ASAYİŞ - 13 Ocak 2023 Cuma 18:55

Röportaj yaparken hakarete uğrayan muhabir Meryem Nas konuştu

A
A
A
Röportaj yaparken hakarete uğrayan muhabir Meryem Nas konuştu

Beşiktaş’ta sokak röportajı yaparken hakarete uğrayan muhabir Meryem Nas, bunun kendi başörtüsüne yapılmış bir saldırı değil, tüm Türkiye'deki kadınların başörtüsüne, tesettürüne, özgürlüğe yapılmış bir saldırı olduğunu söyledi. Nas, "Bu 28 Şubat zihniyeti, biz her türlü ayrımcılık ve ötekileştirmeye karşıyız” dedi.

Kanal 7 Muhabiri Meryem Nas, Beşiktaş'ta sokak röportajı yaparken hakarete uğradı. “Kış ayında yaz meyveleri” başlıklı bir haber için çalışma yaptığı sırada, bir kadının kendisine “Kafanı biraz aç, hava alsın. Belli ki sende oksijen yok. Beynine oksijen gitsin” gibi cümleler kurduğunu söyleyen Nas, kadından şikayetçi olduğunu ve bu olayın peşini bırakmayacağını söyledi. Nas ayrıca, bunun sadece kendi başörtüsüne değil, Türkiye'deki kadınların başörtüsüne, tesettürüne, özgürlüğe yapılmış bir saldırı olduğunu belirterek herkesi bu davanın arkasında durmaya davet etti.

“Bir anda dondum kaldım”

Haber çalışması yaparken bir kadından hiç beklemediği sözler duyduğunu söyleyen Meryem Nas, "Muhabirlik gereği, haber konumu aldım, dışarıya çıktım ve haberimi yapacağım. Yaptığım haber de “kış ayında yaz meyveleri” başlıklı bir haber. Manava girdik, manavla röportajımızı yaptık. Röportaj yaptığımız sırada alışveriş yapan bir kadının yanıma yaklaştım. Mikrofonu uzattım ve merhaba bile demeden daha konuya girmeden çok sert bir tepkiyle karşılaştım. ‘Siz kim oluyorsunuz da benimle röportaj yapıyorsunuz? Sizi mahkemeye veririm’ şeklinde. Bir anda dondum kaldım. Nasıl cümleler bunlar, ne demeye çalışıyorsunuz? Sakin olun. Biz zaten sizi zorla çekmeyeceğiz. Röportaj yapmak istemiyorum dediğiniz anda dönüp gideceğiz zaten dedim” dedi.

“Tüm Türkiye'deki başörtülü kadınların, kızların başörtü hakkını savunmam gerekiyordu”

Kadının, başörtüsüne yaptığı hakareti duyunca duyduklarına inanamadığını söyleyen Nas, “Ben orada başörtüme yapılan bir saldırının olduğunun farkında değildim. Ben uzaklaşmak istedim. Kadının olduğu yerden, arkamı döndüm. Artık muhatap olmamaya başladım. Ve sonrasında kadın benim arkamı döndüğümü fırsat bilerek şöyle bir cümle kullanıyor; ‘Kafanı biraz aç, hava alsın. Belli ki sende oksijen yok. Beynine oksijen gitsin gibi’ cümleler kullanıyor. Ben bu cümleyi çok duymadım, çok anlamadım. Kameraman Ersin Güler bir anda bu cümleyi duyar duymaz kamerayı kaldırıyor, kayda başlıyor ve, ‘O cümleyi bir daha tekrar eder misiniz? Bir daha söyler misiniz?’ diyor. Kadın suçluluk psikolojisiyle yaptığı hakaretin de farkına vararak cümleyi elbette tekrar etmiyor. Sonra kameramanımız, ‘Böyle böyle cümleler etti Meryem’ deyince ben bir anda kadının yanına gittim. Tabii ki bu cümleyi kabul etmedim. Bir dakika bir dakika dedim. Her şeyi kabul ederim ama bu cümleleri kabul etmiyorum dedim. Hanımefendi benim başörtüme hakaret etti diyerek anons çekmek istedim. Çünkü bunu tüm Türkiye'ye duyurmak istedim. Böyle insanların aramızda dolaştığını, bizlere laf ettiğini görsünler ve duysunlar istedim. Sadece kendimi korumak, başörtümü korumak amaçlı değil, tüm Türkiye'deki başörtülü kadınların kızların başörtü hakkını savunmam gerekiyordu orada. Gazeteci olduğum için değil, haberci olduğum için de değil, orada bunu yapmam gerekiyordu. Kadın kaçmaya çalıştı. Arkasını döndü, gitmeye çalıştı. Çünkü anladı neler olduğunu, neler yaşadığını. Ben arkasından giderek ‘Başörtümü çıkarmamı mı istiyorsunuz, başörtüme laf mı ediyorsunuz?’ dedim. Arkasını dönerek bana şu cümleyi kullandı, ‘Her yerini’. Yani bu durum artık hakaretten çıktı, başörtüsüne saldırıdan çıktı, bambaşka bir yere, adeta küfür gibi bir yere gitti. Bu durum benim başörtüsüne yapılmış bir saldırı değil, tüm Türkiye'deki kızların Bunların başörtüsüne, tesettürüne yapılmış saldırıdır. Sosyal medyada ben bu görüntüleri de paylaştım, çokça da ses getirdi. Herkes bu durumdan şikayetçi ve öyle mesajlar geldi ki bana, ‘Markette ben de bunu yaşadım, sokakta ben de bunu yaşadım, caddede benim de başıma bu gelmişti ama biz susmuştuk, sesime ses oldunuz, iyi ki böyle yaptınız, iyi ki böyle davrandınız’ diyenler oldu. Karşı tarafın düşüncesine sahip kesimler de siz böyle davranamazsınız. Bir gazeteci olarak kadın üzerine gidemezsiniz gibi. Oysa ben üslubumu koruduğumu, çok da bir net bir şekilde cevap verdiğimi düşünüyorum” diye konuştu.

“Bu 28 Şubat zihniyeti. Biz her türlü ayrımcılık ve ötekileştirmeye karşıyız”

Olayın ardından polis karakoluna giderek şikayetçi olduklarını belirten Meryem Nas, “Şikayetçi olmamızla birlikte kadının hemen kimliği tespit edildi. Polis karakoluna getirildi. Ardından ifadesi alındı. Sonrasında gözaltı kararı çıktı. Ertesi gün yani bugün adliyeye sevk edildi. Biraz önce haber aldım, adli kontrol şart serbest bırakıldı. Biz bu davanın arkasında duracağız. Çünkü bu dava hepimizin davası. Parti olmaksızın, yaş olmaksızın, genç, kadın, herkes bu davanın peşinde olmalı. Sizin sırf giyiminizden, dünya görüşünüzden ve yeni görüşünüzden ötürü size, ‘Beyninizi oksijen gerek, kafanızı açın biraz hava alın’ gibi cümleler söyleniliyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Güvenlik kameraları bunu apaçık ortaya koyuyor. 28 Şubat zihniyeti bu. Ta o dönemlerde vardı böyle cümleler. O oksijen cümlesi var ya, senin beyin oksijen gitmiyor cümlesi, 28 Şubat zihniyeti cümlesi bu. Bakın hala devam ediyor. Sene 2023 hala böyle insanlar aramızda var mı deniliyor? Var, yıl önemli değil. Geçmişte de bugün de böyle insanları kabul etmiyoruz. Mini etekli bir kadına, başı açık bir kadına yapılan saldırıyı da kınıyoruz. Başörtülü bir insana, çarşaflı bir kadına saldırıyı da kınıyoruz. Nasıl olursa olsun her türlü ayrımcılık ve ötekileştirmeye biz zaten karşıyız. Başörtü karşıtları başörtü düşmanları bu konuda güvenlik kamerası kayıtlarına rağmen, hakaretlere rağmen o kadını savunuyor. Oysa kendilerine laf atılsa, yine aynı cümle söylenseydi, ne diyeceklerdi? Çok merak ediyorum. Benim tavrım kadar, benim sabrım kadar sabır göstermeyeceklerdi. Çok daha farklı bir tavır göstereceklerdi. Eminim buna. O yüzden davanın peşindeyiz” dedi.

Meryem Nas’sın hakarete uğradığı anlar güvenlik kamerasında

Öte yandan, olaya ait güvenlik kamerası görüntüleri de ortaya çıktı. Görüntülerde, Meryem Nas ile tartışan kadının, “Bence kafan bir hava alsın, ondan sonra bir konuş. Oksijen eksik sende” dediği görüldü.

Röportaj yaparken hakarete uğrayan muhabir Meryem Nas konuştu

Yunus Emre Şeker - Yunus Emre Ayaz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Trump’ın Venezuela hamlesi küresel ticareti geriyor Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Donald Trump yönetiminin Venezuela’ya uyguladığı baskılar, Karayip Havzası’nda tansiyonu yükseltirken, Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Doç. Dr. Berat Akıncı, yaşananların bölgesel bir gerginliği küresel krize dönüştürebileceğini belirterek, ülkelerin güvenlik ve ticaret planlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacağını söyledi. Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Trump yönetimi Aralık 2025’te Venezuela’nın petrol ticaretine karşı baskıyı sertleştirerek, yaptırımlı petrol tankerlerinin Venezuela’ya giriş-çıkışına ‘tam ve eksiksiz abluka’ emri verdiğini açıkladı. Bu kapsamda ABD’nin, Venezuela açıklarında uluslararası sularda bir tankeri durdurup denetlediği ve bunun "gölge filo" üzerinden yaptırımları delmeye karşı bir hamle olduğu aktarıldı; Venezuela ise adımı "uluslararası korsanlık" diye niteledi. Bölgede ABD’nin sadece Venezuela değil Karayip Havzası’ndaki birçok ülkede de yaptırımları arttırıyor. Ayrıca Trump, Venezuela petrolü ithal eden ülkelere yüzde 25’e kadar ek tarife uygulanabilmesini öngören kararnameyi de devreye alarak üçüncü ülkeler üzerinden ticareti caydırmayı amaçladı. Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Berat Akıncı, konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu. "Bölgesel kriz, küresel krize dönüşüyor" Doç. Dr. Akıncı, ABD Başkanı Donald Trump’ın Birleşmiş Milletler’e üye olan bir ülkeye dahi tehditler savurduğunu belirterek, "Trump’ın Amerikan dış politikasında Venezuela ile yaşadığı gerginlik, bölgesel gerginlik ortamından çıkarak küresel bir boyut kazandı. Artık Amerika’nın dış politikası, Trump’ın baş aktör olarak bu dış politikayı güç ekseninde değerlendirmesi ve Amerika’nın hegemonik gücünü diğer ülkelere baskılamasıyla bölgesel bir krizi küresel bir krize dönüştürme evresindeyiz" dedi. "Ülkeler ticaret ve güvenlik planlarını yeniden gözden geçiriyor" Trump’ın son dönemde içerik ve kullanılan ifadeler açısından bağımsız, Birleşmiş Milletler üyesi bir ülkeye müdahale niteliği taşıyan bir yaklaşım sergilediğini anlatan Akıncı, "Küresel olarak düşünüldüğünde ülkelerin kendi güvenlik ve kendi ticaret altyapılarını, ikili ticaret ilişkilerini yeniden baştan dikkate alacağı konuma eviriliyoruz. Bütün ülkeler artık Amerika Birleşik Devletleri’nin istemediği, onların kendi çıkarlarına uygun olmayan durumda biz ikili ticaret ilişkilerimizi nasıl dengeye oturacağız. Bu şu an ciddi anlamda belirsizlik oluşturuyor" ifadelerini kullandı. "Venezuela’nın rezervi büyük, payı sınırlı" Venezuela’nın küresel ölçekte en büyük petrol rezervlerine sahip ülkeler arasında yer aldığını, ancak istikrarsızlık nedeniyle pazardan sınırlı pay aldığını söyleyen Akıncı, "Her ne kadar Venezuela, küresel anlamda petrol ihracatçısı olmasa da aslında en büyük rezervlere sahip. Ancak bölgenin istikrarsızlaştırılması sonucu Venezuela minimize bir pay alıyor" diye konuştu. "Ticaret anlayışı ‘haydut devlet’ çizgisine evriliyor" Trump’ın "kural tanımayan ve belirsiz" dış politika anlayışının hem bölgesel hem de küresel ticareti sorgulattığını kaydeden Doç. Dr. Berat Akıncı, "Uluslararası ticaret hukukunu ve ulus devletlerinin bağımsız ticaret yapabilme özgürlüğünü de sınırlayan bir hale dönüştü. Burada özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin ticaret anlayışını ‘haydut devlet’ üzerine kurduğu bir noktaya eviriliyoruz. Bu aslında Birleşmiş Milletlere üye bütün ulus devletlerinin sorunu haline geliyor. Şu anda Latin Amerika’da, Karayip Denizi’nde veya bize uzak gibi gözüken bölgesel krizler, bir bakışa uluslararası ticaret hükümlerini yeniden dizayn eden bir noktaya evriliyor" dedi. "Kısa vadede petrol fiyatlarında sert etki yok" Bölgeye yönelik yaptırımların şimdiye kadar petrol fiyatlarında ciddi bir sıçrama üretmediğine işaret eden Akıncı, "Bu bölgeye yönelik yapılan yaptırımların çok etkisini görmedik. Petrol fiyatlarının çok artmadığını görüyoruz. OPEC üyelerinin bu tür şoklara karşı üretimi arttırma kapasitesi var. Venezuela’nın rezervi çok ama bunları işleyip satma noktasında küresel pazardan çok pay alamıyor. Özellikle petrol rezervlerinin talebi karşılamasından dolayı şu anda bölgede oluşan savaş tehdidi fiyatları etkilemiyor. Kısa vadede böyle ama orta ve uzun vadede OPEC üyeleri petrol rezervlerini arttırma kapasitesine sahip. Tedbir alacaklardır" şeklinde konuştu. "Küresel sistem belirsizlik dönemine giriyor" Uluslararası ortamda ülkelerin ardı ardına yaşanan krizlerden yorulduğunu vurgulayan Doç. Dr. Akıncı, daha sonra şunları söyledi: "Orta Doğu’daki gelişmeler, Ukrayna-Rusya savaşı ve son yaşanan bu olaylar ulus devletlerinin istemediği durumlar. Ticaretin önündeki engellerin kaldırılması konuşulması lazımken küresel sistemin oyuncusu olan Amerika Birleşik Devletleri’nin ulus devletlerinin serbestçe yapabileceği ticareti de kendi çıkarları doğrultusunda evrimleştirilebildiği ve küresel ticaret anlamında bir belirsizlik dönemine ilerliyoruz."
Ankara 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçısı yakalandı, 112’si tutuklandı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 14 ilde son 2 haftada jandarma tarafından göçmen kaçakçılığına yönelik düzenlenen operasyonlar ile 156 şüpheli göçmen kaçakçısının yakalandığını ve 112’sinin tutuklandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, Jandarma Genel Komutanlığı Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti ile Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Edirne, Muğla, Aydın, Balıkesir, İzmir, Çanakkale, Tekirdağ, Antalya, Mersin, Van, Şanlıurfa, Erzurum, Hatay ve Gaziantep olmak üzere 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlar düzenlendi. Son 2 haftada Jandarma İnsansız Hava Araçları (JİHA) ile havadan, İl Jandarma Komutanlıklarınca karadan yapılan çalışmalar sonucu düzenlenen operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalandı. Şüphelilerden 112’si tutuklanırken 44’ü hakkında ise adli kontrol hükümleri uygulandı. Ayrıca yapılan operasyonlar sonucu 120 adet araç ile 13 adet bot ele geçirildi. Bakan Yerlikaya yaptığı paylaşımda göç yönetimine dikkati çekerek, "Göç yönetiminin güvenlik boyutunu; insan ticareti, düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı ile mücadele alanlarında hukuk devleti ilkeleri ve insan haklarına riayet temelinde yürütülen etkin çalışmalar oluşturmaktadır. Bu kapsamda sınır güvenliği, üstün teknolojilerden ve gelişmiş izleme-denetim sistemlerinden yararlanılarak güçlendirilmekte; yasa dışı göç yollarını teşvik eden ve organize eden yapılara karşı hem sahada hem de hukuki zeminde güçlü ve caydırıcı mekanizmalar işletilmektedir" ifadelerine yer verdi.