DÜNYA - 15 Aralık 2020 Salı 13:13

Osmanlı hanedan ailesinin en yaşlı erkek üyesi vefat etti

A
A
A
Osmanlı hanedan ailesinin en yaşlı erkek üyesi vefat etti

Osmanlı Hanedan ailesinin en yaşlı erkek üyesi Sultanzade Yavuz Alpan 92 yaşında Beyrut'ta vefat etti.

Osmanlı Hanedanı tarihçisi Dr. İbrahim Pazan’ın, merhumun kızı Sindiye Hanım’dan aldığı bilgiye göre Sultanzade Yavuz Alpan dün gece TSİ 22.30’da tedavi gördüğü Amerikan Üniversitesi Beyrut Tıp Merkezi’nde vefat etti. Son ana kadar merhumun başında olan Sindiye Hanım, babasının kalp yetmezliğinden vefat ettiğini bildirdi. Beyrut Büyükelçiliğinden alınan bilgiye göre Merhum Alpan, 15 Aralık 2020 günü öğle ile ikindi namazı arasında kılınacak cenaze namazından sonra Beyrut’ta toprağa verilecek. Defin merasimi ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Beyrut Büyükelçimiz Hakan Çakıl’ın yakından ilgilendiği öğrenildi.

Sultanzade Yavuz Alpan kimdir?
Sultan Abdülmecid Han’ın tahta geçmeyen oğullarından Şehzade Mehmed Burhaneddin Efendi’nin oğlu Şehzade İbrahim Tevfik Efendi’nin kızı Fatma Zehra Sultan’ın oğludur. Babası Selami Süleyman Alpan Müşir Kazım Paşa’nın oğluydu. Sürgün sırasında 29 yaşında olan Fatma Zehra Sultan, zevci Selami Süleyman Alpan ve kızı 6 yaşındaki Bilun ile önce gemiyle Köstence’ye, oradan Bükreş’e gitti. Orada 6 ay kadar oturduktan sonra Fransa’ya geçtiler. 1 sene Paris’te, 1,5 sene de Nice’te yaşadılar. Damad Selami Süleyman Beyefendi’nin babası Kazım Paşa Hayfa’daki evini onlara verince oraya naklettiler. Merhum Yavuz Alpan 1928 yılında Hayfa’da doğdu. Daha sonra da Beyrut’a yerleştiler. Fatma Zehra Sultan 1965’te İstanbul’da vefat etti. Kabri Çemberlitaş’ta Sultan İkinci Mahmud Han Türbesi haziresindedir. Merhum Yavuz Alpan’ın ablası Bilun Hanımsultan da 17 Ocak 2019 günü sürgünü gören son kişi olarak 100 yaşında Beyrut’ta vefat etmişti.
Eşi 1993’te vefat eden Alpan’ın 1962 doğumlu Sindiye isminde bir kızı ve Aya isimli 8 yaşında bir torunu vardır.

Osmanoğulları nasıl sürgün edildi?
Osmanoğulları için resmî ismiyle “Hilâfetin ilgâ ve Hanedan-ı Osmanî’nin Türkiye Cumhuriyeti memaliki haricine çıkarılmasına dair 3 Mart 1340 (1924) tarih ve 431 numaralı Sürgün Kanunu’nun çıktığı 3 Mart 1924 günü, son padişah Sultan Mehmed Vahîdeddin Han, son halife Abdülmecid Efendi ve şehzade unvanını taşıyan 35 kişiyle birlikte ailenin toplam 37 erkek üyesi bulunuyordu. Sadece saltanat davası güdebilecek bu 37 kişiyi kapsaması beklenirken bizdeki sürgünün kapsamı, başka ülkelerdekinden farklı olarak çok geniş tutulmuştu. Sultan denilen padişah ve şehzade kızları (42 kişi), bu sultanların Sultanzade denilen erkek (16 kişi) ve hanımsultan denilen kız çocukları (15 kişi), ayrıca padişah, halife ve şehzadelerin zevceleri (27 kişi, aslında bu kategoride olanlar, mecbur olmadığı hâlde gidenler sebebiyle daha çoktur) ve sultanların zevçleri (18 kişi) ile birlikte kanunun saydığı kişi sayısı asgari 155'e ulaşmaktaydı. Aralarında Seniha Sultan gibi 72 yaşında pir-i fani olan da vardı, Melike Hanımsultan gibi annesinin kucağında 15 günlük bebek olan da. Sultan çocuklarından evli olanlarının zevç ve zevceleri de kanunda açıkça belirtilmediği hâlde sürgün edilmiştir. Yine kanunen sürgüne gitmesi gerekmediği halde, çocuklarından ayrılamayan anneler, annelerinden ayrılamayan çocuklar, kızı ölmüş bulunduğu için torunlarıyla giden anneanneler, kalfa, ağa, mürebbiye, muallim gibi efendilerinden ayrılamayan ve bendegân denilen hizmetlilerle birlikte gerçek sürgün sayısı 250'yi buluyordu.

Sürgün Kanunu
Sürgün Kanunu 13 maddeyi ihtiva ediyordu. 3. maddede “İkinci maddede mezkûr kimseler işbu kanunun ilanı tarihinden itibaren azami on gün zarfında Türkiye Cumhuriyeti arazisini terke mecburdurlar” deniyordu. Ancak kanun kapsamına giren hanedan üyeleri ve mensuplarından, o sırada hasta yatağında yatmakta olan Sultan Beşinci Murad Han’ın kızı Fatma Sultan ile eşi ve üç çocuğu hariç hiçbirisi sözü edilen 10 günlük süreyi kullanamamışlardır. Kanun, 6 Mart 1924 tarihli Resmî Cerîde'de (Gazete'de) yayınlandığına göre vatanı terk için son gün 15 Mart olmalıydı. Hâlbuki Halife Abdülmecid Efendi’ye, daha kanunun Meclis’te kabul edildiği gün, gece yarısı tebliğ yapılıp oğlu Ömer Faruk Efendi, kızı, zevceleri ve üç kişilik maiyetiyle 4 Mart sabahı Dolmabahçe Sarayı'ndan alınarak otomobil ile Çatalca'ya getirilip Simplon Ekspresi'ne bindirildiler. Vatanı terk için kanun kapsamındaki bütün kişilere 4 Mart günü tebliğ yapılarak şehzadelere 6 Mart akşamına kadar, sultanlara ve diğerlerine ise 1 hafta mühlet verilmişti. Pasaportların zamanında hazırlanamaması, Mısır’a gitmek isteyenlere İngiltere Sefaretinin vize vermemesi, tren ve gemilerin kalkış saatlerinin getirdiği kısıtlamalar gibi sebeplerle verilen bu mühletler birkaç gün uzamıştı. Yine de 12 Mart günü bittiğinde, o sırada zaten yurt dışında olanlar ile Fatma Sultan ve ailesi haricinde, kanunun saydığı kişilerin tamamı vatan topraklarını terk etmiş bulunmaktaydı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Küçük Ateş’in ölümden döndüğü kavşakta babası da kazadan kıl payı kurtuldu Antalya’da babaannesi ile beraber kreşe giden 3 yaşındaki Ateş Soyipek’in, yaya geçidinden geçmek istediği sırada motosikletin çarpması sonucu kaval kemiği kırıldı. Hastanede süren tedavilerinin ardından küçük Ateş bacağı alçılı taburcu olurken, kazanın meydana geldiği yaya geçidini kullanarak yolun karşısına geçmek isteyen baba Serkan Soyipek ölümden döndü. Baba Serkan Soyipek, yaya geçidinde dakikalarca bekledikten sonra karşıya geçebildi. Olay, geçtiğimiz cuma günü sabah saat 08.15 sıralarında Muratpaşa ilçesi Meydan Kavağı Mahallesi Avni Tolunay Caddesi üzerinde meydana geldi. Alınan bilgiye göre; babaanne Suzan Soyipek torunu Ateş Soyipek’i (3) kreşe bırakmak için yaya geçidini kullanarak yolun karşısına geçmek istedi. Bu sırada sürücüsü öğrenilemeyen 10 AJH 386 plakalı motosiklet küçük çocuğun da içerisinde olduğu bebek arabasına çarptı. Kazanın ardından bebek arabası içerisinde acı içerisinde yerde kalan Ateş için olay yerine sağlık ekibi sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan Ateş, bir özel hastaneye kaldırıldı. Yapılan MR ve tomografi görüntülemesinde kaval kemiğinde kırık tespit edildi. Küçük Ateş, hastanede süren tedavilerinin ardından taburcu edilerek eve geldi. Bir bacağı alçıda olan küçük çocuğun yüzünde de morluklar oluştuğu görüldü. "Bize o yolda hiç saygı duymuyorlar" Yaşanılanları anlatan babaanne Suzan Soyipek, "Biz torunumla birlikte evden çıktık, yaya geçidinden karşıya geçmek istedik. Otomobiller durdu, yaya yolunda öncelik benimdi. Bu sırada hızla bir motosiklet geldi, geldiği gibi de torunumun içerisinde bulunduğu arabaya çarptı. Çocuğum elimden fırladı, ben de sürüklendim. Sağlık ekipleri hastaneye götürdü, torunumun çığlıkları aklımda duruyor. Bize o yolda hiç saygı duymuyorlar. Bundan birkaç gün önce de aynı sorunu yaşadım. Çok tehlikeli bir yol. Bir çözüm bekliyoruz, benim çocuğum kurtuldu. Biz orayı çok sık kullanıyoruz, bir üst geçit ya da ışık istiyoruz" dedi. "Az daha canından oluyordu" Yaşanılanların ardından olay yerine giden baba Serkan Soyipek ise yaya geçidinden karşıya geçmek istedi. Genç adamı dakikalarca bekledikten sonra karşıya geçebildi. Bu sırada bir otomobil dururken, bir başka otomobil ise son anda fark ederek durabildi. Sürücünün korna çalarak yol vermek için duran sürücüyü uyardığı görüldü. "Oğlumun yaşadığı durumu az daha kalsın ben de yaşıyordum" Oğlunun yaşadığı kazayı anlatan Serkan Soyipek, "Oğlum babaannesi ile buradan geçmek isterken motosiklet çarpıyor. Otomobiller o sırada duruyor. Şu an evde tedavisi devam ediyor. Bizim her zaman söylediğimiz bir şey var, burada daha öncede kazalar oldu. Biz çok başvuru yaptık, buraya üst geçit ya da ışık yapılması lazım. Biraz önce ben de karşıya geçmek için geldim ve dakikalar sonra karşıya geçebildim. Bu sırada arkadan gelen bir sürücü hem duran arkadaşa kornaya bastı, hem de diğer taraftan geçmeye çalıştı. Oğlumun yaşadığı durumu az daha kalsın ben de yaşıyordum. Burada okullar var, burayı her sabah ve akşam öğrenciler kullanıyor. Çocuklarımız güvende değiller, tek istediğimiz bu önem arz etsin. Önlemler alsın, benim çocuğum kurtulduğu için şükrediyorum ama başka çocukların canı yanmasın" sözlerine yer verdi.
Ağrı Ağrı Umut Kervanı Derneği, ihtiyaç sahibine aileleri yalnız bırakmıyor Ramazan ayında yürütülen çalışmalar ile raporunu açıklayan Ağrı Umut Kervanı Derneği yaklaşık 2 milyon TL değerinde yardım yaptı. Yılın her döneminde yardım çalışmasını sürdüren Ağrı Umut Kervanı Derneği ihtiyaç sahiplerine ulaşıyor. Hayırseverlerin yardımlarını ihtiyaç sahiplerine ulaştıran dernek Ramazan ayı raporunu açıkladı. Ramazan ayı boyunca binlerce ihtiyaç sahibine ulaşan dernek, toplamda 1 milyon 890 bin TL değerinde yardım yaptı. Çalışmalar ile ilgili açıklama yapan Ağrı Umut Kervanı Derneği üyesi Deniz Koçuk, çalışmaları kapsamında gıda kolisi, nakdi, kırmızı ve beyaz et yardımında bulunduklarını söyledi. Koçuk, "Ağrı Umut Kervanı Derneği olarak yardım çalışmalarımız devam ediyor. Yılın her dönemi ve ayında hayırseverlerin bağışlarını ihtiyaç sahibi ailelerimize ulaştırıyoruz. Bu bağışın adı bazen nakdi bazen gıda bazen giyim, et ya da ev eşyası olabiliyor. Bu anlamda ihtiyaç sahibi ailelerimizin ihtiyaçlarını elimizden geldiği kadarıyla karşılamaya çaba gösteriyoruz. Her ay sürdürdüğümüz çalışmalar Elhamdulillah Ramazan ayında zirveye ulaşmaktadır. Ramazan ayında yapmış olduğumuz çalışmalar kapsamında binlerce ihtiyaç sahibi ailelerimize ulaştık. Bunları kategori halinde sunacak olursak 1000 aileye 1000 TL vermek üzere 1 000 000 TL nakit yardımını ulaştırdık. 1000 aileye 800 bin TL değerinde gıda kolisi ulaştırdık. 100 ihtiyaç sahibi yetim çocuğa 1000 TL’den 100 bin TL değerinde giyim yardımında bulunduk. 100 aileye 2’şer kilodan 80 bin TL değerinde et dağıtımı yapıldı. Toplamda 1 milyon 980 bin TL değerinde yardımda bulunduk" dedi. Şimdiden Kurban Bayramı kapsamında çalışmalarına başladıklarını belirten Koçuk, "Yardım çalışmalarımız devam ediyor. Bütün ihtiyaç sahibi ailelere ulaşana kadar çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Önümüzde Kurban Bayramı var. Bu konuda hayırseverlerin duyarlılığını bekliyoruz. Hedefimiz Kurban Bayramında bütün ihtiyaç sahiplerine et dağıtımını gerçekleştirmek olacak. Yaklaşan Kurban Bayramı çalışmalarını başlatmış olduk." ifadelerini kullandı.
Sakarya Okul müdürü ile yardımcısının darp edilmesini eğitimciler protesto ederek kınadı Sakarya’nın Hendek ilçesinde İmam Hatip Ortaokulu’nda okul müdürü ve yardımcısını darp edilmesine ilişkin bir araya gelen eğitimciler yaşanan olayı protesto ederek kınadı. Hendek İmam Hatip Ortaokulu’nda meydana gelen olayda, okulda öğrenim gören bir öğrencinin velileri, okula gelerek okul müdürünü ve müdür yardımcısını henüz belirlenemeyen sebepten dolayı darp etti. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye sevk edilen polis ekiplerince F.K. ile S.K. isimli şüpheliler gözaltına alındı. Emniyetteki işlemleri sonrasında adliyeye sevk edilen şüpheliler, "Kamu Görevlisine Karşı Silahla Kasten Basit Yaralama" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Hususa ilişkin olarak okulun önüne gelen eğitimciler, yaşanan olayı protesto ederek kınadı. “Öğretmenimizi okul içinde darp etmeleri tam anlamı ile eşkıyalıktır” Eğitimciler adına açıklama yapan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Sakarya Şube Başkanı Murat Mengen, “Geçtiğimiz gün ilçemiz Hendek İmam Hatip Ortaokulu’nda yaşadığımız ve biz eğitim çalışanlarını derinden üzen şiddete yine ve yeniden şahit olduk. Hendek te kendisini veli zanneden kişi ve çete üyesinin, bir eğitim yuvasında, iletişimi ve çözümü şiddette bularak okul müdürümüzü ve sosyal bilgiler öğretmenimizi okul içinde darp etmeleri tam anlamı ile eşkıyalıktır. Eğitim çalışanlarına dönük şiddetin soruşturulması ciddiyetle yapılmalı, cezalar da, sosyal sonuçları da ağır olmalıdır. Biz eğitim çalışanları olarak ne bu tip olayları basında görmek, ne şahit olmak, ne de yaşamak istemiyoruz” dedi.