GÜNDEM - 07 Ocak 2017 Cumartesi 14:07

Şehidin son dileği Ömer Halis Demir gibi şehit olmakmış

A
A
A
Şehidin son dileği Ömer Halis Demir gibi şehit olmakmış

İzmir’deki hain terör saldırısında şehit olan polis Fethi Sekin’in, ölümünden önce "Keşke bana da Ömer Halis Demir gibi bir şehitlik nasip olsa" dediği ve İzmir Adliyesi yanında kafe çalışanına üşümesin diye montunu verdiği öğrenildi.

İzmir’de Perşembe günü gerçekleşen hain terör saldırında büyük bir kahramanlık örneği göstererek teröristlerle çatışan şehit polis Fethi Sekin’in yıllardır görev yaptığı İzmir Adliyesi önündeki kulübe, ziyaretçi akınına uğruyor. Türk bayrağı ve çelenklerle donatılan kulübeyi ziyaret eden vatandaşlar, kahraman polis Sekin için dualar ediyor. Sekin ile yıllardır dost olduklarını belirten Adliye Kafe çalışanı Öztürk Uçar, "15 Temmuz darbe girişiminde Ömer Halis Demir şehit olduğunda Fethi ağabeyimiz ‘Keşke bana da böyle bir şehitlik nasip olsa’ diyordu. Biz de ‘Sana nasıl nasip olacak Fethi ağabey, sen burada bütün gün arabalara bakıyorsun’ demiştik. Son dileği kabul oldu. Ona şehitlik nasip oldu" dedi.
Uçar, şehit polis Sekin’in şehit olmadan 5 gün önce üşümemesi için kendisine montunu verdiğini söyledi.

"'Yok mu bu kahpelere kurşun sıkacak' diye bağırıyordu"
Saldırı anını anlatan Uçar, "Saldırı sırasında kafede döner yapıyorduk. Camlar kırılınca ne olduğunu anlamadık. Fethi ağabey teröristlere kurşun sıkıyordu. ‘Yok mu bu kahpelere kurşun sıkacak’ diye bağırıyordu. Sonra yere yığıldı. Biz yaralandı zannettik ama meğer arkasından vurmuşlar. Bizim kafede de birçok kurşun izi var" diye konuştu.

"Üşüdüğüm için montunu verdi"
Şehit Fethi Sekin ile dost olduklarını, sürekli kafede çorba içtiğini söyleyen Uçar, "Çok iyi bir insandı. Yaşıyorsak onun sayesinde. Köpeği saldırı sırasında peşinden koştu. Fethi ağabey biriyle tartışsa hemen o da desteğe gelirdi. 5 gün önce işe giderken üşümeyeyim diye bana montunu verdi. Üniforması olan montun üzerindeki amblemleri söküp ‘Motorla gidiyorsun, üşürsün’ demişti. Bu montu artık evin bir köşesine koyacağım. Kabuslar görüyorum. Biz nasıl yardım edemedik ona. Tencere, tava, bıçak alıp teröristlere saldırabilir miydik diye düşünüyorum. Gözümüzün önünde vuruldu. O şokta ne olduğunu bile anlayamadık" ifadelerini kullandı. 

Ceren Atmaca - Halil Karahan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.