net ton bazında liderliğin korunduğunu söyledi. Son 20 yılda Aliağa limanlarında net ton elleçleme miktarının yaklaşık üç kat artarak 2024 yılında 85,5 milyon tona ulaştığını belirten Şimşek, pandemi sonrası dönemde ise yaklaşık yüzde 30’luk büyüme yaşandığını ifade etti. Aynı dönemde 32 milyon 938 bin 440 ton yükleme gerçekleştirildiğini aktaran Şimşek, bu alanda yüzde 4,45’lik artışla Aliağa’nın lider konumda bulunduğunu dile getirdi. Şimşek, 2025 yılının ilk 11 ayında 47 milyon 634 bin 984 ton boşaltma yapıldığını, bunun geçen yıla göre yüzde 2,53 artış anlamına geldiğini ve Aliağa’nın Türkiye genelinde en çok boşaltma elleçlemesi yapan ikinci liman konumunda olduğunu söyledi. Konteyner verilerine de değinen Şimşek, 2025 yılının ilk 11 ayında Aliağa limanlarında 1 milyon 577 bin 208 TEU konteyner elleçlendiğini, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,43’lük azalış yaşanmasına rağmen Aliağa’nın Türkiye genelinde 5’inci sıradaki yerini koruduğunu belirtti. Toplam groston bazında ise 106 milyon 234 bin 292 ton elleçleme yapıldığını ve Aliağa’nın bu alanda Kocaeli’nin ardından ikinci sırada bulunduğunu ifade etti. "Gümrük verileri Aliağa’nın stratejik gücünü ortaya koyuyor" Gümrüklere göre ihracat rakamlarını da değerlendiren Şimşek, Aliağa Gümrük Müdürlüğü’nün Türkiye genelinde ihracat hacmi bakımından ikinci en büyük gümrük noktası olma konumunu sürdürdüğünü belirtti. Aliağa’nın 2020 yılında 12,6 milyar dolar olan ihracat hacminin, 2025 yıl sonu tahminiyle 22 milyar dolar seviyesine çıkarılmasının hedeflendiğini ifade eden Şimşek, bu artışın beş yılda yaklaşık yüzde 74’lük bir büyümeye karşılık geldiğini söyledi. 2024 verilerine göre Aliağa limanlarında 34,2 milyon ton ihracat ve 51,2 milyon ton ithalat gerçekleştirildiğini aktaran Şimşek, bu tablonun Aliağa’nın ham maddeyi işleyerek katma değerli ürüne dönüştüren güçlü ve entegre bir endüstriyel yapıya sahip olduğunu gösterdiğini ifade etti. Şimşek, Aliağa’nın Türkiye’nin toplam ihracatında yüzde 8 bandında istikrarlı bir paya sahip olduğunu belirterek, 2025 yıl sonu itibarıyla Aliağa’nın yaklaşık 22 milyar dolarlık ihracatla Türkiye ihracatının yüzde 8,2’sini karşılamasının beklendiğini ifade etti. Aynı dönemde Aliağa’nın ithalattaki payının ise yüzde 3,8 seviyesinde olacağının öngörüldüğünü belirten Şimşek, bu verilerin Aliağa’nın ithal ettiğinden daha fazlasını ihraç eden, dış ticaret fazlası veren ve Türkiye ekonomisine pozitif katkı sağlayan net bir ihracat merkezi olduğunu ortaya koyduğunu kaydetti. Meclis Başkanı İsmail Önal başkanlığında düzenlenen toplantıya; İMEAK DTO Aliağa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Adem Şimşek, Aliağa Bölge Liman Başkanı Günhur Şanlı, Aliağa Deniz Liman Şube Müdürü Kadir Sonocak, İMEAK Deniz Ticaret Odası Eğitim Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Görgün, Genel Sekreter Yardımcısı Alper Keçeli, Meclis Üyeleri Burak Atasoy ,Teoman Mustafa Akyol ile Eğitim Müdürü Bahadır Küçük, Şimşekler Gemi Söküm Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı ve İMEAK Deniz Ticaret Odası Merkez Meclis Üyesi Orbay Şimşek ile şube meclis üyeleri katıldı.
Sinop Mardin’in geleneksel tatları Sinop’ta tanıtıldı Güneydoğu Anadolu’nun köklü mutfak kültürü, Karadeniz’de lezzet dolu bir etkinlikle tanıtıldı. Sinop Üniversitesi Turizm Fakültesi ile Sinop ve Sinoplular Gastronomi Derneği iş birliğinde düzenlenen uygulamalı workshopta, Mardin’e özgü geleneksel tatlar Sinoplu öğrenciler ve akademisyenlerle buluşturuldu. Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencileri, alanında deneyimli şeflerin rehberliğinde Mardin mutfağının simge yemeklerinden lebeniye çorbası, etli bulgur pilavı ve zerde tatlısını uygulamalı olarak hazırladı. Etkinlik boyunca öğrenciler hem yöresel mutfak kültürü hakkında bilgi edindi hem de geleneksel pişirme tekniklerini birebir deneyimleme imkânı buldu. Yaklaşık bin kişilik hazırlanan Mardin yöresel yemekleri, Öğrenci Yaşam Merkezi’nde üniversite personeli ve öğrencilere ikram edildi. Yoğun ilgi gören programa Sinop Belediye Başkanı Metin Gürbüz, Sinop Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Sabri Bilgin ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Rıza Bayrak da katıldı. Etkinlikte yapılan değerlendirmelerde, bu tür uygulamalı çalışmaların öğrencilerin mesleki yeterliliklerini artırdığına dikkat çekilerek, Türkiye’nin farklı yörelerine ait gastronomi mirasının yaşatılması ve tanıtılması açısından önemli katkılar sunduğu vurgulandı. Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hasibe Yazıt’ın koordinasyonunda gerçekleştirilen etkinliğe, Sinop ve Sinoplular Gastronomi Derneği Başkanı Muzaffer Elik, Sinop Şube Başkanı Handan Yılmazer Turan, Dernek Genel Sekreteri Yüksel Kalyoncu ile Deniz Ürünleri İşletmecisi Deniz Akpınar da katıldı.