GÜNDEM - 27 Şubat 2017 Pazartesi 12:36

Öz “Bu millet bir kaosa sürüklenemez çünkü biz birlik ve beraberliğin ne demek olduğunu 15 Temmuz’da gördük"

A
A
A
Öz “Bu millet bir kaosa sürüklenemez çünkü biz birlik ve beraberliğin ne demek olduğunu 15 Temmuz’da gördük"

Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile ilgili yapılacak olan referandum için toplumda yaşanan evet-hayır çatışmasıyla ilgili olarak konuşan Sosyolog İsmail Öz, “Evet-hayır referandumunu bir kaos zeminine taşımak isteyenler istediklerini yapamayacak. Çünkü bu millet birlik ve beraberliğin ne demek olduğunu daha çok kısa zaman önce 15 Temmuz’da yaşadı” diyerek önemli yorumlarda bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde yapılacak olan değişikliklerle ilgili halk, 16 Nisan’da evet-hayır diyerek seçimini yapacak. Her seçimde olduğu gibi yine toplumda evet diyenler ile hayır diyenler arasında bir ayrışma başladı. Yaşanan bu tartışmalar ve ayrışmalarla birlikte, “iç savaş çıkabilir” yorumları da gelmeye başladı. “Bu süreç olağan bir durum ve bizi iç savaşa sürüklemez” diyen İsmail Öz de, “Evet-hayır kampanyası üzerinden düşündüğünüzde, herkes kendi oylarını veya tabanını konsolide etmek üzere sertleştirilmiş bir dil kullanılıyor olabilir. Bu diğer seçimlerde de her zaman olageldi. Yani diğer gruplardan kendilerini daha farklı görmek isteyen kişiler ya da gruplar, safları daha da sıklaştırmak için ve kendi tabanından diğer tarafa oy gitmesini engellemek için kullandıkları dili sertleştirebiliyorlar. Bu şekilde de asıl konuların tartışılmasını kendilerince azaltmaya çalışıyorlar. Eğer siz tabloyu bu kadar sertleştirir ve aradaki farkları bu kadar ayrıştırıcı bir zemine taşırsanız, o zaman insanların birbirlerini dinleme veya birbirlerine ikna olma süreçlerinin önünü tıkamış olursunuz. Amaçlananın da bu olduğunu düşünüyorum” dedi.

“Biz aslında bir anlamda devletle aramızdaki hukuku ve sözleşmeyi revize ediyoruz”

Yapılacak olan referandumun herkes tarafından iyice analiz edilmesini gerektiğine değinen Öz, “‘Bu anayasa değişiklikleri ne getiriyor?’ ya da eski ve yeni maddeler arasındaki farklılıklar iyice karşılaştırıldığı zaman insanlar zaten yaptıkları analoji ile neyin doğru neyin yanlış olduğunu görebilirler. Fakat birileri, bu somut ve elle tutulabilir zemini ortadan kaldırarak insanları bir kavram analizinin içerisine çekerek gerçeklerden koparmaya çalışıyor. Bundan önceki seçimlerde de bu vardı. Biz aslında bir anlamda devletle aramızdaki hukuku diğer bir ifadeyle sözleşmeyi revize ediyoruz. Anayasanın önemine dair hepimiz zaten bilinçliyiz. Bunun önemsizliğini kimse vurgulayamaz. Fakat iyi bir analiz iyi bir tahlil ortaya koyduğunuzda, zaten bundan önceki sistemin bu ülkeye çok fazla huzur getirmediği ile ilgili tablo ortadadır” diye konuştu.

“Tartışma çok farklı taraflardan yürütülmeye çalışılıyor”

Öz aynı zamanda, “Bunun yanı sıra tartışma çok farklı bir taraftan yürütülmeye çalışılıyor. ‘Biz geleceğe dönük, kişilere endeksli olmayan, çok daha nesnel metin ortaya koyalım’ diyenlerin, aslında dayandıkları temel bir nokta var. Bu, insana odaklı bir zeminde dillendirilen bir cümle. ‘Recep Tayyip Erdoğan’ı biliyoruz ve görüyoruz ama Tayip Erdoğan’dan sonra ya bir diktatör gelirse’ diyerek, Sayın Cumhurbaşkanı’nın siyaseten gücünü, bugün durduğu pozisyonun çok güçlü olduğunu zımnen vurgulayan ve bir anlamda da AK Parti seçmenin hoşuna da gidebilecek ama altında da Hayır’ı güçlü kılmaya çabalayan ifadeler kullanılıyor. Dolayısıyla görüyoruz ortada bir sistem tartışması değil, kişi odaklı bir tartışma var” ifadelerini kullandı.

“Eğer bir lider problemi varsa bu parlamenter sistem içinde de geçerlidir”

Öz açıklamalarına şu şekilde devam etti;

“Ben Türkiye’nin bir lider problemi olduğunu düşünmüyorum. Fakat birileri bu ülkenin bir lider problemi olduğunu düşünüyorlarsa, o zaman bu lider problemi Parlamenter Sistem içinde geçerlidir. Bizler, zamanında parlamenter sistemde lider probleminin daha sıkıntılı süreçler getirdiğini de biliyoruz. Bugün farkında olmasalar da aslında parlamenter sistemin getirdiği sıkıntılar ve arızalar sebebiyle toplum hep umutsuz bir zeminde bırakılmaya zorlanıyor. Yani toplum üzerinde ya şöyle olursa, ya böyle olursa diye bir paranoya oluşturmak yerine bir eleştiri gözüyle bakabilmek, olayları bir eleştiri zemininde değerlendirebilmek, beynimizi hipnotik bir zeminden çıkarıp olayları görerek değerlendirmek başka bir şeydir, topluma bir vehim püskürterek veya enjekte ederek bir paranoya hali çıkarmak başka bir şeydir.”

“Geçmişte Amerika’daki başkanlık sistemine hayranlık duyanlar bugün o sistemi yerle yeksan ediyorlar”

“Hayır zemininde tartışma yürütenler, geçmişte Amerika’daki başkanlık sistemini adeta kutsarken ve adeta onu mübarek bir zemine taşırken, bugün ne yazık ki Amerika’daki başkanlık sistemini neredeyse yerle yeksan edecekler. Sırf Sayın Cumhurbaşkanı’nın üzerinden bu tartışma yürütüldüğü ve merkeze O konduğu için tartışma bambaşka bir tarafa gidiyor. Zamanında Amerika’daki başkanlık sistemi iyiydi de, şimdi niye kötü oluyor. Tepkiler tamamen kişi odaklı ve tamamen getirilmek istenen sistemin tartışılmasını engellemek üzere bir algı oluşturma çabası. Fakat toplumda bunların reel anlamda bir karşılığı da yoktur. Bu mücadeleyi akamete uğratmak, toplumda bu infial zeminini oluşturmak ve bu toplumda bir paranoya zemini oluşturmak isteyenler, tam da 15 Temmuz’u bize yaşatan zihniyetin hâlâ aramızda yaşayanlarının içimize püskürttüğü hasarlı düşünceden kaynaklanıyor. Çünkü biliyorlar ki bu sistem değişikliği olursa Türkiye daha hızlı yol alacak ve daha hızlı karar alma süreçlerine girecek. Bunları çok iyi bildikleri için istemiyorlar. Fakat toplum bunu çok iyi hissettiği için bu tuzağa düşmüyor. Ne yapılırsa yapılsın, millet doğru olan analojiyi yapacaktır. Neden ‘evet’ ya da neden ‘hayır’ demesi gerektiğini kendi aklı ve mantığıyla yargılayacaktır. Paranoya oluşturmaya çabalatan cümlelerin, bu toplumda umutsuzluğa sevk edici bir gücü olamaz. Çünkü bu millet birlik ve beraberliğin ne demek olduğunu daha çok kısa zaman önce 15 Temmuz’da yaşadı.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Balıkesir Eski Başkan Yılmaz’dan borç iddialarına yanıt CHP’li Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın’ın Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin ve şirketlerinin borcunu açıklamasının ardından AK Partili eski Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz ilk açıklamasını yaptı. Yaklaşık 15,5 milyar TL olarak açıklanan borç hakkında Yücel Yılmaz, "Bu rakamlar konusunda anlaşabilmemiz mümkün değil. Burada ciddiye alınacak tek şey var. Sayıştay raporları. Toplam 3 milyar 500 milyon borç var” dedi. AK Parti Balıkesir İl Başkanlığında düzenlenen basın toplantısında konuşan eski başkan Yücel Yılmaz, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın tarafından açıklanan 15 milyar 428 milyon 985 bin 173 TL’lik borç tablosu hakkında konuştu. 15 milyarlık bir borcun olmadığını iddia eden Yücel Yılmaz, “Balıkesir’i hem Türkiye’de hem de dünyada gururla temsil ettik. Biz millete hizmet etme uğrunda yola çıkarken eleştirilmeyi de göze aldık. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, çok güçlü bir belediye. Şehri, bütçeyi, milletimizi ve şehrimizin imajını zedelediğimiz bir şey olduğunu düşünmüyoruz. Bir borç yükünden bahsediliyor. Bu rakamlar konusunda anlaşabilmemiz mümkün değil. Burada ciddiye alınacak tek şey var. Sayıştay raporları. Sayıştay’ın denetlediği raporda piyasa borçları 767 milyon 368 bin 747 lira. SGK prim borçları (yapılandırılmış) 14 milyon 494 bin 75 lira. Vergi dairelerine yapılandırılmış borç 28 milyon 512 bin 753 lira ve bankalara kredi borcu da 2 milyar 689 milyon 666 bin 416 lira olmak üzere toplam 3 milyar 500 milyon borç var. Ama iddia edildiği gibi 15,5 milyarlık borç yok” dedi. “Balıkesir’i Türkiye’ye rezil etmeyin” diyerek sözlerine devam eden Yücel Yılmaz, “Genel Merkezinizin talimatıyla hareket etmeyin. Fırıntaş vergi rekortmenliğinde 5. şirket. CHP’li milletvekilleri Serkan Sarı ve Ensar Aytekin, ‘Haklarımızı arayacağız’ dedi. Aramazsanız namertsiniz. 15,5 milyar liranın kayıp olduğunu iddia ediyorsanız tek tek açıklayın. Ben başkanken bir iş grubuyla, bir siyasi partiyle asla bu şehri gündeme kavgayla, gereksiz polemiklerle getirmedim. Bürokratlarımızın duruşuyla, hizmetlerimizle ve yaptığımız işlerle şehri ayakta tuttum. Korkuyorum Balıkesir’in huzuru bozulacak. Orada başka dışarda başka konuşan bir Belediye Başkanı olmaz. Balıkesir’in bütün şirketleri, alışverişleri, kasa giriş ve çıkışları denetime tabidir. Ailene yalan söylemezsiniz. İdare edeceksin. Biz kazansak bunu idare edecektik. Eğer bir yanlış görüyorlarsa savcılığa versinler. Bizim alnımız açık. Bu imzaları da biz atmadık. Şu anda orada olan memur arkadaşlarımız attı. Siyasetin çirkinleşmesine Balıkesir’de müsaade etmemek lazım. Balıkesir güzellikleriyle, coğrafyasıyla, peyniriyle anılsın. Bu tür çirkinlikler, iş bilmezlikle, mağduriyet edebiyatıyla anılmasın” ifadelerini kullandı.
Aksaray Can derdini unutup, yüz derdine düştü Aksaray’da kamyonetin kamyona arkadan çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında kamyonette sıkışan yaralı feryat ederken, kendisine müdahale eden sağlık görevlilerine “Yüzüm çok mu kötü?” diye sorup üzüntüsünü dile getirdi. Kaza, Aksaray Nevşehir karayolunun 2. kilometresinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Nevşehir’den Aksaray istikametine seyreden Y.I. (42) idaresindeki 68 ACE 938 plakalı Fiat marka hafif ticari araç sağ ön tarafından, önünde seyreden F.Ç. (27) yönetimindeki 68 ABV 495 plakalı kamyonun kasasının sol tarafına arkadan çarptı. Çarpışmanın etkisiyle hafif ticari aracın önü hurdaya dönerken, sağ ön koltukta yolcu olarak bulunan C.Y.A. (28) araç içinde sıkıştı. Feryat eden yaralıya ilk müdahale diğer araç sürücülerinden geldi. Vatandaşlar yaralı sürücünün sıkışan bacağını kurtarmaya çalışırken, yaralı zaman zaman büyük acı yaşadı. Kaza ihbarı üzerine olay yerine polis, itfaiye, Ulusal Medikal Kurtarma (UMKE) ve sağlık ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ve UMKE ekipleri yaralıya ilk müdahaleyi kamyonet içinde yaptı. Damar yolu açılıp serum bağlanan yaralı kamyonet içinde zaman zaman feryat ederek yardım istedi. Sağlık ekipleri yaralının bilincinin açık kalması için sürekli olarak sohbet edip sorular sorarken, yaralı C.Y.A. bir ara acısını unutup sağlık ekiplerine, “Yüzüm çok mu kötü” diye sordu. Sağlık ekiplerinin yaralıya küçük bir çizik olduğunu söylemesine rağmen yaralı “Tüh” diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Aksaray Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü ekiplerinin olay yerine gelmesiyle yaralı şahıs yarım saat süren kurtarma çalışması sonucu sıkıştığı yerden çıkartıldı. Araç içerisinden çıkartılan sürücü bu sırada kollarıyla aracın üzerinden tutunarak, “Beni biriniz kucağınıza alın” diye yardım istedi. Önce sedyeye ardından da ambulansa taşınan yaralı Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine kaldırıldı. Burada tedavi altına alınan yaralının sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. Kamyon sürücüsü ve kamyonet sürücüsü ise ifadeleri alınmak üzere polis merkezine götürüldü. Kazayla ilgili Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığınca tahkikat başlatıldı.