SAĞLIK - 12 Ocak 2022 Çarşamba 11:58

Pandemi döneminde uyku sorunları arttı

A
A
A
Pandemi döneminde uyku sorunları arttı

Uyku saatlerinin esnek hale gelmesi, fiziksel hareketin azalması ve ekran karşısında geçirilen sürenin uzaması pandemi dönemine has bir uykusuzluk sorununa yol açmasına neden olduğu ortaya çıktı. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Kaynak, koronasomnia olarak adlandırdığı bu durum nedeniyle yaşanan uyku sorunlarının toplumun yüzde 70’inde ortaya çıktığını söyledi.

Pandemi döneminde uzun süre evde kalmak, güneş ışığından yararlanamamak, fiziksel aktivitenin azalması ve bilgisayar, telefon ve tablet ışığına maruz kalmak, uyku sorunlarının da artmasına yol açtığı öğrenildi. Acıbadem Bodrum Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Kaynak, Covid-19 salgını döneminde uyku kalitesinin bozulduğundan şikayet edenlerin oranının yüzde 70’ler düzeyinde olduğunu belirterek “Pandemi döneminde istediğimiz saatte yatıp kalkma saatlerindeki esneklik ve günlük ritmin bozulması uyku kalitesini olumsuz etkiliyor. Koronasomnia olarak adlandırabileceğimiz bu durum özellikle geç yatıp geç kalkanları etkiliyor. Derin uykunun azalması da yağ ve şeker metabolizmasının bozulmasına, vücutta yağlanmaya neden oluyor” dedi. Prof. Dr. Kaynak, sağlıklı bir uyku yapılması gerekenleri anlattı.

Beyaz ışık, melatonini engelliyor

Vücudumuzun 24 saatlik günlük ritme güneş ışığı ile uyum sağladığına dikkat çeken Prof. Dr. Kaynak, “Güneş ışığı sabahları uyanmamızı ve güne adapte olmamızı sağlar. Akşam havanın kararması ile birlikte uygu için gereken melatonin hormonunu salgılanmaya başlar. Melatonin hormonu, uyku saatinin geldiğini beyindeki uyku merkezine bildirir. Beyaz ışık ise bu hormonun salgılanmasını engellediği için uyku saati sinyalinin oluşmasını da önler” diye konuştu.

Günlük rutinler içinde önemli bir yere sahip olan uyku süresinin pandemi döneminde ortadan kalkan iş ve sosyal zorunluluklar nedeniyle çok değiştiğini kaydeden Prof. Dr. Kaynak, “Gece geç yatıp geç kalmak alışkanlığı çok görülüyor. Henüz tam olarak normal hayata dönülmediği için bu durum rahatsızlık vermese de mesainin ve sosyal zorunlulukların başlaması ile birlikte geç yatıp kalmaya alıştırdığımız bedenimiz yeni duruma uyum sağlamakta zorlanabilir” uyarısında bulundu.

Uyanıklık süresi iki kat fazla algılanıyor

Sabah geç kalmanın ruh halini de olumsuz etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Kaynak, gün içinde yatakta geçirilen sürenin de arttığını belirterek bu durumun yol açtığı sonuçlar hakkında şunları söyledi:
“Pandemi öncesi uyku için zamanımızın yetmediğinden yakınanlar fazlaydı. Covid-19 döneminde ise yatakta geçirilen süre arttı. Gün içerisinde de yatar pozisyonda daha fazla zaman geçirilir oldu. Ancak kişinin uyku süresi genetik olarak belirlenmiştir ve her birimiz için farklıdır, değiştirilemez. Bu da kendi isteğimizle uyku süremizi uzatamayız anlamına gelir. Bir başka önemli nokta da yataktaki uyku ve uykusuzluk süresini çok farklı olarak algılamamız. Örneğin, 9 saat yatakta kalıp 7 saat uyuyan kişi, 2 saatlik uyanıklık süresini 4 saat olarak, uykudaki 7 saati de 3-4 saat olarak algılar. Bu durumda insanlar, geçmişle aynı süre uyumasına karşın uyku sürelerinin daha az olduğunu hisseder ve uykusuzluk yakınmaları artar.”

Kaliteli uyku kriterleri

Yattıktan 5-10 dakika sonra uykuya dalmanın, gece boyunca rahat uymanın, sabah dinlenmiş kalkmanın ve günlük aktiviteleri rahat sürdürmenin kaliteli uyku göstergesi olduğunu anlatan Prof. Dr. Kaynak, sözlerine şöyle devam etti:

“Bazı uyku hastalıkları uyku süresince ortaya çıkar ve hastanın sabah yorgun uyanmak dışında hiçbir şikayet yoktur. Örneğin huzursuz bacağı olan hastaların birçoğu uyurken uykuda periyodik bacak hareketleri nedeniyle gece içinde mikro uyanıklıklar yaşar ve sabahleyin yorgun kalkıp gün içinde yorgun ve uykulu olurlar. Bu nedenle herhangi bir uyku şikayetiniz olmasa bile sabahları yorgun kalkmanın ve gün içinde yorgun olmanın uyku hastalığının belirtisi olduğunu fark edip bir uzmana başvurmak önemli.”

Uykunun bağışıklık sisteminin güçlendirmede önemli bir etkisi olduğunu ve uzun süreli uykusuzluk dönemlerinin kişiyi hastalıklara daha açık hale getirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Kaynak, “Korona döneminde de yeterli ve kaliteli uyku alınmaması, koronaya yakalanma riskini de dolaylı olarak artırabilir” dedi.

Eren Ayhan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Eskişehir Türk Ocağı 2024 Milli Kültür Bilgi yarışmasının final etapları düzenlendi Eskişehir Türk Ocağı’nın düzenlediği Milli Kültür Bilgi yarışmasında, liselerde Eskişehir Atatürk Lisesi, ortaokullarda ise Şehit Teğmen Subutay Alkan Ortaokulu şampiyon oldu. Eskişehir Türk Ocağı ile Millî Eğitim Müdürlüğünün iş birliğiyle yapılan Millî Kültür Bilgi yarışması final turları düzenlendi. Ortaokullar Arası 17’inci, Liseler Arası 2’inci kez yapılan yarışmaya, Millî Eğitim Müdürü Sinan Aydın, Millî Eğitim Müdür Yardımcısı Muhammet Büyük, finale kalan okulların idareci, öğretmen ve öğrencilerinin katılımıyla Hacı Süleyman Çakır Kız Anadolu Lisesi salonunda gerçekleşti. Yarışma sonunda Liselerde, Eskişehir Atatürk Lisesi 1. olurken, Cevat Ülger Uluslararası İmam-Hatip Lisesi 2., Eskişehir Eti Sosyal Bilimler Lisesi 3. ve Eskişehir Anadolu Lisesi 4. oldu. Ortaokullarda ise Şehit Teğmen Subutay Alkan Ortaokulu 1. olurken, Vehbi Koç Ortaokulu 2., Dr. Halil Akkurt Ortaokulu 3. ve Ali Fuat Cebesoy Ortaokulu 4. oldu. Yarışmaların ardından ödül töreni gerçekleştirilirken, Türk Ocağı Başkanı Nedim Ünal, çocukların yetişmesinde emeği geçenlere teşekkür ettikten sonra milli kültürün önemine değindi. Milli Eğitim Müdürü Sinan Aydın, "Bu tür yarışmaların çocuklarımızın milli kimlikleri için önemli olduğunu, ister Türk Ocağında ister okulların kendi bünyesinde, ister sınıf düzeyinde olsun bu tür yarışmaların devam etmesi gerekir” dedi. Yarışmacı öğrencilere madalya, başarı belgesi, kitap ve para ödülü verilirken, okul müdürlüklerine ise plaket ve teşekkür beratı takdim edildi.
İstanbul "Hatırla" sergisi Esenler’de kapılarını açtı Esenler Belediyesi, milli şair Mehmet Akif Ersoy’un “Safahat” adlı eserindeki kelimeler kullanılarak dilimizin zenginliklerini tipografi sanatı ile ortaya koyan “Hatırla" sergisinin açılışına ev sahipliği yaptı. Esenler Belediyesi, milli şair Mehmet Akif Ersoy’un şiirlerini bir araya getirdiği Safahat’ı tipografi sanatıyla buluşturan “Hatırla” adlı serginin açılış programına ev sahipliği yaptı. Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleşen serginin açılış töreni, ESEV Genel Sanat Yönetmeni Abdülbaki Kömür, eserleri sergilenen Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi öğretim görevlisi Yasin Avcı ve çok sayıda sanatseverin katılımıyla gerçekleşti. Türk edebiyatında en çok baskısı yapılan eserlerin başında gelen Safahat’taki kelimeler seçilerek Türkçemizin zenginliklerini tipografi sanatıyla ortaya koyan 17 eser, 26 Mayıs’a kadar ziyaret edilebilecek. "Kelimelerin bir ruhu var" Serginin açılış töreninde konuşan ESEV Genel Sanat Yönetmeni Abdülbaki Kömür, kültürümüzde dilin çok önemli olduğunu söyleyerek, “Kelimelerin de bir ruhu vardır. Yaşanmışlığın sonucu ortaya çıkan terimlerdir. Anlam taşıyan sözcüklerdir. Ancak geçmişte kullanılan kelimeler hayatın her anını kuşatan kavramlardı. Eğer hayatı, hiçliği, uzayı ve aklımıza gelebilecek her şeyi yaratan Allah ise kelimeleri de Allah’tan bağımsız düşünemeyiz. Geçmişte bu toplumda yaşayan insanlar kavramları Rableriyle irtibatlı kullanmışlardır. Bu kavramları, bu hayat biçimlerini gençlere de anlatmamız lazım. Onların anladığı dille konuşmalıyız. Onların anladığı dil ise sanat, edebiyat, spor. Bunların arasına koyup da vermeliyiz. Bu hususta teşebbüste bulunan Yasin beyi ve sanatçılarımızı tebrik ediyorum” dedi. "Derin anlamlar taşıyor" Eserleri sergilenen Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi öğretim görevlisi Yasin Avcı ise, “Bazı kelimeler günlük kullanımından daha derin anlamlar taşıyor. Eser kelimesi üzerinden bir tanımlama yapmak istiyorum. Eser kelimesinin manası, aslında bir emek sonrası ortaya çıkan üründür. Daha derin manası ayak izi demektir. Yani bir emek sonrası ortaya çıkmasından ziyade eser, dokunduğumuz her şeydir. Dokunduğumuz her şey olduğu için bu nedenle çok dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü dokunduğumuz her şeyde bizden bir iz kalıyor. Bugün ben de bir ayak izini kaydetmek için böyle bir çalışma içerisine girdim. İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un ‘Safahat’ adlı eserinde bulunan 17 kelimeyi tipografi sanatıyla ifade etmeye çalıştım. Serginin açılışına katılan herkese çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.