KÜLTÜR SANAT - 29 Ocak 2019 Salı 14:53

Ressam Devrim Erbil: 'Bütün dünyada halı sergisi yapacağım'

A
A
A
Ressam Devrim Erbil: 'Bütün dünyada halı sergisi yapacağım'

Yurt dışı ve yurt içinde sanata dair bir çok çalışmada imzası bulunan Devrim Erbil, Türkiye’deki halıcılık kültürünün canlandırılması amacıyla bütün dünyada halı sergisi yapmayı hedeflediğini dile getirdi. Ressam Devrim Erbil, “Ben çocukluğumda halalarım evlerin girişinde halı dokurlardı. Baba tarafım Uşaklı olduğu için, halıyı o zamandan sevdim. Türkiye’de halıcılığın canlandırılmasına yönelik bir sanatçının halı sevgisini gösteren halılar ve halı sergisi yapacağım" açıklamalarında bulundu.

Resim sanatının en özel isimlerinden olan Devrim Erbil, geçmiş dönemin resim sanatı, günümüzdeki anlayış ve gelecek hedefleriyle ilgili özel açıklamalarda bulundu. 

Yaptığı resimleri halıya dokuyan ve bununla ilgili uzun bir süredir çalışmalarını sürdüren ressam Devrim Erbil’in, kendi eserlerinden oluşan bir müze hayali var. Ünlü ressam, Türkiye’de halıcılık kültürünün canlandırılmasına yönelik olarak bütün dünyada halı sergisi açacağını ifade etti.

Erbil, “Özellikle kendimde bulunmayan, elimden çıkmış çok sevdiğim bir resmi müzayedelerde gördüğüm zaman kendi koleksiyonumda o dönemden resim yoksa, onu galericiler aracılığı ile satın alıyorum. Bunun kuralı şu: Sadece benim müze hayalimde, sanatımın belli dönemini temsil etmesi gereken eserler olması” dedi.

“Türkiye’de halı kültürü kalmadı”

Türkiye’de halı kültürünün kalmadığını, atölyelerin teker teker kapandığını ifade eden duayen ressam Erbil, “Halı, Türklerin insanlığa armağanı bir tekniktir; o yüzden Orta Asya’dan getirdikleri bir teknik. Osmanlı döneminde batılılar bunu fark ettiler. Türkiye’de bir çok atölyeler kuruldu. Onlar halılar üretiyorlar ve batıya yolluyorlardı. Halı, Anadolu’da bütün insanlık tarihinde dünyada yapılan bölgelerde olduğundan, çok daha farklı, çok zengin ve renkli bir gelişim alanı buldu. Anadolu’nun her bölgesi, belki etkin kökenlerden dolayı, burada çok daha önce yaşayan toplumlardan gelen hepsi halıyı çok sevdiler. Anadolu’da yaygın bir halı kültürü oluştu. Avrupalı ressamlar buradan giden halılara koydukları resimler yaptılar. Halıları resimlerinde kullanan bir sanatçı olarak, Hans Holbein(Alman Ressam)bunlardan biridir” diye konuştu.

“Bütün dünyada halı sergisi yapacağım”

Türkiye’de halıcılık kültürünün canlandırılmasına yönelik olarak bütün dünyada halı sergisi yapacağını ifade eden Erbil, “Ben çocukluğumda halalarım evlerin girişinde halı dokurlardı. Baba tarafım Uşaklı olduğu için, o halıyı o zamandan sevdim. Ben bu işi çok sevdiğim için önce sanat eseri halı dokuyan Özdemir Altan arkadaşımız Türkiye’de bir halı atölyesi kurdu. Şuanda koleksiyonumda olan Kalkan Ağacı diye çok sevdiğim halıyı dokudu. Daha sonra Balıkkesir’de ben bir atölye kurdum. On senedir kendi desenlerimi, resimlerimi halıya ve kilime dönüştürüyorum. Orada ufak bir ekip bunları dokuyor. Bu arada bir öğrencimin öğrencileri İran’dan Türkiye’ye master için geldi. Onlar aracılığıyla İran’da halı dokuttum. Ondan sonra Hindistan’da, Afganistan’da ve şimdi de Özbekistan’da ipek halılar dokutuyorum. Türkiye’de değişik bölgelerde okunan çok özel 20 tane halım var.

Resmin aynı boyutlarında olan halılar bunlar. Bunlar bir araya geldiği zaman benim resimlerimi halıda görme heyecanımı bana verecek. İnsanlar belki hiç dünyada yapılmamış olan, bir sanatçının özel halılarından olan bir sergiyi görecekler. Halılarımı yer yer bazı sergilerde gösterdim. Fakat şuan bütün dünyada Türkiye’de halıcılığın canlandırılmasına yönelik bir sanatçının halı sevgisini gösteren halılar ve halı sergisi yapacağım. Bu benim için hiç vazgeçilmez bir heyecan. Bunları yakın zamanda göreceksiniz” şeklinde konuştu.

“Kendi resimlerimi ciddi paralar ödeyerek geri aldım”

Halılarını yaparken tekniğe uygun olup olmadığına dikkat ettiğini, ya da kendisinin halı olarak görmek istediği resmin hangisi olduğunun önemli olduğuna vurgu yapan Erbil, “Özellikle kendimde bulunmayan, elimden çıkmış çok sevdiğim bir resmi müzayedelerde gördüğüm zaman kendi koleksiyonumda o dönemden resim yoksa, onu galericilerim aracılığı ile satın alıyorum. Bunun kuralı şu : Sadece benim müze hayalimde, sanatımın belli dönemini temsil etmesi gereken eserler olması. Örneğin; Anadolu çeşitlemeleri, Anadolu kasabasında yaşantı üzerine çeşitlemeler serim var. O seriden çok istediğim ama henüz sahip olamadığım resimler var. Onlar el değiştiriyor, sahipleri gidiyor" dedi.

“60-70’li yıllarda Türkiye’de resim satılmıyordu”

Yıllar sonra rastladığı eski resimlerine tekrar sahip olmak istediğini ve bu yüzden daha sonra tesadüfen kendisine ulaştırılan resimlerini geri aldığını ifade eden Erbil, son olarak o hatıraları şu sözlerle aktardı: “Şimdi rastladığım zaman o resimlere sahip olmak istiyorum. 1984 yılında yaptığım bir resim elime geçti. O dönemden o resmin olmasını istiyorum. 1979’da Almanya Nürnberg’ de yaptığım bir sergide satılan bir resim bana geldi. Herhalde resmin sahibi vefat etti. Çocukları müzayedeye koymadan önce gelip bana sordular, bende memnuniyetle o resmi ciddi paralar ödeyerek aldım. 6-7 tane resmi bu yolla aldım. 60-70’li yılların başlarında resim bir para karşılığı alınıp satılan bir şey değildi. Türkiye’de resim satılmıyordu. Bir çok ünlü sanatçı sergi açıyordu ama sergi hiç açılmadan kapanıyordu.”  

Gülçin Coşkan - Uğur Çetin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Durak Tekstil işçileri 83 gündür grevde Öz İplik İş Sendikası’na üye olan Durak Tekstil işçileri, işveren tarafından baskı görmelerinin ardından 6 kişi de işten çıkarıldı. 83 gündür fabrika önünde grev yapan işçilere Öz İplik İş Sendikası destek verdi. Bursa’da Durak Tekstil işçileri yaklaşık 8 ay önce Öz İplik İş Sendikası’na üye olmaya başladı. İşveren tarafından sendikaya üye olmamaları konusunda baskı gören işçiler daha sonra da işten çıkarıldı. İşten çıkarılan 6 işçi ve sendika üyeleri, fabrika kapısı önünde greve başladı. Yaklaşık 83 gündür grevde olan işçilere Öz İplik İş Sendikası fabrika önünde basın açıklaması yaparak desteğini dile getirdi. “Çalışanların, sendikaya üye olma özgürlüğüne saygı gösterilmeli” Durak Tekstil önünde basın açıklaması gerçekleştiren Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay, “Durak Tekstil işçileri, yaklaşık 8 ay önce sendikamız Öz İplik İş’e üye olmaya başladı. İşçilerin sendikamıza üye olmasından haberdar olan işveren ve işveren vekilleri tarafından işçilere baskı yapıldı. İşçilerin anayasal, sendikal hak ve özgürlükleri engellendi. Ardından 6 işçi arkadaşımız işten çıkarıldı. Hem de ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sebebiyle işten çıkarıldı. Buradan Durak işverenine sesleniyoruz, biz bu akıl dışı, vicdan dışı baskıları durduracağız. İşçinin hakkını alacağız. Çalışma hayatının reel dinamikleri ve yasalar dışında araya koymaya çalıştığınız yollarla, hak mücadelesinin önüne geçemeyeceksiniz. Durak Tekstil işçileri yalnız değil. 60 milyon üyeyi temsil eden IndustriAll Küresel Sendika Federasyonu, 7 milyon işçiyi temsil eden IndustriAll Avrupa federasyonu, 850 bin üyesiyle HAK-İŞ, 43 bini aşkın üyesiyle Öz İplik İş Sendikası buradaki emekçilerin yanında. Burada işçiler sendikal özgürlüğünü kullanacak. Firmanın Uluslararası satış ağı dört kıtaya yayılsın. Ürünlerdeki kaliteden övünerek bahsedilsin. Fakat emekçilere baskı yapılsın, yok öyle bir dünya. Kalite devamlılığını emekçiler sağlar. Büyüme, markalaşma emekçilerin katkısıyla olur. Emekçileri yok sayarak, müşteri odaklı bir çözüm, üretemezsiniz. Haksız ve karalayarak çıkardığınız işçilerin ahı, sizi tökezletmeden bu işçiler bir an önce işlerine dönmeli. Çalışanların, sendikaya üye olma özgürlüğüne saygı gösterilmeli. Bugün Öz İplik İş Başkanlar Kurulu olarak, tüm teşkilatımızla buradaki emekçilere destek olmak için buradayız. Hep yanlarındaydık, her zamanda yanlarında olacağız. Biz hukuki olarak her türlü girişimi yaptık. İşveren haksızlıkların hesabını hukuk önünde verecek. Bizim buradan ayrılacağımızı düşünenler, yanılıyor. Bu işçiler, işbaşı yapana kadar buradayız. Buraya, sendika girene kadar buradayız. Buradan Durak Tekstil işçilerine de sesleniyoruz, birleşerek kazanacağız. Birleşerek sesimizi daha gür çıkaracağız. Birleşerek hakkımızı alacağız. Sendikal haklarımızı ancak toplu sözleşme ile alabiliriz. Onun için sendika üyeliklerimizi bir an önce tamamlayalım. Bekleyişteki işçilere destek olan herkese gönülden teşekkür ediyoruz. İnanıyoruz bir gün emek kazanacak” şeklinde konuştu.
Giresun Üniversitelilerden, ilkokul ve özel eğitim öğrencilerine tiyatro şöleni Giresun Üniversitesi Tirebolu İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü öğrencileri tarafından özel eğitim ve ilkokul öğrencilerine “Pinokyo” adli müzikal oyun sergilendi. Farkındalık oluşturmak adına “Sanatın Değiştirici Gücü” projesi kapsamında Fakültenin Prof. Dr. Taner Karahasanoğlu Konferans Salonu’nda sergilenen oyuna ilkokul ve özel eğitim öğrencilerinin yer aldığı 700 öğrencinin yanı sıra Tirebolu Gençlik Merkezi Müdürü Ebru Çelik, İlçe Emniyet Müdürü Hakan İbişoğlu, İlçe Jandarma Komutanı Teğmen Tolga Karagöz, fakültenin akademik ve idari personelleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilciler ve öğrenci velileri katıldı. Üniversiteli öğrencilerin farkındalık oluşturan tiyatro oyunuyla ilgili bilgi veren, Proje Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Anıl Uğur Oğuzcan, “Çocuklara ve öğrencilere oynanan tiyatro oyunu ile paylaşmanın, başarmanın ve hayal gücünün önemi vurgulanmak istendi. Hayatta her zaman paylaşmayla, hoşgörüyle, saygı ve sevgi ile birbirimize destek olarak hareket ettiğimizde bir şeyleri başarabiliriz" dedi. Etkinliğin sonunda tiyatro grubu ve organizasyon ekibine teşekkür belgelerini Tirebolu İletişim Fakültesi Dekan Yardımcıları Dr. Öğr. Üyesi İsmail Cem Feridunoğlu ve Dr. Öğr. Üyesi Murat Birol, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serpil Karlıdağ, Tirebolu Gençlik Merkezi Müdürü Ebru Çelik, İlçe Emniyet Müdürü Hakan İbişoğlu ve İlçe Jandarma Komutanı Teğmen Tolga Karagöz tarafından takdim edildi. Projede yer alan öğrencilerden Emine Cezayirli, oyun sonunda kendi ve ekip arkadaşları adına Tirebolu İlçe Kaymakamlığı, Tirebolu Milli Eğitim Müdürlüğü, Tirebolu Gençlik Merkezi ve etkinlik sponsoru olan Akasya Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’ne desteklerinden dolayı teşekkür etti. Gösteri, çocuklara hediyeler verilerek sona erdi.
Gaziantep Gaziantep’te "2. Uluslararası Aile Sempozyumu" başladı Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Gaziantep Aile Akademisi ev sahipliği ve iş birliğinde, bu yıl 2’ncisi düzenlenen Uluslararası Aile Sempozyumu yapılan açılış etkinliğiyle başladı. Aile değerlerini koruma ve geliştirme, aile bireylerini bilgilendirici çalışmalar, sorunlara çözüm odaklı yaklaşılması, sevgi ve huzur dilinin hâkim olduğu aile yapılarının oluşması amacıyla Gaziantep Aile Akademisi ve İstanbul Aile Vakfı iş birliğinde Gaziantep Üniversitesi Mavera Kongre ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen sempozyum 3 gün sürecek. 15 farklı ülkeden gelen 100’e yakın seçkin akademisyenin katılımıyla yapılacak oturumların bu yıl ki teması “Küresel Tehditler Karşısında Aile” olarak belirlendi. Birleşmiş Milletler (BM) “Uluslararası Aile Haftası” etkinlikleri kapsamında, 2024 yılının "Aile Yılı" olarak ilan edildiği Gaziantep’te düzenlenen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran’ın katıldığı sempozyumun açılış töreni ile başlayan, aile kavramının her açıdan ele alınacağı sempozyumda toplam 21 oturum düzenlenecek. “Gaziantep’ten yeni ufuk ve vizyonların aranıyor olması asla tesadüf değildir” Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran açılış programda aile kavramının ele alındığı sempozyumdan duydukları mutluluğu aktararak, “Bugünün dünyasında tartıştığımız meselelerin farklı boyutlarıyla Gaziantep’te ele alınıyor, değişen dünya düzeni üzerindeki yaklaşımlara Gaziantep’ten yeni ufuk ve vizyonların aranıyor olması asla tesadüf değildir. Neden tesadüf olmadığını her şeyden önce Gaziantep’in ev sahipliği olmadığını görüyoruz. Buradaki vizyon gerçekten yeni bir heyecan kattı. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanımızın öncülüğünde şehir sadece yerel kalkınma modelleriyle değil küresel kalkınma modellerini de yerelde uzanan zincirlerin her halkasını güçlendirme konusunda Türkiye’de önemli bir yer teşkil ediyor. Bu şehirde Fatma Şahin vizyonunun bütün Türkiye ve insanlık için ne kadar önemli hizmetlere vesile olduğunu da bizlere göstermiştir. Bu bakımdan ev sahipliği ve sempozyumu Gaziantep’e taşıdığı için bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi. “Medeniyetimizin temel direklerinden birisi kuşkusuz aile kurumudur” Konuşmasının devamında akademisyenlere katılımlarından dolayı teşekkür eden Bakan Yardımcısı Kıran, “Hem Türkiye’den hem de yurtdışından birçok saygın akademisyenin burada sunacağı fikirler, düşünceler bizlere önemli ufuklar açacaktır. Başkanımız Fatma Şahin’in bakanlığımıza bıraktığı fikri mirası korumanın en güzel yolu teorik tartışmaları takip eden değil, takip edilen ülke olmaktır. Biz büyük bir medeniyetin mirasçılarıyız. Medeniyetimizin temel direklerinden birisi kuşkusuz aile kurumudur. Anayasamızda devletimiz hukuki çerçeveyi ‘Aile toplumun temeli’ tanımıyla ortaya koymuştur. Aileyi korumak için atılan her adımı yerine getiriyoruz. Aile kurumu çok kapsamlı ve bu kapsam bakımından adımların atılması gereken bir kurum” ifadelerini kullandı. “Aileyi koruyarak geleceğe taşımak istiyorsak önce kendimizden başlamalıyız” Sempozyumun açılış programında konuşan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, küreselleşen dünya ile beraber aile kurumu üzerinde büyük tehditlerin oluştuğuna vurgu yaparak, “Küreselleşme dediğimiz şey, sosyal adalet ve barışın sağlanmadığı, çevresel kalkınmanın hayata geçirilmediği, bir damla petrolün bir damla kandan çok daha değerli olduğu bir dünyaya dur demek için buradayız. Buna dur demenin en önemli kısmı aile. Aile bizim inancımızın, kültürümüzün en mukaddes hazinesi, nimeti, güvenli limanı. Bu yüzden İstanbul Aile Vakfı bu konuda önemli. Aile kurumuna karşı gelen tehditleri engellemede bu vakıf önemli bir duruş. Aileyi koruyarak geleceğe taşımak istiyorsak önce kendimizden başlamalıyız. Kalbimizdeki bütün kötü duyguları yok etmemiz gerekiyor. Onun yerine sevgiyi, vicdanı, rahmeti bu kalbin içine taşımak gerekiyor. Ailede kadın ve erkeğin birbirine iyi davranması, emanetçi olması gerekiyor. Peygamberimizin hayatı bizim için en büyük örnek. Nasıl bir baba, eş olduğuna bakmamız gerekiyor” şeklinde konuştu. “Bu şehri güçlü huzurlu kılmanın yolu aile merkezli çalışmaktır” Konuşmasının devamında aile huzurunun sağlanması için gençlerin değerlerini bilip, sahip çıkarak eğitilmesi gerektiğine vurgu yapan Başkan Şahin, “Şehrin imarı için sadece altyapı yeterli değil. Bugün aileler neden mutsuz denilince bize sevgi, rahmet şebekeleri gerekiyor. Bunları bizim medeniyet kodlarımıza göre kurmazsak bugün yaşadığımız sorunlarla kalıyoruz. Şehri imar ederken nesli ihmal etmemiz için Gaziantep Büyükşehir Belediyesi olarak doğan her çocuğun eğitimde değerler eğitimini güçlü bir şekilde almasını, Aile Akademisi’ni kurduğumuzda ergenliğe bu değerlerle gençlerimizi hazırlamamız gerekiyor. Bunların hepsini yaptığımızda ailenin korunmasını sağlarız. Bu şehri güçlü huzurlu kılmanın yolu aile merkezli çalışmaktır. Biz bu emanete sahip çıkıyoruz” dedi. “Burada atılacak adımların temelinde aile ve nesilleri korumak vardır” İstanbul Aile Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ali Rıza Arslan ise konuşmasında vakfın verdiği hizmetler hakkında bilgi vererek, “Vakıf olarak 2020 yılından itibaren ‘Medeniyetin Temeli Aile’ diyerek insani, milli, manevi değerli korumak amacıyla faaliyet yürütmekteyiz. Aile yapısını korumak ve güçlendirmek amacıyla bu yıl ikincisini düzenlediğimiz sempozyum için Türkiye ve dünyanın dört bir yanından akademisyenler, politika yapıcıların ve STK’ları bir araya getirdik. 3 günlük sempozyumda yapılacak konuşma ve tartışmaların aile kavramını güçlendirmek adına önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Dünyadaki gelişmeler toplumumuzdaki ve bütün dünyadaki aile yapılarını temelden tahrip etmektedir. Kadim aile değerlerinin erozyona uğraması toplumun yapısını zayıflatmakta, kimlik bunalımlarına yol açmaktadır. Bu tehditler artık uluslararası platformlarda da daha sık gündeme gelerek tartışılmaktadır. Burada atılacak adımların temelinde aile ve nesilleri korumak vardır” diye konuştu. Gaziantep Üniversitesi Rektörü Arif Özaydın da konuşmasında ailenin önemine vurgu yaparak çalıştaya katılım sağlayan herkese teşekkür etti. Açılış programı sonrası ilk oturum Doç. Dr. Turgay Şirin, Prof. Dr. Ruhi Ersoy, Dr. Sarah Amjad Hussain’ın katılımıyla yapıldı.