EKONOMİ - 05 Eylül 2019 Perşembe 11:33

Rint Akyüz: '2050 senesinde çok ciddi gıda güvencesi sorunu karşımıza çıkacak'

A
A
A
Rint Akyüz: '2050 senesinde çok ciddi gıda güvencesi sorunu karşımıza çıkacak'

TGDF Başkan Vekili Rint Akyüz, "2050 senesi geldiği zaman dünya nüfusu 9 milyarı geçince üretim alanlarının kısıklığından dolayı çok ciddi gıda güvencesi sorunu karşımıza çıkacak" dedi.

Türkiye gıda ve içecek sanayinin önemli sivil toplum örgütü konumundaki Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu’nun da (TGDF) destek verdiği gıda fuarı kapsamında düzenlenen etkinliklerden birisi de, 'Döngüsel Ekonomi ve Gıda Sektörü' başlıklı panel oldu. Moderatörlüğünü TGDF Başkan Vekili Rint Akyüz’ün yaptığı panelde konuşmacı olarak; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Şube Müdürü Oğuzhan Akınç, Unilever Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Şenel Erim, Anadolu Grubu Kurumsal İlişkiler ve İletişim Koordinatörü Kaan Ünver, Netlog Nakliye ve Dağıtım Operasyonları Başkanı Uygar Uşar ve Metro Toptancı Market Meyve Sebze Kategori Müdürü Birol Uluşan katıldı.

Panelde, döngüsel ekonominin temel unsurları olan kaynakların verimli kullanımı ve ürünlerin geri kazanımla yeniden üretime dahil edilmesi noktasında gıda sektöründe hayata geçirilen uygulama örnekleri katılımcılarla paylaşıldı.

Paneli değerlendiren Rint Akyüz, "Panelin çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Çünkü döngüsel ekonomi, bizim için yani gıda sanayi için önemli. Fakat döngüsel ekonominin gerek tarifi gerek nasıl uygulanacağı konusunda çok büyük belirsizlikler var. Biz, gıda sanayi olarak bunun öncülüğünü yapıyoruz. Çünkü gıda da çok ciddi atık ve kayıp sorunu var. Biz buradan başlayalım ondan sonran inşallah diğer sektörler de takip eder diye düşünüyoruz" dedi.

"2050 senesinde çok ciddi gıda güvencesi sorunu karşımıza çıkacak"
Türkiye’deki döngüsel ekonomi çalışmaları hakkında bilgi veren Akyüz, "Bu konu aslında çok yeni. İnsanlar daha yeni yeni işin ciddiyetini farkındalar. Panelde de söylendi; çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini çalıyoruz. Bu sene ilk defa geriye düştüğünü gördüm; 11 Temmuz itibariyle Türkiye, bu sene tüketmesi gereken ürünleri tüketmişiz. 11 Temmuz’dan sonra da gelecek senenin ürünlerini tüketmeye başladık. Bu da çocuklarımızın ve torunlarımızın işi. İkinci olarak 2050 senesi geldiği zaman dünya nüfusu 9 milyarı geçince üretim alanlarının kısıklığından dolayı çok ciddi gıda güvencesi sorunu karşımıza çıkacak. Gıda güvencesini sağlayabilmek için fazla üretmemiz gerekecek ama kayıp atıkları bir şekilde önlersek çok ciddi katkımız olacak diye düşünüyoruz. Bu konuda farkındalığı oluşturmak amacındayız" şeklinde konuştu.

"Batı ülkeleri ve ABD’de lokantada yemedikleri paket yaptırırlar"
Kayıp atıkların önlenmesini insanların bilincini yerleştirmesi gerektiğine vurgu yapan Akyüz, "Bunu yerleştirdikten sonra panelde de söylediler; Batı ülkeleri ve ABD’de lokantada yemedikleri paket yaptırırlar ve bu durum oralarda yaygındır. Bizde ise insanlarımız bunu normal karşılamıyor. Normal karşılamadığı için almıyor. Almadığı için de atık alıyor. Örneğin; bir pizzanın yarısını yediniz ve yarısını alıp götürürseniz, ertesi günkü tüketiminizi engelleyeceği için ciddi kayıp sorununa çözüm sağlayacaktır. Çekinmeden ve utanmadan biraz kültür değişikliği yapmamız lazım" diye konuştu.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Şube Müdürü Oğuzhan Akınç şöyle konuştu: "Gıda sektörü, çok ciddi atık üreten sektör olduğu gibi vatandaşlara doğrudan ulaşabilen bir sektör. O yüzden de burada yapacağımız her türlü çalışma hem sürdürülebilir gıda için hem de sürdürülebilir tarımda çok etkili olacak. Su kaynakları, enerji verimliliği ve iklim değişikliği açsından baktığınızda; doğrudan bizimle ilgili olan ambalaj atıkları, ambalajların yönetimi, lojistik alanlar ve atık yönetimi konusunda ilerleyen dönemde daha güzel çalışmalar yapacağımıza inanıyoruz. Bunlara da her zaman açığız’’.

Adem Gürer - Uğur Çetin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa’da iş yeri hırsızlığına 5 tutuklama Manisa’nın Turgutlu ilçesinde Organize Sanayi Bölgesi’nde bir iş yerinde meydana gelen hırsızlık olayıyla ilgili adım adım iz takip eden Manisa İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri 7 şüpheliden 3’ünü İstanbul’da yakaladı, şüphelilerden 2’sinin farklı suçlardan cezaevinde oldukları öğrenildi. Mahkemeye çıkarılan 5 kişi tutuklanırken, 2 şüpheliyi yakalama çalışmaları devam ediyor. Manisa İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerince, 13 Ekim 2025’i 14 Ekim 2025’e bağlayan gece saatlerinde Turgutlu ilçesi Selvilitepe Mahallesi Organize Sanayi Bölgesi’nde yaşanan iş yeri hırsızlığı olayıyla ilgili geniş çaplı çalışma başlatıldı. Asayiş Şube Müdürlüğü ve İstihbarat Şube Müdürlüğü ekiplerince yapılan çalışmalarda, iş yeri ve çevresinde bulunan çok sayıda güvenlik kamerası görüntüsü incelendi. Yapılan incelemelerde, yüzleri maskeli 4 şüphelinin iş yerine girdikleri, iş yerinde bulunan çelik kasayı keserek içerisindeki paraları aldıkları ve olayın ardından ara yolları kullanarak Manisa’dan ayrıldıkları belirlendi. Şüphelilerin yakalanmasına yönelik olarak 13-14 Ekim tarihlerinde kente giriş ve çıkış yapan yaklaşık 3 bin 500 araç incelemeye alındı. Yapılan çalışmalar sonucunda şüphelilerin İstanbul’dan Turgutlu’ya geldikleri tespit edilirken, olaya karıştığı belirlenen toplam 7 şüpheli şahıs belirlendi. Şüphelilerden H.K. (31) ve M.T. (25), İstanbul’da yakalanarak gözaltına alındı. 26 Aralık 2025 tarihinde Manisa’ya getirilen 2 şüpheli, sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı. D.Ç. (27) ve M.K. (24) isimli şüphelilerin ise farklı suçlardan cezaevinde bulundukları tespit edildi. Söz konusu 2 şüpheli, 29 Aralık 2025 tarihinde dosya kapsamında SEGBİS yöntemiyle sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı. Z.S. (27) isimli şüpheli ise İstanbul’da yakalanarak gözaltına alındı. 30 Aralık 2025 tarihinde Manisa’ya getirilen şüpheli, çıkarıldığı adli makamlarca tutuklandı. Olayla bağlantılı 2 şüphelinin yakalanmasına yönelik çalışmaların sürdüğü belirtilirken, soruşturma kapsamında şu ana kadar toplam 5 şüpheli tutuklandı.
İstanbul Somali Cumhurbaşkanı Mahmud: "Netanyahu’nun bu saldırgan tavrı, Somali’yi de içeren bu tavrı kabul edilemez" Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, "Netanyahu’nun bu saldırgan tavrı, Somali’yi de içeren bu tavrı kabul edilemez. Aslında bu saldırgan tavır, uluslararası hukukun da ihlalidir" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde bir araya geldi. Toplantı sonrasında Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud basın açıklaması yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Somali’nin zor zamanlarında yanında olduğu ve liderliği için teşekkür eden Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, "Özellikle Somali’nin toprak bütünlüğü ve egemenlikle ilgili tehditle karşılaştığı bu dönemde biz, Türkiye’nin, Türk milletinin desteğini hissettik. Somali olarak biz de kendi kuvvetli hükümetimizi kurmak toprak bütünlüğümüzü eğemenliğimiz korumak için çalışıyoruz. Türkiye çok uzun yıllar önce Somali arasında arabuluculuk çalışmaları yapmıştır. O zamandan beri bu sorunun barışçıl dostane bir şekilde çözülebilmesi içinde çalışmalar yürütmüştür. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine Türkiye’nin Somali’nin yanında olduğunu bir kere daha tekrarlamıştır. Türkiye, Somali’yi desteklemek üzere Somali’nin yanında olacaktır. Türkiye’nin desteği, Somali’nin ilerlemesinde son derece önemli. Barış, istikrar ve iyileşme için Türkiye’nin işbirliği bizimle çok önemli" dedi. "Son 2 yılda Somali ve Türkiye farklı alanlarda yaptıkları çalışmalarla dikkat çekiyor" Türkiye ve Somali’nin yaptığı çalışmalarla dikkat çektiğini belirten Mahmud, "Netanyahu’nun bu saldırgan tavrı, Somali’yi de içeren bu tavrı kabul edilemez. Aslında bu saldırgan tavır, uluslararası hukukun da ihlalidir. Birleşmiş Milletler kurucu anlaşmasını ihlal eder niteliktedir. Yine Afrika Birliği’ni bir araya getirmiş olan anlaşmaların da diplomasinin de her türlü ilkesini ihlal eder niteliktedir. Toprak bütünlüğü, egemenlik ve bunlara müdahale etmemek bütün uluslararası sistemlerin altındaki temel değerlerdir. Somalili gruplar içerisinde de bazı gerginlikler var. Bu ayrımcılığı aşırı uç gurupları destekleyerek daha da derinleştirmek uluslararası ve dışarıdan müdahalelerle bunu derinleştirmek kimseye faydalı olmaz. Son 2 yılda Somali ve Türkiye farklı alanlarda yaptıkları çalışmalarla dikkat çekiyorlar. Güvenlik alanındaki çalışmalar buna bir örnek. Yine insani yardım çalışmaları da Somali’nin geçmiş olduğu en zor dönemde Türkiye’nin uzatmış olduğu yardım eli de çok önemli" şeklinde konuştu. Mahmud, "Bugün ortak olarak dedik ki Somali’nin petrol ve gaz kaynaklarının tetkik edilmesinde beraber çalışmalar yapıldığını ve anlamlı başarılar elde edildiğini duyurduk. Bu alanda uzun zamandır çalışma yapıyoruz. Türkiye’ye çok müteşekkiriz bu alanda öncülük ettiği için ve Somali’nin yanında durduğu için. Teknik ve bilimsel değerlendirmeler yapıldı ve bunun sonucunda olumlu sonuçlar elde edildi. Bu uzun süreli bir iş birliği ve yatırım. Bundan sonraki fazda yine sondaj çalışmaları devam edecek bu da çok büyük bir çalışma. Ağır bir görev. Fakat çok kısa süre içerisinde sondaj çalışmaları da başlayacak. 2026’ya çok iyi bir başlangıç yapacağız" diye konuştu. "Petrol ve gazın keşfedilmiş olmasının Somali’nin ulusal anlamda tekrar güçlenmesinde etkili olacaktır" Petrol ve gazın keşfedilmiş olmasının önemli olduğunu vurgulayan Somali Cumhurbaşkanı Mahmud, "Petrol ve gazın keşfedilmiş olmasının Somali’nin ulusal anlamda tekrar güçlenmesinde etkili olacaktır. Somalili insanın hayatını da iyileştirecektir. Somali insanı bu sayede daha yüksek bir refah seviyesine ulaşacaktır. Bunların yönetimi de hesap verebilirlik, eşitlik ve nesiller arası sorumluluk ile sürdürülmelidir. Biz bugün bu ilkelerin, bu sürecin temellerini atıyoruz. Biz, Somali-Türkiye işbirliğinin daha da kuvvetlenmesi yönünde kararlılığımızı bir kere daha tekrarlamak istiyoruz. Allah’ın izniyle bu çabaların somut sonuçlarını artık görmeye ve ülkemize bahşedilen bu zenginlikten fayda sağlamaya biz de başlıyoruz. Bu son derece önemli ve tarihi bir başarı bizim için. Ülkemizin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü zayıflatmaya çalışanlara karşı kararlılıkla mücadelemizi sürdürürken bu zorlukların bizi doğal kaynaklarımızın sorumlu ve sürdürülebilir biçimde geliştirilmesi yönündeki hedefimizden alıkoymasına asla izin vermedik. Ve bu süreçte de Sayın Erdoğan’dan ve Türkiye’den her zaman destek gördük. Amacımız, halkımız için daha iyi ve daha müreffeh bir geleceği güvence altına almaktır" dedi.