SAĞLIK - 01 Kasım 2022 Salı 10:13

Prof. Dr. Tufan Tükek: 'İstanbul Tıp Fakültesi KardiyoOnkoloji Mükemmeliyet Merkezi Türkiye'de ilk'

A
A
A
Prof. Dr. Tufan Tükek: 'İstanbul Tıp Fakültesi KardiyoOnkoloji Mükemmeliyet Merkezi Türkiye'de ilk'

İstanbul Tıp Fakültesi bünyesinde bulunan kardiyoonkoloji polikliniği gerekli koşulları sağlayarak Uluslararası KardiyoOnkoloji Derneği’nden akreditasyon aldı ve KardiyoOnkoloji Mükemmeliyet Merkezi unvanını kazandı.

Kanser tanısı konan bireylerine uygulanan kanser cerrahisi, kemoterapi immünoterapi ve radyoterapi tedavilerinin kalp ve damar sağlığı üzerindeki etkisini inceleyen kardiyoonkoloji bölümüne ilişkin merkezlerin sayısı tüm dünyada artıyor. İstanbul Üniversitesi-İstanbul Tıp Fakültesi bünyesinde bulunan kardiyoonkoloji polikliniği de gerekli koşulları sağlayıp Uluslararası KardiyoOnkoloji Derneği’nden akreditasyon alarak KardiyoOnkoloji Mükemmeliyet Merkezi unvanını kazandı. Alanın Türkiye’de ilk olduğunu ifade eden İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek ile merkezin sorumlusu Doç. Dr. Cafer Zorkun alana ilişkin bilgi verirken, Dr. Naci Şenkal acile gelen hastaların merkeze yönlendirilişine ilişkin konuştu.

"Türkiye'de dünyayla entegre olmuş böyle bir merkez yok"

Merkeze ilişkin bilgi veren İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, “Kardiyoonkolojinin mantığını aslında bilmek gerekiyor. Onkoloji hastaları hem dünyada hem de ülkemizde giderek artıyor. Bu hastalara da ciddi anlamda yoğun kemoterapötik ilaçlar uygulanıyor ve bu ilaçlar için en önemli organ kalp oluyor. Kalp üzerine problem çıkartabiliyor bu ilaçlar bunları erken tarayıp tedavi ettiğinizde bu kemoterapötik ajanları çok daha rahat uygun dozda kullanabiliyorsunuz. Bu amaçla öyle bir organizasyona gidildi ve dünyayla da birleştirildi. Dünyadaki özellikle kardiyoonkoloji camiası içerisine İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki kardiyoonkoloji birimi de entegre oldu ve sonuç olarak bir mükemmeliyet merkezi oluştu. Burada onkolojide tedavi gören hastalar sürekli olarak bu bölüme gönderilmekte ve kalp açısından incelenmekte. Kalbinde sorun olanlar anında müdahale edilerek çözüme kavuşturularak hastaların daha uygun ve düzenli bir kemoterapi almaları sağlanmakta. Böyle hastaların bir merkezde toplanması hem hastalar hem de hekimler açısından sağlık yönetimi açısından daha uygun bir durum. Böyle bir merkezin olması bu işle uğraşan hekimlerin de hastaların elini çok kolaylaştırıyor. Rahat bir şekilde bu merkeze gelerek tedavilerini olabiliyorlar. Şu ana kadar Türkiye’de böyle bir merkez yok, böyle bir merkezin açılmasının yanı sıra dünyayla entegre olmuş bir merkez yok. Dünyanın kabul gördüğü, altın standartlarda bir kardiyoonkoloji mükemmeliyet merkezi hakikaten ilk defa bizim üniversitemizde, fakültemizde gerçekleşti. İstanbul Tıp Fakültesi, İstanbul Üniversitesi ülkemizin göz bebeği, hepimizin çok malumu böyle bir merkezin bizim fakültemizde açılması hakikaten bizim için de gurur verici bir durum" şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Tufan Tükek: 'İstanbul Tıp Fakültesi KardiyoOnkoloji Mükemmeliyet Merkezi Türkiye'de ilk'

"Kardiyoonkoloji Mükemmeliyet Merkezi Türkiye’de ve Balkanlarda ilk"

Alanın onkoloji hastaları için çok önemli bir nokta olduğuna dikkat çeken Merkezin Sorumlusu Kardiyoloji Ana bilim dalından Doç. Dr. Cafer Zorkun, “Dünyada en sık rastlanan rahatsızlıklar kalp ve kanser hastalıkları. Bunların bir arada olması daha ürkütücü biraz daha dikkat gerektiren klinik tablolara yol açmakta. Kardiyoonkoloji dünyada 12-13 yıldır emeklemeye başlayan bir bölüm. İstanbul Tıp Fakültesi’nin güçlü alt yapısıyla bu sisteme çok kolay adapte olundu. Bir süreç içerisinde değerlendirmeye alınarak Kardiyoonkoloji merkezi akredite oldu. Türkiye’den bir merkezi de ilklerin yeri olan İstanbul Tıp Fakültesi’nde faaliyete başlatmak çok güzel. Hem onkolojisinin hem kardiyolojinin, acil servisinden tutun da laboratuvarına kadar her açıdan güçlü bir alt yapı var. Kardiyoonkoloji Mükemmeliyet Merkezi Türkiye’de ve Balkanlarda ilk merkez bizden daha doğu coğrafyada da yok. Hem kardiyoonkoloji birimlerinin hem merkezlerinin Türkiye’de sayılarının hızla artacağını düşünüyorum. Kardiyoonkolojide amaç kanser hastasının tedavi almasını kesintiye uğratmadan devam ettirmesini sağlamak. Burada kardiyoloğun görevi onkologa hastasının tedavisini kesintiye uğramadan bitirecek şekilde yardım etmek. Onkologun gördüğü hasta tedavi öncesinde, sonrasında ya da yıllar öncesinde kanser tedavisi görmüş gerek kemoterapi gerek kanser cerrahisi, radyoterapi alan hastalar son yıllarda yapılmaya başlanan immünoterapiler de buna dahil bu hastalar onkologun refere etmesiyle ya da kendi başlarına bize başvurabiliyorlar. Kardiyovasküler açıdan değerlendirmeleri yapılıyor, eğer bir aksama yaşanırsa önlem alınıyor, hayat tarzı değişikliği öneriliyor ya da ilaç tedavisinde bulunuyoruz. Türkiye için çok yeni hızla yükselen bir merkez, farkındalığı hızla artıyor” şeklinde konuştu.

“Acil dahiliye birimine onkolojik hastanın başvurusunu çok sık görmekteydik"

Onkoloji hastalarında kalp problemlerine de rastlanabildiğini bu açıdan merkezin hastalar için büyük bir kolaylık olacağına vurgu yapan İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Acil Dahiliye Birimi’nde görev yapan Dr. Naci Şenkal, merkezin İstanbul Tıp Fakültesi bünyesinde olmasından gurur duyduğunu ifade ederek, “Biz acil dahiliye birimine onkolojik hastanın başvurusunu çok sık görmekteydik. Aynı zamanda kalp hastalığı olan hastalar da çok sık başvurmakta. Bunların birlikte olduğu hastalar da aslında takip açısından ortada kalmaktaydı. Örneğin bir kanser hastasının kalp hastalığı da olduğu zaman bunların takibini onkoloji doktoru yapmakta, fakat kardiyoloji doktoru da yapmakta böylece ortada kooperasyon da kurulamamaktaydı bu merkez bu açıdan çok önemli" dedi.

Hasibe Karadağ - Emre Baba

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Demre’de coğrafi işaret başvurusu yapılan ürünler festivalde tanıtıldı Antalya’nın Demre ilçesinde 18-21 Aralık tarihleri arasında düzenlenecek "2. Demre Noel Baba Festivali" kapsamında coğrafi işaret başvurusu yapılan ürünlerin tanıtımı yapıldı. Demre Noel Baba Festivali kapsamında; Demre Coğrafi İşaretli Ürünleri Sergisi, Birleşmiş Milletler Turizm Örgütü tarafından 2025 En İyi Turizm Köyü Kale Üçağız ve Cittaslow (Sakin Şehir) seçilen Demre Belediyesi’ne Sertifika Töreni, Halk oyunları ve uluslararası dansçıların gösterileri düzenlendi. Antalya’da son dönemde başlatılan coğrafi işaret seferberliği kapsamında Demre’de coğrafi işaret başvurusu yapılan ürünlerin de festival kapsamında tanıtıldığını ifade eden Vali Hulusi Şahin, "Antalya’nın yöresel ürünlerini markalaştırmak ve tanırmak amacıyla Coğrafi İşaret konusunda seferberlik mantığıyla çalışıyoruz. Türk İslam kültürünün birer numenesi olarak Demre’ye özel olan coğrafi işaret başvurularını yaptığımız ve tescil sürecindeki ürünlerimiz de bu festival kapsamında tanıtılıyor. Stantlarımızda misafirlere sunuluyor çok da büyük ilgi görüyor. Sadece tescilli ürünlerden ziyade bizim kültümüze ait olan keşkeğimiz, bazlamamız gözlemimiz gibi yöresel ürünlerimiz de bu meydanda tanıtılıyor" dedi. Antalya’nın turizmden yıllık ortalama 20 milyar dolar gelir temin ettiğine vurgu yapan Vali Şahin, "Demre’nin de bu gelirden payını alması için çalışmalarımız sürüyor. Bu çalışamalar tam da buna yönelik. Demre’nin turizm potansiyeliini geliştirecek hamleleri birer birer atacağız. Üçağız’da Çayağzı’nda ve Kaleköy’de çok önemli işler yapıyoruz, yakında meyvelerini göreceğiz. Demre’ye yeni bir soluk katacağız. Demre parmakla gösterilen bir sahil ilçesi haline gelecek" diye konuştu. Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Büşra Özdemir ise festivalin Demre’nin turizm potansiyelini ortaya koyan, kültürlerarası etkileşimi güçlendiren aynı zamanda yerel ekonomiye de katkı sağlayan önemli bir etkinlik olduğunu söyledi. Özdemir, "Uluslararası Cittaslow üyeliğine kabul edilerek ülkemizdeki 28. sakin şehir ünvanını kazanan aynı zamanda Birleşmiş Milletler Dünya Turizm örgütü tarafından ’En İyi Turizm Köyü’ ilan edilen Kaleköy ile Demre’miz her geçen gün turizm açısından güçleniyor. Demre’mizi doğası, tarihi, çok kültürlü yapısı ve misafirperverliği açısından dünyaya anlatırken, diğer yandan da tüm inançlara saygılı, barışın ve hoşgörünün şehri olarak tanıtmaya devam edeceğiz. Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak; kültürel mirasın korunmasını, yerel değerlerin yaşatılmasını ve kültür-sanatın toplumun her kesimine ulaşmasını temel bir sorumluluk olarak görüyoruz. Demre Noel Baba Festivali de bu anlayışın güçlü bir yansımasıdır" dedi. Festivalde coğrafi işaret başvurusu yapılan Demre sivrisi, Demre balık çorbası, Demre bakla yemeği, Demre bakla tuzlaması, Demre kabuklu yemeği, Demre topak hamur çorbası, Demre salkım domatesi, Demre kekik çayı, Demre keçiboynuzu pekmezi, Demre çıntar yemeği, Demre dağ çileği reçeli tanıtıldı.
Ankara Cenk Yiğiter’e yönelik silahlı saldırı davasında karar açıklandı Ankara’da akademisyen Cenk Yiğiter’in evinin önünde uğradığı silahlı saldırıya ilişkin davada karar açıklandı. Saldırıyı gerçekleştiren sanığa toplam 5 yıl hapis ve 10 bin lira adli para cezası verilirken, 2 sanık ise ’olaya iştirak’ten 3 yıl 6’şar ay hapis ve 10’ar bin lira adli para cezasına çarptırıldı. 20 Mayıs tarihinde akademisyen Cenk Yiğiter, ikametinin önünde silahlı saldırıya uğrayarak yaralanmıştı. Olay sonrası başlatılan soruşturmada, saldırıyı gerçekleştirdiği iddiasıyla İkbal Önal gözaltına alınarak tutuklandı. Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Önal ile birlikte silahı temin ettikleri öne sürülen Atillah Karapınar ve kardeşi Mehmet Karapınar hakkında "kasten yaralama" ve "ruhsatsız silah bulundurma" suçlarından iddianame hazırladı. Bugün Ankara 47. Asliye Ceza Mahkemesi’nde davanın karar duruşması görüldü. Mahkeme, sanık İkbal Önal’ı "silahla yaralama" suçundan 3 yıl hapis cezasına, "ruhsatsız silah bulundurma" suçundan ise 2 yıl hapis ve 10 bin lira adli para cezasına çarptırarak toplamda 5 yıl hapis cezası verdi. Ayrıca sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildi. Sanık Atillah Karapınar ve Mehmet Karapınar hakkında ise "silahla yaralama suçuna iştirak"ten 1 yıl 6’şar ay, "ruhsatsız silah bulundurma" suçundan da 2’şer yıl hapis ve 10’ar bin lira adli para cezası olmak üzere toplamda 3 yıl 6’şar ay hapis cezası verildi.
Siirt Siirt’te 3 buçuk ayda 54 büyükbaş hayvanı telef olan besicinin zararı 8 milyon lirayı buldu Siirt’te büyükbaş hayvancılığı yapan besicinin son 3 buçuk ay içerisinde 54 hayvanı bilinmeyen bir nedenle telef olurken, yaşanan kaybın 8 milyon liraya ulaştığı öğrenildi. Önce iki hayvanını sonrasında peş peşe diğer hayvanları telef olan Levent Başaran, 3 buçuk ay içerisinde toplam 8 milyona yakın maddi kayba uğradı. Hayvan teleflerinin belirlenmesi için Siirt, Elazığ ve İstanbul’da tahliller yapılmasına rağmen kesin bir neden belirlenemedi. Besici Levent Başaran, 62 tane hayvanı olduğunu, ilkin iki hayvanı öldüğünü, daha sonra 2-3 günde bir hayvanlarının telef olduğunu söyledi. Veterinere başvurduğunu belirten Başaran, "Beni üniversiteye yönlendirdi. Üniversitede tahlil yapıldı. ’Şu ilaçları kullan, giderilecek’ denildi. Kullandım, hayvan bir hafta kendini toparladı, tekrar hastalık başladı, ölümler başladı. Bu sefer tahlilleri Bursa’ya gönderdiler. Bursa’da bir şey çıkmadığı bildirildi. Bakanlığı aradım. Bakanlık Elazığ’dan ekip gönderdi. Ekip geldi, iki hafta tahlilleri beklediler, sonra bir şey çıkmadı. İstanbul’a tahlilleri göndereceklerini söylediler. İstanbul’da tahlillerde bakteriyel bir şey var denildi. Ağrı kesici önerdiler. Kullandım, hayvanlarım yine ölmeye devam etti. 62 tane hayvandan 8 tane kalmış. Hepsi gitgide ölüyor. Onun için çare arıyorum, yetkili kişilerden yardım bekliyorum. 6-8 milyon arasında maddi zararım olmuş. 3 buçuk ay içerisinde yaklaşık 54 tane hayvanım öldü" dedi. Siirt Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nden konuya ilişkin yapılan açıklamada ise "Levent Başaran’ın telefonla bilgi vermesi üzerine işletmesine gidilerek hasta olduğunu belirtiği iki adet büyükbaş hayvanın anamnez bilgileri alınarak hayvanlar muayene edildi. Kendisine şap hastalığı açısından herhangi bir belirti göstermediğini belirtip, kendisine Siirt Veteriner Fakültesi veya özel bir veteriner hekimden yardım alması önerildi. Sonrasında hayvanların akıbetini sormak için arandığında önce özel bir veteriner hekim gelip tedavi ettiğini, bundan çözüm bulamadığını ve Siirt Veteriner Fakültesi hocalarından yardım isteyip kendilerinin gelip muayene edip tedavi etiklerini, alınan numunelerde herhangi bir hastalığa rastlanılmadığını beyan etti. Siirt Veteriner Fakültesi hocalarının tavsiyesi üzerine Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Gıda ve Yem Şubesi tarafından işletmeden yem ve su numunesi alındı. Alınan yem ve su numunelerinde herhangi bir patojene rastlanılmadığı tarafına bildirildi. Ölümlerin devam etmesi üzerine Elazığ Veteriner Kontrol Enstitüsü’ne bu durum bildirilerek ölüm nedenlerinin araştırılması için ekip talep edilmiştir. Talebimize istinaden gelen uzman veteriner hekimler tarafından işletmede bulunan hasta hayvanlardan numuneler (gaita, göz, burun swapları ve kan numunesi) alınmıştır. Yapılan tetkikler sonucunda ’Pseudomonas Aeruginosa’ bakterisinin çıktığı tarafımıza bildirilmiştir. Buna yönelik yapılan tedavilerinde olumlu sonuç göstermediğini 54 adet büyükbaş hayvanın ölmüş olduğunu işletmesinde 8 adet büyükbaş hayvanın kaldığını beyan etmiştir" denildi.
Eskişehir Bu yıl ıhlamur değer kazandı Türkiye’de kış aylarının vazgeçilmezi olan ıhlamur ve şifa kaynağı bitkisel ürünlerin fiyatları, yaşanan olumsuz iklim şartları nedeniyle rekor seviyelere ulaştı. Aktarlar, özellikle don ve aşırı yağışların rekolteyi düşürmesiyle çiçek ıhlamurun kilosunun 4 bin 500 lirayı gördüğünü belirtirken, fiyat artışının sağlık sorunları yaşayan vatandaşların alım gücünü düşürmediğini dile getirdi. Son yıllarda yaşanan meteorolojik olaylar, tarım ürünlerinin yanı sıra bitkisel ilaç ve destekleyici ürünlerin fiyatlarını da katladı. Aktar esnafı Metin Ağılönü, ıhlamur çiçeklerinin tam açma döneminde yaşanan don ve ardından gelen yoğun yağışların büyük bir kayba yol açtığını ifade etti. Enflasyon değil, iklim vurdu Ürün fiyatlarındaki artışın temel nedenini iklim şartlarına bağlayan aktar esnafı, fiyatlardaki dramatik yükselişi gözler önüne serdi. Metin Ağılönü, "Geçen yıl 2 bin lira olan çiçek ıhlamur, aroması ve içeriği nedeniyle en çok tercih edilen türdür. Bu sene 4 bin ila 4 bin 500 lira seviyesine çıktı. Yapraklı ve çiçekli karışık ıhlamur ise bin liradan bin 600 liraya yükseldi. Don ve yağışlardan dolayı sadece ıhlamur değil, badem, kayısı ve kiraz gibi ürünler de aynı şekilde etkilendi" şeklinde konuştu. "İkisinin de çok güzel kan temizleyici özelliği var" Vatandaşlara sağlıklı ürünler sunmaya devam ettiklerini belirten aktaran Ağılönü, "Badem ve kayısı çekirdeklerini genellikle şeker rahatsızlığı olanlar için öneriyoruz. Ayrıca ikisinin de çok güzel kan temizleyici özelliği var; kandaki mikropları kırmaya yardımcı oluyorlar. Bu ürünü aynı zamanda kanser hastaları için de tavsiye ediyoruz. Özellikle çekirdekler acı olursa daha faydalı olur" dedi. "Sağlık söz konusu olunca fiyata bakılmıyor" Fiyat artışının satışları etkilemediğini belirten Ağılönü, "Fiyat artışı satışları etkilemiyor. Çünkü insanlar sağlık sorunları yaşadığı için artık fiyata bakmıyor, rahatsızlık olduğu için ister istemez alıyorlar. Müşteriler, fiyatı duyduğunda ’Ne kadar yükselmiş’ tepkisini veriyor, ancak iki paket alacaksa bir pakete düşürüyor, ama sonuçta yine de alıyor. Eskiden ’Evde dursun’ diye iki paket alınıyordu; şimdi sadece ihtiyacı kadar alıyorlar" ifadelerini kullandı.