ASAYİŞ - 10 Ağustos 2022 Çarşamba 23:39

Paramedik çift, plajda boğulma tehlikesi geçiren çocuğu hayata döndürdü

A
A
A
Paramedik çift, plajda boğulma tehlikesi geçiren çocuğu hayata döndürdü

Bartın’ın Hatipler plajında denizde boğulma tehlikesi geçiren bir çocuk, paramedik bir çiftin müdahalesiyle hayata döndürüldü.

Hatipler plajında serinlemek için denize giren 11 yaşındaki Y.A.Y. ve 13 yaşındaki E.Z. bir anda dalgaların arasında kaldı. Kıyıya dönemeyen çocukların yardım çığlıkları üzerine plajda görevli cankurtaranlar jetskilerle gençlerin bulunduğu bölgeye ulaştı. Cankurtaranlar tarafından kıyıya çıkarılan gençlerden Y.A.Y.’nin bilinci ve solunum yolunun kapalı olduğu anlaşıldı.

Tatil için Karabük’ten Bartın’ın Hatipler plajına gelen Karabük İl Sağlık Müdürlüğün 112 servisinde paramedik olarak görevli Ramazan Özduran ve eşi Y.A.Y.’nin solunum yolunu kaşıkla açıp suni teneffüse başladı. Bir süre sonra nefes almaya başlayan Y.A.Y., kısa süre içinde bölgeye ulaşan 112 ambulansı ile Bartın Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı.

Eşiyle birlikte boğulma tehlikesi geçiren genci hayata döndüren Ramazan Özduran olay anında yaşananları anlatarak, “Karabük İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı İl Ambulans Servisi Başhekimliğinde paramedik olarak çalışmaktayım. Eşimde Karabük 112’de paramedik olarak çalışmakta. İzinli olduğum günde nöbet boşluğumda Bartın’a Hatipler plajına tatile gelmiştim. Eşim plajda kumsaldaydı ben manavdan bir şeyler alıyordum. Sonra oradan bağrışmalar geldi. Boğulma vakası var dediler plajda. Herkes bir yere doğru koşmaya başladı. Ben manavdan poşetlerimi bırakıp denize doğru koşmaya başladım. Ben plaja geldikten sonra bir kişi sudan çıkarılmış şekildeydi. Önce onun yanına koştum. Gittim, yanına gittiğimde bilinci açık, genel durumu iyiydi. Uygun pozisyon vermişler.

Sorulara filan yanıt veriyordu genel durumu gayet iyiydi. Oradan çıktıktan sonra bir tane daha var dediler. Onun durumu daha kötü dediler. Biraz sol tarafımdaydı, ilk hastaya göre biraz daha sol taraftaydı. Onun yanına gittiğimde eşim hastanın yanındaydı zaten. İlk müdahalesine başlamış, uygun pozisyonu filan vermişti. Solunum yoktu, nabız vardı, bilinci kapalıydı. Hava yolu kapalıydı hava yolu tıkanıktı. Uygun pozisyonu verdi sonra işte hava yolu tıkanıklığını açmak için oradan restorandan, yakın çevreden halktan bir kaşık istedik. Bir kaşık getirilmesini söyledik. Kaşığı getirdiler, biz o sırada suni teneffüs vermeye çalışıyoruz ama hava yolu tıkalı. Yine de elimizden geldiği kadar verdik. Sonra kaşık geldi hava yolunu açtık. Suni solunuma devam ettik. Sekiz-on defa solunum verdik. Nabız vardı hala bu süreçte. Sürekli nabzı kontrol ettik tabi. Sonra hasta 3-4 defa aspire ettiği suyu kustu, çıkardı. Sonra biraz hastanın genel durumu iyiye doğru döndü.

Hipotermisi vardı. Vücut ısısını korumak için plajdan bulduğumuz havlular battaniyelerle üstünü örttük vücut ısısını koruduk. Bu olayların birkaç dakika sonrasında da tamamen kendine geldi. Gözlerini açtı, sorularımıza yanıt vermeye başladı. Genel durumu iyi bir şekilde gelen ambulans ekiplerine teslim ettik hastayı. En yakın hastaneye çıkış yaptılar" dedi. Boğulma tehlikesi geçiren gençlerden hastaneye kaldırılan Y.A.Y.’nin genel sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.

Paramedik çift, plajda boğulma tehlikesi geçiren çocuğu hayata döndürdü

Paramedik çift, plajda boğulma tehlikesi geçiren çocuğu hayata döndürdü

Bülent Bostancı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.