SAĞLIK - 03 Şubat 2023 Cuma 15:01

Prof. Dr. Kutluk: 'Özellikle vücut kitle endeksi yüksek olan kişilerde belli kanser türleri yüksek görünüyor'

A
A
A
Prof. Dr. Kutluk: 'Özellikle vücut kitle endeksi yüksek olan kişilerde belli kanser türleri yüksek görünüyor'

Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, “Kişilerin sağlıklı beslenme anlamında ciddi atması gerekiyor. Özellikle vücut kitle endeksi yüksek olan kişilerde belli kanser türleri yüksek görünüyor” dedi.

Türkiye’nin en eski ve en köklü sivil örgütü olan ve dünyanın en kıdemli kanser örgütlerinden biri olan Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği tarafından 4 Şubat Dünya Kanser Günü için farkındalık oluşturmak ve harekete geçmek amacıyla basın toplantısı düzenlendi. 1947 yılında kurulan ve o günden bugüne Türkiye’de kanserle mücadele noktasında çalışmalar sürdüren Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği’nin Genel Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, Ankara’da bir AVM’de gerçekleşen toplantıda kansere dair birçok konuyu ele alırken, kanser hastalığının çözüm yollarını da anlattı.

Prof. Dr. Kutluk: 'Özellikle vücut kitle endeksi yüksek olan kişilerde belli kanser türleri yüksek görünüyor'

“Yüksek tütün kullanımı nedeniyle Akciğer Kanseri erkeklerde bir numarada”

Türkiye’de her yıl yaklaşık olarak 230 bin civarında kanser teşhisi konulduğunu belirten Kutluk, “Yüksek tütün kullanımı nedeniyle Akciğer Kanseri erkeklerde bir numarada, kadınlarda ise dördüncü sırada. Bunun hemen yanında kadınlarda Meme Kanseri, erkeklerde Prostat Kanseri sık görülüyor. Üçüncü sırada hem erkeklerde hem kadınlarda kalın bağırsak kanserleri yer alıyor. Bunların dışında yine Mesane Kanseri ve Mide Kanseri gibi kanserler sık görülen kanserlerdir” diye konuştu.

Kutluk, kanserin önlenebilir bir hastalık olduğunu kaydederken, her yıl kanser teşhisi konulan 20 milyon insandan yaklaşık 10 milyonunun hayatını kaybettiğini ekledi. Kutluk, kanseri önlemeye yönelik tedbirler alınması sonucu 10 milyon kişi içerisinden yaklaşık 5 milyon kişinin hayatının kurtarılabileceğini söyledi.
“Kanser özellikle vücut kitle endeksi yüksek olan kişilerde belli kanser türleri yüksek görünüyor”
Gıda endüstrisinin düzenlenmesi gerektiğine vurgu yapan Kutluk, “İşlenmiş gıdalardan tutun kişilerin beslenme alışkanlıklarına kadar tedbir alınması gerekiyor. Vergileri mi artırırsınız, eğitimler mi yaparsınız, etiketler üretip bilgilendirmeyi mi güçlendirirsiniz. Bunun bilinen birçok yöntemi var. Kişilerin sağlıklı beslenme anlamında ciddi atması gerekiyor. Özellikle vücut kitle endeksi yüksek olan kişilerde belli kanser türleri yüksek görünüyor. Tütünün yanına beslenmeyi doyduğunuz zaman, beslenmenin yanına alkolü koyduğunuz zaman, bunların yanına fiziksel aktiviteyi koyduğunuz zaman tüm kanserlerin yüzde 30’undan fazlasının önlenebilir olduğunu biliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“Türk vatandaşları artık Türkiye’de tedavi olabiliyorlar”

Türk vatandaşların gelişen sağlık sistemi dolayısıyla artık tedavi için yurt dışına gitmediklerinin altını çizen Kutluk, sözlerine şöyle devam etti: “Türk vatandaşları artık Türkiye’de tedavi olabiliyorlar. Bu çok güzel bir şeydir. İlaca erişimde zaman zaman sıkıntılar olmakla beraber ciddi anlamda bir sıkıntı yoksa sosyal devlet olarak Türkiye, Cumhuriyet’in kurulduğu yıllardan beri yürüttüğü sağlık hizmetleri ile vatandaşlarına kanser de dahil olmak üzere sağlık hizmetini sunabiliyor.”

Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Genel Yazmanı Prof. Dr. Şuayib Yalçın, pandemi dönemi boyunca kanser konusunun toplumun dikkatlerinde uzaklaştığını söyleyerek, “Oysa Koronavirüse rağmen kanser, Koronavirüsten daha öldürücü, daha yaygın ve toplumsal, ekonomik, tıbbi ve bilimsel yönden vermiş olduğu yük hala Koronavirüsten daha fazladır. Aslında Kovid çıkmadan evvel ki temel yaklaşım kanserin de aynen Koronavirüste olduğu gibi önlenebilir, erken tanı koyulabilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğu konusunda hem fikir düşünce vardı” dedi.

“Eğer yeteri kadar yaşarsa 2 erkekten bir tanesi ömür boyu mutlaka kanser oluyor”

Her 3 kişiden 1’inin kanser adayı olduğunu ifade eden Yalçın, “Eğer yeteri kadar yaşarsa 2 erkekten bir tanesi ömür boyu mutlaka kanser oluyor. İkincisi bu tür olayların çoğu erken oluyor. Aynı zamanda bir iş gücü kaybı oluyor çünkü erken ölüyoruz, 50 yaşından sonra oluyor. Oysa 50 yaşından sonra insan yetişmiş, ülkesine hizmet edebilir hale gelmiş, bireysel olarak kendini yoğun çalışma sonrası gerçekleştirebilecek bir zamanda kaybediyoruz. Bunlar çok büyük ekonomik kayıp, insani kayıptır” açıklamalarında bulundu.

Prof. Dr. Kutluk: 'Özellikle vücut kitle endeksi yüksek olan kişilerde belli kanser türleri yüksek görünüyor'

Muhammed Musab Gümüşer - Tolga Başer

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel: "Hamas, işgal altındaki topraklarını savunan bir direniş hareketidir" TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, "Filistinliler Filistin topraklarının sömürgeleştirilmesi ve ilhak edilmesi politikalarına karşı zorla ellerinden alınmaya çalışılan kendi öz vatanlarını korumaktadır. Hamas, ’işgal altındaki topraklarını savunan bir direniş hareketi’dir. İsrail devleti ve yetkilileri tarafından işlenen insanlığa karşı suçların, İsrail’in ’devlet politikası uyarınca’ Filistinli sivil nüfusa yönelik yaygın ve sistematik bir saldırının parçası olarak işlendiği vurgulanmakla kalmayıp bu suçların hâlâ işlendiği açıkça ortaya konmaktadır" dedi. TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Emrah karayel ve Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Yüksel, Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılık makamının dün, yani 20 Mayıs’ta çok önemli bir kararı ilân ettiğini ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama tedbiri talep ettiğini açıkladığını hatırlatarak, "İsrail’in Filistin’e yönelik 75 yıllık ’apartheid’, 56 yıllık işgal ve 16 yıllık abluka politikaları, başlangıcından bu yana Filistin topraklarının Türkiye’den bir grup hukukçu olarak UCM Savcılığına 23 Kasım 2023’te İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında savaş suçu, insanlığa karşı suçlar ve soykırım suçları işleyen şüphelilerin cezalandırılması için talebimizi iletmiştik. Talep ve hedeflerimizden birisi de soruşturmanın hız kazanması ve gerekli tedbirlerin tam da şu an Savcılık makamının talep ettiği üzere ivedi bir şekilde alınmasıydı. Bu sebeple UCM Savcılığının bu girişimini İsrail tarafından katledilen, yerlerinden edilen soykırıma maruz bırakılan Filistin halkının haklarının teslimi için gecikmiş bir adım olmakla birlikte, olumlu karşılıyoruz, zira İsrail’in 227 gündür yürüttüğü soykırımda toplam 35 bin 562 Filistinli kardeşimiz şehit edilmiş 80 binin üzerinde kardeşimiz yaralanmıştır. UCM Savcılığı açıkça İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın en az 8 Ekim 2023 tarihinden itibaren Filistin Devleti topraklarında (Gazze Şeridi’nde) savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlardan cezai sorumluluk taşıdığına dair makul gerekçeler bulunduğunu ortaya koymuştur" ifadelerini kullandı. "Filistinliler Filistin topraklarının sömürgeleştirilmesi ve ilhak edilmesi politikalarına karşı zorla ellerinden alınmaya çalışılan kendi öz vatanlarını korumaktadır" Yüksel, Roma Statüsü’nün 25 ve 28. maddeleri uyarınca en çok sorumluluğu olan Netanyahu ve Gallant hem “suçun bizzat iştirak etmek suretiyle faili” sıfatıyla hem de “üst” olarak “astlarına” suç işlemeye teşvik etme ve talimat vermekle suçlandığını belirterek, “UCM Savcılığı Ofisi, İsrailli üst düzey yöneticilere ilaveten; İsrail ile Filistin arasındaki uluslararası silahlı çatışma ve buna paralel olarak İsrail ile Hamas arasındaki uluslararası olmayan silahlı çatışma bağlamında bazı Hamas yetkililerin de Roma Statüsü’nü ihlal ettiğini iddia etmiştir. Buna göre; Yahya Sinwar (Gazze Şeridi’ndeki İslami Direniş Hareketi’nin Başkanı), Muhammed Diab İbrahim Al-Masri daha yaygın olarak bilinen ismiyle, DEIF (El-Kassam Tugayları olarak bilinen Hamas’ın askeri kanadının Başkomutanı) ve İsmail Haniyeh (Hamas Siyasi Bürosu Başkanı) hakkında da tutuklama müzekkeresi düzenlenmesi talep edilmiştir. Lakin unutulmamalıdır ki, Filistinliler Filistin topraklarının sömürgeleştirilmesi ve ilhak edilmesi politikalarına karşı zorla ellerinden alınmaya çalışılan kendi öz vatanlarını korumaktadır. Hamas ’işgal altındaki topraklarını savunan bir direniş hareketi’dir. İsrail devleti ve yetkilileri tarafından işlenen insanlığa karşı suçların, İsrail’in ’devlet politikası uyarınca’ Filistinli sivil nüfusa yönelik yaygın ve sistematik bir saldırının parçası olarak işlendiği vurgulanmakla kalmayıp bu suçların hâlâ işlendiği açıkça ortaya konmaktadır” dedi. Yüksel, şöyle konuştu: "UCM Savcılığı, tüm bu iddiaları Filistin’deki vahşete rağmen hayatta kalanlar ve görgü tanıklarıyla yapılan görüşmeler, teyitlenmiş video, fotoğraf ve ses materyalleri, uydu görüntüleri ve fail olduğu iddia edilen grubun ifadeleri de dahil olmak üzere toplanan kanıtlarla desteklemiştir. Tüm bu deliller İsrail’in, ülkenin her yerindeki sivil nüfusu kasıtlı ve sistematik olarak insanın hayatta kalması için vazgeçilmez ihtiyaçlardan mahrum bıraktığını göstermektedir. UCM Savcısı Khan’ın önemle belirttiği üzere, 8 Ekim 2023’ten itibaren Refah, Kerem Şalom ve Erez olmak üzere üç sınır geçiş noktasının uzun süreler boyunca tamamen kapatılmasını içeren Gazze kuşatması, ardından da gıda ve ilaç dahil olmak üzere gerekli malzemelerin yeniden açıldıktan sonra sınır kapılarından sevkinin keyfi olarak kısıtlanması başlı başına bir suçtur. 9 Ekim 2023’ten başlayarak uzun bir süre boyunca İsrail’den Gazze’nin ana temiz su kaynağı olan Gazze’ye giden sınır ötesi su boru hatlarının kesilmesi ve en az 8 Ekim 2023’ten bugüne kadar elektrik arzının kesilmesi ve engellenmesi bir suçtur. Yemek için sıraya girenler de dahil olmak üzere sivillere yönelik diğer saldırılar bir suçtur. İnsani yardım kuruluşlarının yardım dağıtımını engellemesi ve yardım görevlilerine yönelik saldırılar ve hatta öldürmeler bir suçtur."