DÜNYA - 25 Ekim 2025 Cumartesi 10:58 | Son Güncelleme : 25 Ekim 2025 Cumartesi 13:28

Rus savaş uçakları Japonya hava sahasına yaklaştı, Tokyo yönetimi askeri jetlerini havalandırdı

A
A
A

Japonya Savunma Bakanı Shinjiro Koizumi, Rusya’ya ait savaş uçaklarının Japon Denizi üzerinde ülke hava sahasına yaklaşması nedeniyle Tokyo yönetiminin tedbir olarak askeri jetlerini havalandırdığını açıkladı.

Japonya ile Rusya arasında güvenlik gerilimini artıracak bir gelişme yaşandı. Japonya Savunma Bakanı Shinjiro Koizumi, Rusya’ya ait nükleer silah taşıma kapasiteli Tu-95 stratejik bombardıman uçakları ile Ukrayna işgalinde de kullanılan Su-35 savaş uçaklarının Japon Denizi üzerinde uçuş gerçekleştirerek ülke hava sahasına yaklaştığını açıkladı. Tokyo yönetiminin tedbir olarak Japonya Öz Savunma Kuvvetleri’ne (SDF) ait askeri jetleri havalandırdığı bilgisini paylaşan Koizumi, "Rusya, Ukrayna'yı işgal ederken, ülkemizin etrafında da günlük askeri operasyonlar yürütüyor. Gerçek bu" ifadelerini kullandı. SDF’nin Japonya’ya yönelik muhtemel egemenlik ihlallerine karşı 24 saat esasına bağlı olarak tetikte olduğunu vurgulayan Koizumi, gözetim ve takip faaliyetlerini sürdürdüklerini de sözlerine ekledi.

Rus savaş uçakları Japonya hava sahasına yaklaştı, Tokyo yönetimi askeri jetlerini havalandırdı

Japonya, Rus uçaklarının rotasını ve fotoğraflarını yayınladı

Japonya Savunma Bakanlığı ise Rusya’ya ait 2 Tu-95 stratejik bombardıman uçağı ile 2 Su-35 savaş uçağının ülkenin batı kıyısı açıklarında, Japon Denizi üzerinde uçuş gerçekleştirdiğini duyurdu. Uçakların Japonya’nın Sado Adası’na doğru uçtuktan sonra Kuzey istikametine geri döndüğü belirtilirken, Rus uçaklarının fotoğrafları ile uçuş rotasını gösteren bir harita paylaşıldı.

Rusya’dan "rutin devriye uçuşu" açıklaması

Rusya Savunma Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada ise Tu-95 bombardıman uçaklarının Japon Denizi'nin üzerinde, uluslararası sularda rutin bir devriye uçuşu yaptığı belirtildi. Uçuş süresinin 11 saatten fazla sürdüğü, bombardıman uçaklarına Rus Hava Kuvvetleri'ne ait Su-35S ve Su-30SM uçaklarının da eşlik ettiği aktarıldı. Uzun menzilli bombardıman uçaklarına bazı noktalarda yabancı ülkelerin savaş uçaklarının eşlik ettiği ifade edildi. Açıklamada, "Uzun menzilli uçaklar, Arktik, Kuzey Atlantik, Pasifik, Baltık ve Karadeniz'in uluslararası suları üzerinde düzenli olarak uçmaktadır. Rus Hava Kuvvetleri uçaklarının tüm uçuşları, hava sahasının kullanımına ilişkin uluslararası kurallara sıkı sıkıya bağlı kalarak gerçekleştirilmektedir" denildi.

Rus savaş uçakları Japonya hava sahasına yaklaştı, Tokyo yönetimi askeri jetlerini havalandırdı

Hava sahası gerilimi

Avrupa ülkeleri, son haftalarda Rusya'nın insansız hava araçları ve jetlerle defalarca hava sahası ihlaliyle suçladı. Son olarak perşembe günü NATO üyesi Litvanya, Rus savaş uçaklarının kısa süreliğine hava sahasına girdiğini açıklamıştı. Rusya ise yakın bölgede tatbikat yapan uçaklarının Litvanya hava sahasına girmesini savunmuştu.

Rus savaş uçakları Japonya hava sahasına yaklaştı, Tokyo yönetimi askeri jetlerini havalandırdı

Burak Ersoy

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 2026 Merkezi Yönetim ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyileştirilmeye, geliştirilmeye her zaman açık bir sistem olduğunu söyleyerek, "İhtiyaçtan yeni ihtiyaçlar ortaya çıktıkça yeni değerlendirmeler yapıldıkça, dinamik bir şekilde kendini geliştiren bir yapı olduğunu ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı. Demokratik sistemlerde farklı yönetim biçimlerinin olduğunu belirten Yılmaz, "Bunların hepsi demokratiktir ama yönetim sistemi olarak farklılık arz ederler. Başkanlık sistemi de vardır, parlamenter sistem de vardır, yarı başkanlık sistemi de vardır. Üçü de demokratik dünyada görülen sistemlerdir. Her birinin de farklı alt versiyonları olduğunu biliyoruz. Örneğin İngiltere’deki parlamenter sistemle kıta Avrupa’sındaki parlamenter sistem arasında da belli farklılıklar olduğunu biliyoruz. Nitekim bizim de önceki sistemimizin farklı bir parlamenter sistem olduğunu hep birlikte biliyoruz. Çok çeşitli zaafiyetler içeren bir sistem olduğunu biliyoruz. Halkımızın referandumda onayıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğimiz Türkiye’nin özel koşullarına uygun, kültürüne uygun bir yapılanmayı gerçekleştirmiş durumdayız. Bu sistem yeni sistem birçok testten başarıyla geçti. Kim ne derse desin. Son beş altı yıl özellikle bir taraftan dünyada belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Risklerin belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Bölgemizde jeopolitik gelişmelerin, savaşların, çatışmaların yoğunlaştığı bir dönem oldu. Pandemi gibi tüm dünyayı sarsan bir hadisenin yaşandığı bir dönem oldu. İçeride yine asıl afeti dediğimiz tarihimizin en büyük afetini yaşadık. Ekonomik şartlarla ilgili yine çeşitli süreçler yaşandı. Bütün bu süreçlerde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin avantajını gördüğümüzü, yaşadığımızı rahatlıkla ifade edebilirim. Hızlı karar alan, uygulayan, etkin bir sistem olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kendisini ispat etmiştir. Ama hep altını çiziyorum. Bugün de ifade edeceğim. Bu daha iyileştirilemeyeceği anlamına da gelmiyor. Daha da iyiye, daha gelişmiş bir yapıya doğru dönüşmeyeceği anlamına da gelmiyor. Tam aksine tecrübelerle yaşadığımız süreçlerle birlikte sistem iyileştirilmeye de her zaman açık bir sistem" şeklinde konuştu. Yılmaz, şöyle konuştu: "İyi ki bu küresel ve bölgesel fırtınalı dönemde Cumhur İttifakı gibi güçlü bir ittifakımız var. İyi ki Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü, dirayetli, tecrübeli bir liderimiz var. Liderlik her zaman önemlidir. Ama fırtınalı zamanlarda zor zamanlarda bir kat daha önemlidir. Bugün Türkiye siyasi istikrarıyla dünyadan birçok alanda pozitif ayrışan bir ülkedir. Sorunlarımız da elbette var ama bu sorunları aşma kapasitemiz de var. Bunu da birçok vesileyle ortaya koymuş durumdayız. Cumhurbaşkanlığı’yla ilgili saray ifadesini kullanıyor değerli arkadaşlarımız muhalefetten. Tabii ki saray değil orası. Milletin evi. Biz milletin evi olarak görüyoruz ve orası bir gelip bir gün görürsünüz belki. Ziyaret ederseniz nasıl bir, kurgu var zihninizde bilmiyorum ben, ama orası bir çalışma mekanı. Orada bürokratlarımız var. Çalışanlarımız var. Kamu görevlileri var. Gece gündüz bir mesai harcanıyor. Birçok durumda mesai kavramına bakılmadan bu ülkenin ihtiyaç duyduğu çalışmalar, faaliyetler yürütülüyor. Orası hiçbir partiye ait değil. Hiçbir kişiye de ait değil. Milletin evidir. Milletin gönlüne giren külliyenin kapısından da girer. Milletin gönlüne giremeyen oranın bir saray olarak hayalini kurar." Yılmaz, "Bugünkü Cumhurbaşkanlığımız geçmişteki Cumhurbaşkanlığı değil, bazen karıştırılıyor. Sanki o eski sistemimizdeki Cumhurbaşkanlığı makamıymış gibi değerlendiriliyor. Öyle değil. Bugün yönetimimizin merkezi Cumhurbaşkanlığı. Yasamada milli iradenin tecelli Türkiye Büyük Millet Meclisi’miz, gazi Meclisimiz. Yürütmede de milli iradenin tecelli ettiği makam Cumhurbaşkanlığı makamı. Eskiden doğrudan seçilmiyordu biliyorsunuz. Artık doğrudan halkımızın sandığa gidip seçtiği bir Cumhurbaşkanımız var. Milli iradenin doğrudan yansıdığı bir makam var. Ve burada yürütme makamı olarak Cumhurbaşkanlığı eski sistemdeki Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığının birleşmiş hali. Eskiden iki tane ayrı makam vardı biliyorsunuz. Dolayısıyla ayrı maliyetler, masraflar vardı. Aslında yeni sistem bunları sadeleştirmiş durumda. Yıllar itibariyle fark etmekle birlikte geçmişte Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığı bütçelerini birleştirirseniz toplam bütçenin binde üçüne dördüne denk gelirdi geçmişteki masrafla. Bugün binde biri seviyesinde. Binde bir, binde bir nokta bir, binde bin nokta iki seviyesinde. Geçmişe göre çok daha düşük maliyetle çalışan bir merkezden bir karargahtan bahsediyoruz. Yönetim sistemimizin kalbinden bahsediyoruz. Son derece makul düzeylerde bir maliyetle bu stratejik görevin yerine getirdiğini ifade etmek isterim" diye konuştu. Anayasa konusunda Yılmaz, "Burada bizim yaklaşımımız açıktır. Yeni sivil bir anayasayı savunuyoruz. Seçim beyannamemizde de var. Parti programımızda da var. Aslında bütün partilerin seçim beyannamelerinde bu var. Yani millete böyle daha iyi bir anayasa vaadi hemen hemen tüm partilerin seçim beyan namelerinde, politika belgelerinde var. Biz de bu yönde bir çalışmayı, mutfak çalışmasını sürdürüyoruz. Bütün partilere de çağrı yapıyoruz" dedi. Anayasada vesayetçi zihniyetin etkileri büyük oranda giderildiğini söyleyen Yılmaz, "Hala bazı kalıntıları olduğunu görüyoruz. Ancak çok sayıda değişiklikle iç tutarlılığı bir ölçüde zayıfladığını iç yapısında yeni daha tutarlı bir yaklaşımın faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunlardan da belki daha önemlisi gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz. Bu anayasa hem devletin kurumlarını daha etkin çalıştıran daha uyumlu çalıştıran bir anayasa olmalı, hem de birey devlet ilişkilerini daha özgürlükçü, daha hak, hukuk temelli tanımlayan bir anayasa olmalı diye inanıyoruz. Ama bu bizim tek başına yapabileceğimiz veya Cumhur İttifakı olarak yapabileceğimiz bir konu değil. Diğer partilerle birlikte en geniş mutabakatı sağlayarak yapmamız gereken bir alan hem sistem eleştirileri yapıp hem de anayasa çalışmalarına girmeyiz diyenlerin çok tutarlı olduğunu ifade edemem doğrusu. Yani eğer gerçekten burada daha iyi bir anayasa, daha iyi bir sistem istiyorsanız buyurun çağrı yapıyoruz; gelin birlikte çalışalım, ortak akılla çalışalım" ifadelerini kullandı.